1982 kitap / Kim Jiyeong, Doğum: (Cho Nam-Joo ) Fiyatı, Yorumları, Satın Al - seafoodplus.info

1982 Kitap

1982 kitap

Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları birörnek bir yığın akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha az bir sürede yazdım. Ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım Bu romanı büyük bir dikkatle ve keyifle okuyan ve hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan hiçbir şey anlatmamıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek satır bulamazsınız.

Devamı

Format:Kitap
Barkod
Yayın Tarihi
Yayın Dili:Türkçe
Orjinal Adı:Yüzyıllık Yalnızlık; Nobel Edebiyat Ödülü
Baskı SayısıBaskı
Sayfa Sayısı
Kapak:Karton
KağıtHamur
Boyut X

Kim Jiyeong, Doğum:

Kim Jiyeong, Doğum: Kısa Özet

*Jiyeong her seferinde başka biri oldu. Bazen halen hayatta olan biri, bazen çoktan ölmüş biri. Tek ortak noktaları hepsinin de Jiyeong’un tanıdığı kadınlar olmasıydı. Ne şaka yapıyordu ne de insanları kandırıyordu. Gerçekten, baştan ayağa, kusursuz bir şekilde, o kişi oluyordu.*

Güney Koreli yazar Cho Nam-joo`nun yayımlandığı haftadan itibaren Güney Kore`de kültürel bir fenomen halini alan ve kısa sürede pek çok dile çevrilerek dünyanın dört bir yanından milyonlarca okura ulaşan kitabı, uluslararası çok satan Kim Jiyeong, Doğum: , Betül

Tınkılıç`ın Korece aslından çevirisiyle

Kim Jiyeong oğlan olsun istenirken kız doğandır.
Kim Jiyeong sokakta tacize uğradığı için babasından azar yiyen genç kızdır.
Kim Jiyeong çalışkan bir öğrencidir ama stajyerlik için başka meziyetler de gereklidir.
Kim Jiyeong örnek bir çalışandır ama terfi almak öyle kolay iş değildir.
Kim Jiyeong evlenip iş kariyerine veda etmek zorundadır, nihayetinde artık o da bir anne olacaktır.
Kim Jiyeong tuhaf davranmaya başlamıştır.
Kim Jiyeong depresyondadır.
Kim Jiyeong delidir.
Kim Jiyeong kimdir?

- George Orwell

Kitap Türü:Yabancı Romanlar, Politika, FelsefeOrjinal Adı:Nineteen Eighty-fourÇeviren:Celal Üster

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Özet

Her zaman adını duyduğum fakat asla zaman ayırıp okumaya fırsat bulamadığım bu distopik kitabı elime aldıktan 2 gün sonra bitirdim. Distopik olarak okuduğum en iyi ilk 10 kitaptan biri oldu. Başta bir önce okuduğum kitaba oranla sarmamış olsa da kitabın ilerleyen bölümlerinde kitaba bayıldığımı söyleyebilirim. Geleceğe dair bir kâbus senaryosu kaleme almış yazar. Yazdığı dönem ve yazdığı psikoloji düşünülünce ortaya böyle bir kitap yazmış olduğu için yazarı tebrik ediyorum çünkü bu kitap inanılmaz bir hayal gücünün kelimelere yansımış hali. Aldığı övgü kadar eleştirilen kitap tüm denilenleri hak ediyor.

Kitapta 3 farklı güçten bahsediliyor. Kitabın ana karakteri olan Winston Okyanusya’da yaşıyor. Bunun dışında iki ülke daha var Doğu Asya ve Avrasya. Okyanusya korku ile sindirilmiş, her daim insanları izleyen sistemlerin olduğu bir ülke. Düşünün ki televizyondan sizi görebiliyorlar, duyabiliyorlar ve her daim kontrol altına alınıyorsunuz. Bu kadar engel ve yasak varken kendinizi nasıl özgürce ifade edersiniz? Edemezsiniz. Zaten öyle bir beyin yıkama yapılıyor ki insanların birçoğu ifade edecek bir şey bile düşünmüyor. Hatta birçok çocuk kendi ailesini “Düşünce Polis”lerine şikâyet ediyorlar. Herkes son derece gaddar ve nefret dolu birbirine karşı.

Winston, bu sisteme rağmen düşüncelerini ifade etmek isteyen Okyanusya’nın parçalara ayrılan sisteminde “Hakikat” diye adlandırılan binada çalışan bir memurdur. Kitap karakterimizin eve gelip günce tutmaya başlaması ile başlıyor. Sizi izleyen bir televizyon varken, yakalanmadan ve ses çıkarmadan günce tutmak için çok sınırlı bir alanınız oluyor ve Winston bu sınırlı alanı kullanıp yakalanma ihtimaline rağmen yazı yazıyor. Yazısında “Büyük Birader” e olan nefreti büyük bir yer kaplıyor.

İşinin başına döndüğünde herkesin katılmak zorunda olduğu “İki Dakikalık Nefret” programına katılıyor Winston. Bu programda herkes gibi tüm nefretini kusuyor. Bu sırada “Anti Seks Derneği” üyesi bir kıza rastlıyor. Kız ona bir mektup gönderiyor ve bunun üzerine ikili şehir dışında izlenemeyecekleri bir yerde buluşma kararı alıyorlar. Birbirlerine âşık oluyorlar. Julia ile Winston birbirleriyle vakit geçirip birbirlerine sırlarını anlatmaya başlıyorlar.

Devlete olan isyanın sadece ikisi ile sınırlı olmadığını düşünmeye başlarlar. Daha önceden Winston’ın dikkatini çeken O’Brien ile konuşurlar. Onun sayesinde Emmanuel Goldstein’in örgütüne dâhil olurlar. O’Brien, Winston’a örgütün öğretilerinin olduğu bir kitap ulaştırır. Fakat tam o dönemde Nefret Haftası başlar. Winston, kitabı okumak için Mr Charrington’ın antika dükkânında kiraladığı odaya gider. Julia ile birlikte kitabı okur ve sohbet ederler. Tam bu sohbet esnasında çerçevenin arkasına gizlemiş tele ekran onları ele verir yakalanmışlardır. İçeri siyah üniformalı insanlar girer ve ikiliyi ayırırlar. Winston’ın aklında Mr Charrington gelir. O esnada kapıda belirir. Onun bir düşünce polisi olduğunu çok geçte olsa anlamıştır Winston.

Julia ve Winston ayrı odalarda hapis tutulurlar. Yanına birçok insan gelir gider bu insanların hepsi numaralı odadan çok korkmaktadır. O’Brien ve içeriye giren bir görevli onu bayıltır ve numaralı odaya götürür. Elektrik ve daha birçok işkence gören Winston son olarak kafasını fareler ile dolu bir kutuya sokma fikriyle karşı karşıya kalır. En büyük korkularından olan fareleri mi seçecektir, aşkı Julia’yı mı koruyacaktır? Julia’yı satar ve bir süre sonra artık onu izleyen bir şey olmadan dışarı çıkar. Beyni tümüyle yıkanmıştır ve kendisi de hiçbir şey hakkında düşünmemenin, partinin gösterdiği yolda gitmenin en mantıklı seçim olduğu anlamıştır. Aynı şekilde Winston’ı satan Julia ile karşılaşır bir süre sonra. İkili bir yere oturup muhabbet ederler. Sonra bir daha bir araya gelmeyecek şekilde birbirlerinden ayrılırlar.

Kitabın başında tüm kalbiyle “Büyük Birader ”den nefret eden Winston artık ona gönülden bağlıdır. Parti ne diyorsa doğrudur, en güvenilir kaynaktır.

Yazan: Sena AKSOY

Kitap Özeti

Dünya yönetim açısından üç bölüme ayrılmıştır. Avrasya, Doğuasya, Okyanusya…Bu üç devlet sürekli birbirleri ile savaş halindedir, kimi zaman da aralarında birleşip karşılarında duran devletlere savaşlar açarlar ve bundan en çok halkları etkilenir.

Okyanusya kendi içinde neredeyse üç bölüme ayrılmıştır. İç parti üyeleri, dış parti üyeleri ve proleterler. İç parti üyeleri diğerlerine göre daha ferah yaşamaktadır, dış parti üyeleri kendilerine söylenen her şeyi eksiksiz yapmak zorundadır, proleterler ise gözden çıkarılmış basit halk konumundadır.

Kitabın ana karakteri Winston Smith Okyanusya’ da yaşayan bir vatandaştır. Dış partinin Gerçek Bakanlığı bölümünde görev almaktadır. Bütün gün yaptığı iş tarihteki yaşanmış, gerçekleşmiş olaylar zincirini gün şartlarına göre yeniden düzenlemektir. Tek partili rejim gibi görünen Okyanusya’ nın başında Büyük Bilader isimli biri yer almaktadır. Onu kimse görmemiştir, ne zaman doğduğu belli değildir ve ölümsüzdür. Fakat onun söylemleri her zaman hatta tarihin akışına ters düşse de doğru olmak zorundadır. Bir gün önce söylediğini ertesi bambaşka bir şekilde söyleyebilir, işte buradaki belgeleri anlık olarak düzenlemek yani geçmişi değiştirmek Gerçek Bakanlığı’ nın yani Winston’ un görevidir.

Dönemin şartlarına göre her zaman her yerde insanları izleyen tele-ekranlar yer almaktadır. Evlerde, caddelerde, iş yerlerinde. Dahası aile kavramı yok edilemediğinden, küçük yaştaki çocuklar belirli eğitimlerden geçirilir ve yeri geldiğinde aile bireylerini bile ihbar etmek üzere eğitilirler.

Tele-ekranlar, düşünce polisleri her an ensenizdedir. Çalışmak ve uyumak dışında boş vakit olması bir suçtur çünkü Büyük Bilader’ in gözü üzerinizdedir. İnsanların sohbet etmesi, bir gün önceyi düşünüp tartışmaları yasaktır. Tek bilinen gerçek o gün Büyük Bilader’ in tele-ekrandan yaptığı yayındır. Rüyaların dahi denetim altında olduğu böyle bir zamanda evlilikler bile PARTİ’ nin ayarlaması ile gerçekleşir. Zaten evlilik dışı ilişki kurmak yasaktır. Çocuğun dahi ne zaman yapılması gerektiği tamamen partinin isteklerine bağlıdır.

Tüm bu olayların arasında Winston kendini kapana sıkışmış gibi hisseder. Bazen aklına geçmişte yaşadığını düşündüğü olaylar gelir fakat bunların hayal mi, yoksa gerçekten kendi geçmişi mi olduğunun ayırdına varamaz. Herkesten gizli bir günlük tutmaya başlar ve aklına gelenleri yazmaya koyulur. İlk cümlesi ; Büyük Bilader’ den nefret ediyorum olur. Bundan yola çıkarak etrafını gözlemlemeye başlar, kendisi gibi geçmişi ve günü sorgulayan birisini bulmaya çalışır. Gözüne çarpan tek kişi İç Parti üyesi olan, son derece sert görünen O’Brien’ dir. Fakat karşılıklı konuşmak yasak olduğundan ve her yerde kendisini izleyen ekranlar, dinleyen gizli mikrofonlar olduğu için bu adama nasıl yaklaşması gerektiğini bilemez.

Kafasında bunlarla beraber bir gün iş çıkışı yolu proleter mahallesine düşer. Sokakları hızla geçerken gözüne eski, pis bir dükkân çarpar ve içeri girer. Tehlikeli olmasına rağmen, antika eşyalar satan bu dükkândan çıkmayı asla istemez ve o günden sonra gizli gizli buraya gelmeye başlar.

Bu eski yerde tele-ekran olmadığı için, izlenilmediğine güvenerek kendisini bir süre rahat hisseder. Bu sırada kısa bir süredir dikkatini çeken genç bir kız vardır. Kimi zaman içindeki duygular yüzünden onu öldürmek istese de aslında tek isteği böyle biri ile beraber olmaktır. Fakat herkesin casus olabildiği zamanda, bu kıza asla güvenemez. Lakin bir gün iş yerinde kendisinin yapamadığı hareket o kızdan yani Julia’ dan gelir. Küçük bir notta Winston’ u sevdiği ve görüşmek istediği yazar. Bu nota kayıtsız kalamayan Winston ilk fırsatta Julia ile buluşur ve beraber olurlar.

Aralarındaki ilişki güçlendikçe duyguları da birleşir. En büyük ortak noktaları ikisinin de Parti’ den nefret ediyor olmasıdır. Görüşmelerinin de sıklaşması ile buluşacak gizli yere ihtiyaç duyarlar ve Winston’ un proleter mahallesindeki antikacının üst katını günlük olarak kiralarlar.

Bu sırada O’Brien ile konuşma fırsatı yakalayan Winston artık onun da partiyi sevmediğini öğrenir. Beraber doğruyu bulmak için ilerlemeyi kararlaştırırlar.

Sıcak bir akşamüstü gizli yerlerinde buluşan Winston ve Julia parti aleyhine konuşurken hiç tanımadıkları bir sesle irkilirler. Sesin duvardaki tablodan geldiğini anladıklarında kaçacak başka bir yer olmadığını görürler. Düşünce polisi ikisini de yakalamıştır ve yolun sonu bellidir. Winston teslim olduğunda polislerin başındaki kişinin de O’Brien olduğu ortaya çıkar.

Winston’ un kendisinin dahi ne kadar olduğunu bilemediği bir zaman boyunca işkenceden geçirilir. Beyni tamamen yıkanır. Kalbindeki aşk ve düşünceleri sökülüp alınır. Aynaya bakınca kendi vücudunu bile tanıyamaz.

Çok uzun zaman sonra ölümü bekleyen Winston serbest bırakılır. Üstelik artık onu ne bir izleyen ne de bir dinleyen vardır. Winston’ un ise tüm yaşananlardan sonra aklındaki şey; 2 + 2 = 4 değildir. Belki beş belki üçtür. Fakat en güvenilir cevap partinin verdiği cevaptır. Bilmemek gerçekten özgürlüktür. Kendisi bile inanamasa da artık kalbi Büyük Bilader’ i seviyordur…

Kült eserler arasına girmiş olan kitabı okumak kimi zaman sürükleyici, kimi zaman sıkıcı oldu. Aslında yazarın dili gayet açıktı. Yazıldığı zamana göre çok çok ileri tarihlerde olabilecekleri gerçekten iyi tahlil ettiğini söyleyebilirim. Yine de bana göre kitapta eksik olan bir şeyler vardı. Belki olay örgüsü daha aksiyonlu olabilirdi. Tabi kitaba bakınca amacın aksiyon değil başka şeyleri belirtmek amacı ile yazıldığı ortada. Kitap bittikten sonra, üzerine düşünmeyi gerektiriyor. Bazı olayların, bu kadar zaman önce yazıldığına şaşırdığım anlar bile oldu. Sonuç olarak yer yer sıksa da okunmayı hak ediyor.

Konusu

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört -

İngiliz edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olan George Orwell’in dünya tarihine damgasını vuran – Bin Dokuz Yüz Seksen Dörtromanı politik anlamda devrim niteliği taşıyan bir romandır. Büyük Birader ve Düşünce Polisi gibi kavramları kazandıran ve günümüze kadar gelmesini sağlayan ünlü romanda politika ve beyin yıkama üzerine mükemmel bir konu işleniyor.

İlk olarak yılında yayınlanan ve ilk adı Avrupa’daki Son Adam (The Last Man in Europe) olan roman daha sonra pazarlama amacı ile – Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adını almıştır. Hayali bir gelecekte geçen ve tek parti dönemini işleyen zaman diliminde insanların düşünmesi yasaktır ve kendilerine ne denirse ona inanmaları ve yapmaları gerekmektedir. Düşünmek, hissetmek, aşık olmak, sorgulamak tamamen yasaktır.

Kitabın ana karakteri olan Winston Smith her vatandaş gibi ona ne söyleniyorsa yapan sıradan bir vatandaştır. Çevresinde yaşananlara tam anlam veremeden kendisine ne söyleniyorsa yapan, propagandalara katılan fakat evine gittiğinde gizli gizli düşüncelerini yazmaktadır. Yaptığının suç olduğunu bilmektedir fakat neden olduğunu bilmeden arzularını dinleyerek yazmaya devam eder.

Hayatına bir gün Julia adında gizemli bir kadın girer. Partiye bağlı ve propagandalarda aktif yer alan kadının ona gizemli bakışları dikkatinden kaçmaz. Bir gün Julia Winston’a mesaj gönderir ve onunla görüşmek istediğini söyler. Kadın erkek ilişkisinin yasak olduğu bir zamanda ikili aşklarını itiraf eder ve gizli bir şekilde birlikte olurlar.

Yaptıklarının suç olduğunu bile bile düşünce polisinden gizlenerek bir araya gelmeye ve hayatın tadını çıkartmaya çalışırlar. Fakat birliktelikleri uzun sürmez ve düşünce polisi tarafından yakalanırlar. Hemen öldürülmek yerine beyin yıkama işlemine sokulurlar. Winston’a dört parmak gösterilerek kaç parmak gösterildiği sorulur. Dört cevabını verdiğinde ise işkence görür. Zamanla gördüğün şeyin zihninin bir oyunu olduğunu söyler ve dört parmak gördüğü için zihnini sorunlu görmeye başlar. Seanslar bu şekilde devam eder ve Winston parmaklar gösterildiğinde ne cevap vermesi gerektiğini öğrenmek ister. Bazen 3 bazen ise 5 cevabını verir fakat işkenceleri durduramaz. Sonunda ona sorulduğunda bilmediğini söyler ve bir sonraki aşamaya geçilir.

Winston’un çeşitli işkencelerden geçerek beyni yıkanır. O da propagandanın bir parçası olur. Fakat kalbinin derinliklerinde bir aşk vardır fakat zihninden tamamen silinmiştir.

– Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanı özgürlüğü iki kere ikinin dört olduğunu söyleyebilmek olarak tanımlıyor. Winston’un yaşadığı dünyada ise iki kere iki parti ne derse odur anlamına geliyor. Farklı bir şey düşünmek suçtur ve cezası ölümdür. İnsanlar onlara ne söylenirse inanmak zorundadır ve ne istenirse yapmak zorundadırlar.

Soruları ve Cevapları

kimin eseri?

George Orwell

türü nedir?

Yabancı Romanlar, Politika, Felsefe

kaç sayfa?

Yorumları

okurken bu kadar sıkıldığımı bu kadar bunaldığımı hatırlamıyorum sonu ne olacak diye meraktan okudum öylesine bitti kitap nesini beğenmişler anlamadım ki

hayatımda okuduğum en saçma sapan romanlardan bir tanesiydi özellikle sonu kelime saydım bitsin diye o derece ya ben okumaktan anlamıyorum yada sinema dünyasında olduğu gibi bu bir sanat kitabı ve bana hitap etmiyor

okuduğum en saçma kitaplardan bir tanesiydi zamanıma yazık oldu george orwell ın en kötü kitabı bence

internetten george orwell pdf olarak buldum ve okudum. günümüzede deyinen ve çok güzel mesajlar içeren bir kitaptı. severek okudum

çok güzel bir sistem eleştirisi george orwell ile mükemmel göndermeler yapmış mükemmel bir hayal gücü mükemmel bir betimleme

çok güzeldi bu kadar sistem eleştiren bir kitap daha bu güne kadar yazılmamıştır kitaba kötü diyenler bence kitabı anlamadan okumuşturlar

bu kitap aslında bir felsefe kitabıdır. george orwel'in bir karanlık kurgu ütopyasıdır. onun ütopyasında toplumun dayandığı son nokta yer yer olmasını istediği ve istemediği şeyler anlatılmıştır.

ben pek begendigimi soyliyemicem biraz fazla karisk bi kitap sonunu baglayamamislar

beğenmeyenlerin kitabı anlayamadığı ortada muhteşem bir klask bu kitap

bence cok guzel ve diktatorluk ve insanlari zihin altina yerlestikleri insanlarin makinelesmedini anlatiyor

gerçekten beğenmeyenler neyin kafasını yaşıyor anlamıseafoodplus.info biraz kafa yorar kitap üseafoodplus.info tamamen beğenmeyenlerin düşüncelerini da doğrusu düşünememelerini aniatmış.tek kelimeyle mükemmeldş

felsee hocamin bana zorla okuttuğu yetmezmiş gibi birde sinav yaptigi iğrenç ötesi bir kitap kimseye önermiyorum vrdiğiniz 25 lraya yazik sinavdan sonra kesinlikle geri dönüşüme aticağim bi kitap

dünemeyenlerin okuyacağı bir kitap degil tesekkurler george orwell tesekkurler celal üster cahillik güctür :)
düşünemeyenlerin okuyacagi bir kitap degil tesekkurler george orwell tesekkurler celal üster cahillik güçtür :)

bu kitabı beğenmeyenler ya kitaptan anlamıyorlar ya da kitap okumayı bilmiyolar, gerçekten anlayarak okusalardı çok güzel bir şekilde anlarlardı, kitap yılında yazılıyo ama hala günümzde en çok okunanlar listesinde bu kitabın boş bir kitap olma olasılığı var mı

özetini okumak bile,birçok şeyi anlatmaya seafoodplus.infotten hoşlanmayan ve kapasitesi zayıf karakterlerin okusada anlamiycgi kadar etkili ve guclu bir kitap.

bence çokkk guzel bir kitap cok etkileyici bir kitappp ve herkes okumalı bence

mükemmel bir klask. kitabın neresi sıkıcı anlayamadım. mutlaka okunmalı. bu kitapla beraber "cesur yeni dünya" "biz" ve " fahrenheit " adlı kitaplar da okunursa daha iyi anlaşılır.

mükkemmel bir kitap o dönemde insanlara baskıyla insanlara parti fikirlerinin dayatılmasnı doğru olmadığını anlatıyor

kitaptan anlamayanlar okumasın bu kitabı lütfen. ne sanat kitabı ne de roman değil bu. sonunu da gayet iyi bağlamışlar çünkü adam gerçekleri anlatmış ve sistemi eleştirmiş. mutlu sonla bitmesini mi bekliyodunuz

kitabı okurken sıkılan anlamayanlar ülkemizin bugünkü haline baksın tabi anlarlarsa

ne kitabı okurken sıkıldınız mı? gerçekten inanamıyorum. ileride okuyacak olanlar bu yoruma baksın, kitabı elinizden bırakamayacaksınız emin olun.

arkadaşlar kitabında savunulan görüşler nelerdir acaba?

ben 17 sene once okudum cok etkilendigim bir kitap gunumuze ve gelecegimize ait bulgularin teshisi vurgulanmis!!

kitap gerçekten muhteşemdi. elime aldım ve gece ikiye kadar kesintisiz okudum. müthiş bir sistem eleştirisi.

her kes her seyi beyenmek zorunda deyil,ben begenmedim.

çok güzel sistem eleştirisi yapan ve farklı bir bakış açısına sahip olmamız adına yol gösteren george orwell ' ın en iyi kitaplarından diyebilirim.

hayatımda okuduğum en güzel kitaptı ama özeti kitabı sıkıcı göstermiş herkesin okuduktan sonra yorumlaması gereken bir kitap

konusu ile beni çok etkiledi baştan aşağı etkileyici bir kitap mutlaka okunması gereken bir hikayesi var yazara helal olsun diyorum okunması gereken bir esere imza atmış

ben bin dokuz yüz seksen dört özetini okudum harika ötesi birkitap günümüzdeki yaşantımızda ki gerçekler yarın hemen alacağım bu kitabı

yazar tam da bu kitabi okuyupta begenmeyenleri anlatmis sorgulayamayan derinlemesine düsünemeyen elestiri getiremeyen ve bellegi sistem tarafindan silinip yok edilen bir distopya toplumunu anlatmaktadir..

tam bir başyapıt. sanki bugünleri anlatmış üstat.tıpkı kitapdaki gibi karanlıkta kalıp, çevresini göremeyen yaşayan ölüler gibiyiz. herkesin zihninin bir köşesinde de daima bulunması gereken eserlerden biri.
deki en sevdiğim aklımda yer edinen cümle:
bilinçleninceye dek baş kaldırmayacaklar, baş kaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenemeyecekler.
çok etkileyiciydi.

thebookthief •

çok detaylara girilmiş, gereksiz bir detay.. şu anda sayfadayım. sıkıldım demekten kendimi alamıyorum.

korsika38 •

mükemmel bir kitap yılında illimünatinin dünya krallığının nasıl olacağını hayal edebilmek.

basit düzeyde kitap okumaya alışmış, ya da yeni yeni kitap okumaya başlayanlar için çok uygun bir kitap olduğunu düşünmüyorum. biraz ağır ilerleyen ve ikinci bölüme geçildiğinde bir nevi anlam kazanmaya başlayan sonlarına doğru ise bu kitap tamamdır dediğiniz türden bir kitap. winston'un beyninde yaşadıklarını belli bir süre sonra hücrelerinizde hissediyorsunuz. geçmişten geleceğe ayna tutan bir yapıt. özellikle her şeyi gören, duyan tele-ekranları günümüzün sosyal medyasıyla bağdaştırabiliriz. bizden olmayanı dışlamak en büyük özelliğimiz her zaman. kitapta en çok hoşuma giden cümle ise şu şekilde: "insan kendi belleği dışında hiçbir kayıt olmayınca en belirgin gerçeği bile nasıl kanıtlayabilirdi ki?"

emlzskl •

evet bu kitabı okuyabilmek için okumayı ve düşünmeyi bilmek gerekiyor; çoğunuz bunu başarmışsınız; sizle ancak gurur duyulur
diğerleri için de şunu söylemek isterim; kitap okuyorsunuz ya; bu da önemli bir adımdır. ileride bakış açınız değişecek veeeee düşünerek, yorumlayarak okumanın keyfine varacaksınız . hepinize başarılar ve güzel gelecekler diliyorum.
huriye hanım teyzemiz-ışıklar içinde yatsın- seksenin üstünde elinden kitap düşmezdi ve torununun üniversiteli arkadaşlarını uyarırdı; 'seviyeli kitaplar okuyun' diye

cok güzel bir kitap

felsefe hocam odev olarak verdi okudum begendim faqat biraz agir bir kitap siyasi dusuncesi ilerlemis insanlar kitabi sever ve anlar

böylesine iyi kurgulanmış bir kitap bu kadar gerceği yansıtan inanılmaz

kitabı saçma bulan ve okurken sıkıldım diyen, edebiyattan, edebiyatla politikanın karışımının yansıtılma şeklinden anlamayan insanların varlığı ne kadar da üzücü, sadece romanın aşk kısmına odaklanıp ne olacağını merak edip sonunda bir şey olmadı deyip üzülenlere sesleniyorum, kitabın amacı o dönemdeki insanların duygularının, düşüncelerinin, doğru bildiklerinin, geçmişlerinin nasıl yok edildiği ve yaşadıkları hayatı yaşamk zoruda oldukları ve boyun eğmekten başka çarelerinin olmadığını gösteriyor, muhteşemdiiii

kitaba çoğu arkadaşımız iyi demiş ama ben beğenmedim detay çok fazla.

Batuhan •

bunu okuyan suryenin savaşı niye başladığını bilir

iğrenç bir kitap tavsiye etmem. hiç de söyledikleri gibi güzel değil
ve de çok ağır 16 yaş üstü için bence

benim performans öevimdi ben araştirdim fakat hikayeye bakmadim sonra merak edip okudum çok etkilendim ve çok ağir basan be hikaye :)

herkesin okuyup sevebileceği veya anlayabileceği bir kitap kesinlikle değil.. beğenenin hayran olduğu, beğenmeyenin ise kitabı bitirmesi eziyettir. şahsi görüşüm gelmiş geçmiş en iyi 10 kitaptan biridir kesinlikle. böylesine bir öngörü sahibi olmak hayret verici.

avrupadaki son adam - (ilk basım)
ve ticari bir düşünüş gibi açıklaması yapılsa da adı için , ütopik bir bakış her zaman dikkat çekici olabilmiştir
bunu başarmış gibi de görünüyor
öyle veya böyle okumadıysanız bile okuyun
okumaya zaman ayıramıyorsanız filmini izleyin ama yalnız olmayın çünkü tartışmalısınız ki , anladıklarınızı ve kurgulananları bir yere oturtabilin
tek başınıza eksk kalırsınız diye düşünüyorum. ..
kurgu güzel anlatim pek akici olmasa da skici sayilmaz kolay gelsin. ..

okurken aklınızı kullanarak yorum yapmanızı gerektiren kitaplar. bunu yapamayanların beğenmemesi gayet normal. beğenmeyenler gitsin kötü ü çocuk okusun. gayet kaliteli bir yazarın yazdığı muhtemeşem bir kitap. hayvan çiftliğini de sakın unutmayın.

kitabı okurken başra akıcı gitmeyodu ama sonunda ne ılacak diye okudım ama perfect

kitap günümüz türkiye'sini ve türkiye gibi ülkeleri çok güzel anlatmiş korku imparatorluğu

çooooooook merak ediyorum yaa

insanlarini baskı ve korkuyla yoneten bir parti. gerçeği kavrayamasınlar diye çiftdüşün sistemi: cehalet güçtür dayatması gibi. kölelik özgürlüktür aldatmacası gibi. sorgulamayan insan modeli oluşturma hedefi. ki güç hep aynı kişilerin elinde kalsın. sözün kısası, nesiller boyu hep baş yapıt olacak bir kitap.

bence o kadar abartmaya gerek bile yok o kadar güzel değil

biz bu kıtaptan haftaya sınav olucaz ve haftada civarı sf. okumam ımkansızdı ve özet oyurak anladım çok sağ olun

biraz ağır ama güzel

bana görede bazı yerleri hariç çook saçma ama emeğe saygı.

okumadığım bir kitap ve kuzenimin dilinden düşürmediği kitap not aldım
ve başlarda wattpad diyen saçma uygulamadan kitap okurdum birara sonra benden büýük abim komuşumuz olur kitap canavari ogün elinde kitap vardı yanına oturdum ne okuyorsun abi diye sordum elime ne geçerse en güzelerini bulup okumaya devam dedi yasen bende wattpad kitabi demeden sözümü kesti sen ona kitapmı diyorsun iyi bir okur alır eline bir kitap okur wattpad okuyorsan ona okuma denilmez konular iyi diyil ve yazarın yazdı kitabı bir başka olur dedi ve bende biraz düşünüp ona hak verdim ciden kaldırdım uygulamayı eskisi gibi kitap alıp okumaya devam ediyorum gercekten iyi yapmışım diyorum😎

Deniz▪▪▪Şuara •

kitap güzel ama sorun bende ben anlamıyorum kitabı yaa

insanlar bu kitabin ne mesai verdigini anlasa ertesi gün sokaklara dökülüp modern köleliklerin sonu gelirdi. ama anlamasalar hayvan cifligi misali devam olurdu netice itibari ile milgram deneyi tam ve daha korkuncu gelecektir derinden sorgulamaszak.

saçma diyenler içindeki anlam derinliğini kavrayamamislar, bence kitap özgür düşünce ile yazılmış efsane bı kitap

kitabı okuyup anlamak için epeyce bir kitap okumak lazım sonra üzerine düşünmek olmadı ikinci kez okumak gerekiyor.

hayatımın her döneminde okuyabilecağim kitaplar arasındadır diktatörlüğü ve iktidarın kendi çıkarları için yapabileceklerini en iyi anlatan kitaptır sanırım. george orwell, bu kitabında ütopik bir dünya kurmuş gibi görünsede bana göre büyük öngörü sahibiymiş. okurken sürekli olarak bu dönemle kıyasladım kitabı

ilayda •

distopik türde kitaplardan hoşlanıyosanız kesinlikle okumalısınız, bitirdikten sonra çok şeyi sorguluyosunuz çok eski bir kitap olup okunurluğunu devam ettirmesi ayrıca güzel bir şey.

şevval •

kitap tavsiyesi isteyen herkese önerdiğim bir kitaptır kitabı. kurgu ve değindiği konu itibariyle olağanüstü bir eser. yüzyılın 2. çeyreğinde çıkan kitap günümüze başarılı bir şekilde ışık tutmaktadır.

albay buendia •

edebi açıdan bakılınca semboller için başı çeken kitaplardan biridir, bence sadece semboller için bile çok büyük bir takdir hak ediyor. bir diğer yandan felsefi ve siyasi ögelerin sayısı nedeniyle başlangıç seviyesindeki bir okuyucuya ağır gelme ihtimali yüksek. yıllar önce yazılan ve gerçekten geleceği tahmin etmiş bir eser, kesinlikle okunması ve ders alınması gereken bir eser.

sonuna kadar öyle umut dolu bir şekilde bekledim ki bittiğine inanamadım. son sayfaya öylece bakakaldım ve evet diye düşündüm, gerçek hayatta da böyle olur. sarsıcı ve sürükleyici bir kitap

yagmurp •

kitap o kadar güzeldi ki uzun süre baş ucumdan ayıramamıştım. yine bir yasaklı kitap. tabi kitabın herkesi mutlu etmesi imkansız.

tuba •

ne anlatıyor anlatıyor tek paragrafda ana fikri söyleyebilir misiniz bunun için tüm kitabı okumak istemiyorum türü tarzım değil

hayatımda okuduğun en en en mükemmel eser. bir hocamın önerisi üzerine okumuştum ve dürüst olmak gerekirse ilk başta çok sıkılmıştım. kitabı yarım bırakmayı da hiç sevmem o yüzden bitirmek için kendimi bunaltmıştım. ama olayların içine girince gerçekten kendimi durduramadım. ve gece saat gibi bir saat diliminde bitirdim. sonu özellikle beni çok etkiledi. bana kitap önerisi soran arkadaşlara ilk olarak bu kitabı öseafoodplus.info biraz sabır işi diyorum. sabredin ve sonunu heyecanla bekleyin. kesinlikle kitaplığınızın bir köşesinde bulunsun.

Gonca •

'da yazılmış bir distopya kitabı çok akıcı ve günümüzü anlamak için okunması gereken harika bir kitap

Keremonerrr •

her yaşta okunabilen, üstelik okunan her farklı yaşta da farklı şeyleri farkettirebilen bir kitap. konusu, dünya tasarımı, işlenişi, dili her açıdan eşsiz bir eser. kesinlikle okunması gerekiyor.

Edalhiyama •

illuminatiyi çok güzel kaleme almış. sürekli izlenildiğini özgürlüğün yasak olduğunu yönetilmeyi anlatmış içlerine girdinmi çıkamadığınız haps olduğunu 2×2=4olsa bile senin kendi düşüncelerini söyleyemediğin sürekli yönetildiğini vurgulamış ve nasıl sindirildiğini anlatmış gayet başarılı ve son olarak kitap kapağındaki göz sembolü biz burdayız diyor

dünyanın birçok yerinde yaşananları gözümüzün içine sokuyor resmen. görüyor muyuz seafoodplus.infosı ve üzerine düşünülmesi gereken bir kitap.

illuminateyi mi yok artık aynı kitaptan mı bahsediyoruz uzaklarda arama her şey gözünün önünde bakıyor ama görmüyoruz belli ki

istibdat ile yönetilen halkın; baskılar, yasaklar ve sansürle kuşatılan hayatları gözler önüne serilmiş. kişisel özgürlüklerden uzak bu evrende insanların çöpleri dahi kontrolden geçiyor, mektupları okunuyor. kısaca hissettiklerinin tam tersini yaşamak zorunda bırakılan insanların distopyası diyebilirim için.

cedisera •

lise yıllarımda felsefe dersinde zorla okutulan bir kitaptı. okurken ilk sayfalarında o kadar çok sıkılmıştım ki hatta konusunu bile anlamadan okuyordum ama sonra bi anda kendimi kitabın içinde buldum ve kitabı hayretle bitirmiştim.

Gonca •

güzel bir kitap tavsiye ederim

george orwell'ın karanlık ütopyası. geleceğin bize neler getireceğini bilemeyiz. televizyondan bile sesimizi dinleyip görüntülerimizi gördükleri, düşüncelerimizi bile kontrol ettikleri bir dünya.

Fadime AYHAN •

kitabın konusu çok güzel , dışının baskısı güzel vede sayfa olması ayreten hoş .

diktatörün ve iktidarın kendi çıkarları için yapamayacağı şeyin olmadığını anlatıyor. okyanusya'da yaşayan wilson smith rejime karşı geliyor fakat rejim onu yutuyor. belki herkes wilson kadar zeki olup mücadele etseydi bu savaşı kazanabilirlerdi.

nonamelibrary •

hayal gücüne hayran kaldığım ilk kitaptı yazarla aynı kafada olduğum kesin. mükemmelin de ötesi bir kitap. beğenmeyeler bence günümüz dünyasının körleri olmalı.

kitabın "bestseller" olma sebebi bence biziz yani bu kitabı bize aldırtan öğretmenlerimiz ve her yıl da bu şekilde devam ederse, tahtından inmez. sınavda sorulması kadar da saçma bir şey yok bunun yerine deneme yazdırmaları gerekli.

bu beğeni olayi bence cok farkli bir şey. kitap da zevk meselesi gibi. bana cok guzel gelen bir kitabi bir baskasinin sevmeyisi de normal bu yüzden.

erhazan •

aşağıdaki yorumları okudukça hayal kırklığım gittikce artıyor. gerçekten, böyle bir şaheserden hiçbirşey anlamadığınızı mı söyleyebiliyorsunuz? bunu ancak bir ahmak söyleyebilir. ya da yaşınız küçüktür bilemiyorum. ama okuyucusuna göre değeri artan, mükemmel, çok derin bir politik taşlamadır bu kitap. şiddetle analizini yapmanızı tavsiye ederim. internetteki boş işlerle uğraşacağınıza tarih, bilim, edebiyat okuyun.

"kendisine faydası olmayanın kimseye faydası olmaz."
-abdullah ibni vehb hazretleri

kitabın konusundan bahsederek, te dünyada 3 büyük devlet hüküm sürmektedir. bublar okyanusya, avrasya ve doğu asya. bu devletlerin üçüde aynı sistemle yönetilmektedir. ama bu ülke insanları birbirinden nefret etmektedir çünkü bu 3 ülke devamlı birbiriyle savaş halindedir. bu savaş hali ülkenin hiyerarşıik düzenini koruması için ihtiyaç olarak doğmuş diyebiliriz. zenginli ve refah ise halk için istenmiyor çünkü ve refah onları tembelleştireceği ve ilerlemeyi durduracağını düşünülüyor bu nedenlede sürekli savaş halinde olunması gerekiyor. savaş ülkenin ayakta durabilmesi için şart oluşturuyor. okyanusya ülkesinden bahsedersek burda bir lider var ve herşey ona göre şekilleniyor. ve herkes bu lidere bağlı ve hiç kimse özgür değil . özgürlük yok ve halkın her hareketi ekranlardan izleniyor. giyim kıyafet kotalı olarak veriliyor. romanı okudukça daha çok anlayabileceğiniz bir kitap ve siyaset sevenlerin okuması gereken bir eser diyebilirim

buyakamoz •

okumadım ama da çıkmış fakat kitap konulu bu nası iş

okudum ama konusunu hiç anlamadım ne anlatıyor anlamak pek mümkün değil kendine göre bir dünya yaratmış ama anlatmayı becerememiş sonu nasıl bitiyor söyleyinde ödevi yapayım

sonunda ne oluyor winston ölüyor mu çabuk söyleyin

'ün sonunda winston ölüyor mu

sonunda ne oluyor

Aspidistra SolmasınSelam Olsun Katalonya’yaWigan İskelesi YoluAspidistraParis ve Londra'da Beş ParasızHayvan ÇiftliğiPapazın Kızıen iyi kitaplaryeni çıkan kitaplaren çok satan kitaplarokunması gereken kitaplaren çok okunan kitaplar temel eserbedava kitapeditör olkitap bağışıGün Olur Asra BedelTutunamayanlarAcımakCamdaki KızHayvan ÇiftliğiSokrates'in SavunmasıUzun HikayeAlice Harikalar DiyarındaHaritada KaybolmakKraliçeyi Kurtarmakİçimdeki MüzikÇalıkuşuÇocuk KalbiKüçük Kara BalıkİntibahBülbülü ÖldürmekBeyaz Zambaklar ÜlkesindeDon KişotSineklerin TanrısıToprak Anaİnce MemedSatrançİki Şehrin HikayesiVadideki Zambakİçimizdeki ŞeytanSergüzeştBeyaz GemiAraba SevdasıYabanİnsan Ne İle YaşarKüçük PrensDönüşümBeyaz DişSaatleri Ayarlama EnstitüsüFareler ve İnsanlarSol AyağımSuç ve CezaSefillerSimyacıŞeker PortakalıKürk Mantolu MadonnaMadalyonun İçiEsir Şehrin İnsanlarıÜç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, AlageyikYeraltından NotlarSait Faik Seçme HikayelerRüzgarı Dizginleyen ÇocukSabahattin Ali Bütün ÖyküleriSadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuAhmet ÜmitAhmet BatmanAyşe Kulinİskender PalaCanan TanDostoyevskiElif ŞafakJojo MoyesKahraman TazeoğluMemduh Şevket EsendalOrhan KemalPeyami SafaSabahattin AliSarah JioTarık BuğraVictor HugoZülfü LivaneliÇocuk KitaplarıYabancı RomanlarTarihi KitaplarErotik KitaplarÖykü Hikaye KitaplarıYerli RomanlarRomantik Aşk KitaplarıKomik KitaplarMacera KitaplarıKişisel Gelişim KitaplarıPolisiye KitaplarKorku KitaplarıGizem KitaplarıPsikoloji KitaplarıFantastik KitaplarBilim Kurgu KitaplarıKadın Erkek İlişkisiDin / Tasavvuf KitaplarıŞiir KitaplarıFelsefe KitaplarıTiyatro & Oyun KitaplarıBiyografi KitaplarıGerilim KitaplarıPolitik KitaplarBeslenme Diyet KitaplarıDeneme KitaplarıGünlük Anı Kitapları

Kim Jiyeong, DOĞUM:

"Jiyeong her seferinde başka biri oldu. Bazen halen hayatta olan biri, bazen çoktan ölmüş biri. Tek ortak noktaları hepsinin de Jiyeong’un tanıdığı kadınlar olmasıydı. Ne şaka yapıyordu ne de insanları kandırıyordu. Gerçekten, baştan ayağa, kusursuz bir şekilde, o kişi oluyordu. "

 

Güney Koreli yazar Cho Nam-joo'nun yayımlandığı haftadan itibaren Güney Kore'de kültürel bir fenomen halini alan ve kısa sürede pek çok dile çevrilerek dünyanın dört bir yanından milyonlarca okura ulaşan kitabı, uluslararası çok satan Kim Jiyeong, Doğum: , Betül Tınkılıç'ın Korece aslından çevirisiyle 

 

Kim Jiyeong oğlan olsun istenirken kız doğandır. 
Kim Jiyeong sokakta tacize uğradığı için babasından azar yiyen genç kızdır. 
Kim Jiyeong çalışkan bir öğrencidir ama stajyerlik için başka meziyetler de gereklidir. 
Kim Jiyeong örnek bir çalışandır ama terfi almak öyle kolay iş değildir. 
Kim Jiyeong evlenip iş kariyerine veda etmek zorundadır, nihayetinde artık o da bir anne olacaktır. 
Kim Jiyeong tuhaf davranmaya başlamıştır. 
Kim Jiyeong depresyondadır. 
Kim Jiyeong delidir. 
Kim Jiyeong kimdir?

 

Yazar                            Cho Nam-joo 
Yayınevi

A7 Kitap

Sayfa Sayısı
Boyut

13,5x21 cm

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir