edirne iskender köyü satılık tarla / Edirne Merkez İskender Köyü Edirne Sahibinden Satılık Arsa - Emlakjet

Edirne Iskender Köyü Satılık Tarla

edirne iskender köyü satılık tarla

11 adet satılık emlak İskender, Edirne içinde

Yeni emlaklar için uyarı mesajları alınız

adet satılık Emlak İskender, Edirne içinde
  • İlk e-posta uyarınız yarın gelicektir!
  • Eğer e-posta gelmezse spam dosyanızı kontrol ediniz
  • İlgilendiğiniz özelliklere sahip yeni bir emlak ilanına ulaştığımızda size e-posta yolu ile bilgi vereceğiz.
  • İstediğiniz zaman abonelikten çıkın - her e-postada verilen bağlantıyı tıklamanız yeterlidir
  • E-posta adresinizi kimseyle paylaşmayacağız.
  • Daha fazla bilgi için e-posta uyarı yardım sayfasını okuyabilirsiniz.
  • Ev satmak, Merkez, Edirne
    Ev satmak, Merkez, Edirne
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · 5 Odalı · 2 Banyo · Ev · Yüzme Havuzu
    İskender köye yakin, yüzme havuzlu si̇tede, i̇çi̇ yeni̇lenmi̇ş tri̇pleks 5+1 satilik vi̇lla. Edi̇rne'de bi̇r adet dai̇re takas alinabi̇li̇r. Büyükgöze emlak
    ilk 5 gün önce görüldü - Hepsiemlak  > Büyükgöze Emlak
  • İskender Köyü, Edirne Merkez - Jakuzi
    İskender Köyü, Edirne Merkez - Jakuzi
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · 3 Odalı · 3 Banyo · Ev · Klima · Kiler · Giyinme Odası · Jakuzi · Sauna
    Tüm hayallerinizi gerçekleştiren sadeliğin ve kalitenin modern tasarımla hayat bulduğuihlamur evleridubleks villa projemizle hak ettiğiniz yaşam için bir adım atın. İç özelliklergeniş açık planlı mutfak tasarımıyla, çağdaş yaşamın gereksinimlerine uygun65 metrekaregeniş salonu, Yüksek tavanı
    ilk 3 önce görüldü - Emlakjet  > Elit Life Beyaz Gayrimenkul
  • Ev satiyorum, Edirne Merkez
    Ev satiyorum, Edirne Merkez
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · 5 Odalı · 1 Banyo · Ev
    Edirne/merkez i̇skender köyde villalar bölgesinde satılık villa edirne'de arsa ve konutlar günden güne değer kazanmakta olup, güzel bi konutta oturun ve değer kazansın. Girişte geniş salon ve ayrı mutfak. ÖN ve arka tarafında verenda üst katta 4 oda ve banyo. ÇAtı katı arasında 2 adet oda geniş b
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Sdn Gayrimenkul

    PAZAR FİYATI

    Market değeri:

    TL

  • Emlak satılık, Merkez, Edirne
    Emlak satılık, Merkez, Edirne
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · Arsa
    Edi̇rne merkeze 3 km mesafedeki̇ i̇skenderköyde köye yakin yatirimlik tarla. Ayni bölgede satilik başka parselleri̇mi̇zde mevcuttur
    ilk 5 gün önce görüldü - Hepsiemlak  > Arı Emlak
  • Emlak satmak, Merkez, Edirne
    Emlak satmak, Merkez, Edirne
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · Arsa
    Edi̇rne merkeze 3 km nesafedeki̇ i̇skenderköyde köy di̇bi̇nde kadostra yola sifir konumda satilik yarimliktir. Bi̇ti̇şi̇ği̇nde bi̇r kaç parça yer daha dönümü Tl den satiliktir
    ilk 5 gün önce görüldü - Hepsiemlak  > Arı Emlak
  • Ev satmak, Merkez, Edirne
    Ev satmak, Merkez, Edirne
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · Ev
    Arsamız 3 parsele bölünebilir kişi başı Tl vererek m² arsa sahibi olabilirsiniz. Tl evin inşaatınaharcarsanız3+1 fiyatına villa sahibi olabilirsiniz
    ilk 2 önce görüldü - Hepsiemlak  > Mez Gayri̇menkul
  • Emlak satiyorum, Merkez, Edirne
    Emlak satiyorum, Merkez, Edirne
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · Arsa
    Köy yerleşim alanına bitişik, m² si köy yerleşik alanı içerisinde, m² si köy yerleşim alanı dışındadır. Toplam m² dır. ÇOk iyi bir konumdadır. Tüm alt yapı hizmetleri mevcuttur
    ilk 3 önce görüldü - Hepsiemlak  > Kutlu Detay Emlak
  • İskender Köyü, Edirne Merkez
    İskender Köyü, Edirne Merkez
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · 3 Odalı · 1 Banyo · Daire
    Edirne i̇skender köyünde satılık müstakil villa 3+1 m²
    ilk bir ay önceden görüldü - Emlakjet  > Zen Yapı Gayrimenkul
  • Ev satiyorum, Merkez, Edirne - Balkon
    Ev satiyorum, Merkez, Edirne - Balkon
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · 3 Odalı · 3 Banyo · Ev · Balkon · Ebeveyn Banyosu · Fitness Alanı · Otopark · Bahçe
    Edi̇rne i̇skender köy vi̇llalar mevki̇i̇ trakhome vi̇llalari i̇çi̇nde her türlü araç takasina açik 3+1 dublex müstaki̇l bahçeli̇ vi̇lla gi̇ri̇ş katta vesti̇yer, yatak odasi, banyo, salon, mutfak ve ki̇ler,bahçe kapisi üst katta yatak odasi ve gi̇yi̇nme odasi-ebeveyn banyosu, çocuk odasi ve banyos
    ilk bir ay önceden görüldü - Hepsiemlak  > Hatipoğlu Emlak Ofisi
  • Ev satiyorum, Merkez, Edirne
    Ev satiyorum, Merkez, Edirne
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · 4 Odalı · 3 Banyo · Ev · Yüzme Havuzu
    Vi̇lla bölgesi̇nde, havuzlu si̇te i̇çeri̇si̇nde, özel mantolamali, şömi̇neli̇, yapi kullanim i̇zni̇ alinmiş, bi̇reysel, dubleks 4+2 satilik vi̇lla. Büyükgöze emlak
    ilk bir ay önceden görüldü - Hepsiemlak  > Büyükgöze Emlak
  • Ev satiyorum, Merkez, Edirne - Bahçe
    Ev satiyorum, Merkez, Edirne - Bahçe
    İskender, Edirne ·  m² · TL/m² · Ev · Bahçe
    Edi̇rne'ni̇n en çok geli̇şmekte olan vi̇lla'lar bölgesi̇ olarakta geçen i̇skender köyde yatirimlik firsat arazi̇ köy'e gi̇ri̇şteki̇ benzi̇li̇ği̇n hemen arkasinda kaliyor yarisina köy i̇çi̇ i̇mar vardir. Edi̇rne merkeze de oldukça yakin5,5km yatirima oldukça uygun. İmar gi̇rmesi̇ planlanan bi̇r b
    ilk bir ay önceden görüldü - Hepsiemlak  > Delioğlu Gayrimenkul Yatırım Danışmanlığı
  • Bu alana yakın daha fazla emlak vardır
  • Daire satmak, Edirne Merkez - Otopark
    Daire satmak, Edirne Merkez - Otopark
     m² · TL/m² · 3 Odalı · 2 Banyo · Daire · Balkon · Asansör · Otopark · Otopark
    Şükrüpaşa mahallesi̇, twi̇n li̇fe si̇tesi̇nde, 3+1, funduszeue.info, m², lüks dai̇redi̇çi̇ft asansörlü, i̇ki̇ kat kapali otoparkli. 12 m² geni̇ş balkon, 2 banyolu, bütün malzemeler marka ve funduszeue.infȯtedi̇tezgahlar çi̇mstone, kapilar wariod Deni̇zci̇ler emlak taşinmaz ti̇caret yetki̇ belgesi̇ no:
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Edirne Denizciler Emlak
  • Daire satılık, Edirne Merkez
    Daire satılık, Edirne Merkez
    97 m² · TL/m² · 2 Odalı · 1 Banyo · Daire · Doğalgaz
    Şükrüpaşa mahallesi̇nde hi̇lly hotel yakininda, satilik 2+1 home ofi̇s dai̇redi̇r. Bi̇reysel doğalgazli olup brüt m² net 87 m²'di̇r. İş yeri̇ üzeri̇nde yer alan funduszeue.info yer jandarmaya Taşinmaz ti̇caret yetki̇ belgesi̇ no: deni̇zci̇ler emlak 84 84 66 59 85 34
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Edirne Denizciler Emlak
  • Daire satılık, Edirne Merkez - Balkon
    Daire satılık, Edirne Merkez - Balkon
     m² · TL/m² · 2 Odalı · 1 Banyo · Daire · Balkon · Asansör
    Koli̇na i̇nşaat daha önce şükrüpaşa ve dörtkaya mevki̇i̇nde bi̇r çok i̇nşaatlar yapmiş ve zamanKali̇tedi̇ni̇san de başlayip, aralik sonunda anahtar tesli̇mi̇, tesli̇m edi̇lecekti̇deni̇zci̇ler emlak güvencesi̇ i̇not: deni̇zci̇ler emlak koli̇na i̇nşaatin yetki̇li̇ satiş temsi̇lci̇si̇di̇r.
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Edirne Denizciler Emlak
  • Daire satmak, Edirne Merkez
    Daire satmak, Edirne Merkez
    55 m² · TL/m² · 1 Oda · 1 Banyo · Daire · Parke Zemin
    Adri̇an gayri̇menkul' den. Sadece Tl peşi̇natla. Jandarma komutanliği' nin kapi karşisinda. ÜNi̇versi̇te' ye mt. Vi̇tra-artema, i̇ntema mutfak, agt parke, fi̇lli̇ boya, isicam markalarinin kullanilacaği. ÖNünde mi Bu ilan re-os emlak mls programı tarafından otomatik entegre edilmiştir
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Adrian Gayrimenkul
  • Emlak satmak, Edirne Merkez
    Emlak satmak, Edirne Merkez
     m² · TL/m² · 1 Oda
    Edirne merkez yıldırım'da. m² arsa içinde bulunan 2 katli binada toplam 3 adet 1+1 ve 2+0 daire bulunmaktadıher dai̇reni̇n mutfak ve banyosu aboneli̇kler bu ilan re-os emlak mls programı tarafından otomatik entegre edilmiştir
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Pekgöz Emlak

    MÜKEMMEL FİYAT

    Market değeri:

    TL

  • Daire satmak, Edirne Merkez
    Daire satmak, Edirne Merkez
    45 m² · TL/m² · 1 Oda · 1 Banyo · Daire
    Üni̇versi̇te'ye erasta avm'ye yürüme 10 daki̇ka mesafededi̇r detayli bi̇lgi̇ i̇çi̇n arayabi̇li̇rsi̇ni̇z
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Baş Emlak
  • Daire satmak, Edirne Merkez - Sauna
    Daire satmak, Edirne Merkez - Sauna
    75 m² · TL/m² · 1 Oda · 1 Banyo · Daire · Fitness Alanı · Otopark · Sauna · Yüzme Havuzu
    1+1 72 m² güvenli̇k kapali otopark açik yüzme havuzu spor salonu sauna dai̇remi̇zi̇n ki̇racisi vardir. Hazi̇ran ayinda boşalacaktir. ŞEhi̇r22 emlak mehmet yaveroğlu
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Şehi̇r 22 Emlak
  • Daire satılık, Edirne Merkez - Balkon
    Daire satılık, Edirne Merkez - Balkon
     m² · TL/m² · 3 Odalı · 1 Banyo · Daire · Balkon · Asansör · Kapalı Balkon
    Nişancıpaşa mahallesi, kıyık aile sağlık merkezi yakınında yaşındaki mantolaması yapılı ve asansörlü 4 katlı binanın 4. Katında bulunan balkonlu 3+1 m² daire. Dairemizde hiçbir masraf bulunmamaktadıkrediye uygun herhangibu ilan re-os emlak mls programı tarafından otomatik entegre edilmiştir
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Pekgöz Emlak
  • Daire satmak, Edirne Merkez
    Daire satmak, Edirne Merkez
    90 m² · TL/m² · 2 Odalı · 1 Banyo · Daire
    Baş-kent emlak ofi̇si̇ servi̇s ve otobüs duraklarina yakin market semt pazari eği̇ti̇m kurumlari ci̇varinda
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Baş-Kent emlak edirne
  • Ev satiyorum, Havsa - Doğalgaz, Klima
    Ev satiyorum, Havsa - Doğalgaz, Klima
    91 m² · TL/m² · 2 Odalı · 1 Banyo · Ev · Klima · Kalorifer · Doğalgaz
    Veri̇len fi̇yatlara arsa beton ve i̇nce i̇şler dahi̇l deği̇ldi̇r. Fi̇rmamizin güvencesi̇yle, 30 yillik i̇ş tecrübemi̇z i̇le depreme dayanikli prefabri̇k evleri̇mi̇z uygun fi̇yat ve malzeme kali̇tesi̇yle hizli yapim aşamasi ve güveni̇li̇r yapi olanaği sunuyor. Tekni̇kerleri̇mi̇z tarafindan bi̇lgi̇
    ilk 2 önce görüldü - Zingat  > Erdem Prefabri̇k

    MÜKEMMEL FİYAT

    Market değeri:

    TL

  • Daire satiyorum, Edirne - Parke Zemin
    Daire satiyorum, Edirne - Parke Zemin
    55 m² · TL/m² · 1 Banyo · Daire · Parke Zemin
    Tl peşi̇natla jandarma komutanliği' nin kapi karşisinda üni̇versi̇te' ye mt vi̇tra-artema, i̇ntema mutfak, agt parke, fi̇lli̇ boya, isicam markalarinin kullanilacaği önünde mi̇ni̇büs duraği bulunan her yere yakin temelden satilik 1+1 dai̇re ayrintili bi̇lgi̇ i̇çi̇n; bu ilan re-os emlak ml
    ilk bir ay önceden görüldü - Emlaksitem  > Adrian Gayrimenkul
  • Daire satmak, Edirne - Balkon
    Daire satmak, Edirne - Balkon
     m² · TL/m² · 1 Banyo · Daire · Balkon · Asansör
    Edirne merkez abdurrahman mahallesi uzunkaldırım caddesinde ayşekadın camisi ve ana caddeye metre mesafedeki yaşındaki 5 katlı asansörlü ve mantolmalası yapılı binanın 3. Katında satılık 3+1 çift balkonlu masrafsız dairebu ilan re-os emlak mls programı tarafından otomatik entegre edilmiştir
    ilk bir ay önceden görüldü - Emlaksitem  > Pekgöz Emlak
  • Daire satılık, Edirne
    45 m² · TL/m² · 1 Banyo · Daire
    Tek yetkl ofsredstone nans'tan barutluk mahalles esk tokde eyali satilik 1+1 daregvenl lemler n terchnzmarkalamayi baarmikurumsal ofsler olsun. Full eyaliaik otoparkduraklara yrme mesafeskracilikaltenn tek adresredstone nansgayrmenkul danimanlikhzmetlersorumlu emlak danman muhammet takinletm:myk
    ilk 6 gün önce görüldü - Emlaksitem  > Redstone Nüans Gayrimenkul
  • Daire satılık, Edirne Merkez
    Daire satılık, Edirne Merkez
    65 m² · TL/m² · 1 Oda · 1 Banyo · Daire · Su Deposu
    Merkez de su deposu mevkii'nde ayşekadın eğitim fakültesine yürüme mesafesin'de duraklara marketlere okullara yürüme mesafesin'de ara kat yatırımlık apartman dairesi detaylı bilgi i̇çin arayınız
    ilk bir ay önceden görüldü - Zingat  > Arda Emlak Ofisi
  • Resim yoktur.
  • 30 Aralık - 5 Ocak

    DOSYA



    (Bu dosya "turizm için arkeoloji" yapanlara ithaf olunur)




    Bizans Sarayının Üzerinde Bizans Oyunları:

    YILAN HİKAYESİ - YALAN HİKAYESİ



    "SATILIK İSTANBUL VAR HAANIIIM!"

    I




    • UNESCO, İSTANBUL'U LİSTEDEN ÇIKARABİLİR

    • EMİNÖNÜ BELEDİYE BAŞKANI ER: HUKUKİ SORUN YOK AMA AYASOFYA'YI ZORLUYOR

    • TARİH KATLİAMI ADIM ADIM YAPILDI

    • CHP'Lİ SOYSAL MECLİS'E TAŞIDI

    • TALAY: KURUL KARARI BAKAN ONAYLI İŞLEM DEĞİLDİR

    • ZAL: UNESCO 2. UYGULAMAYA GEÇEBİLİR

    • TARİH KIYIMINDA SKANDAL ZİNCİRİ

    • İLK PROJEDE AYAKLAR ESERLERİN ÜZERİNDEYDİ

    • TOPBAŞ’DAN İTİRAZ GELMEDİ

    • BİZANS SARAYI İÇİN SİVİL GİRİŞİM(M.Y. Yılmaz)

    • TARTIŞMA DEVAM EDİYOR

    • BÜROKRATLARI DİNLEYECEKSEK MECLİSE NE GEREK VAR?

    • GÜNAY: YENİDEN DEĞERLENDİRECEĞİZ

    • UNESCO, TÜRKİYE'Yİ 'DA UYARMIŞ

    • TARTIŞMALI İMAR PLANI DANIŞTAY'DA

    • BİZANS'I ORTADAN KALDIRIYORUZ

    • BİZANS SARAYI'NA ERDOĞAN İLGİSİZ KALAMAZ (G. Uras)

    • SULTANAHMET (M. Aşık)

    • KÜÇÜK: TARİHSİZDİR BU İKTİDAR VE SONU GELİYOR




    Dosyaya ulaşmak için tıklayınız

    KATKI




    'DEN KALANLAR

    yılı sonunda nasıl bir Türkiye istediğimize dair kısa bir yazı yazmıştık, içimizde küçük de olsa bir umutla

    Ne yazık ki elimiz bu yıl da boş kaldı. Beceriksiz yöneticiler ve toplumsal bilinç eksikliği nedeniyle geçtiğimiz yıl da ulusal bir kültür politikamız oluşamadı. Arşivimizi şöyle bir taradığımızda, 'ün üzerinde define ve kaçak kazı, 50'nin üzerinde tarihi eser kaçakçılığı, 70'in üzerinde muhtelif tahribat haberi derlediğimizi gördük. Bunun yanısıra; baraj çılgınlıkları, müze rezaletleri, sahtekarlıklar/sahtecilikler, kadro problemleri de sürdü tabii. Elbette bir-iki güzel iş de yapıldı ama aşağıdakiler kadar çarpıcı değildi ne yazık ki

    Yöntembilim, hala azınlıkta bir grup tarafından bilindiği için, neyi nasıl yapacağını, hangi yolu izleyeceğini bilemeyenler güruhu yine gündemi meşgul etti. Örneğin; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ndeki Nemrut Dağı için Adıyaman ve Malatya birbirlerine girdiler, konu Meclis'e taşındı. Sonunda aklıselim sahibi biri "Nemrut dünya mirasıdır" dedi de kavga duruldu, ama hala bitmedi

    Aynı yıl içinde biri İtalya-Mantua'da diğeri Türkiye-Hakemi Use'de "dünyanın en eski aşıkları" bulundu. Aynı eğitimi almış iki meslekdaştan İtalyan olan sevenleri ayırmazken, Türk olan ayırıp laboratuvara incelemeye gönderdi.

    Ülkenin çeşitli yerlerinde restorasyon-tamirat-tadilat adı altında, kimi doğru ama çoğu yanlış muhtelif çalışmalar devam etti.

    Bir dönem, Türkiye-İsrail ilişkilerine, Harem-i Şerif olayı damgasını vurdu. UNESCO heyetinin 27 Şubat-2 Mart tarihleri arasındaki incelemelerinin ardından yayınladıkları rapor yetmedi, ülkemizin konusunda uzman isimlerinden oluşan bir heyetin Mart tarihlerinde bölgede yaptığı incelemelerin sonuçlarını içeren rapor, her nedense ancak Kasım ayı ortasında yayınlandı. UNESCO ile tam bir paralellik gösteren raporun niye bu kadar saklandığı anlaşılamadı.

    yılında, İstanbul üzerine yapılan "sen söyle-sen işit sempozyumlarının" havada kalan tebliğlerinin basımları bile tamamlanmadan birileri İstanbul'un geçmişini gayet bilinçli bir şekilde yok etmeye devam etti:

    İstanbul'un tarihi alanları içinde olması nedeniyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde bulunan Süleymaniye'de yapılması planlanan "Kentsel Dönüşüm" üzerine Sultanahmet'teki Four Seasons Oteli'nin ek bina inşaatı tuz biber ekti. İstanbul'un 'da Avrupa Kültür Başkenti olması ile ilgili göstermelik çalışmalar devam ederken şimdilerde UNESCO'nun İstanbul'u Dünya Kültür Mirası listesinden çıkartma ihtimali ile paçalar tutuşmuş durumda. Belediye Başkanı ayrı, Belediye Meclisi ayrı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ayrı, Bakan ayrı açıklamalar yapıyor. Günün birinde hemfikir olurlarsa işbirliği de yaparlar diye umuyoruz.

    Mısır artık piramitlerden telif hakkı istediğini açıkladı. Bizler ise, Bakanlığımızın eserlerimiz için neler yapacağını merak ettik durduk.

    Bir başka merakımız, İtalya ve Yunanistan'ın son birkaç yıl boyunca uluslararası eski eser kaçakçılığına yönelik çok büyük ve koordineli mücadelesinin sonucunda yaptığı uluslararası anlaşmalar hakkında Bakanlığımızın bir takibi olup olmadığı ile ilgiliydi. Hala merak içindeyiz.

    Bu arada, tarihi eserler artık internet sitelerinde satılmaya başladı.

    Ayrıca kültür, yine turizmin kıskacından kurtulamadı. Şehirlerin tarihi kesimlerindeki evler, konaklar, resmi yapılar, tren garları vd. birer birer kültür merkezi adı altında "restore" edildi, "turizme kazandırıldı". Mağaralar da bundan nasibini aldı tabii.

    Kültür Bakanlığı'nın her tarihi eserden turizm adına rant çıkarma kaygısı Aspendos'u da vurdu. Birkaç bilimsel raporun itirazını duymazdan gelen yetkililer Aspendos'u Anadolu Ateşi'ne kiraladı. Sonuç mu? Yetkililer, gösteride öngörülenden yüksek desibelde ses kullanıldığını ve seyirci sayısının 'ün üzerine çıktığını tespit etti ve sözleşme feshedildi. Ama bütün bunlar yaz sonunda oldu.

    AKM ve Kongre Vadisi projeleri tartışmaları aylar sürdü. Sonuç: Kurtlarla kuzuların savaşı devam ediyor.

    Türkiye ile Ermenistan arasındaki diyalog arayışlarının bir parçası olarak Haziran 'de restorasyonuna başlanan Akdamar Kilisesi "akdumur edici" tarih tartışmalarının ardından 29 Mart tarihinde 'Anıt Müze' statüsünde açıldı. Yetmedi, ayin tartışmaları ve haçı kim çaldı kavgaları yapıldı. Aynı ayin tartışmaları Noel Baba Kilisesi için de başladı.

    İstanbul'un "port"ları konusu 'de de çözülemedi. Bekliyoruz.

    Sümela Manastırı'nın 15 yıldır devam eden "aktif restorasyon" çalışmalarının aslına uygun olmadığı anlaşıldı. Atatürk Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden mimar, sanat tarihi ve restorasyon uzmanlarının yer aldığı bilim kurulu, manastırın yeniden restore edilmesini sağlayacak. Bakalım

    Edirne gene sular altında kaldı.

    Nü tablolara saldırılar başladı.

    Çemberlitaş efsanesi yine hortladı.

    Bakanlık, kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması ve restore edilmesiyle ilgili ‘Kültür Dostu’ adı altında bir proje hazırladı. Kültür Dostları’ sitesinde arkeolojik kazılarla ilgili ihtiyaç listesindeki verilere göre de, milyonlarca YTL kaynak gerektiği anlaşıldı. Yani, Bakanlık "allah rızası için" para toplamaya çalışıyor.

    Bütün bunlar ve daha fazlası olurken Hasankeyf ve Allianoi çırpınmaya devam etti. milyar Euro'luk kredi anlaşmasının imzaları tamamlanan Ilısu Barajı nedeniyle Hasankeyf'te kurtarma kazıları için süre kısalıyor. Ancak öte yandan AİHM dahil sivil girişimler de sürüyor. Yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz. Alllianoi ise, bu sayfada okuyacağınız gibi, çoktan kaderine terk edildi. Kurtarma kazısı yapılmadığı gerekçesiyle kazıdan uzaklaştırılan sorumlulardan sonra şimdi de bekçiler görevden alındı. Allianoi artık korumasız.

    Benim içim sızlıyor. Yine

    Ayşe Didem Bayvas

    SANAT DÜNYASINDA İKİ KAYIP


    HÜSEYİN ALPTEKİN ÖLDÜ

     

    Çağdaş sanatın önde gelen temsilcilerinden Hüseyin Bahri Alptekin, önceki akşam Beyoğlu'ndaki stüdyosunda ölü olarak bulundu.

    Geçen yıl Venedik Bienali'nde Türkiye'yi temsil eden Alptekin, UNESCO'dan çağdaş sanatın özendirilmesi alanında ödül almıştı. doğumlu sanatçının katıldığı uluslararası sergiler arasında, İstanbul, Sao Paulo, Brezilya ve Montenegro bienalleri; Avusturya'da düzenlenen 'Balkanları Ararken' ve 'Kan ve Bal-Balkanlarda Sanat' adlı sergiler bulunuyor.

    Zaman,



    *****


    NAİF RESMİN USTASI HAYATINI KAYBETTİ

     

    Yazar, gazeteci ve naif resmin ustası Fahir Aksoy 94 yaşında geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybetti. Uzun zamandır sağlık sorunlarıyla uğraşan Fahir Aksoy yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul ve Edirne'de eğitimini tamamladıktan sonra yılında gazeteciliğe başlayan Fahir Aksoy'un ilk yazıları Vakit ve Edirne Postası gazetelerinde yayımlandı. Fahir Aksoy, daha sonra aralarında siyasi gazetelerin de bulunduğu farklı dergi ve gazetelerde inceleme, eleştiri, öykü, denemeler yazdı, muhabirlik yaptı. TV için senaryo yazarlığı ve danışmanlık yapan, altı belgesel film çeken Fahir Aksoy'un, sanat ve anı kitaplarıyla biyografi kitabı da bulunuyor.

    Yaşamını resme adayan, Türkiye'nin önde gelen naif resim ustalarından Fahir Aksoy resim sanatının halka ulaşabilmesi için Anadolu'nun birçok yerinde sergiler açtı. Fahir Aksoy'un cenazesi yarın Erdek Çarşı Camisi'nde kılınacak öğle namazı müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Erdek Mezarlığı'nda defnedilecek.
    Radikal,

    ÇEŞMELERDEN AKAN MEDENİYET

    Kuveyt Türk Katılım Bankası’nın hazırlattığı “Kaybolan Çeşmeler” kataloğunun tanıtımı, önceki gün Sepetçiler Kasrı’nda düzenlenen bir basın toplantısı ile tanıtıldı. Gülşen Kılınçer’in kaleme aldığı, funduszeue.info Oktay Aslanapa danışmanlığında hazırlanan ve tarihi çeşmelerin envanterini ortaya koyan kitabın tanıtım toplantısına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da katıldı. Bakan Günay, burada yaptığı konuşmasında, kültürel zenginliğimiz olan çeşmelerimizin böyle bir eserde yaşatılmasının gurur verici olduğunu söyledi.

    Eserin, isminin uyarıcı nitelikte bir işaret olduğuna işaret eden Günay. “Bildiğiniz gibi birçok medeniyet su ile tarif edilir. Su büyük medeniyetlerde zarafet ve güzelliği ifade eder. Biz de su ile haşır neşir olmuş bir medeniyetler silsilesinden geliyoruz. Ama son yıllarda bu medeniyetlerin bu görkemli eserlerine karşı nasıl böyle duyarsız olmuşuz anlamak mümkün değil” dedi. Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan da kültür ve medeniyetimizin önemli sembollerinden olan çeşmelerimizin hayata tutundurulması ve gelecek nesle bırakılması için kurum olarak sorumluluk duyduklarını, kitapla da bunu gerçekleştirdiklerini söyledi.

    Türkiye Gazetesi,

    RESTORASYONLAR İÇİN MİLYONLUK KAYNAK

    İstanbul Valisi Muammer Güler, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'i ziyaret ederek, İl Özel İdaresi desteğiyle ilçede yapılan kültür eserlerinin restorasyon çalışmaları hakkında bilgi aldı.

    Vali Güler, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olması çerçevesinde kültür eserlerinin restorasyonuna çok büyük bir önem verdiğini belirterek, "Biz 17 belediyemizin 'e yakın projesine milyon YTL'lik bir kaynak aktardık. Geçtiğimiz yıl bunların tanesi gerçekleşti ve 21 milyon YTL'ye yakın para ödendi. Uyguladığımız projelerden çok önemli bir bölümü Fatih ilçemizde. Fatih Belediyesi bize 60'a yakın proje getirdi ve bunlara 20 milyon YTL'lik bir kaynak tahsis edildi. 60 projenin 55 tanesi bitirildi. Dünya kültür mirasında da Zeyrek'in çok büyük bir önemi var. Sümbül Sinan ve Emir Buhari tekkeleri var. Oralarda da restorasyon çalışmaları yapılıyor" dedi. Fatih'teki yıkık ve metruk evlerin de ön ödemeleri yapıldıktan sonra yıkılacağını kaydeden Güler, Beyoğlu Tarlabaşı'ndaki eski binaların yıkılarak yerlerine restore edilmiş yeni yapıların ortaya çıkmasının sağlanacağını söyledi.

    Tarihi eserlere sahip çıkmanın önemini bir kez daha yerinde gördüklerini ifade eden Güler, şöyle konuştu: "Zeyrek bölgesindeyiz. Zeyrek terasının böyle muhteşem bir görüntüsü olduğunu gördük. Burada İstanbul'un üçüncü büyük ve yer üstündeki tek sarnıcı var. Belediyemizin yürüttüğü çalışma var. Yine bizim fondan destekleniyor. Bu fonumuzu bu sene de Avrupa Kültür Başkenti çerçevesinde kullanacağız. Burada tarihte bulunamayacak bir galeri alanı yaratılmış oluyor. Bir kültür alanı, sergi alanı açılmış oluyor. yıllık bir mekanda sergilerin, kültür hizmetlerinin yapılması 'da İstanbul'a çok büyük bir prestij de sağlamış olacak.''

    Sabah, Haber: Deniz Derin Sabah,

    KEŞKE CAMİLERİ DAHA YARATICI OLSAYDI




    Afife Batur'a göre Mimar Kemalettin,
    medreseleri okula dönüştürebilecek
    kadar özgür tasarlamış.



    İstanbul'un en işlek yerinde Taksim'in göbeğindeki Taksim Sanat Galerisi'nde bir sergi var bugünlerde, 'Mimar Kemalettin: Tarihin Dönüm Noktasında Bir Mimar' sergisi ve pek ilgi görmüyor İstanbullulardan. Oysa Mimar Kemalettin, Türk mimarlık tarihinin en etkili kişiliklerinden biri. Bu sergi de Eminönü'ndeki Dördüncü Vakıf Han, Çamlıca Kız Lisesi olarak bilinen Ahmet Ratip Paşa Köşkü, bugün Gazi Üniversitesi Rektörlüğü olarak kullanılan Gazi İlk Muallim Mektebi, Edirne Gar Binası, Bebek Camii, içinde Küçük Sahne'nin olduğu Ankara'daki Vakıf Apartmanı gibi pek çok yapısına bilerek bilmeyerek hayranlıkla baktığımız Kemalettin'i tanımak için eşsiz bir fırsat. Mimar Kemalettin'i ve onun imza attığı yapıları kronolojik sırayla görseller, kısa notlar, bazısını da maketler eşleğinde tek tek tanıtıyor.
     

    Sergiyi hazırlayan Prof. Afife Batur, yapılarının çoğu ayakta olduğu için Mimar Kemalettin'i şanslı bir mimar olarak görüyor. Ancak 'milli mimarinin bir temsilcisi' denilip geçilmesinin, üzerinde fazla durulmamasının da ona haksızlık olduğunun altını çiziyor: "Bu kadar yüzeysel değil bu adam. Klasist mi modernist mi, milli mi, evrensel mi? (Galerinin orta yerine kurulan alçıpan duvarda büyükçe yazıyor.) Bu soruları gelişigüzel koymadık buraya, kelimenin gerçek anlamlarıyla kapsadığı için koyduk. Hepsini kapsıyor aslında Mimar Kemalettin. Bu, onun çokboyutluluğunu gösteriyor. Mimar Kemalettin, tarihin en karmaşık döneminde yaşamış. Üç büyük savaş; 93 Harbi, Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı görmüş. Aynı zamanda bilimde, teknolojide, mimaride, sosyal ve kültürel yaşamda çok büyük atılımların olduğu bir dönem.
    Onun mimarlığı yaşadığı dönemin izlerini taşıyor hem klasist, hem modern, hem milli, hem evrensel."


    Afife Batur, tasarladığı camileri Mimar Kemalettin'in en az arama yaptığı, geleneksel çizgiyi çok fazla aşamadığı yapılar olarak görüyor ve iddalı bir tespitte bulunuyor:
    "Onun camileri tutuktu. Bu tutukluk tasarımcı kimliğini adeta geriye bastırıyor bir Müslüman olarak. Aslında bugünümüze de uzanan bir kayıp çizgidir. Bugün cami mimarisindeki geri kalmışlık ta o noktadan başlar diye düşünüyorum. Kemalettin Bey cami mimarisinde biraz daha cesaretli olsaydı, olabilseydi, mesala türbelerde gösterdiği ataklığı camilerde gösterebilseydi, bir yol açardı diye düşünüyorum."


    Afife Batur'a göre Mimar Kemalettin'in okulları ve medreseleri camilerin aksine geleneksel modelle bağının en zayıf olduğu tasarımlar, yani en modernist yapıları ve medreseleri okula dönüştürebilecek kadar kendini özgür hissediyor.


    İşhanlarının onun taç yapıları olduğunu söyleyen Afife Batur, "Burada Kemalettin adeta coşuyor. Bütün yeteneklerini, her türlü arama, deney yapma, modernist bileşimler veya teknolojik olanakları sonuna kadar kullanma şeklinde coşkuyla bunları tasarlamış. Art Nouveau'yla Chicago'daki işhanlarının birleşimi ama Osmanlı ruhuna uygun şeyler de var. Apartmanları ve diğer yapıları da çok daha denemeci. Yepyeni şeyler deniyor. Merdivenleri çok büyük bir ustalıkla kullanıyor, dekoratif unsurlarda ise adeta döktürüyor. Osmanlı motifleri kullanıyor ama yeni birleşimlerle öyle yapıyor ki bunu eski motiflerden apartılmış izlenimleri vermeyecek sahteciliğe düşmüyor. Geleneksel öğeleri adeta heykelsi bir espiriyle kullanmayı beceriyor ki bu çok önemli bir yetenek."
     

    Mimarlar Odası'nın Türkiye'nin mimarlık kültürüne katkıda bulunmuş bugün hayatta olmayan mimarların anısını yaşatmak üzere düzenlediği ve bu dönem Mimar Kemalettin Bey'in gündeme alındığı anma programı etkinlikleri kapsamındaki sergi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Vehbi Koç Vakfı, Aygaz ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün katkılarıyla hazırlandı. 15 Ocak'a kadar sürecek sergi daha sonra Türkiye'nin çeşitli yerlerini dolaşacak. Mimar Kemalettin'in yapılarını etiketleme çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan Batur, Mimar Kemalettin'in Amerika'da yaşayan oğlu ünlü besteci İlhan Mimaroğlu'nun sergiyi Amerika'ya taşımak için çalıştığını da ekliyor sözlerine.
    'Mimar Kemalettin' sergisi 15 Ocak'a kadar Taksim Sanat Galerisi'nde.


    * * * * *
     

    Önemli yapıları
     

  • Filibe Gar Binası, Bulgaristan
     

  • Kemer Hatun Camii, Beyoğlu-İstanbul
     

  • Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci Vakıf hanları, İstanbul
     

  • Bebek Camii, İstanbul
     

  • Edirne Gar Binası
     

  • Harikzedegan Kat Evleri, Laleli-İstanbul
     

  • Ahmet Ratıp Paşa Köşkü (Çamlıca Kız Lisesi) İstanbul
     

  • Mimar Kemalettin Okulu, Ankara
     

  • Ankara Palas
     

  • Ankara İkinci Vakıf Hanı
     

  • Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü, Ankara
     

  • Gazi İlk Muallim Mektebi, Ankara

    Kemalettin Bey, 'te bir bahriye subayının tek çocuğu olarak İstanbul'da doğdu. yılları arasında Henedese-i Mülkiye'de okuyan Kemalettin, burada mühendislikten çok Sirkeci Garı'nı yapan Alman mimar Jachmund'un mimarlık derslerine özen gösterdi ve okulu bitirince Prof. Jachmund'un asistanı oldu. 'te mimarlık eğitimini ilerletmek için devlet bursuyla Berlin'e gönderildi, Charlottenburg Technische Hochschule'de iki yıl mimarlık eğitimi gördü.

    yılında Evkaf Nezareti'nin başına atanan Kemalettin Bey, burada görevli olduğu yıllarda önemli eski yapılarının onarımlarını, beş yeni Vakıf Han, birçok türbe ve cami yaptı.

    Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer alan Kemalettin Bey, yılında İngiliz yönetimine geçen Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın onarımı için müftü tarafından Kudüs'e çağrıldı. Çağrıyı kabul eden Kemalettin Bey, Mescid-i Aksa Camii'nin onarımında gösterdiği başarıdan dolayı, İngiliz Kraliyet Mimarlar Akademisi'ne (RIBA) şeref üyesi olarak seçildi. 'in yaz aylarında Ankara Palas'ın yapımının tamamlanması için Kudüs'ten çağırıldı. Başkent Ankara'da başka birçok yapıya da imza atan Mimar Kemalettin, yılında Ankara Palas şantiyesinde kaldığı odada geçirdiği beyin kanaması sonucu 57 yaşında öldü.

    Radikal, Haber: Erkan Aktuğ, Fotoğraf: Muhsin Akgün,

  • KATKI




    SYLLOGOS KÜTÜPHANESİ'NE NE OLDU?




    Syllogos Yunan Filolojisi Derneği (Ho en Konstantinopolei Hellenikos Philologikos Syllogos) yılında İstanbul'da Antonios Vlasto ve Herocles Vassia isimli iki banker tarafından kuruldu.

    Yaklaşık 60 yıl boyunca çalışmalarına devam eden dernek, Kurtuluş Savaşı sonrasında faaliyetlerine son verdi. Syllogos Derneği, bu geçen 60 yıl boyunca Bizans sanatı, Yunan dili, İstanbul ve civarındaki antik eserler gibi konularda kırktan fazla eser yayınlamıştı. Örnek vermek gerekirse; 

    Andreas David Mordtmann'ın  "Molybdoboulla byzantina ton eparchion Europes" adlı eseri 17 yayın numarası ile yılında, funduszeue.infoiadis'in İznik civarının tarihini anlatan  "Nikaia, Mikra Nikaia he Nikitsa" adlı eseri ise 28 yayın numarası ile yılında yayınlanmışlardı. 

    Syllogos Derneği'nin oldukça büyük bir de kütüphanesi mevcuttu. Mübadele esnasında Rumlar tarafından Atina'ya götürülmek istenen bu kütüphanedeki eser sayısının civarında olduğu tahmin edilmektedir. Çoğunu yabancı dilde yazılmış Türkiye ile ilgili kitapların oluşturduğu bu kütüphanede Yunanca el yazmaları da mevcuttu. 

    Syllogos Koleksiyonu olarak da bilinen bu eserler yılında Atatürk'ün talimatı ile Ankara İl Halk Kütüphanesi'ne taşındı. Daha sonra eserler Cebeci Kütüphanesi, Türk Dil Kurumu, Milli Kütüphane, Türk Tarih Kurumu, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi'ne dağıldı. Bugün, bu koleksiyonun neden dağıtıldığını bilmediğimiz gibi, elimizde eserlerin tam bir listesi de mevcut değil. Dolayısıyla bahsi geçen bu kütüphanelerdeki kitapların hangilerinin Syllogos Koleksiyonu'na ait olduğunu bilemiyoruz. 

    Atatürk’ün bizzat ilgilendiği, birbirinden değerli bu onbinlerce kitabın bugün nerede olduğunu sorsak acaba bir cevap alabilir miyiz?

    Lozan görüşmeleri sırasında tartışmalara konu bile olan Syllogos Koleksiyonu bugün nerede, kimlerin elinde acaba?

    Ali Yamaç

    TARİH NİÇİN SEVİLİR?

     

    İnsanların bireyler olarak şekillendirdikleri zevkleri vardır. Bir kişi çıkıp "Ben Gotik tarzı çok seviyorum. Romantik üslubu hiç sevmiyorum" derken, bir başkası da "Romantik üslupta aradığım her şeyi buluyorum, ama Gotik'ten nefret ediyorum" diyebilir.

    Her şeyden hoşlanmak zorunda değiliz. Ama sorun hoşlanmak değil, herhangi bir çağın herhangi bir insan eserini korumak olunca, durum değişir. Burada, 'Ben ondan hoşlanmıyorum' denemez. Bir kere daha yazmıştım diye hatırlıyorum: Çeşitli nedenlerle Sultanahmet'teki Alman Çeşmesi'nden hiç hoşlanmam. Ama kılına zarar gelmesine tahammül edemem.

    Bu tavır hâlâ genel, evrensel tavır değil. Hele Türkiye'de hiç değil. Topluma nüfuz etmemiş (toplumda zaten 'estetik yargı' denebilir bir şey ancak çok yarım yamalak teşekkül etmiş), çünkü daha önce seçkinlerin bilincinde yer etmemiş.

    'Seçkin' dediklerime niçin 'seçkin' denildiğinin bir açıklaması da olmuyor çok zaman. Eğitim düzeyinin çok düşük olduğu bir toplumda okuyup yazmasını bilene 'seçkin' denildiği için mi böyle? Yoksa, kültürün zaten fazla bir anlam ve değer taşımadığı bir toplumda iktidarı elinde tutanlara mı 'seçkin' deniyor? Burada galiba ikisi de geçerli.

    Bugünlere kadar sürüp gelen Türk milliyetçiliğinin tohumlarının atıldığı (o tohumlar şimdiye kadar çok meyve verdi) Genç Kalemler dergisinde, 'Kaya Alp' adıyla yazan biri Dostoyevski üstüne bir makale kaleme alır. Orada şunları söyler: "Dostoyevski, Ruslar için fakat bir kısım Ruslar için sevilebilir, hürmet olunabilir; fakat biz Türkler için nefrete yakın bir hisle düşünülmelidir; çünkü dehşetli Slavcı bir Türk düşmanıdır. Ve ben burada onu edebi şahsiyetiyle değil siyasi Türk düşmanlığı sıfatıyla karilerime tanıtacağım."

    Kaya Alp -her kimse- salık verdiği düşünme tarzının henüz pek rağbet görmediği, bir barbarlık sayıldığı bir çağda yazıyor. Hâlâ zihninde bir yazarın yazarlığıyla siyasi düşüncelerinin özdeş olmadığı bilgisi var ve onu yıkmaya çalışıyor. Günümüzün Hıristiyan öldüren, verimli bir 'vadi'den yetişmiş 'asıl Türk gençliği'ni düşününce, Kaya Alp'in bayağı başarılı olduğunu da görüyoruz.

    Bu noktaya gelince, konu 'Gotik severim; Romantik daha az severim' falan konusu olmaktan çıkıyor. Ölçü bireysel bir 'zevk ölçüsü' de değil, ulusal. Shakespeare gibi, Türkler hakkında söz etmemiş birinin iyi bir yazar olup olmadığını, Kaya Alp estetiğinin sınırları içinde bulamayız. Ama elin gâvurunun iyi yazar olup olmadığı zaten önemli değil- 'Türk' değil ya, asıl önemlisi bu.

    Yukarıda, 'iktidar seçkinleri'nden söz etmemiştim. Türkiye'de yalnız Cumhuriyet değil, 'den beri iktidar, 'milliyetçilik' eğiliminin iktidarıdır. Bu ideolojinin kadroları ise, kendileri bizzat okuyup incelemiş olmasalar da, Genç Kalemler'de telaffuz edilmiş 'ulusal duygular'ın hegemonyası altında yetişmiş kadrolardır -Kurtuluş Savaşı'nda bakanlık yaparken Greko-Romen ören yerlerini yıkıp parçalayan Rıza Nur gibi.

    Dolayısıyla da bu bakış, bu tutum, topluma sinmiştir. Bunun, tarihe yönelik biçimlenmesinden, icraatından söz ediyorum şimdi. Siz bir kültür mirasının bir kısmına karşı (dini-ulusal nedenlerle) böyle bir vandalizm tavrı almayı başarabiliyorsanız, sahip çıktığınız kültürel tarihi de sahiden sevemezsiniz, benimseyemezsiniz. Hani o resmi günlerde, resmi üzüntü, resmi sevinç jestleri, mimikleri yapan insanlarınki kadar bir benimsemedir o. Onun için bu ülkede 'Türk-olmayan' tarihe karşı, gizlisi saklısı olmayan, kendisinden kıvançlı bir vandalizm hüküm sürerken, bizim saydığımız eserlerin birçoğu pençemizden kendilerini kurtaramamışlardır.

    Yalılarımızı yaka yaka bitiremedik. Bunları düşündüren ve söyleten, Sultanahmet'teki olay tabii.

    Radikal, yazı: Murat Belge,

    VALİ HARPUT, TAÇ KAPI'YA EL ATTI

     

    Bursa`yı yönetmek, aynı zamanda kentin her sorununa duyarlı olmayı, çözümler bulmayı ve tıkanan noktaları aşmayı bilen bir meziyete sahip olmayı da gerektirir.

    Önceki akşam Vilayet Özel Kalemi`nden gelen bir telefon doğrusu bizi çok şaşırttı.

    Daha birkaç gün önce Bursa`da işbaşı yapan Vali Şahabettin Harput, Koza Han`ın Taç Kapısı`nı kapatan şu meşhur kuyumcu binasına ilişkin 27 Aralık`ta çıkan yazımız için teşekkürlerini iletti.

    Sayın Vali`nin hassasiyetinden etkilendik.

    Çünkü bu alışık olmadığız bir yöntemdi.

    Kentimizi ilgilendiren hemen her olay ve yazı demek ki Valimizin de sıkı takibinde.

    Tabii ki, Bursa`nın bir değerini gizleyen ve çözüm için düğmeye basıldığı halde sonuç alınamayan duruma Vali Harput`un da kayıtsız kalmamasına sevindik.

    Koza Han`ın görkemli kapısının ortaya çıkartılması için başlatılan kamulaştırma işlemlerinin yargıya intikal ettiğini öğrendiğini belirten Vali Harput, bu konunun kendilerinin de yakın takibinde olduğunu anlattı.

    Tarihi mirasın ayağa kaldırılması, etrafı kuşatılan ecdat yadigârı yapıların ortaya çıkartılması konusunda Vali Harput`un da son derece duyarlı olduğunu görmekten büyük keyif aldık.

    Bu adım nasıl sonuç verir bilmiyoruz ama kentimizin valisinin bizzat bu işe el koyması son derece anlamlıdır.

    Hem anlamlı, hem de geçmişe sahip çıkma adına sevindiricidir.

    Vali Harput`un tıkanmayı giderecek çözüm konusunda nasıl bir yöntem izleyeceğini bilmiyoruz.

    Ancak, Bursa`nın artık Taç Kapı`nın içinde bulunduğu açmaza seyirci kalmayan bir Valisi var.

     

    Vali Harput ile görüşmemizde kendisi açıklamadı ancak, bizzat konuyla ilgili yeni bir soruşturma açtırdığını da öğrendik.

    Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğü`nden bir yöneticinin, Koza Han ve Hanlar Bölgesi`nde gazete sütunlarına taşınan ve yanıtı aranan sorular için bizzat Vali Harput`un talimatıyla muhakkik olarak görevlendirildiğini öğrendik.

    Hatta işe hızlı başlayan muhakkikin Osmangazi ve Büyükşehir Belediyesi ile proje müelliflerini dinlemeye başladığını haber aldık.

    Yani Vali Harput, Koza Han`a ilgisini bu yolla da ortaya koymuş oluyor.

    Tabii ki soruşturma gizli yürüyeceği için sonuçları da hemen alınmayacaktır.

    Belki de muhakkikin hazırlayacağı rapor doğrultusunda, görev ihmali ve kusuru bulunan sorumlular hakkında da yargı yolu gözükecektir.

    Olaya, bizzat kentimizin en üst düzey yöneticisinin el atmış olmasını biz de önemsiyoruz.

    Çünkü Taç Kapı`yı gizleyen yapılar temizlenemediği sürece, Kapalıçarşı civarındaki saklı tarih hazinemiz yine kaderiyle baş başa kalacaktır.

    Daha Bursa`yı tanımaya çalışırken, Koza Han`ı ve buraya ilişkin medyaya yansıyan haberleri ihbar kabul edip harekete geçen Vali Harput`u biz de kutluyoruz.

    Duyarlı bir kamu ve kent yöneticisi olduğunu, görev süresinin ilk günlerinde ortaya koymuş oldu.

    Tanışma kahvaltısında zaten bunun ipuçlarını vermişti bize.

    Vali Harput, Bursa`da 24 saat kentle yatıp, kentle kalkacak ve devlet kapısını aracısız girilen bir yer haline getirecek çalışma anlayış içinde olacağını üzerine basa basa vurgulamıştı.

    Yargıya intikal etmiş bir konuyla ilgili Vali ne yapabilir diye düşünmüyor da değiliz?

    Ancak devletin de bu konuda yapacağı bir şeyler var demek ki.
     

    Öyle görünüyor ki, Taç Kapı sadece medyanın ve belediyelerin değil, artık Vilayet`in de özel gündemlerinden biri haline geliyor.

    Sonuçlarını bekleyip göreceğiz.

    Dün kentimizin çiçeği burnunda Valisi ile görüşürken kendisine, İnegöl`de hayırsever işadamımız Mehmet Yıldız`ın yapımını durdurduğu Sevim Yıldız Mesleki Eğitim Kampusu`nun durumunu da sorduk.

    Vali Harput, konuyu incelettiğini, hatta bu konuda işadamı Yıldız ile de görüşeceğini, sıkıntısını öğrendikten sonra çözüm bulmaya çalışacaklarını söyledi.

    Görüldüğü gibi Valimiz, kentimizin medyaya yansıyan her sorununa özel bir hassasiyet gösteriyor.

    Bursa Olay, Yazı: İhsan Aydın,

    ÖRDEKLİ HAMAMI RESTORE EDİLİYOR

    'lü yılların başında Yıldırım Beyazıd Han döneminde inşa edilen Ördekli Hamamı, Osmangazi Belediyesi'nin çabalarıyla restore ediliyor. Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa'daki tarihi eserleri ayağa kaldırmak istediklerini belirtti. Şehirdeki en çok tarihi eserin Osmangazi sınırları içerisinde olduğunu söyleyen Başkan Altepe, "Bursa kent merkezi belediyesi olarak, Bursa'nın tekrar yaşanabilir hale gelmesi için çalışmalarımızı yoğun şekilde sürdürüyoruz. En önemli çalışmalarımız, kentin kültürüyle ilgili olan çalışmalardır. Ördekli Hamamı da bunlardan bir tanesidir. metrekare alan üzerine kurulmuş ve tarihte çeşitli dönemler tahribatlara uğramış. İl Özel İdaresi'nin de desteğiyle bu tarihi yapıyı onarıyoruz. Projenin maliyeti 3,5 trilyon lirayı buluyor" dedi.

    Yapıldıktan sonra yılında kiraya verilen, yılında halvet ve soğukluk bölümleri onarılan Ördekli Hamamı, Cumhuriyet döneminde de restorasyondan geçti. Ancak bu arada, bir bölümü bütünüyle yıkılmış olan hamamın restorasyon çalışmalarına ara verilmişti. Bir dönem depo olarak da kullanılan hamam, bazı kurumların girişimlerine rağmen bugüne kadar restore edilmedi ve son 50 yıldır metruk vaziyette kaldı. Bursa hamamlarına pek benzemeyen Ördekli Hamamı, iç içe geçmiş aşamalı odalardan oluşuyor.

    Ördekli Hamamı restorasyonu, bölgedeki kamulaştırma ve çevre düzenlemeleriyle birlikte, Osmangazi Belediyesi'ne yaklaşık trilyon liraya mal olacak. Hamam, restorasyonunun tamamlanmasıyla birlikte, Bursa'nın sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan önemli bir mekan olacak.

    Yeni Şafak, Haber. Ahmet Hulusi Gürbüzol,

    'DE MÜZE VE ÖREN YERLERİ KAZANDIRDI





    yılında Antalya'nın Kemer İlçesi'ne bağlı Tekirova beldesinde bulunan Phaselis ören yerini bin kişi ziyaret etti. Tatilciler ziyaret ettikleri Phaselis’in gişesine bin YTL para bıraktı. Giriş ücreti daha düşük olan Olympos ören yeri ise bin kişi tarafından ziyaret edilse de Bakanlığın kazasına bin YTL para kazandırdı.


    Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze ve Ören Yerlerinden aldığımız istatistik verilerine göre Antalya genelinde bulunan ören yerleri yılının 11 aylık döneminde devletin kasasına 5 milyon bin YTL para bıraktı

    Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze ve Ören Yerleri İstatistiği verilerine göre, Antalya’da bulunan müze ve ören yerleri Ocak-Ekim döneminde Bakanlığın kasasına 5 milyon bin YTL para bıraktı.


    Yıl içerisinde Antalya’da tatilciler en fazla Noel Baba Ören Yerini ziyaret ederken, en fazla parayı ise düzenlenen organizasyonlarla Aspendos kazandırdı. Ören yerlerine göre daha az ziyaretçi alan müzeler içerisinde ise en fazla Antalya Müzesi ziyaretçi kabul etti.


    İl Müdürlüğü’nün verilerine göre, yılının 11 aylık döneminde Antalya Müzesini 84 bin kişi ziyaret etti. Ziyaretçiler müzenin gişesine bin YTL para bıraktı. Aynı dönemde 10 bin kişinin ziyaret ettiği Alanya Müzesi ise 13 bin YTL kazandırdı. 30 bin tatilcinin ziyaret ettiği Side Müzesi’nin gişesi ise 11 ayda 98 bin YTL para kazandı. Toplamda Antalya Müzelerini ziyaret eden bin kişi, Müze gişelerine bin YTL para bıraktı.

    Antalya’da en çok ziyaret edilen Ören yeri Noel Baba olsa da en çok kazandıran Aspendos oldu. Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre 11 aylık dönemde ören yerlerinin ziyaretçi sayısı ve kazandırdığı para şöyle sıralandı;

    Aspendos: bin kişi ziyaret etti: 1 milyon bin YTL
    Noel Baba: bin kişi bin YTL
    Myra: bin kişi, bin YTL
    Olympos: bin kişi, bin YTL
    Alanya Kalesi: bin 69 kişi, bin YTL
    Perge: bin kişi, bin YTL
    Phaselis: bin kişi, bin YTL
    Patara: 92 bin kişi, bin YTL
    Side Tiyatrosu: 59bin kişi, bin YTL
    Alanya Kızıl Kule: 28bin kişi, 46 bin YTL
    Simena: 25 bin kişi, 91 bin YTL
    Termessos: 19 bin kişi, 80 bin YTL
    Xanthos: 15 bin kişi, 23 bin YTL
    Ehmedek Kalesi: 13 bin kişi, 45 bin YTL
    Karain: 12 bin kişi, 8 bin YTL
    Arykanda: 3 bin kişi, 4 bin YTL
    Selge: 3 bin kişi, 9 bin YTL
    Limyra: kişi, YTL

    Kemer Gözcü, Haber: Saffet Yenigün,

    TARİHİ İBADETHANELER RESTORE EDİLİYOR

     

    Müslüman, Hristiyan ve Museviler'e ait tarihi ibadethaneler restore edilerek turizme kazandırılacak. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi başlattığı ''turizm atağı'' çalışmaları kapsamında, kentteki yıllık cami ile yıllık havra ve yıllık Ermeniler'e ait kilisesinin restorasyonu için gerekli 10 milyon avro fonun bulunması için yurt dışında girişimlerini sürdürüyor.

    Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey,kentin eski yerleşim merkezlerinden birisi olan Kozanlı Mahallesi'nde yol çalışması sırasında yıllık Ermeni kilisesinin ortaya çıkarıldığını anımsatarak, özel mülkiyete ait olan kapanmış bir fabrikanın içinde bulunan kilisenin zarar görmemesi için etrafını duvarla ördüklerini söyledi.

     

    Söz konusu fabrikayı satın aldıklarını ve buraya ''Ömer Ersoy Kültür Merkezi'' yapacaklarını, etrafının park olacağını açıklayan Asım Güzelbey,"Ömer Ersoy, o fabrikayı yapan adam ve burayı aşağı yukarı bize bağışlar gibi bir fiyata verdi. Burası için çok büyük paralar teklif edilmiş, ancak ailesi belediyeye vermek istedi. Bizim verdiğimiz paraya razı oldular. Biz de kendilerine bir jest yaptık, babalarının adını verdik. Bizden aldıkları parayı da Milli Eğitim'e bağışladılar. Valiliğe 1 trilyon lira verdiler. Seyrantepe toplu konutlarında okul yaptırıyorlar" şeklinde konuştu.

     

    Gaziantep Kalesi yakınında Yahudiler tarafından bir zamanlar ibadethane olarak kullanıldıktan sonra terk edilen yıllık havrayı da korumaya aldıklarını anlatan Asım Güzelbey, Tepebaşı Mahallesi'ndeki Kurtuluş Camisi'nin de kentin en büyük camilerinden olduğunu, yılında kilise olarak yaptırılan, önceleri kilise ve hapishane olarak kullanılan yapının daha sonra camiye dönüştürüldüğünü belirtti.

     

    Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, 3 bin metrekarelik alanda yapacakları kültür merkezinde sanat galerileri ve konser salonlarının yer alacağını anlatarak, ?Gaziantep'te 50 yıl önce bir 'ikindi sazı' ve 'canlı kahve' vardı. Gaziantep'te bir kültür vardı. Ondan sonra kültür yozlaşması oldu. Kültürel dokuya sahip çıkmamız lazım. Gaziantep 5 bin yıllık geçmişi ile dünyanın yaşayan en eski kentlerinden birisi. Kültür ve inanç turizmini canlandıracağız. Gaziantep'i bir cazibe merkezi haline getireceğiz. Gaziantep sadece lahmacunu, kebabı ile değil aynı zamanda kültürel değerleriyle de ön plana çıkabilir. Kültürel değerleri ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Gaziantep, sanayiye alternatif bir kültür turizminin başkenti olmalıdır" dedi.

    Gaziantep 27 Gazetesi,

    UYGARLIKLAR ŞEHRİ HARRAN

    Şanlıurfa Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından başlatılan ' Şehirde 63 Eser' projesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın katkılarıyla 'Uygarlıklar Şehri Harran' adlı kitap bastırıldı.

    Şanlıurfa'ya özgü tanıtım sloganlarıyla ' Şehirde 63 Eser' projesi kapsamında daha önce 'Kültür Şehri Urfa', 'Şiir Şehri Urfa', 'Müze Şehri Urfa', gibi 37 eseri hayata geçiren Kültür ve Turizm Müdürlüğü eser olarak 'Uygarlıklar Şehri Harran' adlı kitabı 5 bin adet bastırarak hayata geçirdi. 'Uygarlıklar Şehri Harran' adlı eserde Harran İlçesinin tarihi bilgileri ve 10 bin yıl öncesine dayanan yerleşim bilgileri, Harran Höyüğü, Harran Üniversitesi'nin kurulduğu alanla ilgili tarihi bilgiler, Halep Kapısı, Harran Şehir Surları, Harran Ulu Camii, Harran Kümbet Evleri, Harran İç Kale, Şeyh Hayat El Harrani Camii ve türbesi, İmam Bakır Camii ve türbesi, Çoban ve Bazda mağaraları, Han El Barur, Şuayb Antik Kenti, Hz. Şuayb Mağarası, Pognon Mağarası, Tanrı Kabartması ve Venüs Anıt Mezar Tapınağı'na ait bilgilerin yer aldığı öğrenildi.

    5 bin adet bastırılan 'Uygarlıklar Şehri Harran' adlı eserle Şanlıurfa'nın tanıtımının yapılarak turizmde artış göstereceği hedefleniyor.

    Şanlıurfa Kent Haber,

    KONYA'DA TARİHİ ESER ELE GEÇİRİLDİ

    Konya'nın Seydişehir İlçesi'nde bir araçta yapılan aramada, 11 parça tarihi eser ele geçirildi.

     

    Edinilen bilgiye göre, alınan bir ihbarı değerlendiren jandarma ekipleri, Konya-Antalya karayolu Çatmakaya yol ayrımında sabah saat sıralarında durdurdukları 42 Z plakalı otomobilde arama yaptı. Yapılan aramada araçta, cam sürahi, mumluk, heykel, sikke, cam vazo ve topraktan işlenmiş kadın figüründen oluşan 11 parça tarihi eser ele geçirildi.

     

    Araçta bulunan İ.K. (52), K.O. (45) ve M.E. (42) jandarma tarafından ifadeleri alınmak üzere Seydişehir İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürülürken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

    Konya Kent Haber,

    GÜMÜŞHANE'DEKİ KARACA MAĞARASI, ZİYARETÇİ SAYISI AZALTILARAK KORUMAYA ALINACAK

     

    Gümüşhane'de metre uzunluğunda içinde sarkıtlar, dikitler ve traverten havuzları bulunan Karaca Mağarası, ziyaretçi sayısı azaltılarak korunacak.

     

    Gümüşhane Valisi Enver Salihoğlu, yaptığı açıklamada, kentin 17 kilometre kuzeybatısında Torul İlçesine bağlı Cebeli köyünde bulunan Karaca Mağarası'nın ilin en önemli turizm mekanı olduğunu ve her yıl yaklaşık 50 bin yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edildiğini belirtti.

    Karaca Mağarası'nın yılında turizme açıldığını ifade eden Salihoğlu, ''Toplam alanı metrekare, uzunluğu ise metre olan mağarada sarkıtlar, dikitler, sütunlar, bayrak şekilleri, org desenli duvarlar, mağara çiçekleri, mağara incileri, traverten havuzları ve traverten basamakları bulunuyor. Mağara bu özellikleriyle turistlerden büyük ilgi görüyor'' dedi.
     

    Salihoğlu, yılında 52 bin yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği mağaradan bin YTL gelir elde edildiğine dikkati çekerek, ''Karaca Mağarası'na gelir getirici bir turizm mekanı olarak bakmıyoruz. Mağarayı koruyarak, uzun yıllar yaşatmayı amaçlıyoruz. Bu nedenle Gümüşhane'nin tanıtımında büyük etkisi olan Karaca Mağarası'nı korumak amacıyla ziyaretçi sayısına kısıtlama getirmeyi planlıyoruz'' diye konuştu.


    Yapılacak çalışma ile önümüzdeki yıllarda mağaraya günlük standart sayıda ziyaretçi alınacağını anlatan Salihoğlu, şöyle devam etti:
    ''Uzmanların görüşüne göre mağaraya bir anda 30'dan fazla kişinin girmemesi gerekiyor. Zaman zaman bu rakam aşılıyor. Ziyaretçi sayısını artık daha kontrollü yapacağız ve günlük ziyaretçi sayısını standarda bağlayacağız. Bu uygulamayı da hazırlanacak ışıklı levhalarla  ziyaretçilere duyuracağız. Karaca Mağarası'na gelir getirici bir mağara gözüyle bakmıyoruz. Karaca Mağarası ilimizin bir sembolüdür ve ömrünü uzatmak için gerekli bütün tedbirleri alacağız.''

    Turizm Gazetesi,

    EREĞLİ ARKEOLOJİ MÜZESİ'NDE TEŞHİR VE TANZİM ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

     

    Ereğli Arkeoloji Müzesi'nde uzun süredir devam eden teşhir ve tanzim çalışmaları, Müze Müdürlüğü tarafından sürdürülüyor.

     

    Tarihin her döneminde önemli bir yerleşim yeri olan Ereğli, Arkeoloji Müzesi'nde yapılan çalışmalarla yeni turizm sezonuna, yeni eserlerle girmeye hazırlanıyor. Sürdürülen bu çalışmalar arasında, Ereğli ve çevre bölgedeki ilk yerleşimlerin izlerini taşıyan, ve Ereğli tarihini MÖ ’lü yıllara indirgeyen eserler de yer almakta.

    Değişim Medya,

    KLAZOMENAİ VE LİMANTEPE KAZILARI

     

    Aracına bindiğim Urlalı şoföre önünden geçtiğimiz Klazomenai kazılarını sordum. Yaşı geçkin şoförün "Yunan'ın taşı için yıllardır buraları kazıyorlar, sit, mit yaptılar git bak, taştan başka bir b.k göremezsin" demesi garibime gitmedi "Yunan'ın taşı" dediği yer, Ege köylüsünün halen aynı yöntemi kullanarak zeytinden yağ çıkardığı, tarihi binlerce yıl öncesine uzayan zeytinyağı işliğiydi.

    Urla'nın köylüğünden gelmiş şehirde ticari araç kullanan, bu toprakların insanı olmasına rağmen yaşadığı yörenin zenginliklerinin farkına varamayan sadece bu şoför amca değildi, Klazomenai ve Limantepe kazılarını taş olarak görenler çoğunluktaydı

    Yıllardır Limantepe ve Klazomenai kazıları ne aşamada diye gider bakarım. Konuyla ilgili birkaç bilimsel söyleşiye de katıldım ancak böylesine pejmürde bir kazı alanı görmedim. Her yer dandini, buluntuları yağmurlardan korumak için gecekondu usulü naylonlarla örtüp, rüzgar naylonları uçurmasın diye üzerine taş koymuşlar. Ortaya, çıkarılan yapıları onarıp sağlamlaştırmak, etrafa uyarıcı levhalar asmak maliyet getirdiği için öylesine bırakılmış.. Hani, üstü kapatılacaktı, seyir terasları yapılacaktı, sualtı müzesi kurulacaktı vs. Neyse ki Urla Belediyesi önemli bir adım atıp satın aldığı TEKEL binalarını onarıp müzeye çeviriyor. Eski Başkan Selçuk Karaosmanoğlu'nun Limantepe kazılarına verdiği desteği unutmamak lazım. Biliyorsunuz bu tür çalışmalara katkı koymanın siyasi getirisi yok denecek kadar az, ancak arkeolejik zenginliklerinin ortaya çıkarılması ülkemiz adına büyük bir kazanç.

    Urla Belediye Başkanı Bülent Nart'ın, Urla'ya müze kazandırma gayreti sevindirici bir olay. Kente müze kazandırmak dahası yaşatmak hiçte kolay değil. Başkan Bülent Nart'a, başta Kültür Bakanlığı olmak üzere sivil toplum kuruluşları da katkı vermeli. 12 İon kentinden biri olarak bilinen ancak tarihçesi daha da eskilere giden Klazomenai hak ettiği yere ancak bu destek sayesinde gelebilir

    Akşam, Yazı: Orhan Beşikçi,

    DERİNCE'NİN TARİHİ GAR BİNASI YIKILMAK ÜZERE

    Elimizdeki tarihi yapıları ne acıdır ki ne yeterince koruyabiliyoruz, ne de gerekli onarımını yapabiliyoruz. Derince’deki tarihi Gar Binası Lojmanlarının hali bu umursamazlığımızın bir kanıtı. 17 Ağustos depremi sonrası boşaltılan, 8 yılda en küçük bir çalışmanın yapılmadığı tarihi bina bugünlerde yıkılmak üzere.

    Derince’deki eski Gar Binası Lojmanları'nın durumu dünkü İl Genel Meclisi toplantısında gündeme getirildi. Meclis üyesi Ömer Koşan, 2 katlı, 4 daireli yapının çevre sakinleri tedirgin ettiğini söyledi. İl Özel İdare Genel Sekreteri Metin Yahşi ise, binanın onarımı için Özel İdare olarak devreye girdiklerini; ancak DDY’nin binayı kendilerinin kullanacağını söylediğini belirtti. Ancak, DDY bugüne kadar binaya sahip çıkamadı.

    Özgür Kocaeli,

    KÜLTÜREL MİRAS KORUNUYOR

    Son yıllarda Umurbey Belediyesi'nin kültürel mirasa sahip çıkmayı teşvik eden ve özendiren çalışmaları devam ediyor. Umurbey'de, çok sayıda sivil mimari örneği yapının tadilat ve restorasyonunu yapan belediye, Mimar Ayşegül Özer'in önerisiyle Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan belediye binasının dış cephe çalışmasını eski Rüştiye binasının mimari özelliklerine uygun olarak tamamladı.


    Binanın açılışı da Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Hasan Tosun, Uludağ Üniversitesi Gemlik Yerleşkesi Müdürü funduszeue.info Abdürrahim Korukçu, Gemlik Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Dillioğlu, İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürü Kemal Çetinoğlu, Umurbey Belediyesi Meclis üyeleri, sanayiciler, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile vatandaşların katılımıyla yapıldı.
    Umurbey Belediye Başkanı Fatih Mehmet Güler, amaçlarının binanın ilk günlerde olduğu gibi bir eğitim kurumu olarak faaliyet göstermesi olduğunu söyledi.


    Binanın Uludağ Üniversitesi'ne bağlı olarak eğitim ve öğretime devam eden yüksekokullardan birine tahsis edilmesinin, kendilerine onur vereceğini dile getiren Güler, bu yolla da eğitim uğruna tüm mal varlığını ortaya koyan aydınlara karşı da görevlerini yerine getirmenin huzurunu duyacaklarını belirtti.


    Uludağ Üniversitesi Gemlik Yerleşkesi Müdürü funduszeue.info Abdürrahim Korukçu da, bu konuda sonuna kadar destek vereceğini ifade ederek, "Mart ayında emekli olacağım ancak gerek şimdi gerekse emekli olduktan sonra bu binanın eğitim yapılabilen bir bina olabilmesi için yanınızda yer alacağım" sözünü verdi.
    Bursa Hakimiyet,

    TÜRBE DEPOYA DÖNDÜ

    Yıldırım Beyazıt Han'ın annesi, Sultan 1. Murat'ın eşi Gülçiçek Hatun'un türbesi atık eşya deposuna döndü. Kapısı, ahşap olduğu için çalınan Gülçiçek Hatun Türbesi'nde onlarca atık eşya dururken, kapısız türbe gündüz kedilerin, gece ise kimsesizlerin mekanı haline geldi. Yıldırım'daki Çelebi Mehmet Han'ın validesi Devlet Hatun'un türbesi de çevre düzenlemesi bekliyor. Gece Mahallesi sakinleri, Osmangazi Belediyesi'nin türbeye sahip çıkarak kaybolan kapıyı takmalarını, çevre düzenlemesi yaparak, Gülçiçek Hatun'un kabrinin temiz bir şekilde ziyaret edilmesine imkan sağlanmasını istediler. Diğer taraftan Meydancık'taki Yıldırım Beyazıt'ın eşi Devlet Hatun Türbesi de etrafındaki eski bir evin belediye tarafından kamulaştırılarak çevre düzenlemesi yapılmasını bekliyor. Kabir üzerindeki orijinal hat yazılı lahit mermer ile eşsiz bir anıtmezara sahip olan Devlet Hatun Türbesi ile alakalı da Yıldırım Belediyesi çok sayıda vatandaşın sözlü ve yazılı müracaatına rağmen duyarsız davranıyor.

    Bursa Hakimiyet,

    YILLIK BİR RÖLYEF BULUNDU

    Hindistan - Khulna Arkeoloji Dairesi, yapılan kazılarda Jain Mallinath’ın şimdiye dek bilinen yegane rölyefinin bulunduğunu açıkladı.   

    Khulna Arkeoloji Dairesi yöneticisi Şahabeddin Muhammet Ekber, bu yıllık çok değerli parçanın 18 Aralık’ta,  Manirampur’da büyük bir toprak höyüğün kazılması sırasında ortaya çıktığını ve güvenlik sebebi ile bu güne kadar açıklanmadığını bildirdi. 

    Kazılarda, Jain Mallinath’ın 17,5 cm yüksekliğinde kırmızı kumtaşından yapılma bu rölyefinden başka birçok eski eser bulundu.

    The Daily Star,

    TARİHİ BEDESTENDE RESTORASYON BAŞLIYOR

     

    Manisa İl Kültür Müdürü Erdinç Karaköse, Türkiye’de en yüksek kubbeli bedestenlerden birisi olarak bilinen Manisa’daki 5 asırlık tarihi Mehmet Paşa Bedesteni’nin restorasyonuna gelecek ay başlanacağını söyledi. Karaköse, yapının yeniden sosyal yaşama kazandırılması amacıyla iki yıl önce başlanan çalışmalarda, sona gelindiğini, Manisa Valiliği önderliğindeki yenileştirme faaliyetlerine meslek odalarının büyük katkı sağladığını belirtti. Mehmet Paşa Bedesteni’nin iç kısmında, biri Vakıflar Müdürlüğü, diğeri Manisa Belediyesi’ne ait olmak üzere 2 parselin resmi, kalan 28’i parselin ise özel şahıslara ait olduğunu ifade eden Karaköse, mirasçıların tamamıyla hukuki sorunları çözdüklerini, paralarını bankaya yatırdıklarını kaydetti.

    İl Kültür Müdürü Erdinç Karaköse, restorasyon çalışmalarına 20 Ocak’tan itibaren başlanacağını bildirdi. Bedestenin dışında bulunan özel şahıslara ait 40 dükkanın da restorasyona ortak edilmesi konusunu da ele alacaklarını dile getiren Müdür Karaköse, “40 dükkan sahibinin ekonomik durumları nedeniyle restorasyonun hem iç, hem de dış mekanda tam olarak yapılması amacıyla esnafa TOKİ’den kredi almak için çalışmalar yapmıştık. Türkiye’de ilk kez bedesten bünyesindeki dükkan sahiplerine TOKİ tarafından kredi verilecek” dedi. Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından “Rum Mehmet Paşa” tarafından yılında yaptırılan Mehmet Paşa Bedesteni’nin restorasyonunun, Manisa turizmine önemli katkı sağlayacağı bildirildi.

    Akşam Ege,

    HÖYÜKLER KENTİ KİLİS

     

    Kilis’te bulunan 18 höyük, birinci derecede SİT alanı içerisinde yer alıyor. Kilis İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgiye göre, 18 höyük içerisinde sadece Oylum Höyük’te kazı yapılıyor.

     

    Bu tarihi alan, boyutları itibarıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük höyüklerinden biri olarak biliniyor. Kilis’te 6’sı Elbeyli İlçesinde bulunan şu höyükler yer alıyor: Oylum Höyük, Çatal Höyük, Kulsurun Höyük, Leylit Höyük, Yavuzlu Höyük, Acar Höyük, Belentepe Höyük, Polatbey Höyük, Karamelik Höyük, Murat Höyük, Taşlıbakar Höyük, Sinnap Çörten Höyük, Akpınar Höyük, İnanlı Höyük, Çamurlu Höyük, Tileyli Höyük, Kızıl Höyük, Kumludere Höyük.

    Türkiye Gazetesi, Haber: Mehmet Ali Dağ,

    HASANKEYFLİLERE ÖZEL MERKEZ

     

    Baraj altında kalacak, üzerinden boru hattı geçecek bölgelere özel arkeoloji birimi kuruldu.

     

    Cumhuriyet Üniversitesi'ne (C.Ü.) bağlı olarak Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin kuruluşuna ilişkin yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Merkez, baraj altında kalacak, sulama göletleri yapılacak alanlarla sulama kanalları ve petrol ve doğalgaz boru hatlarının geçeceği güzergahlarda, arkeolojik çevrenin korunmasına yönelik yüzey araştırmaları düzenleyip kurtarma kazıları yürütecek. Arkeolojik kazı organizasyonlarını gerçekleştirecek olan merkez, karayolu yapılacak güzergahlardaki arkeolojik ve tarihi çevrenin korunmasına yönelik projeler üretecek.

    Radikal,

    CAMİLER HİZMETE AÇILIYOR

    Kilis'te, kent merkezindeki restorasyon çalışmaları tamamlanan 4 caminin 15 gün içerisinde hizmete açılacağı bildirildi.

    Vakıflar Gaziantep Bölge Müdürlüğü tarafından yılı içerisinde restoresine başlanan Kadı Camii, Muallak Camii, Tabakhane Camii ve Cüneyne Camii'nin bu ay içerisinde hizmete açılacağı bildirildi. Kent merkezinde bulunan 4 caminin aynı zamanda restorasyona alınması nedeniyle sıkıntı çeken vatandaşlar ise çalışmaların bitirilmesinden memnun olduklarını belirtti.

    Gaziantep 27 Gazetesi,

    BİR ZAMANLAR İÇKİ BÖYLE İÇİLİRDİ

    Su, bira ve şarap tarih boyunca hem günlük hayatta yer alan, hem de tanrılara sunulan kutsal içecekler. Su dışında, bira ve şarap gibi sıvıları barındıran kapların her zaman özel formlarda yapılmış oldukları biliniyor. Sadberk Hanım Müzesi'nde açılan bir sergi, eski çağlardan beri üretilmiş içki kaplarını bir araya getiriyor.


    Sergide eski çağda Anadolu ve Ege'de pişmiş toprak, metal ve camdan imal edilmiş, içeceklerin depolanması, servisi ve içiminde kullanılmış kapların çok sayıda örneğine yer verilmiş. Eserlerin çoğu Vehbi Koç Vakfı'nın, yılında müzeye kazandırdığı Hüseyin Kocabaş koleksiyonundan.

    Klasik çağ öncesinde kaplar, içkinin servisinin yapıldığı, içildiği ve sunu (libasyon) kapları olmak üzere üçe ayrılıyor. Tankard, depas ve kadehler içki içmek amacıyla kullanılan kaplar iken, yonca ağızlı testiler sunma işlevi için kullanılmış.

    Hellen ve Roma döneminde ise günlük yaşamda genellikle su veya şarabın servisi ve içiminde pişmiş topraktan üretilmiş kaplar kullanılmış. Bununla birlikte, statü ve zenginlik sembolü olarak kabul edilebilecek altın, gümüş ve bronz gibi değerli metallerden üretilmiş kaplar da var. Roma döneminde cam kaplar da yapılmış. Müzedeki sergide bütün bu kapların, ilk tunç çağından Roma dönemine kadar kronolojik olarak örneklerini görmek mümkün. Sergi 30 Mart'a kadar açık kalacak.

    Radikal,

    GÖLÜN DİBİNDE ANTİK BİR UYGARLIK





    Yunan uygarlığının Karadeniz’de, ya da güney Akdeniz kıyılarındaki gelişimine benzer şekilde, Kırgız Dağları’nın tepelerinde, Issyk Göl’de 25 yüzyıl önce bu bölgeye yerleşmiş bir uygarlığın kalıntıları uluslararası bir ekip tarafından sualtında bulundu. Henüz incelenme aşamasında olan kalıntı ve buluntular göl dibinde 7 yıllık bir çalışmanın ürünü. 

     

    Çalışma, Kırgız Bilimler Akademisi başkan yardımcısı Vladimir Ploskikh başkanlığındaki Kırgız tarihçiler ile birlikte, Svetlana Lukashova başkanlığındaki Rus meslektaşları ile gerçekleştirildi. Araştırma sırasında, şu anda su altında olan önemli yerleşim alanları tesbit edildi. 

     

    Daha önce yapılan 7 araştırma ile birlikte, uzun yıllar boyunca elde edilmiş tüm bilgiler ve ele geçen nesneler genel olarak değerlendiriliyor. Araştırmalar sırasında, birkaç kilometre kare büyüklükte olduğu tahmin edilen bir şehrin, bazıları m'den fazla devam eden duvarları da bulundu. 

     

    Diğer buluntular arasında yüzyıllar boyunca dalgaların etkisi ile erozyona uğramış İskit tümülüsleri, bronz baltalar, ok uçları, kamalar, demirciler tarafından atılmış malzeme, döküm kalıpları ve o dönemin parası olan, yüzü işli bir altın çubuk da mevcut. Tüm bu zengin buluntular şehrin bir dönem önemli bir yerleşim olduğunu ispatlamakta. Bazı buluntular ise inanılmaz bir işçilik kalitesi göstermekteler. Uzmanlar buna örnek olarak, göl dibinde ele geçen, yıllık bir bronz tören kazanını örnek veriyorlar ve parçaların bitiştirilmesindeki yeteneğin o  dönem için inanılmaz olduğunu belirtiyorlar. Diğer bronz eşyalar arasında at koşumları ve aynalar mevcut.  

    Tüm bu sonuçlar araştırmacılara, bölgede yaşayan insanların, şu ana dek varlığı bilinmeyen bir sosyo-ekonomik seviyeye sahip olduklarını gösteriyor. Göçebe ve yerleşik yaşamın bir karışımı olarak, bu yapının ya başka bir yaşam tarzına dönüştüğü veya bir sel felaketi sonunda yok olduğu düşünülüyor. 

     

    Hint-Avrupa ve diğer birçok göçebe yollarının kesişme noktasında bulunan Issyk Göl, bu önemli coğrafi konumu dolayısıyla insanlık tarihinde her zaman önemli bir rol oynadı. Arkeologlar bu bölgede Zoroastrianizm’den, Budizm, Yahudilik ve İslam dinine ait birçok kalıntı buldular.

     RIA Novosti, Haber: Nikolai Lukashov,

    BATMAN'DAKİ BALIKLI GÖLÜN SİT ALANI OLMASI İSTENİYOR

     

    Batman Kültür ve Turizm İl Müdürü Salahattin Ortaboy, Kozluk'a bağlı Oyuktaş Yeşilyurt mezrasında yıllık geçmişe sahip balıklı gölün sit alanı olması için çalışmalara başlayacaklarını açıkladı.


    Balıklı göl çevresinde yapılan kazı çalışmaları sonrası tarihi Erzen Kenti kalıntılarına ulaşılması Kültür Müdürlüğü’nü harekete geçirdi. Batman Kültür ve Turizm İl Müdürü Salahattin Ortaboy, yıllık geçmişe sahip balıklı gölün sit alanı olması için çalışmalara başladıklarını belirtti.

     

    yılında yapılan yüzey araştırması çalışmalarında çıkartılan tarihi eser ve kalıntıların Dilmaçoğullarına başkentlik yapmış Erzen kenti olduğu ileri sürüldü. Araştırmalarda bin yıllık olduğu tahmin edilen kuyu, su değirmeni, kilise ve bu kilisenin içindeki 3 mezar ile bu mezarlara ait insan kalıntıları bulundu.


    Antik Kent Hasankeyf'ten sonra bölgede bulunan en önemli ticaret merkezlerden biri olduğu ileri sürülen Erzen kentinin kalıntılarının önümüzdeki yıllarda yapılacak kazı çalışmaları ile ortaya çıkarılması bekleniyor.


    Mezranın her yerinden tarihi kalıntılar çıktığını belirten yöre halkı hala metre kare alan üzerinde yıllık geçmişi olan balıklı gölde balıkların kutsanmış olabileceğine inanıyor. Yıllardır burada yaşadıklarını ancak hiç balıklardan yemediklerini belirten köylüler, Türkiye'nin her yerinden balıklı gölü görmek için gelenlerin olduğunu ifade etti.

    Turizm Gazetesi,

    SULTAN MAHMUT'UN YAPTIRDIĞI ÇEŞME TARİHİ ORİJİNAL İSMİNİ ARIYOR





    Sivas'ta Sultan Mahmut tarafından yaptırılan tarihi 'Telli Pınar' çeşmesinin isminin değiştirilmesi bir tarihi yok ediyor. İsmi, geçmiş yıllarda 'Şehit Orhan Tunçöz' olarak değiştirilen çeşme, ilgisizlik nedeniyle de harabeyi andırıyor. Tarih uzmanları, bu durumun vatandaşlarda tarih bilincinin kaybolmasına neden olduğunu söyledi.

     

    Sultan 2. Mahmut tarafından yılında yaptırılan çeşme, dönemin önemli eserlerinden birisi. Paşa Camisi karşısında Vakıflar Bölge Müdürlüğü binası duvarına bitişik olarak yapılan çeşme, 3 kısımdan oluşuyor. Birinci kısım dönemin padişahı 2. Mahmut'un tuğrasını taşırken, ikinci kısımda Osmanlıca bir kitabe ile çeşmenin niçin yapıldığı anlatılıyor. Üçüncü kısımda ise kurna ve mermer üzerine işlenmiş motifler yer alıyor. Mermer üzerine kabartma yazıyla oluşturulan 7 beyitlik kitabede çeşmenin Sivas'ın içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla yaptırıldığı ifade ediliyor. Şair Sıdkı tarafından kaleme alınan kitabenin ilk mısralarında ise, padişah övülüyor.





    2. Mahmut'un ender eserlerinden olan çeşme bugünlerde hem fiziki hem de manevi olarak tahribata uğruyor. İlk tahribat, 'li yıllarda 'Telli Pınar' olan çeşme isminin değiştirilmesi olmuş. Merzifon'da geçirdiği uçak kazası sonrası şehit düşen Sivaslı Orhan Tunçöz'ün ismi dönemin idarecileri tarafından çeşmeye verilmiş. Çeşmeye isim verilirken yapılan hata ise dikkatlerden kaçmıyor. Şehidin ismi, çeşmenin kim tarafından ve hangi tarihte yaptırıldığını anlatan kitabenin alt kısmında bulunan motiflerin ortasına 'Orhan' yerine 'Şorhan' olarak kazınmış. Şimdilerde ise üzerinde bulunan zincirli taslardan dolayı aldığı orjinal 'Telli Pınar' ismi ise unutulmaya yüz tuttu. Bu durum tarih uzmanlarının tepkisine neden oluyor.

     

    Araştırmacı -Yazar Doç.Dr. Alim Yıldız, isim değişikliği nedeniyle çeşmenin geçmişinin kaybolduğunu ifade etti. Çeşmenin ilk ismiyle anılması gerektiğini kaydeden Yıldız, "Şehidin ismi ise yeni yapılan başka bir çeşmeye verilmeli" dedi. Mevcut durumun tarihe saygısızlık olduğunu vurgulayan Yıldız, görevi, tarihi yapıları ayakta tutmak olan Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün burnunun dibindeki bu eseri yok olmaya terk ettiğini ileri sürdü.

     

    Sahipsiz kalan çeşmenin görüntüsü ise içler acısı. Bakımsızlık nedeniyle çeşmenin işlemeleri dökülüyor, mermer üzerine ise bilinçsiz gençler spreyle anlamsız yazılar yazıyor. Çeşmenin dışarda kalan su boruları da çirkin bir görüntü oluşturuyor.

    Tüfunduszeue.info,

    BURSA YIL ÖNCEKİ SURLARINA YENİDEN KAVUŞUYOR

     

    İşte onları bir türlü değerlendiremedik.


    İngiltere`de Edinburg gibi, İspanya`da Toledo gibi kentler, tarihi surları ve kaleleriyle büyük ilgi odağı olup her yıl milyonlarca turist çekerken, biz tarihi Bursa kenti çevresindeki surları koruyamadığımız gibi, yıllarca önemini de kavrayamadık.


    Sonuçta
    Surların büyük bölümü zaman içinde yıkıldı gitti. Ayakta kalmaya çalışan bölümlerinin bazen içine, bazen üstüne evler yapıldı.


    Yılların ihmalini gidermek, Bursa`nın yıllık tarihi surlarını yeniden ortaya çıkarıp kente kimliğini kazandırmak için başlatılan mücadeleler şu sıralar meyvelerini veriyor.


    Anımsıyoruz da
    yılında, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı olarak Erkan Mumcu bir dizi inceleme için Bursa`ya gelmişti.


    Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe gezi programına Bursa surlarını da aldı ve Mumcu`yu surlara götürdü. Buraları yeniden canlandırmak istediğini anlatıp destek istedi.


    Buna karşılık
    Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı biraz da tepeden bakarcasına ifadeyle `Boşver surlarla uğraşmayı, bunlar pahalı işler. Kayhan`ı ve Abdal`ı hallet yeter. Bakan olarak destek verecek olsam Diyarbakır surlarına destek veririm` cevabı verdi.


    Umutsuz bir durumdu.


    Fakat
    Altepe umudunu yitirmedi. Çakırhamam`dan Tophane`ye çıkan Osmangazi Caddesi`nde ilk çalışmalara başladı. Önceliği de Saltanat Kapısı`na verdi.


    yıl içinde, bir yandan hiç izi kalmayan Saltanat Kapısı yeniden ortaya çıkarılırken, bir yandan da caddeye bakan surlar elden geçirildi.


    Surlarda ciddi hasar vardı. Kimi yerde eğimler olmuş ve yıkılma tehlikesi söz konusuydu. O nedenle, sanat tarihçileri, arkeologlar, mimarlardan oluşan ekip titiz bir çalışma yaptı.


    Surların içindeki incir ağaçları temizlendi, ilave yapılar yıkıldı. Eğimler düzeltildi.


    Bunlar yapılırken
    Eksilen taşlar Uludağ yamaçlarındaki gerçek kaynaklarından elde edildi. O taşlar için Osmangazi Belediyesi`nin Soğanlı`daki şantiyesinde taş kesme atölyesi kuruldu. Tarihi taşlar tek tek numaralanıp yerlerine yerleştirilirken, uzmanların görüşleri doğrultusunda hazırlanan yeni taşlar da boş kalan yerlere yerleştirildi.


    Çalışmalar sırasında
    Saltanat Kapısı gövdesine ait çizimlerin elde olmasına karşın, kapının üst tarafının orijinal çizimleri yoktu. Onlara da tarihli gravürlerle ulaşıldı ve o gravürlere bakılarak Saltanat Kapısı orijinal haliyle tamamlandı.


    2 yıl öncesinin Kültür ve Turizm Bakanı`nın çok masraflı gördüğü surların restorasyonu ve Saltanat Kapısı milyar liralık bir harcamayla canlandı.


    Bursa da bu sayede tarihi surarına hem yeniden kavuştu, hem de varlığını sergileme imkanı elde etti.


    Hatta
    Osmangazi Belediyesi bu surlar sayesinde Dünya Kaleli Kentler Birliği`nin yönetim kuruluna davet edildi. Halen de birliğin Türkiye`den tek üyesi.


    Şimdilerde
    Çakırhamam`dan Tophane`ye çıkarken yolun sol tarafıdaki surların görüntüsü, Saltanat Kapısı`nın ihtişamı insanları heyecanlandırıyor.


    Peki
    Bunlar Bursa`nın tarihini yeniden canlandırmak için yeterli mi?


    Değil elbette.


    Çünkü
    Restore edilen surlar, Bursa`nın gerçek surlarının yalnızca bir parçası. Oysa tarihi kent merkezini çevreleyen surların önemli bölümü zaman içide yıkılıp gittiği için bazı bölgelerde izi bile belli değil.


    Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe de büyük bir heyecan ve kararlılıkla başladığı işi tamamlayıp Bursa`nın yıl öncesine ait 3 bin metre uzunluğundaki orijinal surlarını ortaya çıkarmak için kolları yeniden sıvadı.


    Hedefe ulaşmak için de yeni bir proje hazırladı.


    Proje tamamlandığında nasıl bir görüntü ortaya çıkacağını gösteren çizimleri ise; döneminde Osmangazi Belediye Başkanı olarak görev yapan, `te Fen İşleri Müdürü olduğu dönemde Bursa`nın tarihi kent kimliğini kazandığı ilk çalışmaları başlatan Basri Sönmez hazırladı.


    Projeye gelince
    Tüm görkemiyle yükselen Saltanat Kapısı`ndan sonra Osmangazi Belediyesi tarafından, Pınarbaşı`nda fetih yıldönümü kutlamalarının yapıldığı yerde Fetih Kapısı ele alındı.


    Bir yandan da
    Osmangazi Caddesi üzerinde tamamlanan surların devamı olarak Yerkapı surlarına başlandı. Çalışma, Pınarbaşı`ndaki Fetih Kapısı ile Yerkapı`nın birleştirilmesini amaçlıyor.


    Gerçi
    Bu bölgede dış surlar üzerinde çalışılıyor ama, iç surlarla dış surlar arasında da yapılaşma var. zaman içinde, iç ve dış surların arasındaki bölgenin yapılardan arındırılması hedefleniyor.


    Buna karşın
    Basri Sönmez`in hazırladığı çizimler, bu surların devamının nasıl görüneceğini öngörüyor.


    Devlet Hastanesi yanından devam edecek çalışmada, yok olmaya yüz tutmuş surlar orjinal şeklinde yeniden yapılırken Zindankapı da ortaya çıkarılıp Bursa`nın tarihi kimliğine yeniden kazandırılacak.


    Çizimde
    Muradiye`den bakıldığında, sağ tarafta Zindankapı, sol tarafta ise Devlet Hastanesi görünecek ve arada surlar tüm ihtişamıyla yükselecek.


    Ayrıca
    Çekirge`den bakıldığında da, sağ tarafta Zindankapı, sol tarafta ise Kaplıcakapı görülecek.


    Böylece
    Bursa`nın yıllık 3 bin metre uzunluğundaki tarihi surları yeniden canlanmış olacak. Surların üzerinde tespit edilen orjinal 15 burç da yerlerine yerleştirilecek.


    Hatta
    Zindankapı`nın ortaya çıkarılması için, önünde bulunan ve Alacahırka`daki pazaryeri tarafında kalan 5 bina kamulaştırıdı ve yıkımlarına da başlandı.


    Bu yıkımlar
    Muradiye`den Devlet Hastanesi`ne çıkıştaki büyük virajın sağından başlayıp Cilimboz Deresi boyunca Alacahırka`ya çıkan yolun da ıslah edilip genişlemesini sağlayacak.


    Genişleyip rahatlayacak olan yol bölgenin ulaşımında önemli bir görev ütlenecek olmasının yanında, Zindankapı`nın muhteşem görünümünü de gözler önüne serecek.


    Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe bütün bu çalışmaları, içinde, en geç başına kadar tamamlamayı hedefliyor.

    Bursa Olay, Yazı: Ahmet Emin Yılmaz,

    MECLİS, KADİFEKALE PLANINI ONAYLADI





    İzmir'in en eski yerleşim yerlerinden olmasına ve toprak altında barındırdığı arkeolojik değerlere karşın bugün bir gecekondu bölgesi görünümünde olan Kadifekale'ye yeniden hayat verecek olan 'Kadifekale-Amfi Tiyatro ve Çevresi Koruma Geliştirme ve Yaşatma Projesi' için geri sayım başladı. Kadifekale'deki antik tiyatronun gün yüzüne çıkarılabilmesi için hazırlanan 5 bin ölçekli İzmir Konak Kemeraltı ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Plan Revizyonu ile ölçekli Kadifekale Tiyatro ve Çevresi Koruma Amaçlı İmar planları, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nce de onaylandı. Böylece projenin hayata geçirilebilmesi için gerekli altyapı çalışmaları da hazırlanmış oldu.


    Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve ilgili yönetmelikler gereğince kent halkının katılımını sağlamak amacıyla iki toplantının gerçekleştirildiği proje, planların İzmir 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun onayının ardından etaplar halinde hayata geçirilecek. Kadifekale'deki Antik Smyrna Tiyatrosu'nun gün ışığına çıkarılabilmesi için Büyükşehir Belediyesi, haneyi içine alan hektarlık alanda kamulaştırma çalışmalarına yılı içinde başlayacak.


    Bölgenin kentle bütünleştirilerek yaşatılmasını da amaçlayan ve 4 aşamada gerçekleştirilecek proje ile yapılan yüzey araştırmalarında Kadifekale'de bulunduğu tespit edilen Roma dönemine ait 6 bin kişilik antik tiyatro da ortaya çıkarılacak. Projeyle, Kadifekale Bölgesi'nin Kemeraltı, Agora, Roma Yolu ve Stadyum ile bütünlüğü sağlanarak arkeoloji ve tarih parkı haline dönüştürülmesi sağlanacak. Bu çerçevede Büyükşehir, projelerini tamamlayarak İzmir 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na sundu. Kurula yapılan bölgedeki 1. derece SİT alanının antik tiyatroya ilişkin yeni bulgular doğrultusunda genişletilmesi önerisi, kabul edilerek yürürlüğe girdi.
    Koruma Kurulu'nun da söz konusu planları onaylamasıyla birlikte projenin birinci etabını odluşturan tiyatro alanının kamulaştırma işlemlerine başlanacağı belirtildi. hektarlık alanda yapının kamulaştırılacağı çalışmalar sayesinde bölge mevcut yapılardan arındırılıp arkeolojik kazı çalışmalarına hazır hale getirilecek; ardından da kazı çalışmaları başlayacak. Projenin ikinci etabında ise bilimsel kazı ve sondaj çalışmalarına devam edilmesinin yanı sıra kaledeki su deposu, fidanlık ve telsiz istasyonu kaldırılacak, sur duvarları içerisinde yer alan sarnıç ve şapelin röleve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanacak.


    Üçüncü etabında Kadifekale Surları ve Sur İçi Kentsel Tasarım ve Çevre Düzenlemesi'nin gerçekleştirileceği projenin son etabında da Kadifekale bölgesi Kemeraltı, Agora, Roma Yolu ve Stadyumla bütünlüğü sağlanarak arkeoloji ve tarih parkı haline dönüştürülecek. Projenin üçüncü etabını oluşturan Sur içi Kentsel Tasarım ve Çevre Düzenlemesi aşamasında ulusal bir yarışma açılacak. Aynı yarışma kapsamında, "Yeraltındaki antik tiyatro ayağa kaldırılsın, gün ışığına çıkarılsın mı, yoksa sadece izleri mi ortaya çıkarılsın?" sorusuna da cevap aranacak. Tüm bu çalışmalar tamamlandığında Kadifekale, bugünkü görünümünden çok daha farklı bir yapıya bürünecek.

    Yeni Adır, Haber: Ertan Gürcaner,

    AGORA KAZILARI İÇİN 25 MİLYON YTL DAHA

    İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin tarihi değerlerini gün ışığına çıkararak turizmin hizmetine sunmaya devam ediyor. Bu kapsamda yapılan çalışmaların başında, son dönemde büyük ivme kazanan Agora kazıları geliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Agora'yı ziyaret ederek, kazı başkanı funduszeue.infoç.Dr. Akın Ersoy'dan bilgi aldı. Kocaoğlu, bölgede kamulaştırma için milyon YTL harcayacaklarını söyledi.

    Başkan Kocaoğlu, ''Kazıların mümkün olan en kısa sürede bitirilmesi için her türlü imkanımızı seferber edeceğiz. Bu yıl, Kadifekale eteklerindeki antik tiyatronun kamulaştırmasına geçeceğiz'' dedi. Yrd. Doç. Ersoy ise istimlaklar sayesinde önemli bir kazı alanı açıldığını belirterek, ''Romalılara ait İzmir'in ilk meclis binalarından biriyle karşı karşıyayız. Gün ışığına çıkarmak için çalışıyoruz'' diye konuştu.

    Milliyet Ege,

    ARKEOLOJİK KAZIYA SPONSOR ARANIYOR

     

    Kültepe Kazı Başkanı funduszeue.info Fikri Kulakoğlu, kazılarda elde edilen eserlerin korunması ve restorasyonlarının yapılabilmesi için özellikle Kayserililerin tarihlerine sahip çıkmalarını istediklerini, bunu için de büyük firmalardan sponsor aradığını belirtti. Anadolu’nun yazı ile ilk defa tanıştığı en önemli arkeolojik merkez olan Kültepe’de yapılan kazı çalışmalarının yarım asırdan beri devam ettiğini hatırlatan Kulakoğlu, şöyle devam etti: “Kültepe’deki kültür varlıklarını koruyabilmek için Kaniş ve Karum kazı alanındaki sarayların, Asurlu tüccarların yaşadığı mahallelerin koruma altına alınması gerekir. Bu konuda eserlerin aslına uygun olarak restorasyonunun yapılabilmesi ve hemşehrilerimizin ve turistlerin ziyaret edebilmelerini sağlayabilmek için Kültepe’yi bir Açık Hava Müzesi haline getirmek istiyoruz.”

    Türkiye Gazetesi,

    ANTALYA'DAKİ ALTINBEŞİK MAĞARASI İLGİ BEKLİYOR

     

    Antalya’nın İbradı İlçesi'ne bağlı Ürünlü Köyü sınırları içinde bulunan, dünyanın üçüncü, Türkiye'nin ise en büyük yeraltı gölüne sahip Altınbeşik Mağarası, ilgi bekliyor. Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Acar, Altınbeşik Mağarası'nın örneğine az rastlanan bir yapıya sahip olduğunu belirterek mağaranın turizme kazandırılması için geçen yıl Özel İdare bütçesinden bir miktar para aktardıkla


    Mağaranın içerisindeki görüntünün çok güzel olduğunu, mağaradaki yeraltı gölünde botla gezilebildiğini anlatan İbrahim Acar, şunları söyledi:

    ''Altıbeşik Mağarası, örneği az bulunan özel ve güzel bir değerimiz. Bu mağaranın turizme kazandırılması için geçen yıl Özel İdare bütçesinden bir miktar para aktardık. Para, mağaranın yolunun yapılması ve mağara girişinin aydınlatılması çalışmalarında kullanıldı. Ancak ayrılan ödenek yeterli değil. Mağaranın yolunun yapımı için Özel İdare bütçesinden para aktarmaya devam edeceğiz. Turizmin çeşitlendirilmesi ve 12 aya yayılması çalışmaları çerçevesinde Altınbeşik gibi mağaraların değerlendirilmesi çok önemli. 'de Altınbeşik Mağarası’na daha fazla turist getirilmesi amacıyla, tur operatörleriyle, acentelerle konuşup, bu değerin tanıtılması konusunda gayret sarf edeceğiz. Ama öncelikli olarak, mağaranın yolunun iyi bir şekilde yapılması gerekli. Yol olmadığı müddetçe hiç bir şey yapılamaz. Yolun tamamlanmasından sonra mağaranın içinin aydınlatılmasını sağlamak konusunda çaba harcayacağız. Altınbeşik gibi az bulunan bir değerin yolunun yapılması ve içerisinin aydınlatılması mağaranın turizmin hizmetine girmesini sağlayacaktır.''

     

    Uzunluğu yaklaşık 2 bin metre olan Altınbeşik Mağarası, milyonlarca yıllık bir sürecin izlerini taşıyor. İbradı İlçesine 7 kilometre uzaklıktaki Ürünlü köyü sınırları içinde bulunan Altınbeşik, dünyanın üçüncü, Türkiye'nin ise en büyük yeraltı gölüne sahip mağarası olarak biliniyor. Mağara içindeki sarkıt ve dikitler görülmeye değer manzaralar sunarken, beyaz renkli kalın traverten oluşumlar, mağaranın görsel açıdan en güzel bölümünü oluşturuyor. kilometre uzunluğundaki mağara, içindeki gölet oluşumlarıyla da dikkati çekiyor. Mağara içinden çıkan suyun yeraltından Beyşehir Gölü'yle bağlantılı olduğu belirtiliyor. Bölgeyi yaz aylarında ziyarete gelen yerli ve yabancı turistler, mağara girişindeki deniz bisikletleriyle de bu muhteşem doğa oluşumunu görme imkanı buluyorlar. Mağara yolunun dar ve bozuk olması yüzünden kış aylarında mağaraya ziyaretçi gelmiyor. Adını yakınındaki üst kısımda yer alan Altınbeşik Tepesi'nden alan Altınbeşik Mağarası, bölge için de önemli bir ekonomik kaynak olarak gösteriliyor.

    Turizm Gazetesi,

    TUNCA KÖPRÜSÜ ULAŞIMA AÇILIYOR

     

    Edirne Valisi Nusret Miroğlu başkanlığında, onarımı sona eren tarihi köprülerin ne zaman trafiğe açılacağı ve onarımı süren diğer köprülerin onarım süreci ile ilgili "Köprü zirvesi" yapıldı. Onarım süreci ile ilgili kurumların görev ve sorumluluklarının ele alındığı toplantıda hava şartlarının elverişli gittiği sürece Tunca (Ekmekçizade) Köprüsü'nün 15 gün içinde araç trafiğine açılacağı bildirildi.

     

    Valilik toplantı salonunda yapılan zirveye Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, Karayolları 1'nci Bölge Müdürü İsmail Kartal, Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. (TREDAŞ) Genel Müdürü Ahmet Erdoğan, DSİ 11'nci Bölge Müdürü Numan Gündüz, Edirne İl Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ve yüklenici firma yetkilileri katıldı.

     

    Toplantı sonrası değerlendirmede bulunan Vali Nusret Miroğlu, en büyük problemin Tunca ve Saraçhane köprülerinde olduğunu belirtti. Toplantıda, Belediye Başkanı ve kurum müdürleri ile geçici çözüm önerilerinin tartışıldığını kaydeden Miroğlu, "Kalıcı çözümler için çalışmalarımız sürecek. Bu çözümlerde hem Belediyeye, hem DSİ'ye hem Karayolları'na hem de TREDAŞ'a büyük işler düşüyor" dedi.

     

    Hava şartlarının uygun olduğu takdirde Tunca Köprüsü'nün 15 gün içinde araç trafiğine açılabileceği müjdesini veren Miroğlu, Saraçhane (Şehabettin Paşa) Köprüsü için de biraz daha zamana ihtiyaçlarının olduğunu vurguladı. Saraçhane Köprüsü'nün devamı niteliğini taşıyan bağlantı yolunun tarihi eser çıkmasının köprü onarımının tamamlanmasını geciktireceğini kaydeden Miroğlu, "Karayolları onun proje ve ihalesini yapacak. Bu da en az bir yıl sürer. DSİ 11'nci Bölge Müdürü Numan Gündüz Anıtlar Kurulu ikna edildiği takdirde yani bağlantı yolunun tarihi eser olmaktan tamamen kaldırılmasını teklif etti" diye konuştu.

     

    Gazimihal Köprüsü'nde onarımın önümüzdeki sene başlayacağını ifade eden Miroğlu, Yalnızgöz Köprüsü'nde bağlantı kısmına bakılacağını ve bir mahsur görülmediği takdirde köprünün şimdilik trafiğe açılabileceğini ifade edildi.

     

    Işıklandırma ile ilgili 8 köprünün de Karayolları tarafından proje ihalesi yapılacak, sonra da yapım aşamasına geçilecek.

    Yeni Şafak,


    VAKA-İ NÜ

    NÜ TABLOLARA BIÇAKLI SALDIRI





    Mersin Üniversitesi (MEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nün yeni yıl karma sergisinde yer alan beş adet nü tabloya bıçaklı saldırıda bulunulduğu ortaya çıktı. Olayı doğrulayan ve bu tabloların da sergilenmeye devam ettiğini ifade eden Dekan funduszeue.info Berika İpekbayrak, "O kadar büyütülecek bir konu değil" dedi.


    Yenişehir Kampusu Eğitim Fakültesi Sergi Salonu'nda 27 Aralık'ta açılan ve yaklaşık bir ay süreyle açık kalacağı belirtilen sergide resim bölümü öğretim görevlileri ve öğrencilerinin yaptığı çalışmalara yer verildi.


    Biri funduszeue.infoç.Dr. Zeki Umay'ın çalışması olan beş nü tablo, kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce bıçakla kesildi. Saldırıda bazı tablolar büyük ölçüde zarar gördü.

    MEÜ Rektör Yardımcısı ve Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. İpekbayrak, nü tabloların bıçaklı saldırıya uğradığını doğruladı. Tabloların bu şekliyle sergilendiğini belirten Prof. İpekbayrak, olayı "densizlik" olarak nitelendirdi. Saldırıyı öğrencilerin de yapmış olabileceğini belirten Prof. İpekbayrak, şunları söyledi: "Bunu yapan dışarıdan biri de olabilir. Çünkü sergi Eğitim Fakültesi fuayesinin girişinde bulunuyor. O kadar büyütülecek bir konu değil."

    Milliyet, Haber: Mustafa Ercan,



    *****


    BIÇAKLANAN NÜ TABLOSU SERGİDE





    Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nün "Yeni Yıl Karma Sergisi"nde bulunan ve bıçaklı saldırıya uğrayan nü tablolardan biri, yanına asılan tepki yazısıyla birlikte sergilenmeye başlandı.

    Üst kısmında bıçak, satır, çatal çizilen ve göğüs bölümünden göbek boşluğuna kadar kesilen çıplak kadın tablosunun sergi sonuna kadar asılı kalacağını belirtilen Rektör funduszeue.info Suha Aydın, saldırıyı kınadıklarını söyledi.

    funduszeue.infoç.Dr. Zeki Umay’ın "Karışık teknikle" yaptığı üst kısmında bıçak, satır ve çatalların sıralandığı, hemen altında başı görünmeyen ayakta duran çıplak kadın resminin yer aldığı tablonun yanına funduszeue.info’un, "Ortaçağ’da olsaydım, beni yakarlardı. Şimdi eserlerimi yakıyorlar" sözlerinin yanı sıra, "Bu tablo, sanata ve farklı düşüncelere katlanmayan karanlık zihniyetler tarafından parçalanmıştır" yazısı asıldı. Tablosu saldırıya uğrayan Umay, konuyla ilgili kendisinin bir açıklamasının olmayacağını söyledi.

    Milliyet, Haber: Mustafa Ercan,



    *****


    "O KADAR BÜYÜTMEMİZ GEREKEN BİR DURUM"

     

    Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde açılan karma sergide yer alan 5 "nü" tablo bıçaklandı!

    Olayı böyle yazınca sanki bir "töre cinayeti" haberi verir gibi oluyor cümle. Kim bilir belki de içimizdekilerden bazılarının "töresi" böyle diye düşündüm.

    Fakültenin dekanı saldırıyı "densizlik" olarak niteledi ve "O kadar da büyütülecek bir olay değil" dedi.

    Dekanın böyle konuşmasında da yadırganacak bir durum yok aslında. Daha sert bir tutum takınsa serginin başına nelerin gelebileceğini kestirebilmesi ve bu konuda devlete güvenebilmesi de o kadar kolay değil çünkü.

    Sanat eserlerine yönelik Vandallık, sadece bize özgü bir durum değil.

    Ama bunun her seferinde sadece "nü" tablolara ve heykellere yönelik olmasının da bir anlamı olmalı.

    Yılbaşı gecesi Taksim’de, turist kızlara saldıran magandalar ile bu Vandallar aynı toplumsal iklimin ürünü.

    Kadınları toplumun içinde erkekler ile eşit bireyler olarak göremeyen bir kafa bu.

    Kadınları kırk kat kilit ve örtüler altına hapseden, toplumsal yaşamın içinde kadın gördüğü vakit de ona her şeyi yapabileceğini zanneden bir güruh.

    Medenileşmek yolunda daha çok yol almamız gerektiğini gösteren bir durum ve bu nedenle de "aslında o kadar büyütülecek bir durum"a karşılık geliyor.

    Hürriyet, Yazı: Mehmet Y. Yılmaz,


    YILLIK TARİHİ HAN, TAMİR SIRASI BEKLİYOR

     

    Sekiz bin yıllık İzmir, onlarca farklı kültüre ev sahipliği yapmış, dünyanın en nadide ketlerinden biri Şehrin dört bir yanındaki tarihi yapılar da bu köklü ve zengin geçmişin izlerini yansıtıyor.

     

    Onlardan biri de 18'inci yüzyıldan kalma Çakaloğlu Han Halen depo olarak kullanılan bu tarih hazinesi, Konak Belediyesi'nin restorasyon projeleri arasında, sıranın kendisine gelmesini bekliyor.

    Milliyet Ege,

    TARİHİ ESERLER İLAN PANOSUNA DÖNDÜ

    Erzincan'ın Kemah İlçesi'nde bulunan Kemah Kalesi ve giriş kapsının hali içler acısı. Ecdat yadigarı tarihi eserler ilgisizlik ve bilinçsizlikten içki içenlerin mekanı olurken, duvarları ve sütunları üzerine yazılan yazılar çirkin görüntüler ortaya çıkardı.

    Erzincan Merkez başta olmak üzere ilçe ve beldelerindeki paha biçilmez tarihi eserler sorumsuz insanların saldırılarıyla tahrip ediliyor. Erzincan'ın Kemah İlçesinde bulunan ve yer hareketleri sonucu oluşmuş dünyadaki doğal kalelerden birisi olan Kemah Kalesi kalıntıları içki içenlerin mekanı olurken duvarları da yazılan yazılarla ilan panosu haline getirildi. Tarihi eserler, kendini bilmez kişi ve kişilerce adeta ''bilboard''a dönüştürüldü. Ecdat yadigarı tarihi eserlerin duvarları ve sütunları üzerine çeşitli renklerdeki boyalarla yazılan ve çoğunlukta aşk, sevgi ve siyasi anlamlar içeren cümleler, kötü bir görünüm ortaya çıkardı.

    Yapıtların bu halinin ilgisizlikten kaynaklandığı ve bilinçsizce hareket eden gençlerin buraları yaz boz tahtası haline dönüştürdükleri kaydediliyor.

    Erzincan Kent Haber,

    KOZA HAN'IN ŞADIRVANI VE MESCİDİ RESTORE EDİLİYOR

    Geçtiğimiz Haziran ayından bu yana proje çalışmaları devam eden Şadırvan`ın, restorasyon çalışmaları ise geçen ay başladı. Vakıflar Bölge Müdürlüğü`nün takip ve kontrolünde, tarihi eserlerin restorasyon esasları kapsamında restorasyonu devam Koza Han Şadırvanı, yaz aylarına kadar hazır hale getirilmesi hedefleniyor.


    Kuveyt Türk Katılım Bankası`nın Osmangazi Şube Müdürü Ali Yekta Sunar, Kuveyt Türk`ün sadece bankacılık faaliyetleri ile değil, toplumsal sorumluluk bilinciyle eğitimden spora, kültürden sanata kadar her türlü proje içinde yer aldığını hatırlattı. Sunar, tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkarak gelecek nesillere aktarılması için çalıştıklarını söyledi. Bu çerçevede sonlarına doğru İstanbul Azapkapı`daki Saliha Sultan Sebili ve çeşmesi başta olmak üzere daha bir çok tarihi eseri restore ettirdiklerini ifade eden Sunar, bir de `Kaybolan Çeşmeler` konulu bir kitap bastırdıklarını kaydetti.


    Koza Han Şadırvan Projesi`nin Kuveyt Türk için önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Sunar, `Kaybolmaya yüz tutmuş tarihi varlıklarımıza ve dolayısıyla medeniyetimize gösterdiğimiz saygı ve topluma karşı olan sorumluluklarımız Koza Han`daki Şadırvan`ın restorasyon projesi için bize yol gösterici olmuştur` diye konuştu.

    Bursa Olay, Haber: Seyit Gündoğan,

    UZUNOLUK HAMAMI YENİDEN İNŞA EDİLİYOR

    Fransız ve Ermenilerin hamamdan çıkan Türk kadınlarına sataşmaları neticesinde Sütçü İmam'ın ilk kurşunu atarak Milli Mücadeleyi başlattığı olayın yaşandığı Uzunoluk Hamamı Kahramanmaraş Belediyesi tarafından yeniden inşa ediliyor.

    Hamamı yeniden inşa etme kararı alan Kahramanmaraş Belediyesi bu iş için ihale başlatmıştı. tarihinde bin YTL ihale bedeliyle Piran İnşaat tarafından alınmıştı. metrekare alan üzerine inşa edilecek tarihi hamam için çalışmalara başlanıldı. Kazı çalışmalarına başlanılan hamamın projesi, tarihi ve kültürel dokusuna sadık kalınarak Belediye tarafından hazırlattırıldı. Tarihi hamam taş ağırlıklı olarak inşa edilecek.

    Konuyla ilgili Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, "Bizim en büyük sermayemiz, tarihimiz yani geçmişimizdir. Bu nedenle Uzunoluk Hamamı tarihi ve kültürel dokusuna uygun olarak, yıllar sonra yeniden inşa edilecek ve vatandaşın kullanımına açılacak. Tarihi hamamın yapım süresi gün, hava şartları iyi gittiği takdirde çalışmalar aksamadan tamamlanır ve Kahramanmaraş kahramanlık öyküsünün başladığı bu tarihi mekanına tekrar kavuşmuş olur. Kentimize şimdiden hayırlı olsun" dedi.

    Yeni Şafak, Haber: Erdal Kır,

    SVETİ GEORGİ KİLİSESİ İÇİNDE MÜZE

    Sveti Georgi Kilisesi Papazı Aleksandır Çıkırık, ''kilisede Trakya ve Balkan insanının giyim tarzı ve mutfak kültürünü yansıtan bölüm ile kütüphane oluşturduk'' dedi.

    Çıkırık, kilisenin ibadet edilen bir mekan olmanın dışında, ziyarete gelenlerin yaralanacağı bir yer de olmasını istediklerini söyledi.

    Kilisenin ibadete açılmasından sonra ellerindeki eski kıyafetleri, tarım aletleri ve mutfak eşyasını değerlendirmek amacıyla birinci kat balkonunda bunları sergilemeye başladıklarını ifade eden Çıkırık, Trakya ve Balkan insanının giyim tarzı ve mutfak kültürünü yansıtan bölüm ile kütüphane oluşturduktan sonra buradaki eser sayısının giderek attığını belirtti.

    Kiliseye gelenlerin mutlaka oluşturdukları bölümleri ziyaret ettiğini bildiren Çıkırık, ''böylece insanlar gelenek ve göreneklerimiz hakkında bilgi sahibi oluyorlar, varsa ellerindekileri de getirerek bizlere bağışlıyorlar'' dedi.

    Çıkırık, Bulgaristan Kültür Bakanı Stefan Danailov'un da katılımıyla Sveti Georgi Kilisesi'ndeki bölümlerin ocak ayı içerisinde açılacağını kaydetti.

    Edirne Internet Gazetesi,

    TAYYAR PAŞA CAMİİ RESTORE EDİLİYOR

    Samsun'un Bafra İlçesi'nde bulunan tarihi 'Tayyar Paşa Camii', Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore ediliyor.

    Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden edinilen bilgiye göre, tarihi 'Tayyar Paşa Camii Restitüsyon, Restorasyon ve Elektrik Projeleri çalışmaları kapsamında, Bafra Büyük Cami Mahallesi Tahirağa Sokak'taki tarihi 'Tayyar Paşa Camii'nin bakım ve onarımı tamamlanma noktasına geldi.  Restorasyon çalışmalarının 5 aydır devam ettiği ve 1 ay sonra tamamlanacağı belirtildi.

    Bafra Tayyar Paşa Camii Onarım ve Yaşatma Derneği Başkanı Bahadır Demircan, "Tayyar Paşa Camii, 'da Tayyar Paşa tarafından yaptırılmıştır. Avlu içinde iki katlı, kırma çatılı, çatının altında gizli kubbesi bulunan bir yapıya sahiptir. Caminin iç kısmında ahşap direklerle taşınan mahfil yer almaktadır. Minaresi yılındaki depremde büyük bir hasar gördüğünden dolayı çelik konstrüksiyon ile tamiratı yapılmış ve bugüne kadar gelmiştir. Camimizin yapımında göstermiş oldukları titiz çalışmalardan dolayı başta Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Samsun Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkililerine ve tüm personeline teşekkür ederim" dedi.

    Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden bin YTL bedel karşılığı tamirat ihalesini alan müteahhit firma sahibi Aşur Taştan, cami tamiratını sözleşme gereği gün içerisinde bitireceklerini söyledi.

    Samsun Kent Haber,

    ABDÜLHAMİD'İN PETROL KUYULARI GASP EDİLDİ

     

    II. Abdulhamid'in özel mülkiyeti olan Irak petrollerinin zorla elinden alındığı ortaya çıktı. Varislerinin 80 yıl sürdürdüğü hukuk mücadelesi ise sonuçsuz kaldı.





    Kerkük ve Musul'daki petrol arazilerinin II. Abdulhamid'in şahsi mülkü olduğu iddiasıyla, yaklaşık 80 yıl boyunca İngiltere hükümeti ve British Petrol (BP)'e karşı mücadele veren sürgündeki Osmanlı ailesinin yaşadığı hukuk skandalları gün ışığına çıktı. Osmanlı ailesinin Kerkük ve Musul petrolleri için Mondros Mütarekesi'nden başlayarak, yılına kadar sürdürdüğü hukuk mücadelesini "Abdülhamid'in Petrolleri" adlı kitabında anlatan I. Abdülmecid'in üçüncü kuşaktan torunu E. Mahmud Sami, İngiltere'nin Osmanlı varislerinin iddialarını çürütmek için yürüttüğü entrikaları ve BP yetkililerinin davayı takip eden ağabeyi Bahaeddin Sami'ye yaptığı rüşvet tekliflerini tanıkları ve belgeleriyle ispatlıyor. Aile tutanaklarından aktarıldığına göre, İttihat ve Terakki tarafından devrilen Sultan Abdülhamid'e şahsi mülkü olarak tapulandırdığı Musul ve Kerkük'teki petrol arazilerini hazineye devretmesi için zorla belge imzalatıldı. Ancak sözkonusu belge Meşrutiyet Meclisi'nde onaylanamadı. Belge resmiyet kazanmayınca varislerin isteğiyle Osmanlı topraklarındaki İngiliz işgalini koordine eden "Yüksek Komiserlik" bir inceleme başlattı. İnceleme sonucunda petrol arazilerinin hazineye devredildiğine dair "güçlü deliller" bulunamadığı itiraf edilse de İngiliz yönetimi, aileye mülkiyetini teslim etmedi.

     

    Vahdettin Han, San Remo'da iken İngiltere Kralı V. George'a bir mektupla konuyla ilgilenmesini istemiş, İngiltere Dışişleri de, Osmanlı ailesine petrol arazileriyle ilgili taleplerin hukuki dayanağının bulunmadığını yine bir mektupla bildirmişti. Ancak kitaba göre Osmanlı ailesinin girişimleri İngiltere'de endişe yaratmıştı. İngiliz Dışişleri yılı toplantı tutanaklarında, Osmanlı ailesinin taleplerine karşı hukuki güvence sağlanması Turkish Petroleum Company adlı şirketin adını Irak Petroleum Company olarak değiştirilirken, İngiltere garantörlüğünde kurulan Irak Yüksek Mahkemesi de uluslararası hukukta benzeri görülmemiş biçimde, “Geriye dönük hak iddia edilmeksizin söz konusu petrol arazileri Irak'ın milli servetidir" diye bir karar aldı.

     

    Osmanlı ailesinin yazışmalar, dava girişimleri ve yardım arayışlara süren hukuk mücadelesini 'yı yıllardan sona erdiği yılına kadar takip eden Bahaeddin Sami, 'li yıllarda British Petrol aleyhinde dava açmaya hazırlanırken, ilginç bir teklifle karşılaştı. Kitapta aktarıldığına göre Brisitsh Petrol'ün yılındaki David Steel, Prens Sami'nin aracısı Bakanlar Kurulu özel Kalem Müdürü Sir John Hunt'a yazdığı mektupta dava girişimlerinin hukuki bir dayanağı olmadığı için itirazlarının olmadığını ancak Prens Sami'ye bir iyiniyet jesti olarak yılda sterlin ödemeyi teklif ettiklerini yazdı. Sami'nin redetmesi üzerene "jest" miktarını önce sonra da sterline çıkaran British Petrol'ün teklifi Sami tarafından reddedildi. yılına kadar çeşitli hukuki girişimlerde bulunan Osmanlı ailesi yılından sonra avukat masraflarını karşılayamadığı için tekrar dava açmadı.

    Yeni Şafak, Haber: Ertan Altan,

    TARİHİ ORHAN CAMİİ ONARILDI

     

    İzmit’teki en önemli tarihi binalardan biri olan Orhan Camii’nin binası ve minaresi, 17 Ağustos felaketinde zarar görmüştü. İl Genel Meclisi Başkanı Ali Ayaz’ın girişimleri ile, Özel İdare’den yaratılan kaynakla, minare yeniden yapıldı, ana binanın bazı bölümleri onarıldı.


    Orhan Camii, yaklaşık bin YTL’lik harcama ile, pırıl pırıl oldu. Yeni minare de tarihi camiye yakıştı. Orhan Camii bahçesinin duvarları, bahçe içindeki çeşme de yakında yeni bir ihale açılarak onarılacak.

    Özgür Kocaeli,

    ÇATI ONARILDI, SARAY KOVALARDAN KURTULDU

    Dolmabahçe Sarayı’nın, üzeri parçalı camla örtülü metrekarelik çatısı onarıldı. Yağmur yağdığında su sızdıran cam çatının yerine şeffaf polikarbon çatı yapıldı. Böylece saray, turistlerin gözü önüne konulan kovalardan kurtuldu.

    Milli Saraylar Daire Başkanı Yunus Aydın, orijinal olduğu için çatının taşıyıcılarına dokunamadıklarını, bu nedenle onarımda zorluklar yaşadıklarını söyledi.

    Çatının, onarım projesi yılda hazırlandı. Binanın önemli bölümleri ahşap olduğu için kaynak kullanılmadı. Altta kalan cam çatıdaki kırıkları yenilendi. En büyük zorluk, üstteki cam çatının değiştirilmesinde yaşandı. Kurul kararıyla sökülen cam çatının yerine şeffaf polikarbon çatı yapıldı. Demirler, çürümeye karşı galvanizlendi. Böylece içte kalan ikinci camın da sık kırılması önlendi. Kalemkárların da duvar süslemelerini elden geçirmesiyle yaklaşık 2 ay sonra çalışma tamamen bitecek. Aydın, çatı onarımı için bin YTL harcandığını, süslemelerin restorasyonuyla ilgili işçilik ve malzeme harcamalarının daha sonra tespit edileceğini söyledi.

    Hürriyet, Haber: Mustafa Kınalı,

    KAHRAMANMARAŞ'TA 3 KONAĞIN ESKİ İHTİŞAMINA KAVUŞMASI İÇİN BAŞVURU YAPILDI

     

    Kahramanmaraş Kültür Turizm Müdürü Seydi Küçükdağlı, tarihi evlerini eski ihtişamına döndürmek isteyenlere Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ayni, nakdi ve teknik yardım yapıldığını belirterek, bunun değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

    Şehirde Gözlüklü Ali Konağı, Müftü Rafet Efendi Konağı, Tekerekler Konağı olmak üzere üç adet başvuru yapıldığını kaydeden Küçükdağlı, yapılan destekle kültür varlıklarına sahip çıkmanın daha kolay olacağını ifade etti.

     

    Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yılında değerlendirilecek projeler için başvuru süresi bugün sona ererken Kahramanmaraş'tan da 3 konak için başvuru yapıldı.

    Başvuruların çoğalması gerektiğini kaydeden Küçükdağlı, "Kültürel değerleri yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek, tarihi ve kültürel varlıkların tahribini ve yok edilmesini önlemek amacıyla bu yardım yapılıyor." dedi.

    Gözlüklü Ali Konağı, Müftü Rafet Efendi Konağı ve Tekerekler Konağı'nın yılı içerisinde değerlendirilecek projeler arasında bulunduğunu dile getiren Küçükdağlı, Bakanlık tarafından yapılan nakdi yardımın projeler için 50 bin YTL olduğunu söyledi.

    Proje uygulamaları için tahmini bedelin yüzde 70'inin karşılandığını da sözlerine ekleyen Küçükdağlı bunun bin YTL'yi geçmemek üzere komisyonlar tarafından belirlendiğine değinerek, bunu büyük bir fırsat olduğunun altını çizdi.

    funduszeue.info,

    HAKKARİ'DE MÜZE KURMA ÇALIŞMALARI

     

    Hakkari'nde bulunan Meydan Medresesi'nin müzeye dönüştürülmesi için başlatılan çalışmaların sürdürüldüğü belirtildi.

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü yetkilileri, tarihi eserlerin korunup sergilenmesi için Meydan Medresesi'ni restore ederek, müzeye dönüştürecekleri belirtiler Daha önce Kalealtı mevkiinde çıkarılan Hubuşki Krallığı'na ait taş levhaların, müze olmadığı için illere gönderildiğini kaydeden yetkililer, "Medresenin müzeye dönüştürülmesi için yapılan bazı çalışmalar bitti. Sadece çevre düzenlemesi ve üstünün kapatılması kısmı kaldı. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu medresenin çevre düzenlemesi ve üstünün kapatılması için başlattığı çalışmalar sürdürüyor. Daha önce Hakkari'de tarihe ışık tutacak pek çok tarihi eser ve taş levhalar bulundu. En son yılında Dağgöl Mahallesi'nde yapılan bir kazılar sonucu çıkarılan steller, arkeoloji ve sanat çevrelerinde yankı uyandırmıştı. Hakkari'de müze olmadığı için tarihi eserler gibi bu steller de Van Müzesi'ne gönderilerek koruma altına alınmıştır. İlimizde müzenin kurulmasıyla birlikte dışarıya çıkartılan tarihi eserleri yeniden getirerek burada sergileyeceğiz" şeklinde konuştular.
    funduszeue.info,

    VAHDETTİN KÖŞKÜ'NÜ İNCELEDİ

    Hafta sonunu İstanbul'da geçiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Restore et-işlet-devret" modeli ile kiraya verilmesi düşünülen Çengelköy'deki Vahdettin Köşkü'nde incelemelerde bulundu. Önceki gün öğle saatlerinde gazetecileri atlatan Başbakan Erdoğan, Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilileri ile birlikte köşkte incelemelerde bulundu. Başbakan, köşkün bir an önce ihaleye çıkarılarak restore edilmesi ve turizmin hizmetine kazandırılması için talimat verdi. Boğaz kıyısındaki köşklerin yıkılmaktan kurtarılıp turizme kazandırılması için yılında İstanbul'daki Sait Halim Paşa Yalısı 49 yıllığına ihale edilmişti. Asıl özellikleri korunarak restore edilmesi ve 49 yıllığına ihaleyle kiralanması düşünülen Vahdettin Köşkü de ihale edilmesi düşünülen köşkler arasında yer alıyor.

    Çengelköy'ün tepesinde bulunan ve son Osmanlı padişahı Vahdettin'in tahta geçmeden önce kaldığı köşk, soğan başlı kubbesiyle dikkat çekiyor. Soğanlı kubbe özelliği sadece Vahdettin Köşkü'nde ve Moskova'daki bir köşkte bulunuyor. Çengelköy'deki köşkte kalan Vahdettin ile hayatının son yıllarını Beylerbeyi Sarayı'nda gözaltında geçiren Abdülhamid'in birbiriyle beyaz mendille selamlaştıkları rivayet ediliyor.

    Sabah, Haber: Umut Tütüncü,

    ALLIANOI TARTIŞMASI YENİDEN ALEVLENDİ

    İzmir Ticaret Odası’nın (İTO) Allianoi’den çıkan benzersiz su perisi (Nymphe) heykelinin kopyasını, EXPO ’e ev sahipliği yapacak olan Zaragoza kentine vermek için Kültür Bakanlığı’ndan izin istemesi, antik kent ile ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.

     

    İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun alanın kil ile kaplanarak Yortanlı Barajı’nın yapılmasına izin verdiğini hatırlatan Allianoi Kazı Başkanı Ahmet Yaraş, şunları söyledi: "Bu son olay, ne garip bir memlekette ve nasıl bir anlayış içinde yaşadığımıza çarpıcı bir örnek. Bulduğumuz Allianoi Nymphesi’ni dünyanın dört tarafına Türkiye’yi tanıtmak için gönderirken heykelin bulunduğu yeri çamura gömüyoruz. Böylece, oradaki binlerce eserin yok olmasını sağlıyoruz. Zaragoza ya da Pekin’de, biri çıkıp ’Bu eser nereden gelmiş, orayı görmek istiyoruz’ dediklerinde ’kusura bakmayın, biz onu tarihin karanlıklarına gönderdik’ mi diyecekler? ’Katli vaciptir’ diyenlerin yüzleri kızarmayacak mı? Bu nasıl bir anlayıştır, çağdaşlıktır."

    Hürriyet, Haber: Umut Erdem,

    KATKI





    ALLIANOI YOK! ARTIK RAHATIZ



    Uzun süredir Yortanlı Baraj göletin altında kalacağı tartışılan Allianoi'da son noktaya gelindi. yılından bu yana çalışılan Allianoi'da Bergama'nın yıllık ikinci sağlık merkezi ortaya çıkartıldı. Allianoi'da dünyanın en büyük ve en sağlam kalabilmiş, içinde sıcak suyu bulunan Roma Ilıcası saptandı. Arkeoloji, sanat tarihi, mimarlık, tıp, farmakoloji ve hidroloji tarihi bilimlerinin literatürüne girebilecek önemli sonuçlara ulaşıldı.

    Allianoi'un korunması için Türkiye'de imza toplanırken ve yıllarında T.C. Başbakanlığı'na en çok Allianoi'un korunması için yazılı başvuru yapıldı. Çok sayıda etkinlikle gerek Allianoi anlatıldı, gerekse toplum karşı karşıya kalınan durumdan haberdar edildi.

    yılında 1. Derecede Arkeolojik SİT alanı ilan edilmesine rağmen bu karara ancak Ekim 'ye kadar direnilebildi. Korumaya yönelik alternatif projeler ise pahalı gerekçesi ile reddediliyordu. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yılında oluşturduğı I. Akademik Bilim Komisyonu'da Allianoi'un su altında bırakılarak korunmasının mümkün olmadığını ve Dünya Kültür Mirası Listesi'ne girebilecek değerde önemli bir ören yeri olduğunu vurgulayacaktı. Bu karara rağmen bir yıl sonra ikinci bir akademik bilim komisyonu oluşturmasına ihtiyaç duyuldu. Ancak bu komisyon da su altında kalma gibi bir kararın kendilerinin veremeyeceğini rapor etti.

    Allianoi suya direniyor ama komisyonların arkası gelmiyordu. Nihayet geçtigimiz aylarda III. Akademik Bilim Komisyon kararını verdi ve koruma kurulunun onayı ile Allianoi'nun sular altında bırakılması karara bağlandı. Yani sonunda istenilen bilimsel kılıf da bulundu:

    Henüz bilimsel kazılar tamamlanmadan, üstüne üstlük uluslararası sözleşmeler hiçe sayılarak alanın bu kararla önümüzdeki günlerde dünyanın sayılı kültür miraslarından birine ev sahipliği yapan ülkemiz onu kendi elleri ile geri dönüşü olmayacak biçimde sulara terk etmiş olacak.

    Ne mutlu DSİ ve korumakla yükümlü bakanlığa ki sonunda bilimsel komisyon kararı ile tarihi yok ediyor. Artık rahatız!

    TAY Projesi İhbar Hattı, Yazı: Ahmet Yaraş,

    AGORA'DA DEPREM YAZITI

    İzmir’in tarihi mekanlarından Agora’da, yaşanan depremin ardından kentin yeniden inşaasında gösterdiği çabalar nedeniyle, yargıç Damokharis’e hitaben yazılmış bir yazıt bulundu. Agora’da kazı başkanı Akın Ersoy ve ekibinin çalışmasıyla gün ışığına yeni eserler çıkıyor. Geçen ay bulunan Meclis Binası kalıntılarından sonra MS yılında, bir Roma vatandaşı olan, Agora’da görev yapmış yargıç Damokharis adına deprem sonrasında, Smyrna’nın yeniden inşasında gösterdiği çabalara halkın teşekkürü olan bir yazıt bulundu.

    Agorada bulunan heykel kaidesinin üzerindeki depreme ilişkin yazıtın Türkçesi şöyle: "Ey maharette (ustalıkta) ünlü yargıç Damokharis! Bu başarı da sana ait. Bir depremin öldürücü felaketlerinden sonra çok gayretli bir çalışmayla Smyrna’yı tekrar bir şehir haline getirmeyi başardın."

    Hürriyet Ege, Haber: Mustafa Oğuz,

    ÇENGELLİ İĞNE, KİREMİT VE MİDAS'IN VATANI





    Vedat Nedim Tör Müzesi; Dünyanın en önemli medeniyetlerinden biri olan Friglerin eserini “Friglerin Gizemli Uygarlığı” adıyla sergiliyor. 13 Nisan 'e dek sürecek olan sergiyi gezen ziyaretçiler, Friglerin sosyal yaşantısı, sanat ve estetik anlayışına dair etraflı bilgi edinebilecek. Sergide sadece obje ve fotoğraflar sergilenmeyecek. Tiyatro sanatçıları sergi süresince “Midas'ın Eşek Kulakları” ve “Midas'ın Altın Hırsı” mitolojik öykülerinden okumalar yapacak. Sergiye gezerken ziyaretçilere Frig esinli pan flüt ağırlıklı müzikler dinletilecek.

     

    Serginin küratörü Şennur Şentürk böylesine kapsamlı bir sergi için neden Frig uygarlığını seçtiklerini şöyle anlatıyor: “Daha önce Troya ve Urartu uygarlığı ile ilgili yaptığımız çalışmaları Frig uygarlığı ile devam ettirmek istedik. Amacımız ülkemizin kültürel aktivitesini dinamik tutmak. yıldır planlanan bir proje olmasına rağmen elimizde yeterli bilgi olmadığından bugüne kadar erteledik. Ele alınış bakımından dünyada ilk olması ve birçok bilimsel destek sağlanması çıkış noktamızı oluşturuyor.” Şentürk, Frig Uygarlığı etrafında çalışma yapanların çok az olması ve çoğunun yurt dışında olması nedeniyle bilgilere ve bilim adamlarına ulaşmakta zorlandıklarını da dile getiriyor: “Arkeolojik çalışmalar bir bütünü yansıtır. Hangi dili, hangi mimari tarzı kullandıkları, nasıl bir ölü gömme tarzına sahip oldukları ve yaşam tarzlarının nasıl olduğunu öğrenebilmek için çeşitli disiplinlerin bir araya getirilmesi gerekir. Bu yüzden her biri konusunda uzman yerli ve yabancı birçok bilim adamıyla çalıştık.” Friglerin Gizemli Uygarlığı serginin bilimsel danışmanlığını Eskişehir Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Taciser Sivas yapmış.

     

    nest...

    çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası