Mide Ağrısının Sırta Vurma Nedeni

Mide ağrısı, pek çok nedenle kendini gösteren ve günlük hayatı etkileyen problemler arasında yer alır. Hamilelik döneminde de görüldüğü bilinen bu ağrı, düzensiz beslenme gibi nedenlerle kendini gösterir. Vücudun diğer bölgelerinde de bu ağrının olumsuz etkisini görmek olası bir durumdur.

Mide Ağrısı Hangi Organlara Vurur?

Mide ağrısı, kalpte ve kalp çevresinde olumsuz etkilerini gösterebilen bir rahatsızlıktır. Özellikle ergenlik ve regl dönemleri gibi hormonel olan mide ağrısında, vücut içindeki dolaşım sistemini etkisi altına alan bazı faktörler de vardır.

Özellikle regl döneminde mide ve rahim arasında birikmiş olan kan basıncının kalp üzerinde etki etmesi sık sık görülen bir durumdur. İlerlemiş olan mide iltihaplarında da kalbe direkt olarak etki eden ağrı ve acılar saptanmıştır. Mide bölgesinde var olan şişkinlikler de mide ağrısına neden olan sebepler arasında olarak bilinir. Bu şişkinliklerde kalp dışında mide ağrısının diyafram ve dalak üzerinde de etkisi olduğu bilinir.

Mide Ağrısı Sırta Vurur Mu, Nereye Vurur?

Mide ağrısı olması durumunda, mideye bağlı halde olan kan damarlarında meydana gelen sıkışma, sık sık görülen bir durum olarak bilinir. Bu durumun sonucunda mide kramp ile karşı karşıya kalır. Krampın artması durumunda bu bölgeye yakın olan omurilik sinirleri etki altında kalarak, midede var olan ağrının sırta etki etmesine sebep olur. Bu sebepten dolayı yaşanan sırt ağrılarının çoğu, sorunun kaynağının mide kaynaklı olduğu bilinir.

Sırt ağrılarının çoğunlukla omurilik üzerinde de etkisinin olduğunun unutulması, sırt kaslarının sebep olduğu düşüncesini oluşturur. Bu neden kaslar değil, mide ağrısından dolayıdır. Bu ağrı, bel kısmına da vurur ve bu durum sık sık görülür.

Mide ve karın ağrısı genelde sırt bölgesine vurabilen ağrılardır fakat sırta vurduğunda neden olduğunu birçok kişi merak eder. Mide ağrısı genellikle diyaframa, pankreas ve dalağa etki eden bir ağrıdır. Ancak yayılma eğilimi gösterirse ve daha büyük bir boyuta ulaşırsa ciddi hastalıkların da belirtisi olabilir.

Mide ağrısı genelde göğüs kafesi ya da sırt bölgesine yayılan bir ağrı olarak kabul edilir. Eğer bu ağrılar yoğunlaşırsa ve daha fazla bir yayılım gösterirse doktora gidilmesi önerilir. Mide ağrıları eğer akciğer ya da kalp gibi bölümlere vurursa acil bir şekilde iç hastalıkları uzmanlarına başvurmak gerekir.

Gerekli testler ve tahliller yapılması ile sağlık sorunu kolay bir şekilde saptanabilir. En yaygın görülen mide sorunlarından biri olan gastrit de mide kramplarına ve mide ağrılarına neden olabilir. Zaman zaman mide ağrısının stresten kaynaklandığı da gözlemlenebilir.

Bu durumda da mevcut stresi ve kaygıyı hayatınızdan çıkarmanız, eğer çıkaramıyorsanız mümkün olduğunca azaltmak gerekir. Sabahları aç karnına bir tatlı kaşığı tarçın yiyerek mide ağrınızın hafiflemesini sağlayabilirsiniz.

Mide ağrısının pek çok nedeni olabilmektedir. Bunlar arasında pek tabii midede gerçekleşen ülser, gastrit ve reflü gibi sorunlar başı çekmektedir. Ancak bunların yanı sıra, karaciğer ve akciğerlerdeki bir rahatsızlığın mideye sıçraması, mikrobel faaliyetler, dolaşım, sindirim ve boşaltım sistemindeki sorunlar da mide ağrısına neden olmaktadır. Ayrıca, düzensiz beslenme, yoğun stres, yorgunluk, uyku düzeninin olmaması, ağır antrenmanlar gibi sosyal faaliyetler neden olabileceği gibi depresyon ve psikoz etkiye sahip psikolojik rahatsızlıklar da mide ağrısına neden olabilmektedir. Bunların dışında, regl, ergenlik ve hamilelik dönemi gibi dönemsel faktörler de mide ağrısını tetikleyici durumlardır. Merak edilen bir soru olarak da, mide ağrısının vücuttaki etkilerinin neler olduğudur. Pek çok koşulda gerçekleşebilen mide ağrısı, vücutta pek çok farklı noktaya da şirayet edebilmektedir.Mide ağrısı nereye, hangi organlara vurur? Mide ağrısı bele, sırta, kalbe vurur mu?

MİDE AĞRISI KALBE VURUR MU ?

Mide ve kalp birbirlerine yakın organlardır ve birisinde ortaya çıkan bir sorun diğerine etki edebilmektedir. Özellikle regl ve ergenlik dönemi gibi hormonel bazlı mide ağrılarında vücut içindeki dolaşım sistemini etkileyen birtakım faktörlerde değişiklik gözlenmektedir. Özellikle adet döneminde rahim ve mide arasında biriken kan basıncından dolayı kalbe etki etmesi sık rastlanılan bir durumdur. Bunun yanı sıra, ilerlemiş mide iltihaplanması vakalarında da kalbe etki eden ağrılar saptanır. Mide bölgesindeki şişkinlik de, mide ağrısına en çok sebebiyet veren koşullardandır. Söz konusu şişkinliklerde, kalbin yanı sıra mide ağrısının dalak ve diyaframa da ağrı etkisi verdiği bilinmektedir

MİDE AĞRISI SIRTA VURUR MU?

Mide ağrısında mideye bağlanan kan damarlarındaki sıkışma sık görülen bir durumdur. Bu durumun sonucu olarak mide yoğun bir şekilde kramp ile karşılaşır. Krampın arttığı durumlarda, bölge ile oldukça yakın olan omurilik sinirleri etkilenerek, midedeki ağrı sırta etki eder. Bu nedenle çoğu sırt ağrısı yaşayan kişi, esas olarak sorunun midesinden kaynaklı olduğunu anlayamamaktadır. Sırt ağrılarının genel olarak omurilik üzerinden yaşandığının da unutulması, bu duruma sırt kaslarının neden olduğu yanılgısını oluşturur. Ancak pek tabii neden mideden gelmesi sık rastlanılır

MİDE AĞRISI BELE VURUR MU?

Mide ağrısının dalak, pankreas ve diyaframa etkisi de büyüktür. Bu nedenle, bu iç organların arka çeperini oluşturan bel kısmına mide kaynaklı ağrı vurması sık görülür. Özellikle de kronik mide ağrısı problemlerinde, bele olan etkisi midenin en çok etki ettiği bölgeler arasında yer almaktadır.

MİDE AĞRISI NE ZAMAN TEHLİKELİDİR?

Mide ağrısı kronik ve akut sendromlarda her zaman bir risk faktörü taşımaktadır. Mide konum ve etki olarak iç organların kesişim noktasında bulunmaktadır. Sindirim ve boşaltım sistemi açısından midede görülen bir sorun vücutta pek çok komplikasyona yol açmaya müsaittir. Bu nedenle mide ağrıları dikkate alınması gerekmektedir. Mide ağrılarına yönelik olarak, mide öz sıvısının yükselerek yemek borusuna yükseldiği durumlar, sürekli gaz şişkinliği, kusma ve öğürme refleksini tetiklediği durumlar mide rahatsızlığı için uzman görüşünün gerekliği görüldüğü durumlardandır. Uzmanların belirttiği üzere, mide rahatsızlıklarının önündeki en büyük risk, konuya karşı bilinçsiz ve pasif bir yaklaşım sergilemektir.

Halsizlik, terleme, kusma ve nefes alma güçlüğü... Tüm bu belirtiler sessiz göğüs ağrısı ile gelen bir iskemi atağına yani kalp kası beslenme bozukluğuna işaret edebilir. Ani ölüm riskini de beraberinde getirebilen sessiz iskemi, diyabet hastaları ve yaşlılarda daha sık görülmektedir.

Memorial Hizmet Hastanesi Kardiyoloji Bölümü`nden Memorial Hizmet Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Uzmanları, iskemik kalp hastalığı ve risk grupları hakkında bilgi verdi.

Sessiz göğüs ağrısı ani ölüm riskine yol açabilir

Kalbin oksijen gereksinimini, gelen koroner akım miktarı karşılayamaz ise kalp kası beslenme bozukluğu (iskemi) ortaya çıkar. İskeminin en sık belirtilerinden biri ise; sessiz göğüs ağrısıdır ve çoğunlukla erken tanı konulamadığı için tedavisi de gecikmektedir. İskemik kalp hastalığını gösteren bulgular olmadığı halde iskeminin objektif bulguları saptanırsa sessiz iskemi yani; sessiz göğüs ağrısından bahsedilir. Yaşlı kişiler ve diyabeti olanlarda bulgular gizli olabilir. Yorgunluk, baygınlık veya halsizlik şikayetleri olabilir. Yaşlı kişilerde ve zeka problemi olanlarda bu klinik durum farklı olarak algılanabilir.

Yapılan çalışmalarda  erişkin orta yaşlı hastalarda belirti vermeyen koroner arter hastalığı görülme sıklığı % 3-4 olarak saptanmıştır. Miyokard enfarktüsü yani; kalbin koroner kan dolaşımının belli bir bölgede yetersiz kalması sonucu, o bölgedeki kalp kası dokusunun ölmesi sonrasında hastalarda % 20-40 oranında sessiz iskemi saptanmıştır. Tüm kalp kası beslenme bozuklukları göz önüne alınırsa; bulgu vermeyen grup vakaların yaklaşık % 75`ini, bulgu verenler ise % 25`ini oluşturur. Sessiz iskemi, daha ağır koroner hastalığını  ve daha kötü klinik beklentiyi (prognoz) gösterir. Ani ölüm riski bu hastalarda iki kat daha fazladır. Özellikle kalp nakillerinde tüm sinirsel yollar kesildiği için daha sonraki dönemde gelişen koroner  bozukluklarında sessiz iskemi gelişmektedir. Sessiz iskemili hastalarda da diğer koroner problemi olan vakalardaki gibi benzer teşhis ve tedavi prensipleri kullanılır.

Tipik göğüs ağrısına dikkat!

Tipik olarak göğüs ağrısı (anjina), artmış oksijen ihtiyacı sonucu ortaya çıkan  kalp kası iskemisi bulgusudur. Kalp kası oksijen ihtiyacını artıran aktivite veya durumlarda oluşan; genellikle göğüs duvarına basınç hissi, göğüs ortasında sıkıştırıcı, baskı, ağırlık tarzında, sanki birisi göğüs üzerine çıkıp oturmuşçasına ağrı olarak tanımlanır. Bu ağrı; sol kol ve sol elin 4 ve 5. parmaklarına, boyuna, çeneye, sırta yayılım gösteren, zaman zaman soğuk terlemenin de eşlik ettiği tipte bir ağrıdır. 

Göğüs ağrısı sessiz bir şekilde gelebilir

Tüm hastalarda tipik göğüs ağrısı olmayabilir. Bazı vakalarda yalnızca boyun,  çene, kulak, kol veya mide üzerinde ağrı olabilir. Nefes zorluğu, halsizlik gibi diğer bulgular da görülebilir. İlk kez oluşan göğüs ağrısını (anjina) tanımak zor olabilir; çünkü bulgular sıklıkla başka hastalıkları andırabilir. Hazımsızlık ve ruhsal durum bozukluğu görülebilir. Ağrısı olmayan,  yalnızca nefes zorluğu,  halsizlik, bulantı, kusma ve terlemesi olan bir hastalar da vardır.

Göğüs ağrısı belirtileri;

•  Ağrı, genellikle göğüs üzerinde basınç ve  yanma şeklinde tarif edilir. Boyun, omuz, çene, sırt, karnın üst bölgesi, kollar veya el parmaklarına yayılabilir.
•  Çarpıntı
•  Egzersizle oluşan solunum zorluğu,  ağrı veya dinlenme ile 3-5 dk içerisinde geçebilir.
•  Terleme
•  Bulantı
•  Azalmış efor toleransı ( eforun düşmesi)
•  Şeker hastası olanlar ve yaşlı hastalarda halsizlik, solunum zorluğu, bulantı gibi belirtiler daha sık görülür

  50 yaş altı kadınlar ve sigara içenlerde daha fazla görülüyor
  
  

  Damar spazmına bağlı göğüs ağrıları (variant anjina), ortaya çıkan klinik faktörler yokken oluşan göğüs ağrısı ve EKG bulguları ile ayırt edilmiş klinik bir durumdur. Çoğunlukla  50 yaş altındaki kadınlarda sabahın erken saatlerinde uyandıktan hemen sonra oluşması tipiktir. Dinlenirken ortaya çıkar. Tipik olarak göğüs ağrısı bulguları verir. Sigara bu durum için tetikleyici rol oynar. Kalp kasını besleyen koroner damarlarda geçici spazma bağlı olduğu düşünülmektedir.

  Sessiz göğüs ağrısı riski taşıyan gruplar;

•  Diyabet yani şeker hastaları
•  Yaşlı hastalar
•  Kalp nakli yapılan hastalar
•  Zeka geriliği problemi olan hastalar

  Tedavi şekli

  Bu hastalarda kalp damarlarında darlıklar olabileceği şüphesi ile gerekli incelemeler neticesinde (EKG, ekokardiyografi yani kalp ultrasonu, efor testi, kalp sintigrafisi vb) darlık tespit edilenlerde; uygun vakalarda darlığı olan kalp damarının balon, stent vb yöntemle açılması, buna uygun olmayıp cerrahi işleme uygun olanlarda; kalp damarına bypass operasyonu, kalp damarları problemli olup bu işlemleri gerektirecek oranda kalp damar darlığı olmayanlarda ise ilaç tedavisi tercih edilmelidir. Sessiz iskemi saptanan hastalarda ise (özellikle efor testi veya kalp holter incelemesi ile) hastalığın derecesine göre ilaç, girişimsel (balon, stent) veya cerrahi yaklaşımlar tedavi açısından değerlendirilmelidir.