şecaat / DEYİMLER | "Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler" deyimi ne demek?

Şecaat

şecaat

"Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler" deyimi ne demek?

"Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler" deyimini hemen hiç duymayanımız yokktur. Ancak dildeki yıllara dayalı değişim endeniyle deyimin tam olarak ne anlattığı ve içerisindeki kelimelerin en anlama geldiği çoğu zaman merak ediliyor. Peki "Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler" deyimi ne demek? İşte merak edilen sorunun cevabı

Deyim olarak dilimize yerleşen "Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler" sözü Koca Ragıp Paşa'ya ait bir beyitte yer alıyor.

Cümle "Kıpti mertliğini anlatırken hırsızlığını söyler" şeklinde çevrilebilir. Yani olumsuz hasletleri olan kişinin kendi açısından övünülecek özelliği de aslında toplum tarafından doğru bulunmayan olumsuzluklardır.

Örneğin bir hırsızın en övündüğü ve kendini başarılı olarak gördüğü işinin hızrsızlık olması durumunda "Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler" sözü kullanılır.

Kıbti, Mısır'ın yerel halkıdır. Ancak beyitte pejoratif anlamda kullanılmıştır.

Sirkat ise Osmanlı dönemi Türkçesinde "hırsızlık" olarak kullanılan kelimedir. Beyitte de aynı anlamda kullanılmıştır.

Şecaat ise aynı şekilde Osmanlı dönemi Türkçesinde yiğitlik ve mertlik anlamındadır.

DEYİMLER

Şecaat Nedir, Ne Anlama Gelir?

--> Kaynaklarda şecaatle aynı anlamda veya yakın mânalarda cesaret, hamaset, besâlet, batûlet, cüret ve mürüvvet de geçmektedir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, "şcʿa" md.; Lisânü'l-ʿArab, "şcʿa" md.; et-Taʿrîfât, "şecâʿa" md.; Nevâl Kerîm Zerzûr, s. ). Şecaat vb. kelimeler İslâm öncesi Arap edebiyatında daha çok gözü kara bir atılganlığı ve saldırganlığı ifade eder. Nitekim "câhiliye" kelimesinde de bu anlam vardır (bk. CÂHİLİYE; CEHÂLET). Bir Arap'ın yiğitliği kabilesi uğruna öldürdüğü düşmanının sayısıyla ölçülürdü (İA, III, 12). Muallaka şairi Züheyr b. Ebû Sülmâ, kardeşinin intikamını almaya yemin eden Husayn b. Damdam'ı överken onu heybetli yeleleri, keskin pençeleri olan bir aslana benzetir ve saldırganlığını metheder (Hüseyin b. Ahmed ez-Zevzenî, s. ). İslâm dini şecaati bir erdem olarak kabul edip korkaklığı yermekle birlikte ağır çöl şartlarına, kabilecilik (asabiyet) ve intikam duygularına bağlanan Câhiliye döneminin yiğitlik anlayışı İslâm kaynaklarında reddedilmiştir. İnsanın tabiatındaki kontrolsüz ve yıkıcı duygular hilim, sabır, teenni, rıfk, merhamet gibi erdemlerle yumuşatılmış, şecaat ve cesaretten kaynaklanan enerji Allah'ın dinini, hak, adalet vb. üstün değerleri koruma şeklindeki yüksek amaçlara yönlendirilmiştir.

Kur'an'da şecaat kelimesi geçmemekle beraber savaş ve cihad hakkındaki pek çok âyette şecaatin önemine işaret edilmiştir. Feth sûresinde (48/29) ashabın özellikleri anlatılırken onların inkârcılara karşı güçlü ve cesur, kendi aralarında merhametli oldukları belirtilir. Diğer bir âyette, düşmanların asker toplayıp kendilerine saldırmaya hazırlandıklarına dair haberler karşısında müslümanların Allah'a bağlılıklarından, cesaret ve metanetlerini korumalarından övgüyle söz edilir (Âl-i İmrân 3/). Bunun yanında Kur'ân-ı Kerîm'de müslümanların kendilerine karşı hasmane tavır göstermeyen gayri müslimlerle iyi ilişkiler kurmasına izin verilmiş (el-Mümtehine 60/8), savaşta ve öldürmede aşırı gidilmemesi emredilmiştir (el-Bakara 2/). Bu âyetler, Kur'an'ın şecaati akıl ve adalet ölçüleriyle sınırlı bir erdem olarak belirlediğini göstermektedir. Öte yandan Câhiliye toplumunun öfkesi eleştirilmiş, Allah'ın peygambere ve diğer müminlere sekînet indirdiği bildirilmiştir (el-Feth 48/26). Taberî bu âyetteki sekîneti "müşriklere has hamiyetin zıddı ve müslümanlara has bir nitelik" diye açıklar (Câmiʿu'l-beyân, XXVI, ). Mâverdî'nin Edebü'd-dünyâ ve'd-dîn, Gazzâlî'nin İḥyâʾü ʿulûmi'd-dîn adlı eserlerinde görüldüğü gibi İslâm ahlâkına dair kaynaklarda hamiyet kelimesinin felsefî ahlâkta gazap gücünün ılımlı ve dengeli noktasını ifade eden şecaat terimiyle zaman zaman aynı mânada kullanıldığı görülmektedir (bk. HAMİYET). Hadislerde şecaat kelimesi yer almaktadır. Buhârî'nin el-Câmiʿu'ṣ-ṣaḥîḥ'inin "Cihad ve Siyer" başlıklı bölümünde savaşta cesaret ve kahramanlığa teşvik eden, şecaatin ölçüsünü gösteren pek çok hadis bulunmaktadır. Aynı bölümün babı "Savaşta Şecaat ve Korkaklık" başlığını taşır. Burada geçen bir hadise göre Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber'in insanların en iyisi, en cesuru (eşca'), en cömerdi olduğunu söylemiş ve Uhud'daki bozgun sırasında Resûlullah'ın ortaya koyduğu cesareti buna örnek göstermiştir. Başka bir hadiste ise sırf şecaat gösterisi ve riya niyetiyle savaşanlar eleştirilmiştir (Müsned, IV, , ; Buhârî, "Tevḥîd", 28; Müslim, "İmâre", ).

Yunan felsefesinin İslâm dünyasına intikali sürecinde Arapça'ya tercüme edilen Eflâtun ve Aristo gibi düşünürlere ait eserlerden faydalanılarak geliştirilen İslâm ahlâk felsefesinde insanî nefsin düşünme (nutk), gazap ve şehvet (arzu) olarak üç temel yeteneğinin bulunduğu, bunların itidalli işleyişinden hikmet, şecaat ve iffet, uyumlu bir şekilde etkinlik göstermesinden adaletin doğduğu, diğer bütün erdemlerin bu dört erdemden kaynaklandığı belirtilmiştir. İslâm felsefesinde ilk defa Ya'kūb b. İshak el-Kindî tarafından yapılan fazilet tasnifi (Resâʾil, I, ) sonraki filozoflarla diğer birçok ahlâk âlimi tarafından genellikle benimsenmiştir. Müslüman düşünürler, Aristo'dan aldıkları "tam orta" düşüncesinden yararlanıp (ʿİlmü'l-aḫlâḳ, II, , 14) gazap gücünün aklın kontrolünden çıkarak ifrata sapmasına saldırganlık (tehevvür), insanı her türlü değerini korumaktan âciz bırakacak derecede zayıf kalmasına korkaklık (cübn), aynı gücün terbiye edilmek suretiyle her iki aşırılıktan kurtarılıp itidal noktasında tutulmasıyla kazanılan erdeme şecaat demişlerdir. Şecaati Kindî "necdet" kelimesiyle ifade eder ve bunu, "nefsin galebe gücünün fazileti olup sahip olunması gerekeni elde etme, uzaklaştırılması gerekenden korunma uğrunda ölümü göze alma" şeklinde açıklar. İbn Hazm'ın temel faziletler tasnifi ise adalet, fehm (kavrayış), necdet, cûd (cömertlik) şeklindedir (el-Aḫlâḳ ve's-siyer, s. 59). Hüseyin Vâiz-i Kâşifî, Celâlzâde Mustafa Çelebi, Bostanzâde Yahyâ Efendi gibi geç dönem müellifleri istisna edilirse İslâm âlimleri, felsefî kültürden intikal eden dört temel faziletle bunları ifrat ve tefritin ortası (itidal noktası) kabul eden görüşü benimsemişler, bazı âyet ve hadisleri bu çerçevede yorumlamışlardır. Gazzâlî, dört temel fazileti sıraladıktan sonra bu faziletlerde itidalin en mükemmel seviyesine sadece Resûlullah'ın ulaştığını, diğer insanların bu husustaki derecelerinin ona yakınlıklarına göre değişeceğini söyler. Gazzâlî'nin, erdemde bu düzeye ulaşanların insanlar arasında hükümdarlığa en lâyık kişiler olduğu yönündeki ifadesi (İḥyâʾ, III, 55) Fârâbî'nin "ilk reis"le ilgili görüşünü hatırlatmaktadır.

Kaynaklarda faziletlere ancak insandaki duygusal eğilimlerin akla itaat etmesi sayesinde ulaşılabileceği, bu çerçevede şecaat erdemini kazanabilmek için gazap gücünü akla tâbi kılmak gerektiği üzerinde önemle durulur. Gazzâlî gibi bazı âlimler bu bağlamda aklın yanına dini de koymuşlardır. İbn Miskeveyh ve diğer bazı ahlâkçılar, şecaatle birlikte hilmi de nefsin gazap gücünün itidalli oluşuyla kazanılan temel erdemler arasında sayarken bazıları hilmi şecaatten kaynaklanan bir fazilet kabul etmiştir (meselâ bk. İbn Miskeveyh, s. 38; İbn Hazm, s. 59; Gazzâlî, İḥyâʾ, III, 54, ). Mâverdî ise hilmi gazabın zıddı olarak kullanmakta ve bu erdemi "gazap duygusu coştuğunda kendini zaptetme" şeklinde tanımlamaktadır. Ancak aynı âlim öfke duygusundan büsbütün yoksun kalmanın kişiyi şecaat, onur, hamiyet gibi erdemlerden de yoksun bırakacağına, sonuçta onu aşağılık bir duruma düşüreceğine dikkat çekmektedir. Bu görüşü Râgıb el-İsfahânî ve Gazzâlî gibi diğer ahlâkçılar da benimsemiştir.

Ahlâk âlimleri, nefsânî arzularla mücadeleyi cihad sayan bazı hadisleri zikredip (meselâ bk. Müsned, VI, ; Tirmizî, "Feżâʾilü'l-cihâd", 2; Gazzâlî, İḥyâʾ, III, 66) bencil duyguların yenilmesi yönünde gösterilen çabaları da şecaat olarak değerlendirmiştir. Gösterilen cesaret ve kahramanlıkların erdem sayılabilmesi için benlik davası, hâkimiyet tutkusu, çıkar sağlama arzusu gibi ahlâk dışı amaçlar güdülmeyip kin, kıskançlık, riya gibi kötü duyguların etkisinde kalınmadan dinî ve insanî değerlerin korunması, haksızlıkların önlenmesi gibi üstün amaçlara yönelmek gerektiğini belirtmişlerdir. Nitekim İbn Hazm şecaati "bir kimsenin dinini ve ailesini, baskı altında kalmış komşusunu, kendisine sığınan, malı ve onuru saldırıya uğramış bir mağduru haksızlık edenlere karşı ölümü göze alarak savunması" şeklinde tanımlar (el-Aḫlâḳ ve's-siyer, s. 59; ayrıca bk. Râgıb el-İsfahânî, s. ). İbn Miskeveyh'e göre dışarıdan bakıldığında cesurca görünen her iş onu yapanın şecaat ehli olduğunu göstermez. Bu tür işlerin arkasında bulunabilecek farklı etkenleri sıralayan İbn Miskeveyh yalnız erdemden dolayı sergilenen kahramanlıkların şecaat değeri taşıyacağını belirtir. Zira erdeme saygısı olan gerçek şecaat sahibi bir kimse yüksek amaçlar uğruna şerefli bir ölümü çirkin bir yaşayışa tercih eder; özellikle dini, inançları, namusu ve ülkesi gibi değerlerini savunmaktan büyük haz duyarak iyilik ve hakikat için ölümü göze alır, bu uğurda karşılaşacağı her türlü sıkıntıya sabreder. İbn Miskeveyh, bu şekildeki bir şecaat erdemine en çok hükümdarların ve dini yaşatma sorumluluğu taşıyanların sahip olması gerektiğini belirtir (Tehẕîbü'l-aḫlâḳ, s. ). Ahlâk kitaplarında sıralanan ve şecaatten doğan diğer erdemler gerek sayı gerekse adlandırma bakımından çeşitlilik gösterir. Gazzâlî'nin Mîzânü'l-ʿamel'inde (s. 71) bu erdemler şöylece sıralanır: Kerem, necdet, şehâmet, nefse hâkimiyet, dayanıklılık, hilim, sebat, öfkesini yenme, vakar, sevgi (krş. a.g.e., a.y.; İbn Miskeveyh, s. ; Kınalızâde Ali Efendi, I, ).

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

ŞECÂAT

İhtiyaç görülünce, şiddet ve tehlikelere karşı koymak hususunda kalbin yılmaması, ölümü küçümsememesi.

Şecâat bir müslümanda bulunması gereken faziletlerdendir. Allah insana, dışarıdan gelecek saldırılardan kendini koruma gücü vermiştir. Kuvve-i gazabiye de denilen bu güç, dışarıdan gelen saldırıları önleyen itici bir kuvvettir. Kuvve-i gazabiye ifrata kaçar, gereğinden ziyade olursa, tehevvür (saldırganlık); tefrite (yokluk, azlık) düşerse, cebanet (korkaklık) kötü huyları; itidal-denge durumunda olursa, -din tarafından eğitilmiş, akla bağlı, hikmete uygun olarak işletilmiş- şecaat (kahramanlık) fazileti ortaya çıkar.

İnsan dışarıdan gelecek saldırılar karşısında korkak olmamalı, fakat saldırıya haddinden fazla karşılık vererek mütecaviz, saldırgan veya hemen öfkeye kapılan, kızan bir kimse de olmamalıdır. Bu hususta insana yakışan fazilet, saldırıya misliyle cevap vermek, karşılık vermeye gücü yettiği halde affetmek, suçluyu cezalandırmakta haddi aşmamak ve korkup sinmemek olmalıdır.

Şecâat duygusunun yokluğundan meydana gelen korkaklık, Hz. Peygamber'in Allah'a sığındığı rezaletlerden biridir. Her faziletin en güzel örneklerini Hz. Peygamber'de gördüğümüz gibi, şecaatin de örneklerini onda görmekteyiz. Hz. Peygamber, gayri müslimlerle yapılan bütün savaşlara katılmış, zaman zaman en ön saflarda çarpışmıştır. Bir defasında, Medine'ye bir düşman saldırısı beklendiği günlerde, korkunç bir ses duyulur. Hz. Peygamber (s.a.s.) hemen atına atlayarak sesin geldiği tarafa doğru gider. Geri geldiğinde; "Eğer gerekseydi denize kadar giderdik" buyurur. Bir defasında, Hz. Peygamber uyurken müşriklerden biri kılıcını kaldırır ve; Şimdi seni benim elimden kim kurtaracak?" der. Peygamberimiz, hiç korkmadan ve telaşa kapılmadan; "Allah" cevabını verir. Bu cevap karşısında hayrete düşen ve korkuya kapılan müşrik kılıcını elinden düşürünce, Hz. Peygamber, kılıcı alır ve aynı soruyu ona sorar. Müşrik eman diler, Hz. Peygamber de onu affeder. Müşrik, bu âlicenablık karşısında müslüman olur.

İnsandaki şecâat duygusu doğru yerlerde kullanılmalı, insanların veya nefsin beğenmesi (gurur ve ucb) için olmamalıdır. Diğer taraftan şecâat, dinin emrettiği veya izin verdiği yerlerde olmalı, haram olan şeylerde yapılmamalıdır. Meselâ, başkalarını ezmek, kuvvet göstermek, hak edilmeyen bir şeyi güç kullanarak almak haramdır.

Akif KÖTEN

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası