derbent nedir osmanlı / Derbent (tarih) - Vikipedi

Derbent Nedir Osmanlı

derbent nedir osmanlı

Derbent nedir, nereye bağlıdır? Osmanlı'da derbent muhafızları ne yapar?

Haberin Devamı

Osmanlıda görev almış teşkilatlardan biri olan Derbent teşkilatı hakkında bilgi sahibi olmak isteyen oldukça fazla birey bulunmaktadır. Bu bireylerin araştırmalarının bir sonuca ulaşabilmesi adına konu hakkında anlaşılır ve doğru bilgilerin verilmesi ciddi bir önem kazanmaktadır.

Derbent Nedir?

 Derbent; Anadolu ve Rumeli'nin dağlık bölgelerinde bulunan geçit ve yolları korumak ve bu yollardan geçen yolcuların güvenliğini sağlamakla görevli olan teşkilattır. Bu teşkilât içerisinde görevli olanlara ise derbendci denilmekteydi.

Derbent Nereye bağlıdır?

 Osmanlı’da Derbent, Tutkavul sisteminden geliştirilmiş bir teşkilat olma özelliği taşımaktadır. Günümüzdeki Jandarma’nın karşılığı olarak görev yapmıştır. Çünkü şehir ve kasabalarda subaşı ve yeniçerilerin yapmakta olduğu bir nevi polislik görevi haricinde bir güvenlik teşkilatı bulunmuyordu. Bundan dolayı Osmanlı imparatorluğunun iç güvenliğinden sorumluydular.

Haberin Devamı

 Özellikle de İpek Yolu gibi önemli ticaret yollarının, dar geçit ve boğaz gibi ıssız yerlerinde kurulan derbentler Selçuklu Dönemi Kervansaray ve han benzeri yapılar olmakla beraber çok çeşitlilik göstermiştir. Bazı Derbentler bir köyü veya birden fazla köyü surlarla çevreleyen bir kaleye benzeyebilmekteydi. Dolayısıyla büyük kervansaray ya da han şeklinde de olabilmekteydi. Ayrıca önemli geçit noktaları olma özelliği taşımakta olan köprülerin bulunduğu yerlerde de derbentçiler görevlendirilmekteydi.

Osmanlı'da Derbent Muhafızları Ne Yapar?

 Kervanları ve yolları korumak için kurulmuş olan İlhanlı Tutkavul sisteminden geliştirilmiş durumda olan Derbend teşkilâtı, Osmanlı Devleti'nde asrın sonlarına doğru kurulmaya başlanmıştır. Derbend tesisleri, çevresi duvarla çevrili küçük bir kale olmakta idi ve yanında han, cami, mektep ve dükkânlar yer alırdı.

 Derbend muhafızları, korumakta oldukları yollardan geçenlerden belirli bir ücret alırlardı. Aynı zamanda bölgede soyulmuş olan yolculara da tazminat ödemekle yükümlüydüler. Korumakta oldukları köyler, Derbend karakollarına adam vermek ve bu adamların giderlerini karşılamak zorundaydılar.




TARİHÇE

Osmanlı Döneminde, 'derbent' kelimesi teşkilat anlamında kullanılmıştır. Bu anlamda, dağlar üzerindeki geçitlerde ve boğazlarda kullanılan karakollara 'derbent' denilmiştir.

Derbent, Selçuklular döneminde 'Eşrefoğulları Beyliği' sınırları içinde kalmıştır. Eşrefoğulları Beylik sınırları; Beyşehir ve Seydişehir'den sonra, Ilgın, Bolvadin ve Akşehir sınırlarını içine alır. Bozkır, Şarkîkaraağaç, Yalvaç, Gelendost, Kıreli, Doğanhisar ve hatta Çal gibi şehirler de zaman zaman beylik sınırlarına dâhil olmuştur.

Süleyman Şah'ın Timurtaş tarafından öldürülmesi üzerine Eşrefoğulları Beyliği de yıkılmıştır.

Derbent daha sonra, Osmanlı ve Karamanoğulları Devletleri arasında sık sık el değiştirmiştir. Karamanoğulları Beyliğinin sona ermesiyle birlikte Derbent kesin olarak Osmanlı Devleti'ne dahil olmuştur.

yüzyıl Anadolu sancakları incelendiğinde, Derbent bu dönemde, Beyşehir sancağına bağlıdır. Beyşehir sancağına bağlı 11 nahiye vardı. yüzyılda Derbent bu 11 nahiyeden olan 'GÖÇÜ NAHİYESİ' ne bağlı bir köydür.

yüzyıla ait Osmanlı belgelerine göre, Derbent'in eski adı Tatlarhisarı'dır. Tatalrhisarı, Beyşehir sancağından sonra, yılına kadar, Akşehir Sancağı'nın Ilgın Kazası'na bağlı kalmıştır.

yılında verilen kayda Tatlarhisarı Köyü, 'derbent' hizmetine tayin edilmiştir. Bu belgede şu ifade yer almaktadır: 'Ilgın Kazasına dahil bulunan, Tatlarhisarı (Çiğil) Derbent'i ahalisi, Derbent hizmetine dahil edildi. Avarızhanelerini tediye etmek ve derbentçilik yapmakla mükellef kılındı.'

Adı geçen belgede, Tatlarhisarı'nın kontrol sahası Çorukşık, Suvar, Tekne Çukuru, Selayun, Gürün, Corden, Tekeceli, Aktubeylim, Kabaoyuğu, Tilkörü isimli yerler içinde kalan topraklar idi.

Konya Salnamelerinde 'den sonra Derbent'i kayıtlı görüyoruz. Daha önceki Konya Salnamelerine rastlanamadı. Bu tarihte Derbent'te bir medrese bulunduğu, medresenin 40 öğrencisi olduğu yazılıdır.

asırda imparatorluk sınırları içindeki Derbent teşkilatları bozulmaya başlamıştır. Bu bozulma Konya Tatlarhisarı Derbent'i için de geçerlidir. Bozulma sonucunda, Tanzimat Devrinde yeni kurulan Zaptiye İdaresine bağlanan Derbent, bundan sonra da sadece 'Derbent' ismiyle anılmaya başlanmış, kayıtlara da 'Derbent' geçmiştir.

Kuruluşu yılına dayanan Derbent Konya'nın Kuzey batısında küçük bir ilçedir.

Derbent Farsça kökenli bir kelime olup, Der: Geçit, Bent: Tutmak gibi iki kısımdan ibarettir.

Osmanlılar döneminde dağlar üzerinde, geçit yerlerinde ve boğazlarda karakol niteliğinde kurulmuş yerlere Derbent ve bu karakollarda görev yapan askerlere Derbentçi ismi verilmiştir.
Derbent'in bulunduğu yer, konum itibarıyla Osmanlılar döneminde korunması gereken bir geçit yeri olduğu için sürekli olarak Derbentçiler tarafından korunmuş ve Derbentçiler burada konuşlandırılmış olup, ismini de buradan almış ve bu güne kadar taşımış 'Derbent' olarak devam etmiştir.

Cumhuriyetin ilanından yılına kadar köy olan Derbent, bu tarihten itibaren Belediyelik olmuş, tarihinde T.B.M.M.'inde kabul edilip tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunla İlçe yapılmıştır.

Derbent İlçesi kuruluş çalışmalarını tamamlayarak tarihinde fiilen hizmete başlamıştır.

Derbent Teşkilatı

Derbent Teşkilatı Anadolu ve Rumeli’nin dağlık bölgelerindeki geçit ve yolları korumak ve yolcuların güvenliğini sağlamakla görevli teşkilat. Bu teşkilatta görevli olanlara derbendci denirdi.

Kervanları ve yolları korumak için kurulan İlhanlı tutkavul sisteminden geliştirilen derbend teşkilatı, Osmanlı Devletinde yüzyılın sonlarında kurulmaya başlandı. Derbend tesisleri, etrafı duvarla çevrili küçük bir kale olup, yanında han, cami, mektep ve dükkanlar bulunmaktaydı. Böylece derbend yakınında köy veya küçük bir kasaba teşekkül ederdi. Derbendler daha çok yolların kavşak noktalarına ve merkezi öneme sahip yerlere yapılırdı. Bundan dolayı, derbendci olarak yazılan köy halkı, yaptıkları hizmete göre bazı vergilerden veya hepsinden muaf tutulurdu. Derbendler bölgenin ve yolun emniyetinin sağlanması yönünden mühim birer tesis olmakla birlikte, ıssız yerlerin iskana açık hale getirilmesi için de kullanılmıştır.

Derbendler, yurtluk ve ocaklık şeklinde timar yoluyla tasarruf olanlar ile muafiyet usulüyle tevcih edilerek, tehlikeli yerlere yerleştirilip halkın muhafazasına memur edilenler olmak üzere hukuken iki kısma ayrılır. İkinci gruba giren derbendler, daha çok vakıf ve has toprakları veya devlet arazisi üzerinde kurulurdu. Kullanılış yönünden ise, derbend mahiyetindeki kuleler, büyük vakıf şeklindeki derbend tesisleri, han ve kervansarayların derbend olarak kullanılması, köprü yakınlarında bulunan derbendler olmak üzere dört bölüme ayrılırlardı.

Derbendlerde muhafız olarak Müslüman ve Hıristiyanlar görevlendirilirdi. Hıristiyan olanlara martolos denilirdi. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Macaristan topraklarında birçok Hıristiyan bu işte kullanılmıştır. Derbendlerde yirmi beş ile otuz kişilik bir muhafız bölüğü bulunurdu. Bunlar, düzenlenen seferlere en az beş kişi olmak üzere nöbetleşe katılırlardı. Sefere gitmeyenler, hizmet yerine gidenlere sefer başına elli akçe öderlerdi. Derbend muhafızları kendilerine verilen küçük toprak parçalarını işlerler, kısmen veya tamamen vergi muafiyetine sahib olurlardı. Derbend muhafızları, korudukları yollardan geçenlerden ücret aldıkları gibi, bölgede soyulan yolculara da tazminat öderlerdi. Korudukları köyler, derbend karakollarına adam vermek ve bunların giderlerini karşılamak mecburiyetindeydiler.”Derbendler, görevleri yönünden önemli olmalarına rağmen, yüzyılın sonlarından itibaren bozulmaya başladı. Bu durum, emniyetin bozulmasına ve çevre köy hatta kasaba halkının eşkıya baskısından korunmak için yerlerini terk etmelerine sebeb oldu. Devlet, bu bozukluğu yüzyılın başlarından itibaren yeniden düzene sokmaya başladı ve derbend ahalisini eski yerlerine yerleştirdi veya yeni ahali sevk etti. Böylece Anadolu’da yollar üzerindeki harab ve boş hanlar tamir edilerek müstahkem bir hale getirildi. Tamir sırasında içinde oturacakların bütün ihtiyaçlarını karşılayacak derecede imar faaliyetlerine de önem verilerek, adeta bir kasaba şeklinde yeniden düzenlendi. Derbend, han ve vakıf tesislerinin tamir ve mamur hale getirilmesi kısmen başarıya ulaştı. Bir müddet sonra ihmale uğrayan derbendler, yüzyılda yeniden tamire muhtaç hale geldi. Belli başlı noktalardaki han ve derbentler tamir edildi. Osmanlı Devletiyle birlikte, derbent teşkilatı da ortadan kalktı.

DEREBEYLİK;

Alm. Fedalismus (m), Fr. Feodalite (f), İng. Feudalism. Ortaçağın Batı Avrupası’nda temeli toprak olan sosyolojik, ekonomik ve siyasi idarelere verilen isim. Kelime Türkçeye Osmanlı Devletinin son zamanlarında, tercüme yoluyla, feodalite karşılığı olarak girmiştir.

Feodalite idaresi Roma ve Germen toplumlarını yabancı baskılardan, merkezi idarelerinin otoritelerini kaybetmesinden dolayı karışıklıklar içinde bulunmasından doğmuştur. İktisadi faaliyetlerin zayıflayıp her türlü alış verişin azaldığı dönemde toplumlar parçalandı. Daha sonra da birbirleriyle ortak bazı menfaatlar karşılığında bütünleştiler. Bu ilk olarak Loirne ve Meuse arasındaki havalide görüldü. Buradan Almanya, Kuzey ve Güney İtalya, Kuzey İspanya, İngiltere, Latin devletlerine yayıldı. Dokuzuncu yüzyılda başlayıp yüzyılda ömrünü tamamlayan derebeyilik rejiminin mal varlığına, kuvvetine göre bir hiyerarşisi ve buna göre de ünvanları vardı.

Derebeyliğin esasında, kuvvetli ve yüksek bir askeri güç ile bunun emri altında çalışan bir köylü topluluğu vardır. Askeri gücün sahibi devlet değil, “senyör” denen ve kale hakimi olan derebeyidir. Mal ve toprak senyöründür. Köylülere toprak verip onlardan karşılığında ürün ve her türlü hizmeti isteyen odur. Adli işlere de bakan senyörün, Türk ve İslam devletlerinde görülmeyen haklara sahip olması ona kadın ve erkeğe gayri insani davranma yetkisi de veriyordu. Tabii ki bunlar hep, devlet otoritesinin boşluğundan faydalanıp kendi başına buyruk olmalarından kaynaklanıyordu. Senyörün hizmetine kabul olunan insanlar onun malı olur, hiçbir hak iddia edemezlerdi. Kulluğa kabulde İncil’in üzerine yemin edilerek inanç bakımından da senyöre bağlanırdı. Baş senyörün ünvanı “süzeren”dir. Kendine bağlı vasallar vardır. Vasal süzerenin yanında bulunduğu gibi, bir bölgede toprak verilerek başka yerde de bulunabilirdi. Vasal ayrıca bölgesinin gelirini süzerene yardım ve öğüt borcu karşılığında muntazam gönderirdi. İhaneti halinde bölge elinden alınıp cezalandırılırdı. Senyörler de süzerene bağlıdır. Bir süzerenin emrinde bir kaç senyör vardır. Bunlardan sancağı olana sancaklı senyör denir. Doğrudan doğruya krala bağlı olan Captal “Baş tımarcı” veya Baron olur. Senyörlerin toprağa bağlı prenslikleri vardır. Bunlar kralın kendilerine emanet ettiği toprağı zorla alan kontlardır. Birkaç kont birleşip “Duka” (Duc= yönetici komutan) ve “Marki” (Hudut bölgesi yöneticisi, komutan) adını alırdı. Kral, derebeylik idaresinin en üst makamıdır. Kimseye kulluğu yoktur. Maiyetindeki kuvvetleriyle kamu gücünü meydana getirip, imkanlarıyla adalet ve savunma hizmetlerini yerine getirmeye çalışırdı.

Derebeylik savaşçılarına “şövalye” denirdi. Vazifeleri süzerenlerin emrinde başka şövalyelerle savaşmaktı. Bu durum içte anarşi çıkardığından, Avrupa’da ortaçağda kaba kuvvetin zaferi hakimdi ve halk kendisini idare edenlere güvensizlik içindeydi.

Avrupa derebeylikten, kralların otoriteyi tesis edip, merkezi bir idare kurmalarıyla kurtulmuştur. Bu da uzun bir zamanda yavaş yavaş olmuştur. Avrupa’da fikir akımlarının yayılmasıyla derebeylik büsbütün ortadan kalkmıştır.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası