pamukkale efsaneleri / Efsanelerle Pamukkale

Pamukkale Efsaneleri

pamukkale efsaneleri

Efsanelerle Pamukkale

Tabiatın en güzel renklerini içinde barındıran Denizli, tarih boyunca pek çok büyük medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

 

Yer altı ve yerüstü zenginlikleri ile göz kamaştıran kentin dört bir yanı bugün dahi bu medeniyetlerin izleri ile doludur. Yapımı binlerce yıl öncesine dayanan bu eserleri diğer antik eserler arasında farklı kılan ise çeşitli efsanelere konu olmaktadır. Kuşaklar boyunca dilden dile aktarılan bu efsanelere Denizli’yi adeta bir masallar ülkesi haline getirmiştir.

 

Efsaneler diyarı Pamukkale

 

Yüzlerce hatta binlerce yıldan günümüze ulaşan bu öykülerin merkezinde ise günümüz Pamukkale’si antik adı ile Hierapolis Antik Kent yer alır. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Lisesi’nde yer alan Pamukkale’nin travertenlerinden, mezar taşlarına, sütunlarından, kabartmalarına kadar dört bir yanı türlü türlü efsanelere konu olmuştur. Bu efsanelerden bazıları ise şöyledir.

 

Su’dan Gelen Güzellik…

Her mevsim 35 derece olan şifalı su kaynağı ile bilinen Pamukkale’nin dilden dile dolaşan efsanelerinden ilki ‘Oduncu Kız’ın öyküsüdür. Kleopatra’nın güzellik iksiri olarak bilinen Pamukkale’nin eşsiz suları bu efsaneye göre çirkin bir kızında yaşamını değiştirmiştir. Efsaneye göre, binlerce yıl öncesinde Çökelez Dağı’nın eteklerinde fakir bir oduncu ailesi yaşarmış. Kıt kanat hayatlarını sürdüren bu ailenin zaman içinde bir kız çocukları olmuş. Gel zaman git zaman, yıllar kovalamış ve ailenin küçük kızı büyüyerek genç bir kız olmuş. Ancak kız o kadar çirkinmiş ki, insanlar onu gördüğünde yollarını değiştirmek zorunda kalırlarmış. Fakirliği genç kızın umurunda bile değişmiş. Ama çirkinliği artık canına tak etmiş. Sonunda daha fazla dayanamayarak Çökelez Dağı’nın eteklerinden kendini boşluğa bırakmış. Ancak genç kız ölmemiş. Hayatını içi su ve tortu dolu travertenler kurtarmış. Uzun süre düştüğü havuzda baygın kalan genç kız, kurtarılmayı beklerken güzellik iksiri Pamukkale suları yüzünü tamamen değiştirmiş.

 

Adeta peri masallarında anlatılan bir güzelliğe bürünen genç kız oradan geçmekte olan Denizli Beyi’nin oğlu görmüş. Genç kıza oracıkta aşık olarak kıza yardımcı olmuş. Kız iyileşir iyileşmez de evlenmişler. Dillere destan düğünleri gibi dillere destan bir aşk yaşamışlar ömürleri boyunca. Binlerce yıldır dilden dile aktarılan bu efsane ne kadar doğrudur bilinmez ancak bir genç var ki bu efsaneden sonra Pamukkale’nin iksiri suları tüm kadınların ilgisini çekmiştir.

 

 

Tanrıların Aşkı ve İklimleri

 

Aziz Philippe’nin burada öldürülmesinden dolayı Hıristiyanlar tarafından ‘Kutsal Kent’ olarak anılan Hierapolis Antik Kenti, bu özelleiğinden dolayı Antik Çağ tanrıların betimlendiği pek çok efsaneye de konu olmuştur.

 

Bunlardan biri de; Ölülerin Efendisi Hades’in Persephone’ye duyduğu aşk ile yeryüzünün kışla tanışması ve bunun sonucunda ortaya çıkan iklimlerin hikayesidir.

 

Anlatılan efsaneye göre; Persephone ( Zeus ile Demeter’in kızı) bir gün kırlarda çiçek toplarken, aniden toprak yarılır. Toprağın altından arabasıyla çıkan Tanrı Hades, Persephone’yi yakalayıp yer altına kaçırır. Bunun üzerine Demeter ( Mevsimlerin ve Anne Sevgisinin Tanrıçası) kızının kaçırılmasına dayanamaz ve üzüntüden bitap düşer.

 

Demeter’in yası ile toprağın bereketi kalmaz, mevsimler kış olur ve yeryüzünde kıtlık başlar. Demeter’in üzüntüsüne ve kıtlığa dayanamayan Güneş Tanrısı Helios, Persephone’nin bulunduğu yeri Demeter’e gösterir.

 

Bu olay üzerine Baş Tanrı Zeus araya girer ve Persephone’nin yılın yarısı, yani çiçek açma ve meyve zamanlarında yer üstünde Demeter’in yanında kalmasına, yılın diğer yarısını ise kocası Hades’in yanında geçirmesine karar verir. Böylece yılın yarısı (bahar-yaz) bolluk bereket, diğer yarısı ise (sonbahar-kış) kıtlık ve kuraklık olarak geçer. Pamukkale ile ilgili dilden dile dolaşan bu efsanelerin çıkışları ve doğru olup olmadıkları bilinmez ancak bilinen bir gerçek var ki; o da Pamukkale’nin eşsiz güzelliği ile bu efsanelere konu olmasıdır.

 

Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Pamukkale'nin ge&#;mişten g&#;n&#;m&#;ze gelen hik&#;yesi

Küçüklüğümüzde Pamukkale'yi bembeyaz kayaların üzerinden akan sıcak su olarak bilmiştik hep. Eşine az rastlanan bu büyüleyici yapı insanları oldukça etkilemiş, dünyanın dört bir yanından turistler çekmiştir. Özü karbonat olan oluşum nasıl bu kadar çekici olabiliyordu Yeraltından çıkan sıcak su, kalsiyum karbonat bileşimindeki kayaçlardan aktıkça insanı nasıl etkileyebiliyordu Uzmanlar bu ilginin sadece günümüzde değil milattan önce 2. yüzyıla kadar dayandığını söylüyordu. Pamukkale'nin hemen yanı başında insanlık için asıl incelenmesi gereken yer Hierapolis Antik Şehri'ydi belki de.

Pamukkalenin geçmişten günümüze gelen hikâyesi

Stratejik öneme sahip

Milattan önce 2. yüzyılda Frigyalılar döneminde kurulduğu tahmin edilen bu şehir nesilden nesile birçok uygarlığa da ev sahipliği yapmıştır. İsmini, Bergama'nın efsane kurucusu Telephos'un karısı olan Amazonlar Kraliçesi Hiera'dan aldığı bilinmektedir. Stratejik olarak önemli bir konuma sahip olan bu yer Hıristiyanlık inancının merkezlerinden biri olmuştur. Hatta Hz. İsa'nın on iki havarilerinden biri olan Filipus burada öldürülmüştür. Bölge Bizans İmparatorluğunun himayesine geçtiğinde Piskoposluk merkezi olarak karşımıza çıkmıştır. Ayrıca bir efsaneye göre yer altı tanrısı Hades'e giden bir yolun (Cehennem Kapısı) burada olduğuna inanılıyor.

Şehir o dönemlerde yüz binden fazla insana ev sahipliği yapmıştır. Bu yaşamın iki bin yıl önce gerçekleştiğini düşünürsek dönemin mega şehirlerinden biri olduğunu tahmin etmek hiç de zor olmayacak. On bin kişilik eşine az rastlanan büyüklükteki tiyatrosu şehrin sanata olan düşkünlüğünü de gözler önüne seriyor. Yunan filozof Epiktesos'un Hierapolis doğumlu olduğu tahmin edilmektedir.

Pamukkalenin geçmişten günümüze gelen hikâyesi

Termal suyun şifa getirdiğine inanılıyor

Şehrin buraya kurulmasının temel nedenlerinden biri de yer altından çıkan termal suyun insana şifa getirdiği, hastalıklara çare olduğu düşünüldüğünden olabilir. Kaldı ki günümüzde karbonatın insan sağlığı açısından yararları bilimsel olarak ıspatlanmış durumda. Şehrin girişindeki büyük hamam, dışarıdan gelen yolcular için düşünülerek yapılmış bir yapı. Hamamdan çıkanların hemen agoraya yani şehir meydanına çıkmaları da şehrin planlı bir şekilde inşa edildiğini gözler önüne seriyor.

Çökmeler sonucu oluşan antik havuz 36 santigrat derecedeki termal su ile hâlâ günümüz insanına hizmet etmeye, şifa dağıtmaya devam ediyor. Hierapolis Antik Kenti'ni ve Pamukkale Travertenlerini Müze Kart ile gezebilirsiniz. Ancak Antik Havuz'a girmek için ekstra ücret ödemeniz gerekecektir. Travertenler üzerine ayakkabı ile çıkmak yasak. Büyüklü küçüklü en derini göğüs hizasına gelen traverten havuzlarına girmek için mayo ve bikinilerinizi yanınıza alabilirsiniz.

Pamukkalenin geçmişten günümüze gelen hikâyesi

Yavaş yavaş kararmaya başlamış durumda

Kuzey Kapısı yolunda Antik Şehir ile Travertenler arasın yer alan çamlık bölgede kavurucu sıcaklardan kaçacağınız küçük bir park bulunmakta. Görülmeye değer manzarada, güneşin dağların ardına geçişyle bir günün daha bitişine şahitlik edebilirsiniz.

UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde olan bu yerde, insanlığın son bulmayan tüketim çılgınlığı, aşırı nüfüs artışı ve çarpık kentleşme sebebiyle yeraltından çıkan termal suyun deplolanması ve kontrol altında tutulması yüzyıllardan beri pamuk lakabını alan kayaçların bazı yerleri yavaş yavaş kararmaya başlamış durumda. Ancak bu bembeyaz yapı o kadar büyük ki henüz yok olacağını görebilecek bir dönemde değiliz. Gelecek nesillerde ne değişeceğini zaman gösterecek.

Yarım gününüzü ayırarak insanlığı ve doğayı deneyimleyebileceğiniz bu eşsiz yer için şimdiden iyi gezmeler

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir