allahım sabır ver duası / Sıkıntı duası nasıl yapılır, Peygamberimizin bela musibetlere karşı yaptığı dua

Allahım Sabır Ver Duası

allahım sabır ver duası

×

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI

T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından işletilen funduszeue.info web sitesini ziyaret edenlerin kişisel verilerini sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.

Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.

Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.

funduszeue.infoşisel Verilerin İşlenme Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:

  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ticari faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve buna bağlı iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerden ilgili kişileri faydalandırmak için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerin ilgili kişilerin beğeni, kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilerek ilgili kişilere önerilmesi ve tanıtılması.

 

funduszeue.infoşisel Verilerin Aktarıldığı Taraflar ve Aktarım Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.

funduszeue.infoşisel Verilerin Toplanma Yöntemi

Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.

4.Çerezleri Kullanım Amacı

Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;

İşlevsel:Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.

Teknik olarak web sitemizde kullanılan çerez türleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Oturum Çerezleri

(Session Cookies)

Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (funduszeue.info_SessionId)

 

Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

  • • İnternet sitesinin işlevselliğini ve performansını arttırmak yoluyla sizlere sunulan hizmetleri geliştirmek,

5.Çerez Tercihlerini Kontrol Etme

Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için funduszeue.info adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.  

funduszeue.info Sahiplerinin Hakları

Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.

 

Sıkıntılar için dua ve sabır konusunda bilgi verir misiniz?

Değerli kardeşimiz,

Allah'tan, sabır (oruç) ve namaz ile yardım dilemenizi tavsiye ederiz.

İnsan, maruz kaldığı sıkıntılı tekdirlere nefsinin isyan etmeyip itaat etmesi için duâ etmeli, hakkında hayırlısını dilemelidir. Peygamberimiz (asm) böyle sıkıntı içinde kalan kimseye dua tavsiye buyurmuştur. Onu okumalı, Allah'a teslim olmalıyız. Duâ şöyledir:

"Bismillâhi alâ nefsi ve mâlî ve dînî. Allahümme raddınî bi-kadâike ve bârik lî fîmâ kuddire lî, hattâ lâ uhibbe ta'cîle mâ ahhartehu ve te'hîra mâ acceltehu."

"Allah'ım, senin ismine malımı, dinimi ve nefsimi emanet ediyorum. Allah'ım, hükmüne beni razı kıl, kaderimde olanı bana mübarek kıl ki, te'hir ettiğinin acelesini, acele ettiğinin de te'hirini istemeyeyim. Nefsimin isyanını önle, teslimini sağla."

Allah'a içinizden geldiği gibi dua edebilirsiniz. Ama duaların kabul olması için bazı hususlara dikkat etmek gerekir.

- Evvela, dua kabul çerçevesi dahilinde olacak.
Sonra, samimi ve günahsız bir ağızla olacaktır.
Mümkünse abdestli ve helal lokma alınmak suretiyle bereketlenecektir.
Mübarek mevkilerde, özellikle mescit ve camilerde,
- Mübarek zamanlarda, özellikle ramazan ayı ve Kadir Gecesi, Berat Gecesi gibi mübarek gecelerde,
- Namazlardan sonra, özellikle sabah namazından sonra dua edilmesi,

kabule karin olması hikmet-i ilahiye ve rahmet-i ilahiyece matluptur. Bu şartlardan uzaklaşıldığı taktirde de duanın tesiri azalacaktır.

Onların verdiği sıkıntılara sabretmekle günahlarınızın affedileceğini ve sevap kazanacağınızı düşünün. Size neden sıkıntı verdiklerinin gerçek sebebini bulmaya çalışarak o hususlara dikkat ediniz.

Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah'ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşrû olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musîbetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.

Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır.

"Şüphesiz Allah Teâlâ sabredenlerle beraberdir." (Bakara, 2/, )

Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır. Fakat sonucu tatlıdır. Peygamber Efendimiz,

"Sabır bir ışıktır." (Müslim, Taharet, 1) buyurarak, sabrın nice güzellikleri görmeye vesile olacağına dikkat çekmiştir.

Büyüklerimiz de:

"Sabreden başarıya ulaşır' ;
"Sabır başarının anahtarıdır";
"Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir";

 

diyerek, sabrın faziletini anlatmışlar.

Ayrıca, Hz. Peygamber (asm);

"Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür."(Buhârî, Cenâiz, 32)

sözüyle, bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır.

Sabretmek, mahkûmiyete, meskenete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez. Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caîz değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsanan kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Rasulullah (asm);

"Ya Rabbi! Acizlikten ve tenbellikten sana sığınırım." (Buhari, Cihad, 25)

diye dua etmiştir.

Bazı sıkıntılar vardır ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilâhiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir. Nitekim Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de sabr-ı cemili (güzel sabır) emretmektedir. (Yusuf, 12/18). Rasulullah (asm) 

"Sabr-ı cemil, şikayet edilmeyen sabırdır." (Beyhaki Şuabul İman, Hadis Nu. )

buyurmuştur.

Kur'ân-ı Kerim'in yetmişten fazla âyetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gâyesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teâlâ sabredenlere mükâfatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.

Müminler, çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar; çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu durumda sabır, müminin güç kaynağı, imanının koruyucusudur. Hz. Musâ (as)'ya inananlara Firavun eziyet etmek isteyince onlar:

"Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür." (Â'raf, 7/)

diye duâ etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz (asm) ve ilk Müslümanların, yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur.

İbadetlerin nefsimize ağır gelen yönleri de sabırla hafifler. Böylece huzur içinde günde beş vakit namaz kılar, sıcak yaz günlerinde hiçbir sıkıntı duymadan oruç tutarız. Diğer ibadetler ve ahlâkî davranışlarda böyledir. Aşağıdaki âyetler bunu göstermektedir:

"Her kim sabreder ve suç bağışlarsa, bu hareket arzu edilen en iyi işlerdendir." (Şurâ, 42/43)

"İçinizden mücahitleri ve sabredenleri belirtelim diye sizleri mutlaka imtihan ederiz. Haberlerinizi de denetleriz." (Muhammed, 47/31).

Çoğu zaman insan nefsine uyar; Allah Teâlâ'nın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak ona zor gelir, nefse hoş gelen fena arzularını tatmin etmek ister, iyilik ve faziletlerden kaçınır. Meselâ; cebindeki parasını eğlence ve zevkleri için harcamak, bir yoksula vermekten daha hoş gelir. Bir çocuk için oyun oynamak, ders çalışmaktan daha ilgi çekici görünür. Gezip tozmak, çalışıp kazanmaya tercih edilir.

İşte bu durumda, insanın, kendisine zor gelse bile, iyi olanı, faydalı olanı seçmesi, sabır ve tahammülle onu yerine getirmeye çalışması çok güzel bir davranıştır.

Ayrıca insanlar hayat boyunca, bolluk veya yokluk içinde kalabilir, sağlıklı iken hastalanır, sel, deprem, yangın gibi felâketlerle karşılaşabilir; bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış, insanı Allah Teâlâ'ya isyana ve nankörlüğe sürükler. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyurmuştur:

" Doğrusu kim Allah'tan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse; muhakkak ki Allah iyilik edenlerin mükafatını boşa çıkarmaz." (Yusuf, 12/90).

Peygamberler sabrın en büyük örnekleridir. Çünkü onlar bütün güçlükleri sabırla karşılamışlardır. Dileğimiz Allah (c.c.)'ın bizi, "belâlarına çok sabreden ve nimetlerine çok şükreden" kullarından eylemesi olmalıdır (İbrahim, 14/5).

Sabrın sonu selâmettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah Teâlâ haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur (el-Asr, /).

Peygamber Efendimiz buyuruyor:

"Sabır ve tahammül gösteren kimseyi Cenab-ı Hak sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet hiçbir kimseye verilmemiştir." (Tirmizi, Birr, 76).

"Hoşlanmadığın şeye sabretmende büyük fayda vardır." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/)

Ayrıca Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

"Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz; sabredenleri müjdele." (Bakara, 2/).

Bu ve benzeri âyetlerden Allah Teâlâ'nın insanları çeşitli sıkıntılara uğratarak imtihan ettiğini ve bu imtihanı sabredenlerin kazandığım öğreniyoruz.

Sabırla bütün zorluklar halledilmekte, her türlü engel aşılmaktadır. Onun için atalarımız: "Sabırla koruk, helva olur." demişlerdir.

Hz. Peygamber (asm) şöyle buyuruyor:

"Müminin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mümine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına belâ gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır." (Riyâzü's-Sâlihin, I/54).

Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allah'ın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış. Hükümdarlar tarafından zindana atılmış, ama onlar daima sabretmişlerdi. Kur'an-ı Kerim'de peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayet-i kerime vardır. Rasulullahın hayatı ise baştan sona en güzel sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her Müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allah'tan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Sabır duası nedir? Sabır duası Arap&#;a ve T&#;rk&#;e okunuşu

Haberin Devamı

Sabır Duası Arapça Yazılışı

Sabır duası nedir Sabır duası Arapça ve Türkçe okunuşu

Sabır Duası Nedir

Allah insanları kendisine kulluk etmeleri için yaratmıştır. Bazen dünya yaşamımızda, kulluğumuzu unuttuğumuz zaman, sıkıntılar çekebiliriz. Hiç beklemediğimiz anlar olur. Sabır etmemiz gereken durumlar olur. Sabır duası, hataya bulaşmamak, yanlış yapmamak için edilen duadır.

Bu duayı okuyan kişi bu kalpten yaptığı vakit Allah'a yakın olur. Dolayısıyla şeytan ondan uzaklaşır ve vesvese veremez. Allah'ın kulu, duadan önce yapabileceği hatayı, Allah'ın izniyle dua sayesinde yapmayacaktır.

Sabır Duası Fazileti

Günde 7 kez okunması halinde kişinin ferah olmasına, kalbindeki sıkıntıdan kurtulmasına Allah'ın izniyle yol açar. Beş vakit namaz kılındıktan sonra okunması durumunda, Allah, o kişinin işlerini daha kolaylaştırır. Kalbini her daim huzur ve sebat içerisinde bulundurur. Onun olgunlaşması için akıl, fikir verir. Allah'ın yolunda okunan bu Kur'an duası ile kişi, sabra layık olur. Alimler sabır duasının faziletini bu şekilde yorumlamışlardır.

Kim sabır duasını sabah, öğlen, ikindi, akşam ve yatsı okursa, Allah ona meleklerini gönderir. Melekler kişinin kalbinin derinine iner. Şeytanın oradan çıkmasına ve yanlış şeyler için vesvese vermesine engel olurlar. Allah'ın izniyle duayı okuyan kişinin tüm yaraları (manevi boyuttaki) iyileşir. Yaptığı yanlış işlerden uzaklaşır. Allah'ın nuru, hikmeti ve birliği kişinin kalbine gelir.

Allah, gözünün önündeki perdeleri kaldırır. Hakikati görmesine yardımcı olur. Sabır duası okuyan kişi, Allah'ın izniyle daha yanlış ve hata yapan bir insan olur. Attığı her adımın kıymetini bilir. Düşünerek hareket eder.

Sabır Duası Nasıl Okunur?

Sabır duası Kur'anı Kerimin ayetlerindendir. Ancak dua şeklinde zikir edilen bu ayette, kişinin abdestli olması feyiz açısından pek güzel olur. Allah'ın kulunun namaz kılarak bu duayı yapması, Allah'ın katında duasının hemen kabul edilmesine sebep olabilir. Abdest alma imkanları yoksa, namaz imkanı bulunmuyorsa veya ben bunları yapmıyorum, dua edemez miyim deniyorsa, elbette okunabilir.

İslam dini, kimseye zorla abdest aldırıp, namaz kıldırmaz. İçinden gelmediği sürece kişinin yapacağı duadan feyiz alınması, namazının bereketli bulunması çok zordur. Allah'a karşı hangi iş olursa olsun, önce isteyerek, içten yapılmalıdır. İslam'da zorlama yoktur ancak ayağını üst üste atarak dua okumak pek yanlıştır. Unutulmamalıdır ki Allah bize değil, biz O'na muhtacız.

Sabır Duası Namaz

Namazda sabır duası okunur mu diyen kardeşlerimiz bar. Sabır duası namazdan sonra okunursa namazın faziletini artırır. Dua okununca sadece kişinin kendisi değil, etrafı da nasibini alır. Evin içerisinde okunduğu zaman, bereketi artırır. Huzuru, neşeyi ve anlayışı artırır. Güzelliğin yeşermesine, nifakın uzaklaşmasına, şeytanın def olmasını sağlar. Allah, darda kalan, sıkıntı çeken, iyi niyetli olan, Müslümanların duasını kabul buyursun. Amin.

Sual: Sabrın önemi nedir? Neye sabretmek daha çok sevaptır?
CEVAP
Sabır üç çeşittir. En önemlisi günah işlememeye sabırdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Sabır üç çeşittir: 1- Belaya, musibete sabır, 2- Din bilgilerini öğrenirken ve ibadetlerini yaparken sabır, 3- Günah işlememek için sabır. Belaya sabredene , ibadet yapmaya sabredene , günah işlememeye sabredene ise, derece ihsan edilir.) [Ebuşşeyh]

Musa aleyhisselam, Hızır aleyhisselama, (Ledün ilmine nasıl kavuştun?) diye sorunca, o da, (Günah işlememeye sabretmek sayesinde) diye cevap verdi.

Kur’an-ı kerimde sabrın önemi çok âyette bildiriliyor. Üç âyet meali şöyledir:
(Sabredenlere, mükafatlar hesapsız verilir.) [Zümer 10]

(Ey iman edenler, Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyin. Allahü teâlâ elbette sabredenlerle beraberdir.) [Bekara ]

(Ey Resulüm, kâfirlerin eziyetlerine, ülülazm Peygamberler gibi sabret!) [Ahkaf 35]

Sabır hakkında hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(İmanı en üstün olan; sabırlı, cömert ve hoşgörülü olandır.) [Deylemi]

(Hak teâlâ, sevdiği kulu dertlere müptela kılar, o da sabrederse, ondan razı olur.) [Deylemi]

(Kötü komşunun eziyetlerine ölünceye kadar sabredeni Allahü teâlâ sever.) [Hakim]

(Allahü teâlâ, sabredeni sever.) [Taberani]

(En üstün ibadet sıkıntıya sabretmektir.) [Tirmizi]

(En şiddetli bela sabrın az olmasıdır.) [Deylemi]

(Yeminle söylüyorum, uğradığı zulme sabredenin Allahü teâlâ şerefini arttırır.) [Taberani]

(Geçim sıkıntısına sabredeni Allahü teâlâ Firdevs Cennetine koyar.) [Ebuşşeyh]

(Kıt kanaat geçinecek kadar az rızka sabredenlere müjdeler olsun.) [Deylemi]

(İki gözünü kaybeden sabrederse Cennete gider.) [Hatib]

(Müminin silahı sabır ve duadır.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Benim hükmüme razı olmayan ve verdiğim musibete sabretmeyen benden başka Rab arasın.) [Taberani]

Sabır hazinedir
Sabretmek, kurtuluşa, başarıya sebep olan güzel huydur. Sabır, Peygamberlerin hasletlerindendir. Bunun için atalarımız, (Sabır, acı ise de meyvesi tatlıdır), (Sabır selamettir), (Sabırla koruk helva olur) demişlerdir. Belalara sabretmek, kurtuluşa sebeptir.

Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak sabırsız ele geçmez. Çünkü, (İman nedir?) diye sorulduğunda Peygamber efendimiz, (Sabırdır) buyurdu. (Deylemi)

Sabrın büyüklüğü ve fazileti sebebiyle Kur'an-ı kerimde yetmişten fazla yerde sabır ve sabredenlere verilecek sevaplar bildiriliyor. Âyet-i kerimelerde mealen buyuruluyor ki:
(Sabredenlerin mükafatını, yapmakta olduklarının daha güzeliyle vereceğiz.) [Nahl 96]

(Allah sabredenleri sever.) [Al-i İmran ]

(Eyyubü, [mal ve canına gelen musibetlere] sabredici bulduk. O ne güzel kuldu, hep Allah’a yönelir, Ona sığınırdı.) [Sad 44]

(Ey iman edenler, sabredin, sabretmekte birbirinizle yarış edin!) [funduszeue.info ]

Sabrın fazileti o kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ, sabrı çok aziz eyledi. Herkes sabır nimetine kavuşamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Sabır, Cennet hazinelerinden bir hazinedir.) [funduszeue.info]

(Eğer sabır insan olsaydı, çok kerim ve cömert olurdu.) [Taberani]

(Hoşlanılmayan şeye sabretmekte büyük hayır vardır.) [Tirmizi]

(İbadetin başı sabırdır.) [Hakim]

(Sabrın imandaki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Deylemi]

(Hak teâlâ, sabırlı ve ihlaslı olanı, sorguya çekmeden Cennete koyar.) [Taberani]

(En hayırlı vasıta sabırdır.) [Hakim-i Tirmizi]

(Allahü teâlânın yardımı, kulun sabrı ile beraberdir.) [Ebu Nuaym]

(Bozuk bir işi düzeltemezseniz, sabredin! Allahü teâlâ onu düzeltir.) [Beyheki]

(Oruç sabrın, sabır da, imanın yarısıdır.) [Ebu Nuaym]

(Aşkını gizleyip, namusunu koruyarak sabreden, Cennete girer.) [İbni Asakir]

(İmanın yarısı sabır, diğer yarısı ise şükürdür.) [Beyheki]

Kimde şu üç şey varsa
Sual:
Başımıza gelen belalara sıkıntılara sabretmek mi lazım, günahlarımıza kefaret oluyorlar mı?
CEVAP
Şakik-i Belhi hazretleri, (Sıkıntıya sabrın mükafatını bilen, sıkıntılardan kurtulmaya heves bile etmez) buyuruyor. Sıkıntılara karşılık verilecek nimetleri hatırlayarak, sıkıntı hafifletilebilir. Nitekim Allahü teâlâyı sevenler, birçok acılara katlanmışlar, hatta o acıları duymamışlar bile, Sırri-yi Sekati hazretleri, (Allahü teâlâyı seven, Ondan gelen belaların acısını hiç duymaz. Bir değil, yetmiş kılıç darbesi alsa yine duymaz) buyuruyor. Nitekim, Mısır halkı günlerce yemeden içmeden Hazret-i Yusuf’un güzelliğine bakakaldılar. Onun güzel yüzüne bakmakla açlıklarını unuturlardı. Bundan daha önemlisi de Mısır’ın ileri gelen kadınları, Hazret-i Yusuf’un güzel cemaline bakarak, ellerini kestiler, fakat acısını duymadılar. (Yusuf suresi 31)

Bela, musibet, günahlara kefarettir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Size gelen her musibet, kendi ellerinizle işleyip kazandığınız günahlar yüzündendir. Bununla beraber Allah bir çoğunu da affeder, musibete uğratmaz.) [Şura 30]

Demek ki işlediğimiz günahların bir kısmına ceza olarak musibet geliyor. Böylece ahirete kalmadan dünyada günahımızın cezasını ahirete göre çok hafif olarak çekiyoruz.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(İnsanın karşılaştığı her şey Allahü teâlânın dilemesi ile var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız. Karşılaştığımız her şeyi aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur.)

Gelen bela ve sıkıntılara sabrederek göğüs germek büyük nimettir. Sabredemeyen felakete düçar olur. Bir hastalık, bir bela gelince bağırıp çağırmak fayda vermez. Aksine zararlı olur. Bunun tek çaresi Allahü teâlânın takdirine razı olmaktır. Sabırlı olmayan muvaffak olamaz. Bir kimse başına gelen felaketlere sabretmezse devamlı huzursuz olur, doğru dürüst ibadet edemez. Kim Allah’tan korkarak sabrederse sıkıntılardan kurtulur. Sabreden muradına erer. Her hayra sabırla ulaşılır.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kimde şu üç şey varsa, dünya ve ahiretin hayrına kavuşmuş demektir: Kazaya rıza, belaya sabır, rahatlıkta dua.) [Deylemi]

Demek ki, belaların nimet olması, o belaya sabretmeye ve Allahü teâlânın gönderdiği kazaya razı olmaya bağlıdır. Bela gelince feryat eden, önüne gelene Rabbini şikayet eden, nimetten mahrum kalır, azaba layık olur. Belaya sabır, Peygamberlerin hasletlerindendir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allah’ın sevdikleri, belaya uğrar. Sabreden mükafata nail olur, sızlanan da cezaya.) [İ. Ahmed]

(Derdini açıklayan sabretmiş olmaz.) [funduszeue.infoi]

(Uğradığı belayı gizleyenin günahları affolur.) [Taberani]

(Sıkıntılı iken on defa "Hasbiyallahü la ilahe illahü, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arşil-azim"okuyanın Allahü teâlâ sıkıntısını giderir.) [Şir’a]

Dostluk alameti, dostun [Allah’ın] belasına sabretmektedir. Sabredildiği takdirde belanın nimet olduğu bilinince, belanın daha iyi olacağı zannedilmemelidir. Asla bela istenmez.

Hoşlanmadığımız şey belki bizim için hayırlıdır
Sual:
Bir yakınımız ölüyor, başımıza kaza geliyor. Sabretmemek günah mıdır?
CEVAP
Dünya mihnet ve sıkıntı üzerine kurulmuştur. Sabretmekten başka çaresi yoktur. Üç sabır çok sevgilidir: Taate sabır, günah işlememeye sabır, bela ve mihnete sabır.

Çocuğunun ölmesi, malının elden çıkması ve göz, kulak gibi uzuvlarının görmemesi ve işitmemesi gibi insanın isteği ile ilgisi olmayan musibetlere sabretmekten daha faziletli sabır yoktur. Belalara sabır, sıddıkların derecesidir. Bunun için Peygamber efendimiz şöyle dua ederdi:
(Ya Rabbi, bana öyle yakîn ver ki, musibetler bana kolay, hafif gelsin!) [Tirmizi]

Biri, "Ey Allah’ın Resulü, malım gitti, param gitti, vücudum hasta oldu" dedi. Ona buyurdu ki:
(Malı gitmeyen, parası bitmeyen ve hasta olmayanda hayır yoktur. Çünkü Allahü teâlânın sevdiği kul, belaya maruz kalır.) [Ebu Davud]

İbni Mübarek hazretleri buyurdu ki:
Musibet birdir. Musibetin geldiği kişi, feryat eder, ağlar, sızlarsa, iki olur. Biri musibetin kendisidir, diğeri sevabın gitmesi. İkincisi öncekinden daha büyüktür. Sabredenlere verilen sevabın miktarını Allahü teâlâdan başkası bilmez.

Şakik-i Belhi hazretleri buyuruyor ki:
"Musibete sabretmeyip feryat eden, Allahü teâlâya isyan etmiş olur. Ağlamak, sızlamak, bela ve musibeti geri çevirmez."

Kul, her anda nefsinin hoşuna giden veya gitmeyen bir işten ayrı değildir. Her iki halde de sabra muhtaçtır. Mal, nimet, makam, sıhhat ve buna benzer şeylerde kendini tutmayıp, bu nimetlere dalar ve kalbini bunlara bağlarsa ve bu halde durursa, onda nimetlere aşırı derecede dalmak ve haddi aşmak meydana gelir. (Herkes mihnete katlanır, ama sıddıklar hariç, afiyette sabreden pek azdır) demişlerdir. Eshab-ı kiram, "Mihnet ve sıkıntı içerisinde bulunduğumuz zamanlar sabretmek, bugün içerisinde bulunduğumuz nimet ve zenginliklere sabretmekten kolay idi" dediler. Bunun için Allahü teâlâ, (Mal ve çocuklarınız ancak imtihan içindir) buyurdu. Nimete sabır, kalbi ona bağlamamak, ona sevinmemektir.

İyi ameller işlemek gibi, kendi isteği ile olan şeylerde de sabra ihtiyaç vardır. Çünkü ibadetlerin namaz gibi bir kısmı tembellikten, zekat gibi bazısı cimrilikten, hac gibi bazısı da her ikisinden dolayı zor gelir ve sabırsız yapılamaz. Her iyi amelin başında, ortasında ve sonunda sabra ihtiyaç vardır. Başında olan, niyeti ihlasla yapmak, riyayı kalbinden çıkarmaktır. Bunlar ise zordur. Taat esnasında sabretmek ise, şart ve edeplerini hiçbir şeyle karıştırmamaktır. Mesela namazda ise, hiçbir tarafına bakmamalı, hiçbir şey düşünmemelidir. İbadetten sonraki sabır da, yaptığını izhar etmekten, söylemekten kaçınmak ve bununla ucubdan sabreylemektir.

Günahlara gelince, sabretmeksizin el çekmek imkansızdır. Şehvet ne kadar kuvvetli ve günah işlemek ne kadar kolay olursa, o günahı işlememeye sabretmek o kadar zor olur. Bunun için dil ile işlenen günahlara sabretmek daha zordur. Çünkü dilin hareketi kolaydır. Hele çok konuşursa, âdet haline gelir. Dil ucuna gelip, kendini başkalarına beğendirecek bir kelimeye sabretmek zor olur.

İnsanların eliyle veya diliyle eziyet etmeleri gibi, kendi isteğiyle olmayan, fakat karşılık vermesi isteğiyle olan şeylerde, karşılık vermemek için veya karşılık verirken haddi aşmamakta da sabretmeye ihtiyaç vardır.

Eshab-ı kiram, "Biz insanların sıkıntısına katlanmadığımız imanı, iman saymazdık" buyuruyor. Allahü teâlâ Peygamber efendimize, (Onların eziyetlerine aldırma ve tevekkül et) buyuruyor. (Ahzab 48)

Mukadder olan şey başa gelir, eğer sabredilirse ecri görülür. Sabredilmez, bağırılırsa, günaha girilir ve huzursuz olunur. Sıkıntı her ne kadar çok acı ise de, sabredilir ise, nimet olacağı bildirilmiştir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.) [Bekara ]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Mümin, rüzgarla sallanan buğday başağı gibi düşüp kalkar. Doğru durmak isteyince yıkılır. Facir ise, çam ağacı gibi, kesilene kadar, hep başı dik durur.) [Buhari]

(Üç gün hasta yatan mümin, yeni doğmuş gibi günahtan temiz olur.) [Ebuşşeyh]

(Vahşi hayvan gibi hastalanmamak ve üzülmemek mi istiyorsunuz?) [Beyheki]

(40 gün içinde, mümine, bir üzüntü, bir hastalık veya korku yahut malına zarar gelir) ve (Müminde 3 şeyden biri bulunur: Kıllet, illet ve zillet.) (funduszeue.info) [Kıllet; fakirlik, İllet; hastalık, Zillet; itibarsızlık]

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
(Firavun yıl yaşamıştı. Bir kere başı ağrımamış, ateşi olmamıştı. Bir kere başı ağrısaydı, herkesin kendine tapınmasını istemesi hatırına gelmezdi.) [funduszeue.info]

Sıkıntıya katlanmak
Sual:
Geçim darlığı ve huzursuzluk gibi maddi ve manevi sıkıntılar, günahların çokluğundan mı ileri gelir?
CEVAP
Günahlardan tevbe etmeli ve her zaman iyilik etmeye çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Nerede ve ne halde olursan ol, Allah’tan kork ve her kötülüğün akabinde bir iyilik et ki, onu yok etsin!) [Tirmizi]

Günahları yok etmek için tevbe etmek ve her zaman iyilik etmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen, (Şüphesiz iyilikler, kötülükleri yok eder) buyurulmaktadır. (Hud,)

Her hastalık zıddı ile tedavi edilir. Günah sebebi ile kararan kalb, iyilik nuru ile temizlenir. Dünyalıktan gelen her sıkıntı, müslümanın kalbini dünyadan soğutur ve nefret ettirir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Öyle günahlar vardır ki, onları ancak geçim hususunda çekilen sıkıntılar yok eder.) [Hatib]

Gerek geçim sıkıntısı, gerekse başka sıkıntılar için güzelce sabretmelidir. Sabretmemek bir şeyi halletmediği gibi, kızıp sağı solu kırıp geçirmek daha büyük zararlara sebep olur. Bir müminin ayağına bir diken batsa veya bir çay bardağı kırılsa, günahlarına kefaret olur. Onun için bütün sıkıntılara, üzüntülere katlanmak büyük nimet olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kulun günahı çoğalır da, onu yok edecek güzel ameli bulunmazsa, ona sıkıntılar gelir ve günahlarına kefaret olur.) [İ. Ahmed]

Malınızın kaybolması, evladınıza bir zarar gelmesi de günahlarınıza kefaret olur.

Yusuf aleyhisselam, zindanda iken, kendisini ziyarete gelen Cebrail aleyhisselama, babasının halini sordu. Cebrail aleyhisselam, (Baban senin hasretinden, yüz çocuk kaybeden annenin üzüntüsü gibi acı çekmektedir) dedi. Babasının bu acıya katlanmasının mükafatını sordu. (Baban yüz şehit sevabı almıştır) dedi.

Kötü huylara sabretmeli
Sual:
Huysuz bir kocaya da dinin emrettiği şekilde mi davranmalıdır?
CEVAP
Zalime de, mazluma da dinin emrettiği şekilde hareket edilir. İyilik eden, hanımını üzmeyen kocanın nesine sabredilir? Kadın huysuz olursa, kocası sabreder, kocası huysuz olursa hanımı sabreder. Bu imtihanda sabreden çok sevap alır. Kötülük eden, kendine eder.

Mazlumların, sabredenlerin yardımcısı Allah’tır. Allahü teâlâ, kimsenin hakkını kimsede koymaz. Sabredenlere sayısız mükafat verir.

Karı-koca birbirinin kötü huylarına sabretmelidir! Hadis-i şerifte, (Hanımın kötü huyuna sabreden erkek, Eyyube sabrından dolayı verilen sevap gibi ecre, kocasının kötü huylarına sabreden kadın da, Âsiyeye verilen sevaba kavuşur) buyuruldu. [funduszeue.info]

Kur'an-ı kerimde de, Allahü teâlânın sabredenlerle beraber olacağı ve sabredenlerin mükafatlarının hesapsız verileceği bildirilmiştir. (Enfal 46, Zümer 10)

İyi insan, yalnız başkalarına kötülük etmeyen kimse demek değildir. Başkalarından gelen kötülüklere de güzel sabreden kimsedir.

Sual: (Sıkıntılarını başka insanlara şikayet eden bir kimse sabretmiş olmaz) buyuruluyor. Peki şikayet maksadıyla değil de paylaşmak ve rahatlamak maksadıyla yakınlarına anlatmak sabra aykırı mıdır?
CEVAP
Maksat şikayet değilse caiz olur, fakat bu paylaşmaktan maksat acıklı hâlini anlatmaktır, şikayettir, bak başıma neler geldi diyorsun ve Allah’ı kula şikayet ediyorsun. Ama, bizzat şikayet gibi olmaz tabii.

Sual: Başa gelen sıkıntıları anlatmak günah mıdır?
CEVAP
Allah’tan şikayet maksadı yoksa, kaderde bu da varmış diyerek başa gelen sıkıntıları anlatmak günah değildir.

Sual: Sigarasızlığa sabreden cihad sevabına kavuşur mu?
CEVAP
Nefsiyle mücadele eden, cihad-ı ekber sevabı kazanır.

Sual: Kızım felçli. Bakmaya gücümüz kalmadı. Ne yapalım?
CEVAP
Her şey Allah’tandır. Sabretmekten başka çare yoktur. Allahü teâlâ sabredenle beraberdir. Sabredenlerin gideceği yer Cennettir.

Sual: Nezleye sabredilse sevap alınmaz mı?
CEVAP
Her zahmete sabreden sevap kazanır.

Sual: Silsile-i aliyyeden büyük zatların fakirlik ve sıkıntı içinde yaşayanları olduğunu okuyoruz. Allah sevdiği zatlara niye nimet vermiyor da, bela ve sıkıntı gönderiyor?
CEVAP
Kâfirler, (Allah, dostlarına niçin bela gönderiyor da, nimet vermiyor) dediler. Resulullah için de şöyle demişlerdi:
(Bu ne biçim Peygamber; [bizim gibi] yiyip içiyor, çarşıda, sokakta geziyor! Kendisiyle birlikte [cehennemden korkutan] ikaz eden bir melek de indirilmeli, yahut kendisine bir hazine veya yiyeceği [geçimini rahatça sağlayacağı] bir bahçe [çiftlik] verilmeliydi.) [Furkan ]

Bela gelmesi onların şanına leke getirmez. Aksine derecelerinin yükselmelerine sebep olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (En şiddetli bela, enbiya, evliya ve benzerlerine gelir.) [Tirmizi]

Sual: Eş dost, konu komşu sıkıntı veriyor. Onlardan uzaklaşıp kenara çekilmek iyi değil midir?
CEVAP
Toplumda görevlerimiz vardır. Kenara çekilmek vazifeden kaçmak gibi olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İnsanların arasına karışıp da, onlardan gelen sıkıntılara sabreden mümin, kenara çekilip onlardan gelecek sıkıntılara sabretmek sevabından mahrum kalan müminden daha üstündür.) [Tirmizi, İ. Mace, Ahmed, Beyheki]

Dertler günahları siler
Sual:
Bir kimsenin başına dert bela gelse, hastalansa, fakat sabretmese, yine günahları affolur mu?
CEVAP
Evet günahları affolur. Musibetlere, elemlere, belalara sevap olmaz. Bunlara sabretmeye sevap verilir. Fakat, bunlara sabr edilmese de, günahların affına sebep olurlar. (S. Ebediyye) Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Mümin hastalanıp iyileşince, hastalığı günahlarına kefaret olur.) [Taberani]

(Her musibet, affedilecek bir günah için gelir.) [Ebu Nuaym]

(Müminin günahları affoluncaya kadar bela ve hastalık gelir.) [Hakim]

(Baş ağrısı veya herhangi bir hastalığı sebebiyle, müminin Uhud dağı kadar günahı olsa da, hepsi affolur.) [Taberani]

(Kişi, hep sıhhat ve selamette olsa idi, bu ikisi onun helaki için kâfi gelirdi.) [funduszeue.info]

Belanın gelişi
Sual:
Başımıza gelen belayı nasıl karşılamak gerekir?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Dostlara dünya sıkıntılarının ve belaların gelmesi, bunların günahlarının affolması için kefârettir. Yalvararak, ağlayarak ve sığınarak, kırık kalb ile Allahü teâlâdan af ve afiyet dilemelidir. Duanın kabul olunduğu anlaşılıncaya ve fitneler kalmayıncaya kadar, böyle dua etmelidir. Dostlarınız ve iyiliğinizi isteyen sevenleriniz de, sizin için dua etmekte iseler de, dertlinin kendisinin yalvarması daha yerinde olur. İlaç almak ve perhiz yapmak, hastaya lâzımdır. Başkalarının yapacağı, olsa olsa, ona yardımcı olmaktır.

Sözün doğrusu şudur ki, sevgiliden [Allahü teâlâdan] gelen her şeyi, gülerek, sevinerek karşılamak lazımdır. Ondan gelenlerin hepsi tatlı gelmelidir. Sevgilinin sert davranması, aşağılaması, ikram, ihsan ve yükseltmek gibi olmalıdır. Hatta, kendi nefsinin böyle isteklerinden daha tatlı olmalıdır. Seven böyle olmazsa, sevgisi tam olmaz. Hatta, seviyorum demesi, yalancılık olur. (c. 2, m. 75 )

Kalıtsal hastalıklar
Sual:
Bazı hastalıklar kalıtsaldır. Neden günahsız bir çocuk, babasının cezasını çekiyor?
CEVAP
İrsî [kalıtsal] olan hastalıkların bulaşacağı, yüzde yüz kesin değildir. Bir babanın üç çocuğu olur, birine geçer, ötekine geçmeyebilir.

Adamın biri, komşusunun devesinden kendi devesine hastalık geçti diye şikayette bulunur. Peygamber efendimiz, (Komşunun devesine hastalık kimden bulaştı?) diye sorar. Yani, hastalık muhakkak bulaşacak diye bir şey yoktur, komşu deveden geçebileceği gibi, kendiliğinden veya başka sebeple de hasta olmuş olabilir.

Mutlaka, çocuğa hastalık babasından geçiyor denirse, peki babaya bu hastalık nereden geldi? Ona da babasından ona da onun babasından diyemezsiniz. O zaman bu Hazret-i Âdem’e kadar gider. Bu irsî hastalıkların hepsinin Hazret-i Âdem’den geldiğini kabul etmiş olursunuz. Bu ilmi olmadığı gibi tam hurafe olur. Herkes Hazret-i Âdem’den geldiğine göre, hastalığı olmayan insanlar da vardır.

İkinci ve en önemli husus da, Peygamber efendimiz, (Her hastalığın bir ilacı mutlaka vardır. Allahü teâlâ devasız dert yaratmadı) buyuruyor; ama tıp bunun devasını bulamadıysa, suçu babanıza veya başkalarına yüklemeye hakkınız olamaz. Allahü teâlânın, bildirdiği kurallara uyan kolay kolay hasta olmaz. Hasta olursa, onun da çaresini yaratmıştır.

Ana babanın günahını da, çocuğu çekmez. Bir âyet-i kerime meali:
(Kimse kimsenin günahının cezasını çekmez.) [İsra 15]

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Veled-i zina, babasının günahını çekmez. Hiç kimse, diğerinin günahını çekmez.) [Hakim]

Her şeyi sebeplerle yaratmak Allahü teâlânın âdetidir. Hastalık, kimine bir başkasından, kimine de kalıtım yoluyla geçer. Kimi kendi ihmalinden dolayı hasta olur, kimi anadan sakat olarak doğar, bir başkası da, deprem veya trafik kazası sonucu sakat kalabilir. Bunların hepsi birer sebeptir. Böyle olmasında bir çok hikmetler vardır. Birkaçı şöyledir:
1- Bir insanın hastalıklı dünyaya gelmesi, belki onun hakkında daha iyidir. Bir âyet-i kerime meali:
(Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.) [Bekara ]

Allahü teâlâ, kudsi hadislerde buyuruyor ki:
(Mümin başına gelen işten, hoşlansa da, hoşlanmasa da, o iş, onun için iyidir.) [İbni Şahin]

(Kiminin imanı ancak zenginlikle salah bulur. Eğer o fakir olsaydı, küfre girerdi. Kimi de, ancak fakirlikle salah bulur, [doğru, iyi yolda olur], eğer zengin olsaydı, küfre düşerdi. Kiminin imanı da, ancak sıhhatte olması ile tamam olur. Eğer hastalansa, küfre girerdi. Kiminin imanı hastalıkla olgunlaşır. Eğer sıhhatte olsaydı küfre sürüklenirdi.) [Hatib]

2- Bela ve sıkıntılar, günahların affına sebep olur. Bir hadis-i şerif meali:
(Allah yolundaki mümine isabet eden her yorgunluk, hastalık, sıkıntı, üzüntü, keder, hatta ayağına batan diken bile, günahlarına kefaret olur.) [Buhari]

3- Günahlarımızın cezasını bu dünyada çekmek, büyük bir nimettir. Dünya azapları, ahiret azapları yanında hiç kalır. Ahiret azaplarından bir kıvılcım dünyaya gelse, her şeyi yakar, yok eder. Bir hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlâ, bir kuluna hayır murat edince, günahlarının cezasını dünyada verir. Şer murat edince, günahlarının cezasını kıyamete bırakır.) [Tirmizi]

4- Üç beş günlük dünyada çekilen sıkıntılar, ahirette büyük ve sonsuz nimetler verilmesine sebep olur. Hazret-i Ömer buyurdu ki:
Bana bir bela gelirse, üç türlü sevinirim:
Birincisi, belayı Allahü teâlâ göndermiştir. Sevgilinin gönderdiği her şey tatlı olur.
İkincisi, Allahü teâlâya, bundan daha büyük bela göndermediği için şükrederim.
Üçüncüsü, Allahü teâlâ, insanlara boş yere, faydasız bir şey göndermez. Belaya karşılık, ahirette nimetler ihsan eder. Dünya belaları az, ahiretin nimetleri ise sonsuz olduğu için, gelen belalara sevinirim. (funduszeue.infoları)

Sonsuz Cennet nimetleri yanında, bu dünyada birkaç senelik sıkıntının hiç lafı olmaz. Bin sene de olsa, sonsuz yanında, denizde damla bile değildir. İmam-ı Gazali hazretleri, (Bütün dünya, gökyüzü dahil, buğday tanesi dolu olsa, bir serçeye deseler ki, her sene bir tane yiyeceksin, o buğdaylar biter, sonsuzun yanında hesabı bile olmaz) buyuruyor.

5- Bu dünya imtihan yeridir. Allahü teâlâ, çeşitli nimetler vererek kullarını imtihan ettiği gibi, bela ve musibetlerle de imtihan eder. Bir âyet-i kerime meali:
(And olsun, sizi biraz korku, biraz açlık, mal, can ve mahsulün eksilmesiyle imtihan edeceğiz. Ey Habibim, sabredenlere [ihsanımı] müjdele!) [Bekara ]

6- Bu dünyada sıkıntı çekmeyen, Cennet nimetlerinin kıymetini bilemez. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Dünyada, birkaç gün dert, bela çekmeselerdi, Cennetin lezzetlerinin kıymetini anlamazlardı ve ebedi nimetlerin kıymetini bilmezlerdi. Açlık çekmeyen, yemeğin lezzetini anlamaz. Acı çekmeyen, rahatlığın kıymetini bilmez. Dünyada bunlara elem vermek, sanki daimi lezzetleri arttırmak içindir.

7- Her gün insanın karşılaştığı her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız. Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz. Kulluk böyle olur. Kul isek, böyle olmalıyız. Böyle olmamak, kulluğu kabul etmemek ve sahibine karşı gelmek olur. Allahü teâlâ, hadis-i kudside buyuruyor ki:
(Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!) [Taberani]

Sabr-ı cemil
Sual: Sabr-ı cemil ne demektir?
CEVAP
Sabr-ı cemil, başa gelen belaya, en güzel şekilde, feryat etmeden, insanlara şikâyet etmeden sabretmek demektir. İsmail Hakkı Bursevî hazretleri, (Sabır, kazaya rıza göstermekten dolayı değil de, başka maksatlarla olursa, buna sabr-ı cemil denmez) buyuruyor. Bir hadis-i kudsî:
(Kimin bedenine, evladına veya malına bir musibet gelir de, o da sabr-ı cemil gösterirse, Kıyamette ona hesap sormaya hayâ ederim.) [Hâkim]

Sabır ve dua silahı
Sual: (Müminin silâhı, sabır ve duadır)
hadisindeki sabır ve dua, silah olarak nasıl kullanılır?
CEVAP
Silah,
daha çok savunma aracıdır. Dua ve sabırla kötü şeyler önlendiği gibi, iyi şeyler de ele geçer. Sıkıntılı şeylerden kurtulmak için,rahat ibadet edebilmek ve haramlardan kaçmak için, sabrederek dua etmek gerekir. Her ikisine de birkaç örnek verelim:

Sabır silahının faydaları
Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak, sabırsız ele geçmez. Resulullah efendimize (İman nedir?) diye sorulduğunda, (Sabırdır) buyurdu. (Deylemi)

Sabır acı ise de, meyvesi tatlıdır. Beş âyet-i kerime meali:
(Sabredenlere mükâfatları hesapsız verilir.) [Zümer 10]

(Sabredenlere [ihsanımı] müjdele!) [Bekara ]

(Allah sabredenlerle beraberdir.) [Bekara ]

(Allah sabredenleri sever.) [Âl-i. İmran ]

(En güzel şekilde sabret!) [Mearic 5]

Birkaç hadis-i şerif meali:
(Sabreden kuldan Allah razı olur.) [Deylemi]

(Sabırlı ve ihlâslılar, hesaba çekilmeden Cennete girer.) [Taberani]

(En faziletli amel, sıkıntıya sabretmektir.) [Tirmizi]

(Sevmediklerinize sabretmedikçe, sevdiklerinize kavuşamazsınız.) [İ. Maverdi]

(Sabır üç çeşittir:
1- Belaya sabır,
2- Din bilgilerini öğrenirken ve ibadetlerini yaparken sabır,
3- Günah işlememek için sabır. Belaya sabredene , ibadet yapmaya sabredene , günah işlememeye sabredene ise derece ihsan edilir.)
[Ebu-ş-şeyh]

Dua silahının faydaları
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kaza-i muallâkı hiçbir şey değiştirmez. Yalnız dua değiştirir.) [Hâkim]

(Kader tedbirle değişmez; ama kabul olan dua, bela gelirken korur.) [Taberani]

(Dua 70 türlü kazayı önler. Ömrün bereketini artırır.) [Tirmizi]

(Dua belayı önler.) [Deylemi]

(Dua edenin, ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür yahut ahirette mükâfatını bulur.) [Deylemi]

Sabır istemek gerekir
Sual:
(Allah’tan sabır istenmez, çünkü sabır istemek, bela istemek demektir. Buna herkesin gücü yetmez) deniyor. Sabır istemek kötü müdür?
CEVAP
Hayır, kötü değildir. Biz bela ve musibet istemiyoruz. (Başımıza bela ve musibet gelirse, bunlara karşı sabırlı olmamızı nasip et!) diye dua ediyoruz. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Sabır ve namazla Allah’a sığınıp yardım isteyin!) [Bekara 45]

(Ey iman edenler, sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin! Elbette Allah sabredenlerle beraberdir.) [Bekara ]

Görüldüğü gibi Allahü teâlâ, (Sabırla yardım isteyin) buyuruyor. Allahü teala ile beraber olmak için sabır istemek ve sabır ehli olmak ne büyük nimettir.

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Allahü teâlâ, sabır isteyeni sabırlı kılar.) [Tirmizî]

Peygamber efendimiz de, şöyle dua ederdi:
(Ya Rabbî, beni çok şükreden ve çok sabredenlerden eyle!) [Bezzar] (Demek ki sabreden kul olmayı istemek gerekiyor.)

(Ya Rabbî, sıhhat, âfiyet ve güzel ahlak ver! Kaza ve kaderine razı olanlardan eyle!) [Taberanî]

(Allah’tan bela mı istiyorsun, önce âfiyet iste!) hadis-i şerifi, diğer hadis-i şeriflere aykırı değildir. O kimse, (Ya Rabbî, vereceğin belaya sabır ver!) diyormuş. (Ya Rabbî bela verme, bela gelirse sabrını da ver!) diye dua etmenin mahzuru olmaz.

Sabır istemek gerekir
Sual:
(Sabır istemek, bela istemektir) deniyor. Sabır istenmez mi?
CEVAP
(Yâ Rabbî, vereceğin belaya sabır ver!) demeden, sabır istemenin mahzuru olmaz. Bir âyet-i kerime meali:
(Ey Rabbimiz, bize çok sabır ver, Müslüman olarak canımızı al!) [Araf ]

Allahü teâlâ, Musa aleyhisselamdan sonra, İsrail oğullarına birçok peygamber gönderdi, fakat zaman geçtikçe azgınlaşan İsrail oğulları, Tevrat’ın hükümlerini değiştirdiler, peygamberlerini dinlemediler, ahlâkları tamamen bozuldu. Calut isimli kâfir bir hükümdar, İsrail oğullarını vatanlarından sürüp çıkardı. Daha sonra, Talut isimli bir hükümdar, ordusuyla gelip Calut’un üzerine yürüdü. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Calut ve ordusuna karşı çıktıklarında, “Rabbimiz! Bize sabır ver, sebatımızı, cesaretimizi artır, inkâr eden millete karşı bize yardım et” dediler.) [Bekara ]

Talut’un ordusunda bulunan Davud aleyhisselam, Calut’u öldürdü. Talut’un ölümünden sonra, Davud aleyhisselam İsrail oğullarının hükümdarı oldu.

Davud aleyhisselamın da bulunduğu ordudaki Müslümanlar, (Yâ Rabbî, bize sabır ver) diye dua etmişlerdir.

Musibetlere sabretmek, yüksek derecedir.

Sabır nedir?
Sual: Sabrın önemi bildiriliyor, amaneye sabredeceğiz?
CEVAP
Herkes sabır denince belaya sabrı anlar. Daha önemlileri de vardır. Sabır üçtür:
1- Bela gelince, 2- İbadet ederken 3- Günah işlememek için. Bunlara sabredilirse, çok nimetlere kavuşulur. Bir hadis-i şerifte, (Belaya sabredene , ibadet yapmaya sabredene , günah işlememeye sabredene ise derece ihsan edilir) buyuruldu. (Ebu-ş-şeyh)

Birkaç örnekle açıklayalım:
1- Belaya sabır hakkında bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Allahü teâlâ buyurdu ki: “Bedenine, evladına veya malına bir musibet gelen, sabr-ı cemille karşılarsa, Kıyamette ona hesap sormaya hayâ ederim.”) [Hâkim]

2- Belaya sabra göre, ibadete sabır daha zor olduğu için, sevabı da daha fazladır. Mesela, bir ay aç, susuz durarak ve başka ihtiyaçları da terk ederek oruç tutmak, herkese kolay değildir. Çok kimse bu sabrı gösteremiyor. Abdest almak, sabah uykudan uyanıp kalkmak, günde beş vakit namaz kılmak çok kimseye zor geldiği için, bu sabrı gösteremiyorlar.

3- Günah işlememeye sabır, ibadet işlemeye sabretmekten daha zor olduğu için sevabı da daha çoktur. İnsan ibadete sabredip yapabilir, fakat günaha sabır zordur. Mesela hemen gıybete girer. Çok kimse gıybet günahından kurtulamaz, yani sabredemeyip gıybet eder. Çoğu insan, kibrin büyük günah olduğunu bildiği hâlde, kendisinin küçük düşmesine rıza gösteremez. Herkesin kendisini övmesini ister.

Çok kimse kadınların açık gezmesinin, boyanıp, koku sürünüp dışarıya çıkmalarının günah olduğunu bildiği hâlde, dayanamaz, bu günahı işler. Çoğu kadın, namaz, oruç ve diğer ibadetleri yapmaya sabır gösterdiği hâlde, kapalı gezmeye sabredemez. Günah işlememeye sabır, onun için çok kıymetlidir. Bir günahtan kaçmak birçok ibadet etmekten üstündür. Bir hadis-i şerifte, (Çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nâfile] ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. Her günah, Allahü teâlâya isyan olduğundan, büyüktür; fakat bazısı, bazısına göre küçük görünür. Bir küçük günahı yapmamak bütün cihanın nafile ibadetlerinden daha sevabdır, çünkü nafile ibadet yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmaksa farzdır. (Rıyad-un-nasıhin)

Büyük küçük her çeşit günahtan çok sakınmalı. Namaz kılmayanın da, günahtan sakınması imkânsız denecek kadar zordur. Kur’an-ı kerimde, namazı doğru kılmanın, her çeşit kötülüğü, günahı önleyeceği bildiriliyor. Namazı doğru kılarak, günahlardan sakınmaya çalışmalıyız.

Hastalıktan şikâyet
Sual:
Hastalığa veya başa gelen belaya sabretmeyip bunları başkasına anlatınca, sevabdan mahrum mu kalınır?
CEVAP
Sabredilmezse, sabretme sevabından mahrum kalınır.
Musibetlere, hastalığa sevab olmaz. Bunlara sabredilirse sevab verilir, fakat sabredilmese de, günahların affına sebep olur. Sabredilir, kimseye şikâyet edilmezse, o zaman sabır sevabına da kavuşulur. (S. Ebediyye)

Sual: Allahü teâlâ, her şeye kadirdir. İman edenlere, hem dünyada, hem de ahirette nimetler, lezzetler verseydi ve dünyada verdiği lezzetler, ahirette, bunların elem çekmesine sebep olmasaydı, daha iyi olmaz mı idi?
CEVAP
Bu konuda Mektûbât kitabında buyuruluyor ki:
“İnsanlar, dünyada, birkaç gün dert, bela çekmeselerdi, Cennetin lezzetlerinin kıymetini anlamazlardı ve ebedî nimetlerin kıymetini bilmezlerdi. Açlık çekmeyen, yemeğin lezzetini anlamaz. Acı çekmeyen, rahatlığın kıymetini bilmez. Dünyada bunlara elem vermek, sanki daimî lezzetleri arttırmak içindir. Bu elemler, bir nimet olup, cahil halkı denemek için, büyüklere verilen nimetler, elem olarak gösterilmektedir. Yabancılara elem şeklinde gösterilen, dostlar için nimettir.

Belalar, sıkıntılar, cahil için sıkıntı ise de, bu büyüklere, sevdiklerinden gelen her şey, tatlı olmaktadır. Nimetlerden lezzet aldıkları gibi, belalardan da lezzet duyarlar. Hatta, bela sadece sevgilinin arzusu olup, kendi istekleri karışmadığı için, daha tatlı gelir. Nimetlerde bu lezzet bulunamaz. Dünyada dert ve bela olmasaydı, bunların gözünde, dünyanın hiç değeri olmazdı.

O hâlde, Allahü teâlânın dostları, dünyada da, ahirette de lezzetli ve sevinçlidir. Dertlerden aldıkları lezzetler, ahiret lezzetlerinin azalmasına sebep olmaz. Ahiret lezzetlerini gideren, cahillerin aradıkları lezzetlerdir.

Bu dünya, imtihan yeridir. Burada hak, batıl ile; haklı, haksız ile karışıktır. Burada, dostlarına sıkıntılar, belalar vermeseydi, yalnız düşmanlarına verseydi, dost, düşmandan ayrılır, belli olurdu. İmtihanın faydası kalmazdı. Hâlbuki, gayba iman etmek lazımdır. Dünyanın ve ahiretin bütün saadetleri, görmeden inanmaya bağlıdır.

Allahü teâlâ, dostlarını mihnet ve bela içinde göstererek, düşmanlarının gözünden sakladı. Dünya, imtihan yeri oldu. Dostları, görünüşte belada, hakikatte ise, zevk ve lezzettedir.

Allahü teâlâ her şeye kadirdir. Dostlarına hem dünyada, hem de ahirette rahatlık verebilir. Fakat, âdeti böyle değildir. Kudretini, hikmeti ve âdeti altına gizlemeyi sever. İşlerini, yaratmasını, sebepler altında gizlemiştir. O hâlde, dünya ahiretin aksi olduğundan, dostların, ahiret nimetlerine kavuşmak için, dünyada sıkıntı çekmeleri lazımdır.”

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası