beyaz gemi romanı / Beyaz Gemi (Cengiz Aytmatov) - Fiyat & Satın Al | D&R

Beyaz Gemi Romanı

beyaz gemi romanı

BEYAZ GEMİ’YLE ÇOCUĞUN DÜNYASINA YOLCULUK

                                          

        Cengiz Aytmatov, tartışmasız dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Çünkü eserleri dünyanın en güzel, en beğenilen, en etkileyici eserleri arasındadır. Yazarın eserlerinin bu kadar rağbet görmesinde kahramanlarını ruhsal açıdan büyük bir başarıyla tasvir etmesinin rolü de önemlidir. “ Yazarın en güçlü tarafını psikolojik tahlil oluşturmaktadır. O sağlam psikolojik tahliliyle edebiyat dünyasında yeni çığırlar açmıştır. Cengiz Aytmatov insan psikolojisini yakından tanımakta ve insan psikolojisi üzerindeki tam ve yerinde tespitleriyle dikkat çekmektedir. Cengiz Aytmatov, her insanın farklı psikolojisini büyük bir ustalıkla görebilmiştir” (Akmataliyev, 1996: 420 ).

        Bu yazıda Aytmatov’un Beyaz Gemi adlı eserinin “ çocuk”undan hareketle onun çocuğu ve çocuk dünyasını ne kadar iyi tanıdığı ve bunu ne kadar başarılı bir şekilde ortaya koyduğu ele alınacaktır.

        Aytmatov’un eserlerinde çocuklar önemli bir yer tutar. Onun eserlerinin hemen hepsinde, üzüntüleri, sevinçleri, ümitleriyle çocuklar; bütün renkleriyle çocukların dünyası da anlatılmaktadır. Yazar  “ Her zaman çocuk dünyası ile hemdertli, ortak ve onu beraberinde yaşatmaktadır. Yazarın hangi eserine bakacak olursak olalım orada çocuk ve genç tiplemeleri ön sahneye çıkmakta, yazarın bediî tefekkür arayışının merkezini, düğümlü odak noktasını teşkil etmektedir” (Dilya, 1999: 103 ). Eserlerde çocuk psikolojisinin ne kadar iyi işlendiği de dikkate alınırsa bunun tesadüfî veya sıradan bir tercih olmadığı görülür. “Doğuştan zeki, kaderin cilvesini erken yaşta çekmesinden hassas ve gönlü yaralı büyüyen çocuğun Şeker’de geçen savaş yılları ömrü boyunca silinmez bir film gibi hafızasına yerleşip kaldı, onun için büyük bir hayat mektebi oldu. Belki de Aytmatov’un eserlerinin çoğunda başkahramanın çocuk olması bu yüzdendir. Cemile’de Seyit, Beyaz Gemi’de adsız çocuk, Deniz Kenarında Koşan Ala Köpek’te Kirisk, İlk öğretmen’de Altınay, Erken Gelen Turnalar’da Sultanmurat; bunlar, Aytmatov’un yaşayamadığı çocukluğunun canlandırılmış birer hatıraları. … Aytmatov’da çocuklar sadece bir öykü kahramanı değil aynı zamanda Aytmatov dünyasının yüzü, dili ve sembolleridir”(Cumakunova, 2008: 19-20).

        “Beyaz Gemi romanı Aytmatov’un çok tartışılan, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinden biridir” (Kolcu,2002:194). Bu eser ayrıca yukarıda belirtildiği gibi yazarın, çocuğu, çocuk dünyasını ne kadar iyi tanıyıp değerlendirdiğinin de göstergesidir. Eserde bir ad verilmeyip çocuk diye anılan küçük kahraman, o yaşlarda, o şartlarda yaşayan bir çocuğun özelliklerini taşır; bu özelliklere uygun davranışlar sergiler, tepkiler verir. Eserin hemen her sayfasında bu tezi doğrulayacak bölümlere rastlamak mümkün. Ancak aşağıda bu örneklerden birkaçı üzerinde durulacaktır.

        Çocuk psikologlarına göre çocuklar “Dış dünyayı kendi duygularında yoğurup ortaya bileşimler (sentezler) çıkarır” (Yörükoğlu, 1993: 68). Beyaz Gemi adlı öyküde de çocuk kendi yalnızlığı, korkuları ve sığınma ihtiyacını dağlar, ağaçlar, gece ve soğuk gibi dış dünya unsurlarıyla ilişkilendirir, onlarda kendi dünyasını görür: “ Akşamları iş bittikten sonra eve dönen dedem bana masal anlatır. Bilirim, dışarısı çok, çok karanlık, çok, çok soğuk olur. Rüzgâr acı acı eser. Böyle gecelerde, en büyük dağlar bile, evet onlar bile, birbirine sığınır. Evlerimizin tam yakınına pencerelerimizin ışığına sokulur. Ben bundan hem korku duyarım, hem de sevinirim. Eğer bir dev olsaydım, dev kürkümü giyer, dışarı çıkar, yüzümü onlara dönüp dev sesimle seslenirdim: ‘ Sakın korkmayın ey dağlar, ben buradayım! Ne fırtınadan ne karanlıktan, ne de kardan korkarım ben! Siz de korkmayın. Olduğunuz yerde durun, birbirinize girmeyin.’ Bundan sonra dev adımlarımla karların üzerinde yürür giderdim. Bir adımda çayı geçer, hop! Ormana dalardım. Çünkü geceleri ormandaki ağaçlar da çok korkarlar. Kimi kimseleri yoktur. Çıplaktırlar. Soğuktan tiril tiril titrerler, sığınacakları bir yer de yoktur. Ormanda gezer, korkmasınlar diye her birini okşardım. Yazın tekrar yeşermeyen ağaçlar, kesinlikle kışın korkudan donup kalan ağaçlardır” ( s. 44- 45). Bu satırlar, kimsesiz çocuğun sığınma, korunma, sevilip okşanma ihtiyacını; çocuk psikolojisine uygun olarak dile getirmektedir.“Okul öncesi dönemde çocuğun sosyalleşmesi yolunda kendisine tanınan deneyim fırsatlarının değeri büyüktür. Bu dönemde çocuk sosyal bir birey olmayı öğrenirken en küçük ayrıntısına kadar kopya edeceği bir modele gereksinim duyar” (Yavuzer, 1995:135). Beyaz Gemi’de yazar, çocuğun bu özelliğini onun Kulubeg’e duyduğu hayranlıkla ortaya koymaktadır: “ Oradaki yiğitlerin en yakışıklısı, en güçlüsü idi Kulubeg. Ah o da onun gibi olabilse!” ( s.123).

        Çocuğu mutlu eden onu yeni ve daha güzel davranışlara, daha başarılı olmaya teşvik eden hususlardan biri de takdir edilmesi, övülmesi, varlığının farkına varılmasıdır. Eserde şu cümlelerle yazar, çocuğu bu yönüyle de tanıyıp tanıttığını göstermektedir: “ Çocuk başını sallayarak Kulubeg’i onayladı. Ah o anda onun içindeki coşkuyu, cesareti görseydiler. Yüreğinin nasıl sevinç ve gururla çarptığını bilseydiler! Kulubeg ondan söz ediyordu!” (s. 123).

        Beyaz Gemi’nin yalnız ve mutsuz çocuğu, içinde yaşadığı bütün imkânsızlıklar, baskılar, üzüntüler içinde kendine bir dünya, bir oyun dünyası kurar. Bu dünyada arkadaşları, sırdaşları vardır. Çocuk gerçek hayatının acılarından kaçmak istediğinde sığınağı bu kayalardan, otlardan hatta bulutlardan kurduğu dünyadır. Bu dünya çocuğun sadece acılarından kurtulduğu yer değildir. Çocuk, duygularını paylaşmak istediğinde de oyun oynamak istediğinde de kendini burada bulur. Çünkü “ Çocuk oyun dünyasında egemendir. …Oyun yoluyla çocuk en derin duygu ve gereksinimlerini ifade olanağı bulmakta ve sorunlarını kendi kendine çözebilmektedir” (Yavuzer, 1995:192). Eserde çocuk psikolojisinin bu yönü de işlenmektedir: “ Oysa bu iri otların başka otlara, bu büyük kayaların başka kayalara hiç benzemediğini çok iyi bilirdi. Bunlar ona darılabilir, hatta isteseler ayaklarına takılıp düşmesine de sebep olabilirlerdi. Ihlamış Deve‘nin yanından geçerken ‘ Maşin- mağaza geliyor, seninle sonra konuşuruz’ dedi. Yatan Deve dediği, yarı beline kadar toprağa gömülmüş kızılımsı, kambur bir deve idi. Normal zamanlarda onun yanından hörgücünü sıvazlamadan geçmezdi. …Şimdi ise sadece elini değdirmiş ‘Çok işim var seninle sonra görüşürüz’ demek istemişti. Eyer adını verdiği, yarısı ak, yarısı kara bir başka kayası daha vardı. Onun bir eyeri andıran tepesine çıkıp ata biner gibi otururdu. Kurt adını verdiği kaya ise boz renkli, yer yer kararmış, güçlü boynu ve kocaman kafası olan bir kurdu andırıyordu. Ama en çok tank adını verdiği güçlü, heybetli kayayı severdi. …Daha başka kayaları da vardı: Kötü kayalar, iyi kayalar hatta kurnaz kayalar, aptal kayalar” (s. 7- 8).

        Çocuğun özellikleri arasında belirtilmesi gereken hususlardan biri de iyi bir gözlemci olduğudur. Beyaz Gemi’de de çocuk çevresini çok iyi gözlemler. Kime karşı nasıl davranması gerektiğini, ne zaman susması, ne zaman konuşması, ne zaman kaybolup ne zaman ortaya çıkması gerektiğini yaşayarak ve gözlemleyerek gayet iyi öğrenmiştir: “ O akşam bu masalı bir daha dinlemeyi öyle istiyordu ki! İhtiyar Mümin de çok severdi bu masalı ve onu sanki görmüş gibi, yaşamış gibi, göğüs geçire geçire, gözyaşını tutamadan ara sıra derin düşüncelere dalarak anlatırdı. Ama dedesini rahatsız etmek istemedi. Onun masal anlatacak durumda olmadığını anlıyordu” (s. 23). Dedesinden başka çevresindeki kimseden sevgi görmeyen çocuğun, bundan şikayet etmek yerine ümitlere, efsanelere sarıldığı; kendi dünyasına kapandığı görülmektedir. Çünkü “Gerçekten sevgi yoksunluğu çeken çocuklar, sevgisizlikten yakınmayı bile bilmezler! (Yörükoğlu, 1993: 194)

        Çocuğun Orozkul’a karşı duyduğu öfke ise onun kötüye karşı iyiyi, güçlüye karşı güçsüzü savunma, koruma isteğiyle izah edilebilir. Ayrıca çocuk, tek dayanağı, sığınağı, sevdiği dedesine karşı Orozkul’un yaptıklarının intikamını alma arzusu duymaktadır ki bu da yaşının gereklerindendir.

        Çocuklar masal, hikâye, efsane gibi edebî ürünleri dinlemekten, beğendiklerini de tekrar tekrar dinlemekten hoşlanırlar. Bu edebî ürünler, Oğuzkan (1977: 32)’ın S. Esat Siyavuşgil’den aktardığı gibi “ Çocuk mantığımızın yapısına uygun öyle bir imkân dünyası yaratır ki olağanüstüne olan eğilimimiz, güce, üstünlüğe karşı duyduğumuz özlem, bu âlemde tatmin edilir.”  “Edebiyatın, ancak sihir kelimesiyle ifade edilebilen büyük tesiri, çocuk üzerinde daha derin ve daha kalıcıdır” (Canan, 1987: 20). Beyaz Gemi’nin kahramanı çocuğun bütün umutlarını, geleceğiyle ilgili hayallerini Boynuzlu Maral Ana’nın soyundan gelecek bir geyiğe bağlaması; Bekey halasının anne olmasını, Orozkul’un cezasını bulmasını sadece ondan istemesi, edebî eserlerin çocuk üzerindeki bu etkisini göstermesi bakımından dikkate değer.

        “ Çocuğun romanın sonunda büyük bir ümitsizliğe kapılarak ve kendi ürettiği masalının (balık insan olup nehirden Issık Göl’e ulaşmak) kaderine uyarak kendini nehrin azgın sularına bırakması, efsanenin bittiği izlenimini vermekle beraber, yazar, bütün iddiaların aksine bu ölümü erdemli ve anlamlı bulur” (Kolcu, 2002: 205). Çünkü eserde “ Çocuğun intiharı özelde parçalanmış ailelerin, sevgilerini çocuklardan esirgeyen sorumsuz ebeveynlerini; genelde ise geleceğini umursamayacak kadar bencilleşen ve özüne yabancılaşan insan soyunu protesto etmeyi amaçlar. Dedesinin ‘her insanı bir peygamber gibi göreceksin’ sözüne sadakatle inanan çocuk, yaşadığı son derece olumsuz koşullar ve temeldeki özgüven eksikliği yüzünden kendisinin de peygamber olabileceğini hiç düşünmez. Çünkü o, anne ve babasınca terk edilmiştir. Orozkul cehennemi onun kendine, insanlığa, en sonunda da efsanelere olan tüm inancını tahrip etmiştir. Böylesi bir durumda, kişinin, yaşama bir anlam verebilmesi oldukça zordur” (Korkmaz, 2004:165). Buna rağmen yazar çocuğu ölüme değil kendi efsanesine, Beyaz Gemi’ye; yeni bir ümide yöneltir. Son bölümde çocuk Beyaz Gemi’yi anmasa da balık olmayı ona gidebilmek için istediği bilinmektedir.

        Çocuğun ölüme yolculuğu, çocuk dünyasını tanımak; inanç, güven ve ümidin çocuk için ne kadar önemli olduğunu anlamak açısından önemlidir. Yazarın, çocuk aracılığıyla okuyucuya                      “Çocuğuna sahip çık, ona sevildiğini, güvende olduğunu hissettir. Düşünce dünyasını millî değerlerle besle. Ümitlerini, inançlarını yıkma. Yıkarsan o kendince yeni bir dünya kurmak üzere yola çıkar ki bu yolun sonu ölüm olabilir.” mesajını verdiği görülmektedir.

        Beyaz Gemi, çocuğun dünyasını keşfetmek açısından çocukların değil özellikle çocukla muhatap olan yetişkinlerin okuması gereken eserler arasındadır.

         

        Kaynaklar

        1-Akmataliyev, Abdıldacan (Aktaran: Levent Kartal), “Cengiz Aytmatov’un Eserlerinin Dünya Edebiyatında Yeri ve Önemi”, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, S. 2, Güz, 1996.

        2- Aytmatov, Cengiz ( Aktaran: Refik Özdek),  Beyaz Gemi, Ötüken Neşriyat, İst. 2000.

        3- Canan, İbrahim,”Çocuk Edebiyatı Nasıl Olmalıdır”, Çocuk Edebiyatı Yıllığı, 1987, Gökyüzü Yayınları, İst.

        4- Cumakunova, Gülruza, “ Al oğlunu Koynuna Toprak Ana” Kardeş Kalemler Dergisi, S. 19, Temmuz, 2008.

        5- İbrayeva, Dilya, (Aktaran: K. Kulamşayev), Çıngız Aytmatov’un Çocukluğu ve Eserlerindeki Çocuk Tipleri” Doğumunun 70. Yıl Dönümünde Cengiz Aytmatov Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, Atatürk Kültür Merkezi Yayını: 184 Ankara, 1999.

        6- Kolcu, Ali İhsan, Bozkırdaki Bilge, Akçağ Yay. Ankara, 2002.

        7. Korkmaz, Ramazan, Aytmatov Anlatılarında Ötekileşme Sorunu ve Dönüşİzlekleri, TÜRKSOY Yayın Nu:24, Ankara, 2004.

        8. Oğuzkan, A. Ferhan, Yerli ve Yabancı Yazarlardan Örneklerle Çocuk Edebiyatı, Kadıoğlu Matbaası, Ankara, 1977.

        9. Yavuzer, Haluk, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1995.

        10. Yörükoğlu, Atalay, Çocuk Ruh Sağğı, Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, 1993.

         

» Roman Özetleri Sayfasına Dön! «

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır