Servet-i Fünûn Hikâyeciliği
Servet-i Fünûn döneminde hikâyede büyük gelişme yaşanır. Tanzimatla edebiyatımıza giren hikâyenin olgun örnekleri bu dönemde verilir. Şiirde olduğu gibi hikâyede de bireysel konular işlenir. Servet-i Fünûn neslinin içe dönük, karamsar bakışı bu hikâyelere de sinmiştir. Kimi hikâyelerde istanbul dışında geçen olaylara de yer verilmekle birlikte hikâyelerde mekân genellikle İstanbuldur. Yazarlar realizmin etkisiyle yazdıkları hikâyelerde yaşadıkları dönemi işlemişlerdir.
Tanzimat ve Servet-i Fünûn Hikâyeciliğinin Karşılaştırılması
Tanzimat yazarları hikâyelerde sosyal yarar amaçlamıştır. Bu açıdan hikâyelerde evlilik sorunları, gelenek ve töre, batıl inançlar, esaret, yanlış Batılılaşma işlenmiş, mekan ihmal edilmiştir. Edebiyat-ı Cedîde döneminde yazarlar, yapıtlarında bireysel duyguları işlemişler; aşk, kadın, evlilik, tabiat, yalnızlık, hayal-hakikat çatışmasından kaynaklanan ümitsizlik, aşırı melankoli, hastalık, karamsar bir bakış açısı gibi bireysel konulara yer vermişlerdir. Bu dönem hikâyelerinde sanatçı ruhlu, piyano çalan, yabancı dil bilen kadınlar; sevdalı, ince ruhlu âşıklar, Batılı tipler görülür. Mekan İstanbuldur.
Tanzimat hikâyelerinde dil, biraz daha sadedir. Cümleler kısa, açık ve anlaşılır özelliktedir. Çünkü bu dönemde düşünce öne çıkmış, özentili anlatım arka plana itilmiştir. Servet-i Fünûn yazarları, Sanat, sanat içindir. görüşünü benimsemiştir. Bu nedenle onların hikâyelerinde dil, süslü ve sanatlıdır. Eski sözcükler sıklıkla kullanılır. Dilde sanat kaygısı ağır basar. Ancak bu dil, romanlara göre daha sadedir.
Tanzimat yazarları Fransız edebiyatından etkilenseler de Doğu öyküleme geleneğinden kurtulamamıştır. Bu nedenle Tanzimat hikâyelerinde yapı, Batılı olsa da iç kurgu ve anlatım Doğulu özellikler taşır. Olay ön plandadır. Kişiler siliktir. Hikâyelerde romantizmin etkisi açıkça hissedilir. Samipaşazade Sezai ile birlikte hikâyelerde realizmin etkisi görülmeye başlar. Servet-i Fünûn döneminde ise geleneksel hikâye tamamen bırakılır, Batılı tarzda hikâyeler yazılmaya başlanır. Realizmin etkisiyle gerçekçi hayat sahneleri, sosyal yaşamdan kesitler hikâyelerde yansıtılır. Olay yerine kişilere, onların ruhsal durumlarına ağırlık verilir. Bu nedenle yazarlar, öykülerindeki kişileri yaşadığı toplumdan, kendi çevrelerinden seçmişlerdir.
Servet-i Fünûn edebiyatının en önemli hikayecisi Halit Ziya Uşaklıgildir. Sanatçının hikâyeleri, anlatım ve teknik özellikler bakımından romanlarıyla aynı çizgidedir. Çok kuvvetli iç ve dış gözlem yeteneği olan yazar, hikâyelerini rahat yazar. Bu bakımından, onun hikâyeleri romanlarına oranla daha doğaldır. Hikâyeleri üslup bakımından daha zengin, lirizmle iç içedir. Yazarın hikâyelerindeki dili, romanlarından daha sadedir. Hikâyelerinin konuları millî ve yereldir. Hikâyelerinde halktan kişilere yer verir. Kimi hikâyelerinde mekan olarak Anadolu da yerini almıştır. Mahalleye Mevkuf, Dilhoş Dadı, Raife Molla, Altın Nine, Keklik İsmail, Kar Yağarken, Alinin Arabası gibi hikâyeleri millî ve mahallî özellikler taşır.
Halit Ziyanın belli başlı hikâyeleri şunlardır: Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası, Heyhat, Solgun Demet, Sepette Bulunmuş, Bir Hikâye-i Sevda, Hepsinden Acı, Onu Beklerken, Aşka Dair, İhtiyar Dost, Kadın Pençesi, İzmir Hikâyeleri, Bir Şiri Hayal
Halit Ziyadan sonra Servet-i Fünûn topluluğunun bir diğer hikayecisi Mehmet Rauftur. O, hikâyelerinde aşk konusunu işlemiştir.
SERVET-İ FÜNÛN DÖNEMİNDE ROMAN
Servet-i Fünûn Romanının Dil ve Anlatım Özellikleri
Tanzimatla başlayan Türk romanı, Servet-i Fünûn döneminde Namık Kemalin açtığı sanatkârane üslup ile gelişimini devam ettirmiştir. Bu dönemde roman, gerek üslup gerekse teknik bakımdan önceki döneme göre büyük gelişim göstermiştir. Romanda Tanzimatçılarda görülen kurgu hataları, üslup eksiklikleri, acemilikler Servet-i Fünûn döneminde kaybolmuştur. Roman tekniği modern ve sağlamdır. Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı biçimde verilmiştir. Yazarlar, eserde kişiliğini gizlemiştir. Batılı anlamda Türk romanı bu dönemde yazılır.
Servet-i Fünûncular, Tanzimatla başlayan dilde sadelik anlayışından uzak durmuş, aydın kesim için süslü ve sanatlı bir dille eserler vermiştir. Onlar estetiğe önem vermiş, bu da beraberinde dil zenginliğini getirmiştir. Ancak sanatkârane üslup anlayışı eserlerde kullanılan dilin kimi zaman anlaşılmaz hâle gelmesine neden olmuştur. Sanatçılar duygu ve düşüncelerini anlatmak için Arapçadan, Farsçadan, Batı edebiyatından sözcük ve tamlamalar kullanmışlardır. Batı edebiyatının etkisiyle kısa cümleler kurmaya özen göstermişlerdir. Yazılarda Fransız cümle yapısının etkisi vardır. Söz diziminde yenilikler yapmışlar; kesik cümleler kullanmışlar, sıfatları ismin sonunda kullanmışlar, fiilsiz cümleler oluşturmuşlar, ve bağlacına, ah ve oh gibi ünlemlere cümlelerde bol bol yer vermişlerdir.
Servet-i Fünûn Romanının Tema/Konu Özellikleri
Tanzimat sanatçıları devrin koşulları gereği dışa dönük sosyal yazarlardır. Yapıtlarında işledikleri konular da yanlış Batılılaşma, görücü usulüyle evlenme, esaret (kölelik) gibi sosyal konulardır. Servet-i Fünûn sanatçıları ise yaşadıkları dönemdeki siyasal baskılar ve sansür nedeniyle bireysel konulara yönelmiştir. Bunun sonucu olarak sosyal içerikli temalardan uzak durmuşlar; eserlerinde hayâl-hakikat çatışması, başarısız aşklar, karamsarlık gibi bireysel temalara yönelmişlerdir.
Yazar yaşadığı toplumdan bağımsız değildir. Onun, yaşadığı toplumun uzak bir şekilde eser vermesi olanaksızdır. Bu açıdan her tema yazıldığı dönemin zihniyetini, sosyal ve kültürel durumlarını yansıtır. Kısacası yaşamın gerçeği ile romanın gerçeği birbiriyle örtüşmez; ancak roman gerçek yaşamdan, içinde yaşadığı toplumsal, ekonomik ve kültürel ortamdan etkilenir. Üretildiği toplumun yansımalarını içerir. Mai ve Siyahta romanın yazıldığı dönemin basın hayatı, Aşk-ı Memnuda Beyoğlundaki yaşam, eğlence merkezleri yer alır. Servet-i Fünûn romanında, konular İstanbuldaki seçkin kişilerin yaşamından, özellikle Batılı çevrelerden alınır. Hayal kırıklığı, üzüntü ve başarısız aşklar romanlara konu olur.
Servet-i Fünûn ile Tanzimat Romanının Karşılaştırılması
Tanzimat Döneminde yazarlar roman türünün ilk örneklerini vermiştir. Bu dönemde yazarlar, romanda belli bir gelişmeyi değil, Doğu ve Batı kültürünü birbirine katarak sosyal yararı gözetmiştir. Halka seslenebilmek için yazmış, bu yolda meddah ağzını kullanmış, öğreticiliği amaçlamıştır. Bu açıdan Tanzimat romanları teknik olarak kusurlu; ama bu türü yaygın hâle getirmesi açısından önemlidir. Yazarlar, romanlarında halkı göz önünde bulundurmuş, görüşleriyle kahramanları üzerinde etkili olmuş, romanlarının olay akışını sık sık keserek okura bilgiler vermiştir. Edebiyatımızda Batılı anlamda esas roman, Servet-i Fünûnla başlar. Servet-i Fünûncular realist ve natüralist yazarları, psikolojik roman çığırını açan yazarları ve onların roman anlayışlarını örnek almışlardır. Toplumsal yarar içeren sosyal konular (cariyelik, görücü usulüyle evlilik, köle ticareti, yanlış Batılılaşma vs.) gitmiş, kişisel konular, özellikle aşk konusu romanlara hakim olmuştur.
Tanzimat romanlarında kişilerin psikolojik çatışmalarına çok az yer verildiğini, yazarların görüşlerinin roman kahramanları üzerinde etkili olduğunu, romanlarda gösterme tekniği yerine öykülemenin ağır bastığını önceki ünitemizde işlemiştik. Bu dönem roman yazarları daha çok, Doğu edebiyatının etkisindedir. Tanzimat Dönemi romanlarında ne canlı bir psikoloji ne karakter ne de gerçekçi yaşam sahneleri vardır. Bu nedenle yazarlar, tasvir ve tahlilde başarılı olamamışlardır.
Romanlarda ağırlıklı olarak kişilerin yaşamı ve salon hayatı işlenir. Kişilerin ruh çözümlemelerine, tabiat ve çevre betimlemelerine özen gösterilir. Roman kişileri, romantik yönleri olmakla birlikte genellikle modern yaşamın içinden, eğitimli, bazen hırslı, bazen isyankar, geleneğin kalıplarını kıran, ümitle bunalım arası gelgitler yaşayan gerçekçi kişilerdir. Bu kişiler karamsar tipler, çapkın ve macera peşinde olanlar, zengin ve Avrupalı tipler olarak sınıflandırılabilir.
Yazarlar kahramanlarını psikolojik gerçekliklere uygun olarak serbest bırakır, okuru, taraf tutmadan kahramanları anlama ve çözümlemeye yönlendirir. Bunun yanında yazarlar, romanlarda Batı tarzı hayatı ve kahramanları işlemişler, sosyal yaşamdan da kuvvetli tiplere ve sahnelere de yer vermişlerdir. Örneğin Halit Ziyanın Mai ve Siyah romanındaki Ahmet Cemil, Aşk-ı Memnudaki Firdevs Hanım, Nihal ve Bihter, o devir İstanbulunda yaşamış toplumdan kişilerdir.
Tanzimatta sade dile yönelim vardır. Şinasi ile başlayan dilde sadeleşmeyi Ahmet Mithat, uygulamaya çalışır. Fakat özentisiz cümleler kurduğu için bunda başarılı olamaz. Samipaşazâde Sezai dilde sadeleşmeyi savunmakla birlikte sanatlı söz söyleme alışkanlığından bütünüyle kurtulamaz. Bu konuda Nabizade Nazım daha başarılıdır. Servet-i Fünûn roman ve öykülerinde ise sade dil anlayışı bir kenara bırakılmış, son derece süslü ve sanatlı, arapça ve farsça sözcüklerle yüklü bir dil kullanılmıştır.
Servet-i Fünûn Romancılarının Etkilendiği Akımlar
Roman, temsil ettiği akıma göre romantik roman, natüralist roman, realist roman; konusuna göre aşk romanı, toplumsal roman, polisiye roman, macera romanı gibi isimler alır.
Servet-i Fünûn yazarları, yakından takip ettikleri Fransız yazarların etkisiyle realist roman anlayışını benimsemişlerdir. Realist romanlar olayları kişi ve çevreyi gerçekçi bir şekilde anlatır. Yazarlar kendi duygu ve düşüncelerini esere yansıtmazlar. Olaylar ve kişiler karşısında tarafsız kalırlar. Realist romanlarda eserin üslubu yapmacıksızdır.
Servet-i Fünûn yazarları, romanda realist ve natüralist yazarları örnek almışlardır.
Realist romanda gözlem ve araştırma ön planda, his ve hayal unsurları ise ikinci plandadır. Realist romanlarda gerçekler, görülenler ve incelemelerin ortaya koyduğu sonuçlar önemlidir. Gözlem önemlidir. Yazarlar gerçeğe uygun çevre betimlemeleri yapmıştır. Bu dönem romancıları, esere kendi duygu, düşünce ve hayallerini karıştırmaz, kişiliğini gizler. Bunun için de olayları, kişileri iç ve dış özellikleriyle, psikolojik yönleriyle objektif bir şekilde anlatır. Dil ve üslup olaya ve olayın kahramanının kişiliğine uygun olarak kullanılır.
Natüralist romanlarda bilime ve araştırmaya daha çok önem verilir. Natüralistler gerçeğe bağlılıkta ve sosyal meseleleri araştırmada realistlerden çok daha fazla bilimsel metodlara bağlıdır. Toplumu âdeta bir laboratuvar olarak düşünürler ve eserlerini bu laboratuvar içinde, bilimsel verilere bağlı kalarak yazarlar.
Servet-i Fünûn yazarlarının romanlarında realizm belirgindir. Sanat sanat içindir anlayışından hareketle sanatçılar dil ve anlatıma önem vermişlerdir.
Servet-i Fünûn Romancıları
Bu dönemin romancıları;
Servet-i Fünûn Döneminde yazılan bazı romanlar:
Serveti Fünun Edebiyatı
Servet-i Fünun Edebiyatının Oluşumu:
Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide) Edebiyatı Genel Özellikleri:
Servetifünun Edebiyatı Şairleri:
Servetifünun Edebiyatı Yazarları:
SERVET-İ FUNUN EDEBİYATININ SANATÇILARI
TEVFİK FİKRET ()
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL ()
CENAP ŞAHABETTİN ()
MEHMET RAUF ()
Serveti Fünun Edebiyatı Diğer Yazar ve Şairleri:
SERVET-İ FUNUN DÖNEMİNİN BAĞIMSIZ İSİMLERİ
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR ()
AHMET RASİM ()
MEHMET AKİF ERSOY ()
Ayrıca bakınız ⇓
Serveti Fünun Edebiyatı
Yazan: Mehmet Rauf
İlk psikolojik roman olarak kabul edilmektedir.Süreyya Bey ve Suat Hanım beş yıldan beri evlidir. Süreyyanın arkadaşı Necip aile dostlarıdır. Necip Suata çok değer vermektedir. Bu değer veriş zamanla sevgiye dönüşür. Bu sevgi karşılıksız değildir. Ancak her ikisi de Süreyyaya ihanet edebilecek yaradılışta değildir. Zamanla bu aşk şiddetlenir. Bir gün köşkte çıkan bir yangında Suat içeride kalır. Necip onu kurtarmak için eve girer ancak her ikisi de yangında ölür.
Yazan: Halit Ziya Uşaklıgil
Eserde farklı sınıflara mensup iki insanın çevre baskısıyla evlendirilmeleri ve bu evliliğin hazin bir şekilde bitmesi anlatılır. Romandaki temel çatışma İsmail Tayfurun yaşamış olduğu aşk - para çatışmasıdır. İsmail Tayfur, babasının ölümü üzerine eğitimini yarıda bırakarak babasının işini devralır. İsmail Tayfur, annesiyle babasının yıllar önce sokakta bulup eve getirdiği Saniha ile oturmaktadır ve ona âşıktır. Bu arada patronunun kızı Hacer de ona âşık olmuştur. Çevresinin baskısıyla Hacerle evlenmeyi kabullenir. Saniha ailenin selameti için bu durumu sineye çeker. İsmail Tayfur, Hacerle mutlu olamayacağını anlar ve Saniha ile olan ilişkisini sürdürür. Bir süre sonra kocasının evi terk edeceğini öğrenen Hacer, bulundukları odanın kapısını kilitleyerek odayı ateşe verir. İsmail Tayfur, Hacer'i dışarı çıkarır ama Hacer ölmüştür. İsmail Tayfur orada çıldırır. Romanın sonunda İsmail Tayfur, annesi ve Saniha ile aynı evde yaşamaya devam eder.
Hakka Sığındık
Yazan: Hüseyin Rahmi Gürpınar(Bağımsız)
Birinci Dünya Savaşı içinde, Aksaray'da Hoşkadem taraflarında, halk bütün İstanbul'da olduğu gibi, yiyecek yakacak ve giyecek sıkıntısı çekerken aynı mahallede oturan savaş zenginlerinden Hâfız İshak Efendi ile Hacı Ferhat Efendi aileleri bolluk ve sefahat içinde bir hayat sürmektedir. Savaşın sonlarına doğru İstanbulda müthiş bir İspanyol nezlesi salgını başlamıştır. Aptal Veli adlı bir meczubun nefesinin her hastalığa iyi geldiği söylentisi halk arasında yayılmıştır. Nüzhet Ulvi adında bir yazar, bu söylentiden yararlanarak zenginlerden para sızdırıp fakir fukaraya dağıtmayı düşünür. Hâfız İshak Efendiye gönderdiği imzasız bir mektupta, Aptal Veli'nin oturduğu yere yirmi dört saat içinde üç yüz lira göndermezse pek sevgili oğlu, gelini ve torununun İspanyol nezlesinden öleceğini bildirir. Hâfız İshak Efendi parayı göndermez, mektupta adı geçen kişiler tesadüfen ölür. Bunun üzerine Hacı Ferhat Efendi kendisinden istenen beş yüz lirayı gönderir. Komiser Şinasi bu işin peşine düşerse de mektubu yazanı bir türlü ele geçiremez. Nüzhet Ulvi, Şinasiye kendisi giderek bu işi ne maksatla yaptığını anlatır. Ona hak veren Şinasi, görevi ile vicdanı arasında kalınca Nüzhet Ulvi'yi yakalamamak için işinden ayrılır.
Yazan: Mehmet Rauf
Roman, Türk halkının Mütareke ve Milli Mücadele yıllarında işgaller karşısında gösterdiği direnişi konu edinir. Yazar, Anadoludaki direnişi Türk subayı Nihat karakteri üzerinden hikâyeleştirmiştir. Nihat, İzmirde İngiliz Beatricei aşık olur. Mütareke günleridir. Yunanlılar, İzmiri işgal etmek üzeredir. Sevdiği kadının babası, işgal kuvvetlerinin yanında yer alınca Nihat, bu aile ile ilişkisini keser. İzmirdeki kurtuluş mücadelesine dahil olan Nihat, bir süre sonra da kendisine verilen mektupları ulaştırmak için İstanbul'a geçer. Mektuplardan biri Miralay'ın kızı İclal'e verilecektir. Birbirini seven gençler zaferden sonra evlenecektir. Anadoluya geçmek isteyen Nihat, İngilizler tarafından yakalanır ve aylarca tutuklu kalır. Buradan onu hâlâ seven Beatrice'nin yardımıyla kurtulur. Sonrasında Nihat, İclal ile Milli Mücadele'ye katılmak için Anadoluya geçer.👉 Roman hakkında daha geniş bilgi için tıklayınız.
İffet
Yazan: Hüseyin Rahmi Gürpınar (Bağımsız)
Eserde; fakir düşmüş, çevresiyle anlaşamamış, kıskançlık ve düşmanlıkla sarılmış bir ailenin, sefaletten kurtulmak için giriştiği mücadele anlatılır. Bütün çırpınışlar boşa çıkacak, felaketler birbirini kovalayacaktır. Evin okumuş, hisli kızı İffet nişanlıdır. Nişanlısının, işleri için İstanbuldan uzaklaşması zaten tutunacak dalı bulunmayan bu insanlar için sonun başlangıcı olur. Küçük kardeşin açlık zoruyla hırsızlık yapması, mahallelinin bütün ev halkına karşı düşmanlığını artırır, ve amansız bir takip başlar. Diğer taraftan İffet'e çapkın bir zengin göz koymuştur. Başka çaresi kalmadığını düşünen İffet, adamın teklifini kabul etmek üzere iken bir humma nöbeti içinde ölüp gider. Nişanlısı döner ve çıldırır. Çok geçmeden
anne de ölür.
Kaynanam Nasıl Kudurdu
Yazan: Hüseyin Rahmi Gürpınar (Bağımsız)
Zengin ve dul bir kadın olan Makbule Hanım; işsiz güçsüz, serseri oğlu ile kızının hatta damadının gözü önünde genç bir avukat olan Vassaf Bey ile aşk yaşamaktadır. Genç avukat, yaşlı kadının zaaflarından istifade ederek onu soymaktan başka bir şey düşünmeyen biridir. Ali Harun, annesinin bu serseriyle evlenmesini önlemek için bir doktor arkadaşının yardımıyla bir hastalık komedisi tertip eder. Bir gün doktor, Ali Harun'un artık son dakikalarını yaşadığını bildirir. Hasta rolü yapan Ali Harun, annesiyle son bir defa görüşmek ister. Kadın, oğlunun boynuna sarıldığı sırada Ali Harun onu ısırır. Ancak tam, kaynananın nikahı kıyılacağı sırada, kendisini bir kuduz köpeğin ısırmış olduğunu, kendini bilerek tedavi ettirmediğini, bunu herkesten gizlemiş olduğunu ve annesini bile bile ısırdığını ilan eder. Avukat Vassaf, müstakbel karısının kudurmuş olması ihtimali karşısında bir daha bu eve uğramamak üzere kaçar. Kuduz olduğuna inanan kadın, intikam hırsıyla Vassaf'ı bulup ısırmak ister.
Hikayenin son safhası karakolda geçer. Vassaf, asıl niyetini herkesin huzurunda itiraf etmiştir. Romanın sonunda Makbule Hanım; kendine denk bir adamla evlenir.
👉 Romanın geniş özeti için tıklayınız.
Kırık Hayatlar
Yazan: Halit Ziya Uşaklıgil
Ömer Behiç ailesine bağlı bir doktordur. O dönemin yozlaşmış ailelerinden birinin kızı olan Neyyir, doktoru baştan çıkarır. Ailesiyle gizli ilişkisi arasında bocalayan Ömer Behiç , küçük kızı Leylanın menenjitten ölmesi üzerine bunu ilahi bir uyarı kabul eder ve ailesine döner.Yazan: Hüseyin Rahmi Gürpınar (Bağımsız)
Halley kuyruklu yıldızının dünyaya yaklaşmasıyla, bu olayın İstanbulda yarattığı heyecan anlatılır. Yazar bu olayı eğlendirici bir anlatımla verirken bilimin ve düşüncenin savunmasını da yapmaktadır.Yazan: Halit Ziya Uşaklıgil
İstanbul'da orta halli bir ailenin çocuğu Ahmet Cemil, mülkiyeyi bitireceği sırada babasını kaybeder, ailesinin geçimini sağlayabilmek için dersler vermeye başlar. Bu arada büyük ümitler verdiği eserini tamamlamaya çalışmaktadır. Ümitleri bir süre sonra ümitsizliğe döner. Kız kardeşi İkbal, kocasının eziyetleri sonucunda ölür. Sevdiği kadın Lamia başkasıyla nişanlanır. Eseri beklediği ilgiyi görmez. Ahmet Cemil kitabını yakar, annesini de alıp bir gemiyle İstanbul'dan ayrılır. Yemen'de bir ilçe kaymakamlığı görevini kabul eder ve oraya gider.Yazan: Hüseyin Rahmi Gürpınar (Bağımsız)
Matmazel Angel aşıklarının biriyle İstanbul'a gelmiş bir Parislidir. İki ay sonra sevgilisi tarafından yüzüstü bırakılır. Fransız bir ailenin yardımıyla Dehri Efendinin konağına girer ve onun çocukları Nezahat ve Nazmiye öğretmenlik yapmaya başlar. Bir süre sonra ailenin erkeklerini baştan çıkarma planları yapan Angel, aptal torun Samiden başlayarak ailenin reisi Dehri Efendiye kadar tüm erkekleri baştan çıkarır.Yazan: Halit Ziya Uşaklıgil
Annesi vereme yenik düşmüş ve kendisi de bu illetin pençesinde yaşam mücadelesi veren Nemide'nin yer aldığı bir aşk üçgeni romanın asıl konusunu oluşturur. Nemide ve babası, dış dünyadan uzak bir köşk yaşantısı sürmektedir. Nemide, düzenli olarak ziyarete gelen Nail'e aşıktır. İki genç nişanlanır ancak Nail bir başkasına aşıktır. Durumu sezen Nemide, bir süre sonra gerçeği kabul ederek aralarından çekilir. Bir süre sonra da vereme yenik düşerek ölür.Yazan: Halit Ziya Uşaklıgil
İkici Abdülhamit istibdadının son yıllarında geçen roman Meşrutiyet aydını olarak idealize edilen Süleyman Nüzhet'in çevresinde gelişir. Süleyman Nüzhet; geçim sıkıntısı çekmeyen, iki yabancı dil bilen, yerli ve Batılı sanat dergilerini takip eden kültürel bir karakterdir. Eserde, yazarın diğer eserlerinde pek rastlanmayan toplumun köklü meselelerini işleme eğilimi görülür. Olay örgüsü, aydınların karamsarlıkları, hafiye teşkilatı olarak bilinen jurnalleme ve onun oluşturduğu olumsuz tablo, sansür mekanizması, ulusun yoksulluğu ve memurların yolsuzlukları ekseninde gelişir. Yaşanan bütün olumsuzluklar, iktidarın tutumuyla ilişkilendirilir. Roman istibdat yıllarında yurdu değiştirmek isteyenlerin mücadelesini roman türünün imkanları çerçevesinde ele alıp işler.👉 Romanın geniş özeti için tıklayınız.
Yazan: Halit Ziya Uşaklıgil
Halit Ziya'nın ilk romanıdır. Romanda, kötü yola düşen çaresiz bir genç kızın, annesi öldükten sonra yaşadığı trajik olaylar anlatılmaktadır. Romanın kahramanı Mazlume dört yaşına kadar babasız yoksul bir çocukluk yaşarken annesi Besime Hanım'ın ölmesi üzerine on üç yaşına kadar komşuları Rahime Hanım'ın yanında yaşamıştır. Rahime Hanım'ın da ölmesi ile ortada kalan Mazlume, sokakta tanıştığı Mihriban adındaki bir kadın tarafından evine gelmesi için ikna edilir. Tanımadığı bir kadının evine gitmek zorunda kalan genç kız, Mihriban Hanım ve kızı İkbal'in hayatlarını fuhuşla kazandıklarını sonradan öğrenecektir.
Meftun, 15 yaşlarındayken babasını kaybetmiştir. Batı hayranı olan amcası tarafından eğitim için Paris'e gönderilmiştir. Ancak Meftun, Paris'te gezip tozmak dışında hiçbir iş yapmamıştır. Batılı tarzda bir hayat sürmeye ve etrafındakileri bu konuda bilgilendirmeye, elinden düşürmediği görgü kuralları kitabı ile ailesine Batılı yaşam tarzının inceliklerini (!) öğretmeye çalışır. Meftun, kız kardeşi Lebibenin zengin komşuları Kasım Efendinin oğlu Mahir ile evlenebilmesi için çaba gösterir. Kendisi için de Kasım Efendi'nin kızını düşünür. Böylelikle Kasım Efendinin bütün servetine konacaktır. Kasım Efendi, geleneksel yaşama tarzını benimsemiş, alafrangalıktan hiç hoşlanmayan bir adamdır. Meftun, çevirdiği dalaverelerle Kasım Efendi'yi ikna eder. Lebibe Mâhir'le, Meftun da Edibe ile nikâhlanır. Ancak Meftun, cimriliğiyle tanınan Kasım Efendinin servetini ele geçiremediği gibi hem başlık parası ödemek hem de Edibe ve Mâhire bakmak zorunda kalacaktır.
👉 Romanın geniş özeti için tıklayınız.
Yazan: Safvet Nezihi (Bağımsız)
Romanda, annesi ve kız kardeşiyle bir köşkte rahat ve mesut bir hayat süren Necdet'in sonu kötü biten aşk macerası anlatılmaktadır. Necdet, komşularının kızı Meliha'ya aşık olur. Sevdiği kızın, yakın arkadaşı İbrahim Şemsi ile evlenmesine dayanamayan Necdet, sinir krizleri geçirir. Meliha'dan uzaklaşmaya başladığı sırada Meliha kendisine yakınlık göstermeye başlar. Aşkına yenik düşen Necdet, sonunda intihar edecektir.
İlgili Sayfalar
Servetifünun Edebiyatına Giriş
Servetifünun Öykü ve Roman
Servetifünun Sanatçıları Özet Anlatım
Servetifünun-Fecriati-Bağımsızlar Çıkmış Sorular
Eser Özetleri Testi 1
Eser Özetleri Testi 2
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası