insanlarla göz teması kuramamak / Göz Teması Neden Önemlidir? İnsan İlişkilerinde İşlevi Nedir? - Evrim Ağacı

Insanlarla Göz Teması Kuramamak

insanlarla göz teması kuramamak

Anlaşılmanın Tamamlayıcı Anahtarı: Göz Teması

Tarafından Artı Psikoloji Duygu, Genel, İlişkilerbağ kurmak, göz teması, güven duygusu, ilişkiler, özgüven

Bir insanı anlamanın, anlaşıldığını hissetmenin, değerli olduğunu hissetmenin ya da tam tersi bir şekilde karşımızdaki insanın bizden hoşlanmadığını, güven verici bir etkileşim kurulmadığının en iyi göstergesi “göz teması”dır. Göz teması ile kelimelerle üzeri kapatılmaya çalışılan veya anlaşılması istenen duygular, anlatılması zor olan durumların tamamlayıcı iletişim unsurudur.

Sözsüz iletişim araçlarından en sık ve en etkili kullanılan seçeneği olan göz teması ile her yaştan bireyle iletişime geçmek mümkün. Bebeklerle göz göze gelmek, onları anladığınızı hissettirebilir size, emin olun onlarda kendilerini değerli ve anlaşılmış hissediyorlardır. Bebekler ve çocuklar da aynı şekilde bir insanın dikkatini çekmek istedikleri zaman gözlerinin içine bakar, tepkileri öyle anlamaya çalışırlar. Göz teması aynı zamanda öğrenme becerilerini de geliştirdiği düşünülmektedir. Dikkati ortak bir noktada toplama, bire bir anlatıp ilgilenildiği imajı yaratır. Küçük çocuklarda bir şeyi göstermek yerine, göstermek istediğiniz şeye bakarsanız onlar da baktığınız noktaya bakamaya başlayacaklardır. Derslerde gözlerinin içine saniye bakılarak konu anlatıldığında ise fark edildiğini, ilgilenildiğini ve önemli olduklarını hissederler ve doğrudan onlara anlatıldığını düşünerek anlatılan derse odaklanma süreleri uzar. Aynı durum yetişkinler için de geçerlidir. Önemli sunum veya toplantılarda saniye kadar göz teması kurmak dinleyici de olsak anlatıcı da olsak daha fazla etki eder ve anlaşılma oranını artırır.

Göz teması bire bir etkileşimlerde daha sıklıkla görülür ve bu durum iletişim halinde olan iki kişinin uyumlanmasına yardımcı olur. Uyumlanma; iki kişi arasında duygusal yüz ifadesi ve beden dili kullanılarak, karşımızdakinin duygularını anladığımızı gösterdiğimiz empatik bir iletişim yoludur ve insanlar bunu düşünmeden yaparlar (Örneğin; üzgün birini dinlerken bedenimizin de aynı duruşa istemsiz geçmesi, yüzümüzün aynı ifadeye bürünmesi ve aktif olarak onu dinlememiz o duruma uygun bir uyumlanmadır). Bu nedenle göz teması kullanılarak iletişim kurmak yakınlık, şefkat, anlayış ve sevgi ihtiyacının karşılanması için bir iyi bir araçtır. Göz teması sayesinde duyguların ve isteklerin karşı tarafa aktarılmasını kolaylaşır. Hem duygusal ihtiyaçların anlatımı hem de aktarılması nedeniyle depresif, üzgün ve mutsuz insanların göz teması kurma eğilimleri vardır. Anlatsa bile anlaşılamayacağını düşündükleri, depresif duygu durumdayken anlatmaya fiziksel olarak güç bulmakta zorlandıkları için göz teması iyi bir alternatif oluşturmaktadır.

Duyguların karşı tarafa aktarılması, anlaşılmak, önemsenmek sadece arkadaşlık ilişkilerinde değil romantik ilişkilerde de önem kazanmaktadır. Konuşmadan uzun süre göz göze bakan çiftler, duygularını partnerlerine daha rahat aktarmış, göz teması çekilmediği süre içerisinde de aynı duyguların karşılığı olduğunu hissetmiş ve ilişkilerinin bağlılıklarını artırmış olur. Ayrıca yukarıda bahsettiğim uyumlanma ile de ilişkilerinde ortak duyguları hissetmeleri ve birbirlerini anlamaları da duygusal doyum, bağlanma ve duygusal yakınlığı artırır. Bireysel anlamda etkisi uzun sürer ve bedensel görünüm, kendi duyguları hakkında düşünme ve konuşma oranları artar, öz farkındalık gelişir. Ebeveyn çocuk ilişkisi içerisinde de romantik ilişkilerde olduğu gibi güvenli bağlanma, anlayış, sevgi, şefkat ve iş birliğinin anahtarıdır. Çocuğunuzdan bir şey isterken ya da bir şey anlatırken göz teması kurmak onu bir yandan anlarken bir yandan da sizi anlamasına yardımcı olmuş olur ve ikna etme olasılığınız artar.

Göz teması içerisinde ikna edicilik başka bir öneme sahip. Göz teması genellikle insanlarda güven, şefkat, ilgi ve yakınlık ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olduğu için gözlerini kaçırmadan bir şey anlatan insanlar tarafından ikna edilme olasılığınız artar. Yalan söyleyen insanlarda bu durumu sıklıkla kullanırlar ve sadece göz teması kurmaz tepkilerinizi de gözlerini kaçırmadan takip ederler. Bunu yalanlarının yakalanmaması, açık vermemek için yaparlar. Tabii ki her göz teması kuran yalancı demek değildir. Kendisini güçlü hissedenler, öz saygısı yüksek olan bireyler de göz teması kurmaktan çekinmezler, temasın kopmasını da istemezler. Ancak bu bazen rahatsız edici olabilmektedir. Çünkü romantik ilişkilerde olduğu gibi göz teması ile yoğun duyguların aktarımı kolaylaşır ve her yoğun duygu sevgi ve aşkla aynı değildir. Nefret hisseden, gücünü insanları dışlamak veya aşağılamak için kullanan insanlarda göz temasını koparmak istemezler ve bakışları diğer insanlara hiç de anlayışlı ve empatik gelmez. Aslında burada ikili iletişimin önemi devreye giriyor. Eğer bu temastan anlaşılmış ve şefkat görmüş değil, aksine tehdit altında ve güvensiz hissediyorsanız göz teması kurmaya olan gönüllüğünüz ortadan kalkıyor ve kendinizi utanmış, korkmuş, endişeli ve saldırıya uğramış hissediyorsunuz.

Kısaca; göz teması kurmada ilk adım iki tarafında gönüllü katılımı. İstek doğrultusunda göz teması kurarak iletişime geçmek bağlılığı, sevgiyi, anlaşılmayı, ilişkilerdeki verimi ve bireysel gelişimi her yaş grubu için destekler. Taraflardan biri bu etkileşime gönüllü değilse olumlu etkilerin aksine güvensiz, tehdit altında, kaygılı ve korku dolu hissetme ihtimalleri daha fazladır.

Klinik Psikolog Duygu ERTEN

Daha önce hiç bulunmadığınız bir ortama girdiğinizde kendinizi biraz gergin biraz da heyecanlı hissetmeniz normal kabul edilse de eğer bu durum sürekli olarak tekrarlanıyorsa arkasında yatan sebep sosyal anksiyete bozukluğu olabilir. Peki bir çeşit kaygı bozukluğu olan sosyal anksiyete nedir?

Ne zaman yeni bir topluluğa karışacak olsanız kendinizi tatlı bir heyecandan çok büyük bir kaygının ortasında mı buluyorsunuz? Sosyal ilişkileriniz konusunda da başarısız olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Öyleyse sosyal anksiyete yaşıyor olabilirsiniz.

Online terapi platformu Evimdeki Psikolog olarak sizler için hazırlamış olduğumuz içeriğimizde sosyal anksiyete nedir sorusunu mercek altına alarak bu durumun yaşanmasına neden olan etkenleri ve sosyal anksiyete problemi ile nasıl başa çıkılabileceğine ışık tutacağız.

Sosyal Anksiyete Nedir?

Sosyal Anksiyete Nedir?

Sosyal anksiyete nedir sorusunu yanıtlamadan önce “anksiyete” kavramının ne olduğunu açıklamak daha doğru olur. İngilizce “anxiety” olarak ifade edilen bu kelimenin Türkçe karşılığı aslında “kaygı”dır.

Herhangi bir konuya dair duyulan endişelerin tümü ise anksiyete ile açıklanabilir.

Halk arasında sosyal fobi olarak da bilinen ve en yaygın zihinsel bozukluklar arasında yer alan sosyal anksiyete, kavramı, herhangi bir sosyal ortamda yer alma konusuna karşı duyulan rahatsızlık ve gerginlik hissi şeklinde tanımlanabilir.

Sosyal anksiyete rahatsızlığından muzdarip olan bireyler genellikle çok kalabalık ortamlara girmekten ve bu ortamlarda yeni insanlarla tanışmaktan kaçınmaya eğilimlidirler. Bunun ana nedeni ise başkalarının sürekli olarak kendilerinin her hareketini izlediklerine dair duydukları inançtır.

Örneğin herhangi bir sunum ya da ödev için topluluk önünde konuşma yapmanız gerekiyorsa ve başkaları için alay konusu olmaktan çekiniyor; bu nedenle de konuşma yapmak istemiyorsanız bu durum sosyal anksiyeteden kaynaklanıyor olabilir.

Bazen günlük hayattaki en basit aktiviteleri dahi çözülmesi zor durum haline dönüştürse de sosyal anksiyete tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Doğru tedavi yönteminin belirlenmesinin ardından hem kendi kendinize yaptığınız telkinlerle hem de uzman desteğiyle sosyal anksiyete bozukluğunun üstesinden gelinebilir.

Sosyal anksiyete nedir sorusunu yanıtladıktan sonra sosyal anksiyete belirtilerine göz atalım.

Sosyal Anksiyete Belirtileri

Dünya üzerinde nefes alan her insanın birbiriyle benzer özellikleri olduğu gibi farklı özellikler de taşıyabilirler. Yani herkesin belli bir duruma karşı vermiş olduğu tepki bir diğerinden çok daha farklı olabilir.

Doğası gereği hemen herkes sosyal ortamlarda başarısız görünmekten ya da olumsuz eleştiri almaktan çekinebilir fakat bu durum sürekli hale geldiyse yaşanan durumun arkasında sosyal anksiyete bozukluğu yatıyor olabilir. Peki sosyal anksiyetenin diğer belirtileri neler olabilir?

Paranoya ve Kuşkular

Sosyal anksiyetenin en temel sebebinin zihinde yaşanan kaygılar olduğunu söylemiştik. Bu doğrultuda paranoya ve kuşkular bir tür sosyal anksiyete belirtisi olarak kabul edilebilir. Örneğin kalabalık bir ortama girmeniz gerekiyorsa fakat bu durum aynı zamanda sizi korkutuyorsa bu sosyal anksiyeteden kaynaklı olabilir.

Farkında olmadan zihninizde kendi kendinize canlandırdığınız ve herhangi bir gerçeklik taşımayan düşünceler sosyal anksiyete belirtilerinden biridir.

Sürekli Takdir ve Kabul Görme Arzusu

Sosyal anksiyete sahibi bireyler, çevrelerinde bulunan diğer insanlar tarafından her daim takdir edilmek ve pozitif yönde eleştiri almak isterler. Bunun altında yatan neden ise tahmin edilebileceği gibi beğenilmeme kaygısıdır.

Sosyal anksiyete bozukluğu yaşayan insanlar, genel olarak mükemmeliyetçi bir kişiliğe sahip olmaları nedeniyle zihinlerinde kurguladıkları kötü deneyimleri yaşamaktan çekindikleri için hangi konuda olursa olsun yapabileceklerinin en iyisini en kusursuz şekilde yapma eğilimindedirler.

Göz Teması Kuramama

Göz Teması Kuramama

Sosyal anksiyetenin bir diğer belirtisi ise diğer insanlarla göz teması kurmaktan çekinme olarak açıklanabilir. Bu durum ise sosyal fobiden muzdarip olan bireylerin kendilerini yetersiz hissetmeleri ve kendilerine tam anlamıyla güvenmemelerinden kaynaklanmaktadır.

Bunun yanı sıra sürekli içinde bulundukları kaygı halini çevrelerinde bulunan insanlardan saklamak istemeleri de onları göz teması kurmaktan alıkoyan bir diğer etkendir.

Fizyolojik Tepkiler

Her zaman olmasa da çoğu zaman bireylerde görülen nefes alışverişinin hızlanması ve buna bağlı olarak gelişen kalp çarpıntısı, vücut ısısının yükselmesinden kaynaklanan terleme, ağızda yaşanan kuruluk, ellerin normalden daha fazla titremesi ya da nefes alıp vermede yaşanan zorluk sosyal anksiyetenin fiziksel semptomları arasındadır.

Tüm bunlara ek olarak mide bulantısı da sosyal anksiyete belirtilerinden biridir. Eğer normal şartlarda mide problemi yaşayan biri değilseniz, yalnızca herhangi bir sosyal aktiviteye katılmadan önce midenizde kasılma ya da bulantı olduğunu fark ettiyseniz yaşadığınız mide bulantısı psikolojik olabilir ve sosyal anksiyete bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir.

Psikolojik mide bulantısı hakkında daha detaylı bilgi edinmek için bu konu ile alakalı hazırlamış olduğumuz Psikolojik Mide Bulantısı Nedenleri ve Tedavi Yolları başlıklı içeriğimizden faydalanabilirsiniz.

Ek olarak Liebowitz Sosyal Fobi Belirtileri Ölçeği’ni çözmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Sosyal Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Sosyal Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Sosyal anksiyetenin çok küçük yaşlarda başlayan bir rahatsızlık olduğunu söylemek mümkün, öyle ki ilk belirtileri okul öncesi dönemlerde çocuğun ebeveyninden ayrılmak istememesi şeklinde görülüyor.

İlerleyen süreçte daha büyük bir sorun haline gelmemesi için ise mutlaka kontrol altına alınması gerekiyor. Peki sosyal anksiyete tedavisi için neler yapılabilir?

Odak Noktanız Yine Siz Olun

Yazımızın genelinde de bahsetmiş olduğumuz gibi sosyal anksiyete bozukluğunun temel noktası aslında zihnin odaklandığı kaygılardır. Oysaki zihninizden bu olumsuz düşünceleri uzaklaştırmak tamamen sizin elinizde. Tek yapmanız gereken kendinize odaklanarak sizi yoran düşüncelerden uzaklaşıp gerçeklerle bir an önce yüzleşmek olacak.
Kaygılarınızdan Kaçmayın

İnsanın bazı konular hakkında kaygı duyması son derece doğal ve insani bir süreçtir fakat sizi kendisine bağımlı hale getirmediği takdirde… Bu nedenle ne olursa olsun kaygılarınızdan kaçmamayı öğrenin.

Aksi halde kaçtığınız kaygılarınız ve korkularınız gün geçtikçe daha da büyüyerek sizi ele geçirebilir. Bu noktada ise yaşadığınız süreçten hasarsız bir şekilde kurtulmak çok daha zor hale gelebilir.

Kendinizi Sevin

Öncelikle kimsenin mükemmel olmadığını kabul ederek kendinizi de tüm doğrularınızla ve yanlışlarınızla sevin ve kendinizi böyle kabul edin. Sonrasında her şeyin çok kısa bir sürede çözüldüğünü göreceksiniz.

Uzman Desteği Alın

Eğer kaygılarınız baş etmesi zor bir noktaya ulaştıysa ve hayatınızı devam ettirmenize engel oluyorsa, alanında uzman bir psikologdan bu konu ile alakalı psikolojik destek alın.

Uzman desteği ile kaygılarınızın aslında zihninizde kendi kendinize yarattığınız düşünceler bütünü olduğunu çok daha rahat anlayabilir, dünyaya bambaşka bir perspektiften bakar hale gelebilirsiniz…

Birisinin sizinle konuşurken, göz temasını kesmeye çalıştığını fark ettiniz mi, sanki konuşmaya ve gözünüzün içine aynı anda bakmaya zorlanıyormuş gibi gözüküyor değil mi? Aynı şekilde, birisine bir şey açıklarken ya da bir hikaye anlatırken,  kendinizi, gözlerinizi bu kişinin gözlerinden ayırdığınızı fark ettiniz mi? Böylelikle ne söylediğinize odaklanabiliyorsunuz değil mi? Araştırmacılara göre, bu durum; göz temasının "bilişsel kontrol süreçlerimiz" üzerinde "benzersiz bir etkiye" sahip olmasından kaynaklı ortaya çıkıyor. Esasen, aynı anda göz göze gelmek; zihinsel olarak o kadar uyarıcıdır ki, dolayısıyla düşünceyi ve göz temasını aynı anda korumak zor olabilir.

Geçmiş araştırmalar, göz temasının, görsel hayal etme gibi diğer mental görevlerle etkileşime girdiğini göstermiştir 1. Bu durum muhtemelen şaşırtıcı değildir, çünkü göz teması ve görsel hayal etme açık biçimde aynı mental alanda kendine yer edinir. Cognition'da yayımlanan çalışmada, araştırmacılar; göz temasının bir sözcük görevinde fiiller oluşturma kabiliyetimize müdahale edip etmediğini ve bunun her durumda olup olmadığını veya yalnızca fiil oluşturma görevi daha da zorlaştığında bu duruma müdahale edip etmediğini test etti2.

Yapılan çalışmada, 26 katılımcıdan ekranda gösterilen bir yabancının yüzüne doğrudan bakması ve eşzamanlı olarak bir işitsel fiil oluşturma görevini yerine getirmesi istendi. Altı erkek ve kadın yüzü çalışmada yer aldı ve katılımcıya doğrudan bakarken veya bakışları önlenmiş gibi gösterildi. Her denemede, katılımcı ekrandaki yüze baktı ve bir isim duydu, görevleri ise; ismin duyulmasının ardından, bu isimle kullanılabilecek bir fiili cümle içerisinde kullanarak sesli biçimde söylemeleriydi. Araştırmacılar, ilgili fiillerin isimle ne kadar güçlü bir ilişkiye sahip olduklarına dayanarak (hatırlayıp getirme yüksek ya da düşük), cevap vermeyi daha kolay veya zorlayan bir dizi isim kullandılar ve olası bir yanıtın diğerlerinden daha fazla baskın olup olmadığı, bunun yanında eşit derecede makul olan birçok seçeneğin (seçip getirme yüksek ya da düşük) olup olmadığını kontrol ettiler.

Örneğin, "süt" ismi, her iki ölçüm için de olaydır, çünkü bu kelime güçlü bir biçimde "içmek" fiiliyle ilişkilidir ve bu fiil olası diğer fiillerden çok daha baskındır. Bariz sonuç ise, katılımcılar ekrandaki yüz ile göz teması kurduğunda, göz teması kurmadığı durumlara kıyasla fiili oluşturmada çok daha yavaşladıkları görüldü. Fakat yalnızca; hatırlayıp getirme ya da seçip getirme durumlarının yüksek olduğu anlarda bu durum ortaya çıktı.

Araştırmacılara göre, bu durum; göz temasının, fiil üretme ile doğrudan ilişkili mental süreçlere direkt olarak müdahale etmiyor, eğer etseydi, o zaman, fiil görevlerinin kolay ve zorlu versiyonları arasında göz teması için performans zamanları daha uzun olmalıdır. Bunun yerine, sonuçların; göz temasının, daha genel bilişsel kaynağımızı boşalttığı fikrine uygun olduğunu söylediler. Yani, konuşma gibi başka görevler yürütmemiz gerektiğinde, beyindeki alana özgü kaynaklar tarafından bunun yürütülmesinin çok zorlaşması gibi. Bu nedenle anlattığınız şey ne kadar karmaşık hale gelirse, göz temasını koparmaya o kadar çok ihtiyacınız olur.
Kaynak ve İleri Okuma
  • Jarrett, C."Why it’s hard to talk and make eye contact at the same time." "; funduszeue.info
  • 1- Lucy Markson, Kevin B. Paterson "Effects of gaze‐aversion on visual‐spatial imagination" British Journal of Psychologyfunduszeue.info
  • 2- ShogoKajimura, MichioNomura "When we cannot speak: Eye contact disrupts resources available to cognitive control processes during verb generation" Cognitionfunduszeue.info

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Zaten Destekçiyim

Hepimizin bildiği üzere, göz teması kurmak önemli bir sosyal işarettir. “Benimle konuşurken gözümün içine bak!”, “Gözlerini benden alamadı.”, “Bana öyle dik dik bakma!” ve daha nicesi… Tüm bu söylemler bile, tek başlarına, göz temasının sosyal yaşantımızda ne derece önemli olduğunu vurguluyor. Nevark’taki Ohio Devlet Üniversitesi’nden sosyal psikolog James Wirth, sosyal ilişkilerde göz teması kurmanın önemini şu sözlerle ifade ediyor:

Göz teması sosyal bir etkileşim esnasında size en güçlü bilgileri sağlar, çünkü duygular ve niyetler hakkında detaylar barındırır. Ayrıca göz teması kurmak o kadar önemlidir ki kısa bir süreliğine bile olsa bir kişi sizden bakışlarını kaçırıyorsa kendinizi dışlanmış hissetmeye eğilim gösterirsiniz.

Ayrıca, göz temasının önemini kavrayışımız genlerimize işlenmiş gibi gözüküyor. Yeni doğan bebeklerin içgüdüsel olarak bakışlarını kendilerine bakım sağlayan kişilere yönlendirmesi buna güzel bir örnektir. James Wirth’ün yapmış olduğu bir çalışma beş günlük bebeklerin, gözlerini kaçıran kişilerin yüzlerine bakmaktansa, kendileriyle doğrudan göz teması kuran kişilerin yüzlerine bakmayı daha çok tercih ettiklerini ortaya koyuyor.

Bu durum insanlardaki göz temasının, gelişimin en erken basamağında sağkalım (hayatta kalma) içgüdüleriyle bağlantılı olduğunu göstermektedir. Şöyle ki: Karşısındaki kişinin bakışlarını üzerine çekip göz temasının devamlı olmasını sağlayan bebekler/çocuklar, kendilerine temin edilecek gıdayı, ilgiyi ve bakımı da böylelikle garanti altına almış oluyorlar. 

Göz Temasının Süresini Ne Belirliyor? 

Mayıs ’te yapılmış bir çalışmada Londra Üniversitesi Akademisi’nden psikolog Alan Johnston ve meslektaşları bu sorunun yanıtını aradılar. Ekip, ilk iş olarak, ’den fazla gönüllünün kişilik özellikleri hakkında bilgi topladı. Daha sonra, katılımcılara, farklı süreler boyunca kendilerine doğrudan bakıyormuş gibi görünen aktörlerin bulunduğu video parçaları gösterdi. Videoları seyrederlerken aktörlerin bakışlarını kendi üzerlerinde hisseden katılımcılar, kendilerini ne kadar “rahat” hissettikleri hakkında araştırmacılara bilgi verdiler.

Johnston ve ekibinin bulgularına göre denekler, aktörlerin kendileriyle kurdukları göz temasından memnunlardı, ancak bunda göz temasının süresi önemliydi. Ortalama olarak 3,2 saniye süren göz teması “rahatsız edici” olarak algılanmıyordu. Bulgulara göre, göz temasının bu ortalama süreden daha uzun olmasını sağlayan şey ise bazı aktörlerin tehditkâr değil de güven telkin eden görünüşleriydi.

Ekip, ayrıca, uzun süren göz temasına karşı verdiğimiz tepki ile öz algılamamız (kendimizi nasıl algıladığımız) arasında muhtemel bir ilişkinin varlığına da dikkat çekiyor. Bulgulara göre, kendilerini yardımsever ve cana yakın olarak tanımlayan katılımcılar, daha uzun süreli göz teması kurmaya eğilim gösteriyorlardı. 

Bazı Önemli Bilgiler

Son olarak sizlere göz teması ile ilgili birkaç önemli bilgi sunalım.

Alıntı Yap

Okundu Olarak İşaretle

Paylaş

Sonra Oku

Notlarım

Yazdır / PDF Olarak Kaydet

Bize Ulaş

Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git

Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?

Kaynaklar ve İleri Okuma

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

funduszeue.info

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası