yazarlara sorulacak sorular / Bana en çok sorulan soru | Doğan HIZLAN Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler

Yazarlara Sorulacak Sorular

yazarlara sorulacak sorular

Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

SIKÇA SORULAN SORULAR (SSS) / Frequently Asked Questions (FAQ)

Soru 1.Derginizin Mart (Haziran, Eylül ya da Aralık) sayısı için makale göndermek istiyorum sayı dolu mu?

Cevap:Dergimizde sayıya özgü makale kabulü usulü yoktur. Dergimize değerlendirilmek üzere gönderilen makale çalışmaları için herhangi bir sayı, hakem, süre ve yayınlanma garantisi verilememekte olup, yayın koşulları tamamen hakem sürecinin tamamlanmasına, yetkili kurul/komisyonların ve editörün iznine ve uygun sayının yayım tarihine bağlıdır. Dergimiz her sayısında belirli bir sayıdan fazla makale basamamaktadır. Dolayısıyla tüm süreçleri biten çalışmalar dahi yayımlanmaları planlanan uygun sayıları beklemekte ve önce süreçlerinin sonuçlanma tarihi, daha sonra da gönderilme tarihine göre sıralanarak uygun sayıda yayımlanmaktadır.

Soru 2.Makalem yayınlandıktan 5 gün sonra makalede bir hata olduğunu fark ettim, düzeltir misiniz?

Cevap:Yayımlanan makaleler tüm düzeltme süreçlerinde ve basım öncesinde yazara kontrol etmesi / son okuma yapması için gönderilmektedir. Bu aşamalar dikkatle geçilip hatalara mahal verilmemelidir. Sayılar yayımlandıktan 5 gün sonra sistem tarafından düzeltmelere kapatılmaktadır ve düzeltme mümkün olmamaktadır. Ayrıca sayılar indekslere gönderilmekte ve taranmaktadır, dolayısıyla düzeltme yapılabilse bile indekslerde taranan versiyonlar hatalı olarak kalabilecektir. Herhangi bir çalışma yayımlandıktan 5 gün sonra kritik bir hata yapıldığı fark edilirse bu editörlüğe bildirilir ve takip eden sayıda erratum/düzeltme yayımlanabilir. Fakat buna mahal vermeden yayım öncesi tüm kontrollerin dikkatle yapılması şiddetle tavsiye edilir.

Soru 3.Makalemi gönderdikten sonra işlem bitiş tarihi geçmiş ya da sürekli güncellenmektedir, bu ne demektir?

Cevap:Herhangi bir çalışma dergiye gönderildiği andan itibaren ön değerlendirme, hakem davet edilmesi, hakem değerlendirmesi, (varsa yazar düzeltmeleri), karar bekleniyor ve yayın sürecinde gibi süreç adımlarını izlemeye başlar. Bu adımlardan her birine başlandıkça sistem tarafından önceden ön görülmüş bir tarih atanır. Fakat işlemler bu tarihe kadar bitmeyebilir. Örneğin hakem atamaları yapılsa bile belirlenen süre içinde hakemler dönüş yapmayabilir. Bu hallerde uzatma verilerek tarih uzatılabilir ya da yeni hakemler atanabilir. Her durumda ön görülen işlem bitiş tarihi güncellenecektir. Bu normal bir süreçtir. Tarih güncellemelerinden sonra e-posta ya da başka yollarla tarihlerin değiştiği noktasında editörlüğe uyarı ya da hatırlatma yapılmasına gerek yoktur. Bu işlemler editörlük tarafından yapılmaktadır. Bazı durumlarda öngörülen işlem bitiş tarihine kadar işlem tamamlanmayıp tarih aşıldığında ilk editörlük müdahalesinde tarih yine güncellenecektir. Tarihin aşılması makalenin değerlendirme sürecinden çıktığı anlamına gelmemektedir.

Soru 4.Bir makale için hakemlik yaptım, bunu nereden görebilirim?

Cevap:Her sayıda ilgili sayı ile bir önceki sayı arasındaki tarihler arasında kabul ya da reddedilmiş tüm makalelere hakemlik yapanların listesi yayımlanmaktadır. Bu listede ismini göremeyen ya da herhangi bir sebeple ismi basılmamış olan hakemler hakemlik belgesi de talep edebilirler. Belgeler hakemlik yapıldığının Dergipark sistemi üzerinden teyit edilmesinden sonra e-posta yolu ile talep eden hakeme ulaştırılır.

Soru 5.Makalemi göndereli biraz uzun bir süre geçti, acaba unutulmuş ya da kaybolmuş olabilir mi? Bir sorun mu oldu?

Cevap:Sistem üzerinden kurallara uygun olarak yüklenmiş hiçbir çalışmanın kaybolması ya da unutulması gibi bir ihtimal söz konusu değildir. Süreçlerin uzaması tamamıyla hakemlerin dönüş yapıp yapmaması ile ilgilidir. Dönüş yapmayan hakem olursa yerine yeni hakemler, hakeme verilen hatırlatma süresi bittiğinde, atanacaktır.

Soru 6.Hakemlik daveti geldi ama linke tıkladığımda hata veriyor, çalışmayı göremiyorum.

Cevap:Dergipark sistemine üye olduğunuz mail adresi ve hesap ile hakemlik daveti gelen mail adresi farklı ise ya da hakemlik daveti linkini tıkladığınız esnada başka bir dergipark hesabı ile oturum açık kalmışsa bu şekilde bir hata oluşacaktır. Yapılması gereken dergiparktan çıkıp davet gelen e-postayla aynı olan kendi hesabınızla tekrar dergiparka giriş yapmaktır. Eğer o e-posta ile dergipark üzerinde hesabınız yoksa hesabınız olan e-posta üzerinden tekrar hakemlik ataması yapılmasını editörlükten talep edebilirsiniz.

Soru 7.Akademik atanma/yükselme süreçleri için acele yayımlamam gereken ya da verileri çok çabuk eskiyecek bir makalem var, derginize göndermeli miyim?

Cevap:Dergimizle ilgili tüm süreçlerin ortalama ne kadar sürebileceğine dair bilgiler İstatistikler ve yayım süreci başlıklı şu bağlantıda: funduszeue.info verilmiştir. Burayı inceleyerek bir fikir edinebilir ve çalışma gönderip göndermeme konusunda bir karar verebilirsiniz. Çalışma dergimize gönderilip süreçleri başladıktan sonra acele edilmesi konusunda yapılacak talepler mevcut şartlar ve daha önceden gönderilmiş makalelerin durumları da göz önünde bulundurularak gerçekleştirilememektedir.

Soru 8.Derginize makale göndermek istiyorum ama etik kurul raporu yok, gönderebilir miyim?

Cevap:TrDizin kriterleri ve dergi yayın kurulu kararları gereği dergimize yılı öncesi gönderilmiş ve süreçleri devam eden çalışmalar ve öncesi tamamlanmış tezlerden üretilmiş makaleler hariç diğer etik kurul onayı gerektiren tüm çalışmalar için etik kurul raporunun bir nüshası talep edilmektedir.

Soru 9.Gönderdiğim çalışma ön değerlendirmede reddedildi- ön değerlendirme olması gerektiğinden çok daha uzun sürdü, nedeni ne olabilir?

Cevap:Ön-değerlendirmede yazım kurallarına tam uymayan (bkz. funduszeue.info), şablona tam ve eksiksiz yerleştirilmemiş, derginin kapsamına tam uygun olmayan, derginin hakem bulamayacağı çalışmalar ve yayın kurulu tarafından dergide yayınlanması uygun görülmemiş (konu, yöntem vb. bilimsel sebeplerle uygun görülmemiş olabilir) çalışmalar ön değerlendirme aşamasından geçemez ve hakeme gönderilmeden reddedilir.

Soru Hakemler çalışmamın kabul edilmesi yönünde karar verdi, hemen doi numarasını gönderebilir misiniz?

Cevap:Bir makalenin hangi sayıda yayımlanacağı makalenin süreçlerinin bitiş tarihi, gönderilme tarihi ve yayın kurulunun resmi onayı sonrası kesinleşmekte ve doi numarası da bu aşamadan sonra alınmaktadır. Hakemler kabul yönünde karar vermiş olsalar bile makalenin yayımlanması editör ve yayın kurulu onayına bağlıdır. Dolayısıyla hakem kararı sonrası hemen doi alınması mümkün değildir.

Soru Çalışmamı sisteme yükledikten sonra süreçlerden nasıl haberdar olacağım, e-posta ya da başka yollarla sormam ve takip etmem gerekli midir?

Cevap:Bir çalışma sürece alındıktan sonra her aşamada dergipark sistemi o aşama ile ilgili yazar, hakem, editör, son okuyucu vb. tüm ilgililere e-posta göndermektedir. Yazara e-postalar makaleyi yüklerken kullandığı üyelik e-posta adresi üzerinden gönderilmektedir. Bu e-postaları takip etmek süreç takibi için yeterli olacaktır.

Soru Bir kongre bildiri kitabında tam metni basılmış çalışmayı makaleye çevirebilir miyim?

Cevap:Daha önce bir bilimsel toplantıda sunulmuş, özeti-geniş özeti basılmış ya da herhangi bir tezden üretilmiş yayınlarda yazarın bunu mutlaka hem sisteme yüklerken hem de kapak sayfasında belirtmesi gerekmektedir. Bu konuda herhangi bir eksiklikten dolayı dergi sorumlu tutulamaz. Ayrıca daha önce herhangi bir yerde sunulmuş ve tam metin bildiri olarak yayınlanmış olan çalışmaların makaleye çevrilerek dergimizde yayımlanması için gönderilmesi uygun görülmemektedir. Bu şekilde bir çalışma hakemlik süreçleri tamamlansa bile intihal raporunda benzerlik oranı çok yüksek çıkacağından dolayı da reddedilir.

Soru Bir tezden üretilmiş çalışmaya danışman, ikinci danışman ve tez yazarı dışında farklı yazar ekleyebilir miyim? Ya da danışmanımı ya da öğrenciyi yazarlıktan çıkarabilir miyim?

Cevap:Dergi etik politikamız olarak tezden üretilmiş çalışmalarda üçüncü şahısların yazar olarak eklenmesini ya da danışman veya öğrencinin çıkarılarak tek yazarlı yayın yapılmaya çalışılmasını uygun görmemekteyiz. Eğer danışman öğrencisinin tez makalesinde isminin bulunmamasını kendi rızası ile talep etmişse bu talebin dergimize gönderilmesi ve ilgili tez danışmanına da teşekkür bölümünde teşekkür edilmesi gerekmektedir. Bunun dışında başka yollar tercih edilmiş çalışmalar ön değerlendirmede, sonradan fark edilirse de sürecin herhangi bir adımında reddedilecektir.

Soru Derginize gönderdiğim/göndereceğim çalışmam için hakem önermek istiyorum, önerebilir miyim?

Cevap:Dergimizde çift kör hakemlik usulü esastır. Hakem önerileri kabul edilmemektedir.

Soru Derginizden hakemlik daveti aldım, değerlendirmeyi yapıp sonucu e-posta yolu ile göndersem olur mu?- Değerlendirme raporunu yazdım değerlendirme formunu doldurmasam olur mu?

Cevap:Değerlendirme formu doldurulmadan sistem üzerinde hakem kararı kesinleşmemektedir ve dolayısıyla hakemlik yapılmamış görünmektedir. Kıymetli hakemlerimizden değerlendirme formlarını doldurmalarını talep etmekteyiz.

Soru Önceki sayılardaki makalelere bakarak hazırladığım çalışma ön değerlendirmeyi geçemedi bu neden olabilir?

Cevap:Dergi kural ya da kurulları, dergi şablonu, taranılan indeks kriterleri vb. değişmiş/güncellenmiş olabilir. Lütfen dergi sitesinden yazım kuralları ve makale şablonunu inceleyerek çalışmaları düzenleyiniz.

Dergimize yaptıkları katkılardan dolayı tüm yazarlara ve hakemlere teşekkür ederiz.

Not: Sıkça sorulan sorular kısmında değinilen hususlarla ilgili e-posta ya da başka yollarla gelen sorular yanıtlanamamaktadır. Bu sebeple herhangi bir sorunuz olduğunda lütfen önce bu bölümü okuyunuz.

Sevim Hanım, Çay ilkokulundan, Çaydanlıktan, çocukların bakışlarıyla güzelleştirdiği yeşil ve mavinin şehri Rize’den merhabalar, Çaydanlık dergisinin 3. sayısının dosya konusunu “Çocuk ve Edebiyat” olarak belirledik. Dergimiz bir şey söylemek, bir şey paylaşmak isteyenlerin dergisi. Bu niyetle yayına başladık. Sizinle bu görüşmeyi yapabilmek de dergimiz ve çocuklarımız adına bizi fazlasıyla mutlu ediyor. 


Bir röportajımızda uçurtma ile ilgili şöyle diyorsunuz: “Bir ara nasıl olduysa ip kaçtı elimden, uçurtma göğe karıştı. Çok çok üzüldüm ama geri döneceğine de inandım. Kuyruğun bizi dost kıldığı inançla aylarca her sabah penceremi açtığımda ‘ben geldim” deyişini bekledim .

” Şimdiki çocukların beklediği bir uçurtma var mı?


Uçurtmanın ipinin kopuşu simgesel anlamda, anlaşılamamaktan ötürü yalnız kalışa, küçük bir umut kırıntısıyla hayatı yeniden yakalama beklentisine karşılık geliyor. Günümüzde kendin olmak, kendi sesine kulak vermek, kendini önemsemek üstüne çok söz edilirken, başkasının sesine kulak vermenin, duygularındaki derinliğe ulaşabilmenin değerine daha az odaklanıyoruz. Hız çağında kotarılması gereken onca gerekli gereksiz iş arasında  sürüklenirken duygularımız üstüne yoğunlaşma fırsatı bulamadan kendimizi birbiriyle alakasız bir çok konunun içinde buluyoruz. Çocuklar da yetişkinlerle birlikte benzer tempolarda kendi kendilerine kalma zamanlarından kaybediyorlar. Yalnız kalmak, bir grubun içinde yer yer alamamak korkusu yüzünden görünmez olmak ya da kendini gösterebileceği bir alanda var olmak gibi ikilemler arasında kalakalıyorlar. Bildik kodlar üstünden toplumla, insanla kurulan ilişkiler, başkalarının deneyleriyle hayatlara yön vermeler daha az düşünerek yol almayı gerektiriyor.  Uzun ve incelikli düşüncelere sabrımız kalmayabiliyor.  Oysa bakışlarımızı içimize, başkalarının duygularını anlamaya yönelttiğimizde kendimiz ve başkaları hakkında bildiklerimizin yetersizliğine ulaşıyoruz. Her çocuk özeldir ve yetişkinlerden farklı algılarla nesneleri, duyguları anlamlandırır, hayallerine kanat takar. Her çocuğun ipi kopan uçurtmasına yüklediği duyarlıklar ve bekleyişler benzersizdir ve kulak vermeye değer.

Her çocuğun ipi kopan uçurtmasına yüklediği duyarlıklar ve bekleyişler benzersizdir ve kulak vermeye değer.


-Kitap isimlerinizde çocuksu bir dil fark ediliyor, bu çocuklarla aynı dili konuşmak anlamına geliyor, iletişim bir beceri işi. Yaşadığımız yüzyılda çocuklarla aynı dili kullanmak mümkün mü, Bunu ne kadar başarabiliyoruz? 


Bir yetişkin olarak çocukla aynı dili konuşmak mümkün değil. Çocuksu bir dili taklit etmekten ziyade çocuğa göz hizasından bakmanın, algı biçimine ve diline yakın hissetmenin çocuk edebiyatı yaratıcıları için anlam taşıdığına inanırım. Çocuklar kitaplarımı okurken ‘benim aklımdan geçenleri yansıtmış, ben de yazabilirim,’ duygusuna kapıldıklarını söylerlerse  aramızda bir ortaklık, bağlantı kurulmuştur, diye düşünürüm.


Sevim Ak’ın bir çocuk tanımı var mıdır? Öğretmen kimi öğretir, anne-baba kime velilik yapar, yazarlar kime kitap yazarlar?


Çocuk sorular sorarak, deneyerek, sezgilerle, algılarla dünyayı anlamlandırmaya çalışan varlıktır. Öğretmen çocuğun içinde yaşadığı topluma uyumu için yetenek, bilgi ve becerileri geliştirmekle ilgilidir, ebeveyn gelenekleri ve edindiği kültür doğrultusunda zihinsel, psikolojik, sosyal gelişiminde rehber olur. Yazarlar felsefi sorular üstüne düşündürterek, farklı yaşam biçimleriyle tanıştırır, başka bir dünyanın mümkün olduğunu düşünmelerine aracı olur.        


Çocuk kitabı yazmak çocuksu kalmayı gerektiriyor mu? Sevim Ak’ın çocuksu dediği yanları var mıdır? Bahseder misiniz? 


Çocuk kitabı yazmak için çocuğu anlama isteğinin, çocuğun düşünce biçimi ile bağ kurabilmenin önemi yadsınamaz. Yetişkinlere yazan yazarlar çocuk kitabı yazmayı pek tercih etmezler. Büyürken gelişirken edinilen deneyimler, travmalar, zihinsel yüklenmeler, içsel derinleşmeler  yani çocuklukla bağı koparan bir çok etmen çocuğun diline ve dünyasına yakınlaşmada engel oluşturabilir çünkü. “Çocuksuluk” ifadesinde üstü örtülü bir küçümseme hali sezerim. Oysa çocukluk evresi hayata, evrene dair sayısız sorular sorulup merak duygusuyla keşiflerin yapıldığı hayatın en zengin çağıdır. Sanat ve Felsefe çocukluktaki merak, keşif ihtiyacı ve saf sorular silsilesiyle ortaya çıkmıştır. Bu yaşımda ben de hala soru sorar, merak duygumu diri tutar, sanatla, öğrenmekle bağımı koparmamaya çalışırım.     


Çocukluğunda sizi etkileyen kitaplar veya yazarlar hangileridir? Bugün bu alanda “bir çocuk şu kitapla kesinlikle karşılaşmalı” dediğimiz kitaplar var mıdır? 


Çocukluğumda klasiklerin kısaltılmışlarını ve çizgi romanları bolca okudum. İlkokulu bitirene kadar yaşadığım Samsun’da kırtasiyelerde bulabildiğim çocuk kitapları onlardı. Son yıllarda yüzlerce yerli ya da çeviri çocuk- gençlik kitabı elimden geçiyor. Sevdiğim yazarlar, kitaplar sürekli çeşitleniyor. Çocuklar hangi konulara ilgi duyarlarsa o alanda yazılmış bir çok  seçenek önlerine konulabilir artık. Sevdiğim yazarlar denince ilk aklıma gelenler; Roald Dahl, Sepuveda, David Almond, Christine Nostlinger, David Boyne, Angela Nanetti, Andreas Steinhofel … 
    
Bugün çocuk kitapları veya dolaylı olarak çocuk edebiyatı dediğimizde bunun bir tanımı, sınırı var mıdır? Olmalı mıdır? Z kuşağının kitapla ilişkisi “yeni açılımları” beraberinde getiriyor mu?


Çocukluk çağındakilerin hayal gücünü geliştiren, duygu ve düşüncelerine yer veren kitaplar çocuk yazını kapsamına girer. Çocuk edebiyatı ise çocuğun olduğu kadar yetişkinin de zevkle okuyacağı, sanatçı duyarlığı ve inceliğiyle yazılmış, karakterleri, olay örgüleriyle çocukları cezbeden, farklı hayatlara götüren, eleştirel, sorgulayıcı bir bakışla yazılmış kitapları anlıyorum. Z kuşağı gençleri teknolojik çağın çocukları olarak dünyaya gözlerini açtılar. Bilgiye ulaşmanın kolay ama iletilen anlamın zayıfladığı, insanların duyarsızlaştığı bir dünya bu. Digital dünyanın dilini, geleneklerini hikaye anlatmanın yeni yolu digital oyunlarla öğrendiler. Onlar aracılığıyla dünya arkadaşları edindiler. Ekranlar yoluyla daha çok kelime okunmasına karşın gerçek okur yazarlık o mu değil mi tartışması da süreceğe benzer. Geçen yüzyıllardan beri okunagelen pek çok masal, antik mit ve klasikleşmiş hikayenin modası geçmiyor, digital oyunların içinde yer alabiliyor, alışkanlıklar değişse bile ilgi oluşturmaya devam ediyor. Teknoloji dostu Z kuşağı gençleri iklim değişikliği, enerji krizi, uzay, yapay zeka, robotlar, nükleer savaş… gibi konulara ilgi duyuyor, fantastik, bilim kurgu okumayı seviyorlar.  E-kitap, sesli kitap uygulamaları aracılığıyla- ülkemizde yaygın kullanılmasa da- ulaşım araçlarında, yürürken, en ücra bölgelerde edebiyata erişim şansı bulabiliyorlar. Gerçeklikle kurdukları bağlar ise sandığımızdan güçlü. Sorun, travma odaklı gerçekçi edebiyat eserleri de tercihleri arasında.  Tarih boyunca nasıl sözlü kültür ve yazılı kültür örnekleri bir arada var olduysa modern dünyada da digital  hikaye anlatıcılığı ile roman, öykü kitaplarının aynı potada olacağına inanıyorum.
 Kitaplarınızda sizi yalnız bırakmayan kahramanlar var sanırım, Toto ve Melo’yu (Toto’nun Sınıfı, Toto v e Şemsiyesi) buna örnek gösterebilir miyiz? Bir karakter nasıl var olur? İlk kitabınız “Uçurtmam Bulut Şimdi”den bu yana sizi yalnız bırakmayan bir çocuk var mıdır?
Karakterler kendi kendini yaratıyor sanki. Uzun süre bir karakteri oluştururken onun o yaşa kadar geçirdiği evreleri, ailesini, yaşadığı mekanları, ilişkilerini, zevklerini, huylarını, hobilerini ayrı bir deftere yazdım. Her ana ve yan karakter için ayrı ayrı hayat öyküleri kurguladım. O bilgileri kitapta kullanmadım ama bana karakterlerin başkalarıyla ilişkileri, konuşma biçimleri, tavırları, duygu aktarımı konusunda yardımcı oldular. Karakterler içinde ilk göz ağrım, ilk kitabımın ana karakteri Meltem’dir. Onda da öteki karakterlerde de bir parça kendim varım. 


Düşlere Sobe, Horoz Adam ve Korsan gibi tiyatro oyunlarınız yanında bir dönem köylerde, yatılı bölge okullarında okuma ve yazma atölyeleri de yaptınız. Güneşin Çocukları bize ne söyledi, ne söylüyor.


Annem ve babam öğretmendi, çocukluğum Samsun’da geçti. Anadolu’daki çocukların dünyalarına çok yabancı değildim. Ama çocukluktan 30 yıl kadar sonra mezralara kadar uzanan yolculuklarımızda günümüz köy çocuklarının dünyasına girebilme şansına eriştim. Çok çocuklu ailelerin üyesiydiler, bahçede, tarlada, çocuk bakımında, tarım işçiliğinde, çobanlıkla uğraşıyor, okula geç başlıyor, erken ayrılıyorlardı. Büyük kent çocuklarının yaşadığı çocukluğu, oyunlu hayatı yaşamadan yetişkin dünyasının sorunlarıyla baş ediyorlardı. Çok zeki, hayata dört elle sarılmış çocuklar gördüm, onlardan çok şey öğrendim. Edebiyatımın rengi o yolculuklarla büyük değişime uğradı. Çocuk sorunlarını dert edinmiş bir türe doğru evrildiğimi gördüm.


Son yıllarda kitap fuarlarında, kitapçılarda çocuk kitaplarının çok fazla öne çıktığını görüyoruz. İnsanlar bir şeylerin farkına mı vardı? Çocuk kitaplarının sayısındaki bu artış bir niteliği beraberinde getirebilecek mi ? Yoksa durum niteliğin tersine nicelik olarak tüketimi mi destekliyor. Bu alanda bizi neler bekliyor.


- Anne, baba ve öğretmenler bebeklikten okul çağına uzanan yolda kitaplarla, sanat eserleriyle erken tanışan çocukların duyarlıklarının arttığını gördüler. Çocuk kitapları eğitimde yaygın olarak kullanılıyor artık. Son 10 yıldır çocuk yazını genç yazar ve çizerlerin ilgi gösterdiği bir alan oldu. Bu ilgi,  çeşitliliği ve yayınevi rekabetleri etkisiyle kaliteyi de arttırdı. Bu nedenlerle şu sıralar dolaşımda her konuda, büyük çeşitlilikte çok sayıda kitap var. Tutan bir kitabın benzerlerini de bulmak mümkün. Bir yayınevinin basmaya uygun göremediği bir kitap dosyasının birkaç ay sonra başka bir yayınevince yayınlandığını görebiliyoruz. Bugünkü okurun tüketmesine yönelik, yarını belirsiz , tüketim amaçlı üretilmiş çok sayıda kitap nitelikli ürünleri de gölgeleyebiliyor bazen.  Gelip geçici bu süreçte kimi yazar ve çizerlerin bir kısmının yolculuğu uzun soluklu olacak, bir kısmı ise başka alanlara kayacaklar, diye düşünüyorum.   


Sevim Hanım, bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Biz hiç yaşlanmayan çocuklar olarak gökyüzüne bakmaya devam edeceğiz. 
 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası