fitik asit ne işe yarar / Fitik Asit Nedir? Fitik Asit Ne İşe Yarar?

Fitik Asit Ne Işe Yarar

fitik asit ne işe yarar

 Fitik Asit Nedir?



08 Mart 2021 Pazartesi

Beslenmede Hububat ve hububat ürünlerinin rolü büyüktür.


Günlük alınması gereken kalorinin %53’ü hububattan olmalıdır. Fitik asit hububatta doğal olarak bulunan ve beslenme kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir faktördür. Fitik asit (inositol hekzofosfat (myoinositol 1,2,3,4,5, 6 hekzakis dihidrojen fosfat-IP6) ya da fitat) birçok bitki hücresinde depo halinde bulunan fosfordur. En yüksek oranda buğday, pirinç, arpa, çavdar gibi tahıllarda, baklagil ve sert kabuklu yemişlerde bulunur. Enginar, incir, patates ve çilekte orta düzeyde, elma, brokoli, havuç ve yeşil fasulyede iz miktarda bulunur. Bitkiler açsından son derece önemli bir bileşendir.

Bitkilerin çimlenmesi ve büyümesi için gerekli olan yüksek enerjili fosfatı depolar. İnsanlar bu yapıdaki fosforu sindiremezler çünkü insanlarda bu yapıyı parçalayabilen fitaz enzimi yoktur. Fitaz enzimi fitik asitten fosforu ayırmak için gerekli olan bir enzimdir. Fitik asit, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko gibi önemli mineraller ile bağ oluşturur ve mineraller fitat tarafından serbest bırakılmadığı için mineral eksikliğine neden olur. İnsanlar, özellikle çocuklar ve gelişen ülkelerdeki çocuklarda, vücut için gerekli temel mineralleri az miktarda alım sonucunda istenmeyen etkiler görülebilir. Gelişen ülkelerde en çok izlenen yol, tahıl ve tohumların fermantasyonu ile bu minerallerin kullanılabilirliğini arttırmaktır. Birçok bakteri fitaz enzimini etkin hale getirir. Laktik asit bakterileri tarafından tahıl ve tohumların fermantasyonu sonucu, fitat molekülü parçalanarak minerallerin kullanılabilirliği (biyo aktivitesini) arttırılmıştır.

Fitik asit tahıllarda tanenin farklı morfolojik bölümlerinde düzenli bir şekilde dağılım göstermez. Genellikle alöron tabakasında konsantre olmuştur. Endospermde ve ruşeymde azdır. Mısırda diğer tahıllardan farklı olarak fitik asitin %80 den fazlası embriyoda bulunur. Fitik asit miktarı buğdayda %0,60-1,35, arpada %0,97-1,13, mısırda %0,53-0,89, yulafta %0,77-1,01, tritikalede %0,50-1,89 arasındadır. Görüldüğü üzere bütün buğday tanesinde ortalama 1000 mg/100 g düzeyinde fitik asit varken, buğday kepeğinde 2800 mg/100 g düzeyindedir. Buğday ununda ekstraksiyon oranı arttıkça fitik asit miktarı da artar. Sürekli kepekli ekmek tüketimi mineral eksiğine neden olabileceği için mümkün olduğunca ekmek tüketiminde çeşitliliğe gidilmesi önerilmektedir.

Kaynak:
Nermin B. (2002) “Fıtık Asıtın Beslenme Açısından Önemı Ve Fıtık Asıt Mıktarı Düsürülmüs Gıda Üretım Metotları” S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 16(30): 79-83
Akay A. ve Ertaş N. (2008) “Farklı Çinko Seviyelerinin Nohutun Fitik Asit Miktarına Etkisi” Türkiye 10. Gıda Kongresi; 21-23 Mayıs 2008, Erzurum
 
İGMYO Gıda İşleme Bölümü
Gıda Teknolojisi Programı
Gıda Yüksek Mühendisi
Öğr. Gör. Aslı Muslu Can

Fitik Asit Nedir?

Fitat şeklinde de bilinmekte olan fitik asit, bitkilerin tohumu ve kabuğunda birikmekte olan bir maddedir. Bu madde; baklagiller, yağlı tohumlar ve sert kabuklu kuruyemişlerde daha fazla olur ve bedene yarar sağladığı kadar zararlı etkenleri de bulunmaktadır. Bu yüzden dengeli biçimde alınmalıdır. Fitik asit; kalsiyum, çinko, magnezyum, bakır ve demir gibi beden için önemli minerallerin emilimini engellemektedir. Bundan dolayı anti besin maddesi olarak da bilinmektedir.

İnositol polifosfat şeklinde de adlandırılan fitik asit, inositol adlı kimyasal molekülün fosfor içeren bir formunu oluşturur. Yani fitik asit, bitki tohumların ve kabuklarında fosforun bir saklanma biçimidir. Tohum filizlendiği zaman fitik asit bölünür ve bitkinin gereksinim duyduğu fosforu dışarı çıkarır. Pek çok besin maddesinde olan bu asit; bedende çinko, kalsiyum ve demir gibi minerallerin yoksunluğuna yol açabilir. Bundan dolayı fitik asit zararlı olduğu kadar faydası bulunan da bir madde olarak değerlendirilir.

Antioksidan özelliği nedeniyle deriye sağladığı yararlar oldukça önemlidir. Bu özellik sayesinde oksidatif stresi düşürerek başta kolon kanseri olmak üzere türlü kanserin oluşmasını engellemeye katkı sağlar.

Fitik Asitin Bulunduğu Besinler Nelerdir?

Fitik asit, fosfor mineralinin bir saklanma şeklidir ve bundan dolayı en çok bitkilerin tohumlar ve kabuk kısmında bulunur. Bundan dolayı; yağlı tohum, tam tahıllar ve tohum kısımları tüketilmekte olan baklagillerde mevcuttur. Fitik asit denildiği zaman akla ilk gelen tam tahıllar, kuruyemişler, yağlı tohumlar gelir. Bununla birlikte baklagillerde de fazla seviyede yer alır. 

Besinlerdeki Fitik Asit Oranı Nasıl Düşürülür?

Bitkilerde mevcut olan fitik asit oranı, olağan yollar ile filizlenme sırasında fosfora dönüşüp azalmaya başlar. Ancak baklagiller ve bazı tahıllar gibi tohum olarak tüketilmekte olan gıdalarda fitik asit fazla oranda mevcuttur. Bu durumla beraber fitik asit, mineral emilimini kötü etkiliyor diye bu gıdaların tüketimini düşürme uygun değildir. Çünkü baklagiller ve tam tahıllı besinler gibi gıdalar, beden için oldukça önemli besin maddeleri içerir.

Gıdalardaki fitik asit oranını düşürmek için türlü teknikler uygulanır. Örnek olarak kuru baklagilleri pişirmeden evvel suda bekletmek, fitik asit oranını önemli seviyede düşürür. Fitik asit oranını düşren öteki uygulamalarsa fermantasyon ve pişirme yöntemidir. Pişirmenin ardından gıdalardaki fitik asit oranı yaklaşık yüzde 80 seviyesinde düşer.

Fitik Asit Cilde Sağladığı Yararlar Nelerdir?

Fitik asit; cilde sağladığı yararlar sebebiyle maske, tonik, peeling malzemeleri gibi bazı dermokozmetik ürünlerde genellikle tercih edilir. Antioksidan özelliği sayesinde pek çok cilt bakım malzemesinin bileşenine katkı sağlar.  Fitik asit, hücreleri cildi yenileyerek ölü deri oluşumunun azaltılmasına destek olur. Bununla birlikte cildin yağ seviyesini düzenlemeye katkı sağladığı için kolajen üretimini yükselttiği için kırışıklık, ince çizgi oluşumu gibi yaşlanma semptomlarını azaltıp anti aging etkisi sağlar.

Fitik Asit Fazla Olduğunda Ne Gibi Sağlık Problemleri Yaşanır?

Fitik asit fazla olduğu zaman meydana gelen sorunların pek çoğu mineral yoksunluğundan kaynaklanmakta olan problemlerdir. Bunun ile birlikte fitik asit; çinko, kalsiyum, magnezyum ve demir gibi bedende önemli fonksiyonu bulunan minerallerin emilimini eksiltir. Bedende pek çok metabolizmanın üzerinde etkisi bulunan minerallerin yoksunluğu, öncelikle bağışıklık sistemini zayıflatır, bunun ile birlikte bazı bedensel fonksiyonlarda da azalmaya neden olabilir. Bedende fitik asit fazla olduğu zaman en yaygın görülmekte olan belirtiler şu şekildedir;

  • Kansızlık
  • Bitkinlik
  • Kiloda düşme
  • Hafızanın zayıflığı
  • Konsantre olamama 
  • Saçların dökülmesi
  • Tırnakların güçsüzleşmesi
  • İştahın azalması
  • Kusma
  • Kemik kütlesinin azalması
  • Erkeklerde cinsel problemler
  • Bağışıklık sisteminde güçsüzlük

Fitik Asit Zararları Nelerdir?

Fitik asit, besleyici olan ve yoğun bir diyet uygulayan kişiler için önemli bir sağlık problemi oluşturmaz fakat daha yoğun beslenme ihtiyacı olan durumlarda, yeterli olmayan alım ya da mineral yoksunlukları varsa fitik asit besinlerini sınırlı sayıda tüketmek gerekmektedir. Bilhassa vejetaryen ya da vegan beslenme şeklini benimsemekte olan bireylerin bitki bazlı bir perhiz yapmaları, gıdasal demir ve çinko yoksunluğu tehlikesini çoğaltır.

Kırmızı et ve sakatat gibi tüm hayvansal gıdalarda da olan demir, hem-demir şeklinde bilinmektedir ve fitik asitten etkilenmezler.

Çinko; bazı tam tahıllarda yeterli seviyede olsa da bu tahıllardaki fitik asit, bedenin çinkoyu emme becerisini büyük oranda etkilemektedir. Bundan dolayı değişik çinko kaynaklarını kullanmak ve gerektiği zaman takviye almak gerekir, ancak fitik asitten kaynaklanan emilim azlığı, yalnızca o öğün için geçerli olmaktadır. Yani beslenme sırasında fitik asit içermekte olan bir gıda tüketildiği zaman o sırada yenilmekte olan gıdada olan mineral emilimini düşürür, gün içerisindeki farklı öğünlerdeki emilime etki etmez. Bundan dolayı öğün arasında yenilmekte olan kuruyemişin ana öğünde alınan besin ve mineral alımına negatif etki etmez.

Fitik Asit Ne İşe Yarar?

Fitik asit (fitatlar) besinlerin işlevsel ve besin özellikleri üzerine önemli etkileri olan olağan bileşenlerin karışık bir sınıfını oluşturur. Fi- tik asit protein sindirimini de engeller.

Fitik Asit Günde Ne Kadar Alınmalı?

Fitik asitin mümkün olduğunca az oranda tüketimi tavsiye edilse de günlük ne kadar tüketilmesi konusunda resmi bir oran yoktur. Bundan dolayı ülkelerin kendi ölçülerine göre alınması gerekli olan maksimum oranlar farklılık göstermektedir.

Güncelleme Tarihi: 17 Mart 2023

Yayınlama Tarihi: 13 Mart 2023

Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Beslenme Köşemizde..Fitik Asit

12.03.2021

Fitik Asit  Nedir?

Fitik asit, bitki tohumlarında bulunan doğal maddedir. Tohumlarda fosforun ana depolama formu olarak hizmet eder. Tohumlar filizlendiğinde, fitat bozunur ve fosfor genç bitki tarafından kullanılmak üzere serbest bırakılır. Antioksidan özellikleri nedeniyle genellikle ticari olarak koruyucu şeklinde kullanılır.

Fitik asit sadece bitki kaynaklı gıdalarda bulunur. Tüm yenilebilir tohumlar, tahıllar, baklagiller ve fındıklar onu çeşitli miktarlarda içerir ve küçük miktarlarda köklerde ve yumrularda bulunur.

Fitik asit demir, çinko ve kalsiyum emilimini bozar ve mineral eksikliklerini artırabilir. Bu nedenle, genellikle bir anti-besin olarak adlandırılır.

Fitik asit içeren tüm gıdalardan kaçınmak kötü bir fikirdir çünkü birçoğu sağlıklı ve besleyicidir. Çeşitli hazırlama yöntemleri gıdaların fitik asit içeriğini önemli ölçüde azaltabilir.

Islatma: Tahıllar ve baklagiller, fitat içeriğini azaltmak için genellikle gece boyunca suya batırılır. Evlerimizde kuru fasulye ve nohut için sıkça uyguladığımız bir yöntem bu aslında.

Filizlenme: Çimlenme olarak da bilinen tohumların, tahılların ve baklagillerin filizlenmesi, fitat parçalanmasına neden olur.

Fermantasyon: Fermantasyon sırasında oluşan organik asitler, fitat parçalanmasını destekler. Laktik asit fermantasyonu tercih edilen yöntemdir, bunun iyi bir örneği ekşi hamur yapımıdır.

Fitik asidin bazı faydaları ise;

Fitik asit bir antioksidandır.

Hücrelerimizdeki patojenlerin yok edilmesinde rol oynar.

Nörodejeneratif bozukluklarda yararlı olduğuna inanılmaktadır.

Fitik asitin kemik, prostat, yumurtalık, meme, karaciğer, kolorektal, lösemi, sarkomlar ve deri kanserlerine karşı anti- kanser  olduğu bulunmuştur.

Trigliseriti azaltır.

Bu sebeple fitik asiti tamamen hayatımızdan çıkarmak yerine yukarıda bahsettiğimiz hazırlama yöntemleriyle içeriğini azaltabiliriz.

Son zamanlarda adını daha sık duyar olduk. Tahıl ve baklagilleri tükettikten sonra gaz, şişkinlik gibi şikayetlere neden olan “fitik” asit ve “fitat”tan bahsediyoruz… Fitik asit; çoğunlukla tahıllar, baklagiller, fındık ve çeşitli tohumlarda; enginar, incir, patates ve çilekte; az miktarda ise elma, brokoli, havuç ve yeşil fasulye gibi pek çok bitkisel besinde bulunan bir madde… Fitat ise fitik asidin potasyum, magnezyum ve kalsiyum tuzlarının karışımına verilen isim… Aslında, bitkilerin enerji üretiminde ve hücre zarları gibi yapısal elemanlarının oluşumunda kullanılan fosforun depolanma şekli, tanedeki toplam fosforun %50-80’ini oluşturuyor. Anlaşıldığı üzere fitik asitin, bitkiler için hayati önemi çok fazla…

Fitik asit; vücudumuzda birçok önemli reaksiyonda görev alan çinko, demir, kalsiyum, magnezyum ve fosfor gibi mineralleri ve proteinleri bağlayıp bunların emilimini azalttığından “antibesin” olarak tanımlanıyor.

Yapılan son çalışmalar, fitik asitin bir “antibesin” olmasının yanında sağlık için bazı potansiyel faydalarının olduğunu da ortaya koyuyor. Faydalı mı zararlı mı olduğu konusunda kafalarımızı karıştıran fitik asiti her iki yönüyle ele almak yerinde olacaktır.

Antibesin nedir?

Birlikte alındığında bazı besin öğelerinin emilimini engelleyen yapılara antibesin deniyor. Antibesinler, vücudumuz için gerekli bazı temel besin öğelerinin alınmasını engelleyerek uzun vadede besin eksikliklerine neden olabiliyor.

Fitik asit ve mineral eksiklikleri 

Fitik asit üzerine birçok araştırma yapılmış.  Çalışmalar, fitik asit ve türevlerinin kalsiyum, magnezyum, demir, fosfor ve çinko gibi esensiyel minerallerin biyoyararlılığını azalttığını gösteriyor.

Kalsiyum insan vücudunda en fazla bulunan mineral ve vücuttaki kalsiyumun %99, fosforun %90 kadarı kemiklerde ve dişlerde toplanıyor. Kalsiyumun birinci görevinin; kemik ve dişlerin gelişimi ve sağlığının korunması olduğunu söyleyebiliriz. Kalsiyum emilimini azaltan faktörler arasında fitat içeriği yüksek olan besinler de bulunuyor. Fitatlar çözünmez tuzlar yaparak kalsiyumun emilimini azaltıyorlar. Örneğin, buğdayın kabuk kısmında yoğun olarak bulunan fitik asit (tam tahıllarda fitik asit miktarı daha fazladır), bağırsak pH’ında sindirilemeyen “kalsiyum-fitat” bileşenlerinin oluşmasına yol açıyor. Fitik asit, benzer şekilde magnezyuma da bağlanarak bu hayati mineralin eksikliğine yol açabiliyor.

Beslenme alışkanlıkları tahıla dayalı toplumlarda çinko eksikliği önemli bir sağlık sorunu. Özellikle büyüme ve gelişme için elzem olan çinko, fitik asit tarafından biyoyararlılığı en çok etkilenen eser element olarak kabul ediliyor. İran’da köylülerin yediği “tanok” adı verilen ve yüksek miktarda fitat içeren mayasız ekmeğin, çinko emilimini engellediğine dair bir çalışma mevcut. Demir de çinko gibi eksikliğine en sık rastlanan mineraller arasında yer alıyor. Demir eksikliğine bağlı anemi, dünya nüfusunun yaklaşık %30’unu etkiliyor ve fitik asit demir emilimini önemli miktarda azaltıyor. Fitik asitin, minerallerin yanında proteinlerin sindirimini de negatif yönde etkilediği biliniyor. 

Fitik asit besinlerden uzaklaştırılabilir mi?

Tahılların ve baklagillerin faydalarını göz ardı edemeyiz. Yapılan araştırmalarda, Türkiye’de günlük enerji tüketiminin yaklaşık %40’ının ekmekten sağlandığı, sosyoekonomik seviyesi düşük gruplarda ise bu oranın %60-70’lere kadar çıktığı tespit edilmiş. Tam tahılların iyi birer lif kaynağı olduklarını da göz önüne alırsak bu besinlerden tamamen vazgeçmek yerine fitik asit miktarını olabildiğince azaltmak en uygun yol olarak görünüyor. Bunun için fitik asidi parçalayan fitaz enzimini aktive etmek gerekiyor. Enzimi aktive etmek derken gözünüz korkmasın… Aslında çoğunu uyguladığımız fakat etkisinin buralara kadar uzandığını bilemediğimiz birkaç basit yöntemle bunu yapabilmek mümkün…

Bu yöntemlerden ilki fermantasyon… Ekmek yapımında kullanılan unun özelliği ve hamurun mayalanmasına göre fitik asit oranı değişiyor. Özellikle fitik asitin fazla olduğu tam tahıllı unlardan ekmek yapılırken mayalanma sürecinin mutlaka uygulanması gerekiyor. Ekşi maya ile ekmek yapımı sırasında gerçekleştirilen uzun fermantasyon süreci ortamın asitliğini artırıyor ve bu da undaki fitaz aktivitesini teşvik ediyor. Fermantasyon sırasında maya ve laktik asit bakterileri tarafından oluşturulan ve aktivasyonu hızlandırılan fitaz enzimi yardımı ile fitik asit miktarı düşürülüyor. Bu durum, buğday ununun mineral biyoyararlanımını, dolayısıyla besleyici değerini artırıyor.

Birçoğumuzun yaptığı gibi baklagilleri ıslatmak da fitik asiti azaltan diğer bir yöntem… Islatma suyuna peynir altı suyu, elma sirkesi, ayran veya yoğurt, kefir, kombuchagibi fermente yiyecek/içecekler eklemek, laktik asitin fitik asiti parçalaması ile sonuçlanıyor. Baklagilleri 24 saat suda bekletip süzdükten sonra fermente besinlerden 3-4 kaşık ekleyerek ve 24 saat kadar daha suda bekleterek sindirimlerini kolaylaştırmak mümkün oluyor. Sıcak günlerde ya da ortamlarda ekşime yaşanmaması için bekletme işleminin buzdolabında yapılması öneriliyor.

Isıya karşı dirençli olması nedeniyle geleneksel pişirmenin fitik asit miktari üzerine çok fazla etkili olmadığı düşünülüyor. Özellikle pH yüksek olduğunda fitik asitin ısıya direnci daha da artıyor. Bu nedenle baklagilleri basınçlı tencerede pişirmenin fitik asit miktarını azaltırken minimum vitamin ve mineral kaybı yaşanması, bu pişirme yöntemini öne çıkarıyor. 

Fitik asitin azaltılmasında bir diğer yol da tohumları çimlendirerek tüketmek. Çimlendirme, fitik asidi parçalayan fitaz enzimini aktive ediyor. “Tohum Uykudan Uyanınca” başlıklı yazımızda konuyla ilgili daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Fitik asitin potansiyel faydaları

Buraya kadar fitik asite karşı negatif bir bakış açısı geliştirmiş olsak da yapılan bazı çalışmalar fitik asidin bazı potansiyel faydalarının olabileceği görüşünde birleşiyor. 

Yapılan invitro ve invivo deneyler, fitik asitin antikanserojenik ve antimutajenik özellikleri olduğunu gösteriyor. Fitik asitin tümörü baskılama özelliğinin, hücrelerin doğal savunma mekanizmasını güçlendirmesiyle açıklanıyor

Fitik asitin demir, magnezyum ve çinkoyu bağlama özelliği, kanser hastalığında tam tersi olumlu bir etki yaratıyor. Demir, oksitlenerek serbest radikale dönüşebiliyor. Fitik asit, okside olmuş demire bağlanarak serbest radikalin zararlı etkilerini önlemeye yardımcı oluyor, böylece antioksidan görevi görüyor. Çinko ve magnezyum gibi minerallerin hücrelerin çoğalmasında rol aldığı biliniyor. Fitik asitin bu minerallere bağlanarak bir yandan hücrelerin çoğalmasını engellemesi ama diğer yandan da bu sayede kanserli hücrelerin çoğalmasına izin vermemesi oldukça dikkat çekici bir durum… 

Fitik asitin kolesterol ve kan şekeri üzerinde de olumlu etkisi olduğu düşünülüyor. Fitik asit gibi antibesinsel öğeler, ince bağırsakta nişastanın sindirimini etkileyerek besinlerin glisemik indeks değerini düşürüyor. Fitik asitin kolon kanserinin ve böbrek taşlarının oluşumunu azalttığı, kan kolesterolünü düşürdüğü literatürde bildirilmiş. İdrarda aşırı kalsiyumun bulunduğu hiperkalsiüri tedavisinde, böbrek taşı olan kişilerin beslenmesinde ve akut kurşun zehirlenmesinde panzehir aktivitesine karşı yüksek fitatlı diyet öneriliyor. 

Sonuçta her şeyde olduğu gibi besinleri tüketirken de denge şart. Antibesin içeren besinleri tamamen hayatımızdan çıkarmak yerine doğru miktarlarda ve doğru pişirme/hazırlama teknikleri kullanarak öğünlerimize dahil etmek, antibesinleri ve emilimini azalttığı mineralleri aynı anda tüketmemek ideal çözüm yolları olabilir.

Kaynaklar

  • Aslı Dağ Bayraktar, Gamze Akbulut, “Diabetes Mellitus’un Tıbbi Beslenme Tedavisinde Fitik Asit: Faydalı Mı? Zararlı Mı?”, Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi : 2013;2(1).
  • Nermin Bilgiçli, “Fitik Asitin Beslenme Açısından Önemi ve Fitik Asit Miktarı Düşürülmüş Gıda Üretim Metotları”, S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 16 (30): (2002) 79-83, Selçuk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Gida Mühendisligi Bölümü, Konya.
  • İhsan Güngör, Fevzi Keleş, “Fitik Asit ve Beslenmeye Etkisi”, Gıda, 405-409, 2004.
  • Jasia Nissar, Tehmeena Ahad, HR Naik and SZ Hussain, A review phytic acid: As antinutrient or nutraceutical, Journal of Pharmacognosy and Phytochemistry, 1554-1560. 2017.
  • Müge Hendek Ertop, Mehmet Hayta, “Ekşi Hamur Fermantasyonunun Ekmeğin Biyoaktif 
  • Bileşenleri ve Biyoyararlanımı Üzerindeki Etkileri”, GIDA (2016) 41 (2): 115-122. 
Bu girdi Beslenme, Sağlıklı Yaşam’ te gönderildi. kalıcı linki yer imlerine ekleyin.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir