televizyonu kim bulmuş / TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ - TOKİ Ortaokulu

Televizyonu Kim Bulmuş

televizyonu kim bulmuş

Nasıl Yapılır

Televizyon Nedir-Televizyon Nasıl Çalışır, Televizyon Nasıl İcat Edildi-Televizyonun İcadı-Televizyonu Kim Bulmuştur-Televizyon Buluşu

İlk Televizyon reklamlarından birisi

TELEVİZYON sözcüğü, &#;uzak&#; anlamundaki Yunanca tele ve &#;görme&#; anlamındaki Latince visio sözcüklerinden gelir. Buna göre, televizyonun sözcuk anlamı &#;uzaktakini görme&#;dir.
İlk televizyon görüntüsünü &#;da İskoç mühendis John Logie Baird yayımlamıştır. Önceleri görüntüler noktalar halinde ve titrekti, ama Baird bunları giderek iyileştirdi. Baird&#;in sisteminde mekanik olarak döndürülen diskler kullanılıyordu; bunun karşısında, Marconi-EMI sistemi gibi elektronik olarak işleyen rakip sistemler de vardı.

Resim Oluşturma

Televizyonda ilk sorun, görüntüyü, yani stüdyo ya da bir başka yerdeki sahneden yansıyan ışığı, uzun mesafeleri aşabilecek, katı cisimlerin içinden geçebilecek ve köşeleri dolanabilecek bir biçime dönütürebilmektir. Elektrik akımı bunlarm hepsini yapabilir ve ışık ta da elektriğe dönüştürülebilir. İkinci sorun, sahnenin görüntüsünü yeniden oluşturmak için, alıcıdaki bir ışık kaynağını bu elektrik akınıyla denetleyebilmektir.

Üzerine ışık düşen bazı maddelerin degişime uğramaktadır. Bu tür maddelerden yararlanarak, degişen şiddetteki (parlaklıktaki) ışığı, bu degişimlere karşılık düşen elektrik akımlarına dönüştüren aygıtlar yapılabilir.

Sahnenin önune bir fotosel yerleştirirsek, bunun üreteceği akım yalnızca yansıyan ortalama ışık miktarı kadardır. Demek ki, oluşturulacak resmin niteliğine ya da hangi bölümlerinin aydınlık, hangi bölumlerinin karanlık olması gerektiğine ilişkin herhangi bir bilgi bu yöntemle elde edilemez.

Bu güçlüğün üstesinden gelmek için sahne küçük bölümlere ayrılır ve her bölümden gelen ışık sırayla fotoselin üzerine düşürülür. Bunu yapmanın en basit yolu (ama en iyisi değil), üzerine sarmal düzende delikler açılmış, disk bigiminde bir obtüratör (örtücü ya da ışık kesici) kullanmaktır. Eger bu obtüratör sahne ile fotosel arasına yerleştirilir ve delikleri sırayla açık kalacak biçimde döndürülürse, her bir deliğin açık kalışında, sahnenin bir başka küçük bölümünden yansıyan ışık fotoselin üzerine düşer. Fotosel her ışık alışında, almış, olduğu ışıkla orantılı bir elektrik vuruşu üretir. Tarama olarak adlandırılan bu yöntemi &#;te Alman mühendis Paul Nipkow () bulmuş, Baird de uygulamıştır.

Modern yöntemin temelinde ise, ışığa duyarlı maddeyle kaplanmış, bir yüzeyin kullanılması yatar. Bu türden iie yarar ilk aygıtı, yani kamera tüpünü, Rus asıllı fizikçi Vladimir Zworykin () geliştirdi. Zworykin, ikonoskop adını verdiği bu aygıtın patentini &#;te aldı, ama yapım güçlükleri nedeniyle bunu ancak &#;da gösterime sunabildi. Bugün uygulanmakta olan sistemler çok daha gelişmiş olmakla birlikte, temelde ikonoskop ilkelerine dayanır.

Kamera tüpü, bir biçimiyle, havası boşaltılmış, ve kutu içine yerleştirilmiş bir cam silindir görünümündedir. Silindirin bir ucunu düz bir cam yüzey oluşturur ve çekimi yapılan sahnenin görüntüsü merceklerin yardımıyla bu yüzeyin üzerinde odaklanır.

Bu yüzeyin iç yanı elektrik iletebilen, saydam bir maddeyle kaplıdır; bu katmana sinyal levhası denir. Bu katmanın iç yanı da, ışığa duyarlı, ışıliletken (fotoiletken) bir maddeyle kaplıdır. &#;Hedef&#; olarak adlandırılan bu katman, her biri minik bir fotosel işlevi gören milyonlarca tanecikten oluşur. Görüntüden gelen ışık sinyal levhasından geçer ve hedefin üzerine düşer. Bu durum her tanecigin üzerine düşen ışığın şiddetiyle belirlenen bir miktarda artı yüklu hale gelmesine yol açar. Böylece hedefin üzerinde, çekimi yapılan sahnenin, degişken elektrik yükü dagılımıyla belirlenen bir gorüntüsü oluşur.

Silindirin öbür ucunda, hedefe elektron demeti salan bir elektron tabancası vardır. Silindirin dışına da, üzerlerinden elektrik akımı geçirilen bobinler yerleştirilmistir. Bu elektrik akımı, tarama üreteci denen devrelerce üretilir ve elektron demetini denetlemeye yarar. Bu denetimin yardımıyla elektron demeti, üst köşesinden başlayarak hedefi bir uçtan öbür uca yatay olarak tarar; sonra ikinci satırı taramak için yeniden başa döner ve hedef bütünüyle taranıncaya kadar bu böylece sürüp gider. Sizin gözleriniz de bu sayfayı buna çok benzer bir biçimde taramaktadır. Elektron demeti hedefin dibine ulaştıgında akım değişir ve demeti tekrar baslangıç noktasına taşır. Tarama işlemi sürekli olarak yinelenir.

Elektronlar eksi yüklü olduğundan, hedef üzerindeki fotoseller &#;mozaiği&#;ni bir baştan bir başa taranan demet, taneciklerdeki artı yüklerin etkisini ortadan kaldırır, yani onları nötrleştirir. Bu, bir elektrik akımının oluşmsına yol açar. Eğer sahnenin görüntüsü belirli bir noktada parlaksa yük de büyük olacağından, sonuçta oluşan akım da büyük olur. Görüntüdeki karanlık bir nokta yalnızca küçük bir akım yaratır. Böylece, elektron demeti hedefi taradıkça değişken bir sinyalin doğmasına neden olur. Resim ya da görüntü sinyali denen bu değişken sinyal, resimdeki ışık ve gölgelerin elektriksel karşılığıdır.

Elektron demeti herhangi bir tanecik üzerindeki yükün etkisini yok edip o noktayı geçer geçmez yük yeniden doğar ve demet aynı noktayı yeniden tarayıncaya kadar da varlığını sürdürür. Bütün kamera tüplerinde görülen bu depolama etkisi, modern sisteme, Nipkow diskini kullanan eski mekanik tarama yönteminde bulunmavan bir duyarlılık sağlar.

Demetin bir satırın ya da alanın sonuna her gelişinde, kameraya bağlı bir aygıt özel eşzamanlama (senkronizasyon) vuruları uüretir. (Bunun neye yaradığı daha sonra anlattlacaktır.) Demek ki, stüdyodan gelen iki ayrı sinyal dizisi (resim sinyalleri ve eşzamanlama vuruşları) ile stüdyo mikrofonlarından gelen ses sinyallerini de sayarsak, üç ayrı sinyal dizisi bulunmaktadır.

Dünyanın farklı yerlerinde, özellikle televizvon resmini oluşturmak üzere taranan satır sayısı açısından farklı standartlar uygulanır. ilk günlerdeki Baird sisteminde, seçiklik derecesi düsük, yani ayrıntı sayısı görece az olan resimleri üretmek için 30 satır taranırdı. Eğer bir tam taramada kullanılan satır sayısı arttırılırsa, ayrıntı sayısı da artar ve resim daha net hale gelir. Avrupa standardı satırdır; tamamlanan satırlık her dizi bir resim olusturur. Aynı standarda göre, bir saniyede oluşturulan resim sayısı 25&#;tir ama, geçmeli tarama denen ve resimdeki titrekliği azaltan bir yöntemde (önce tek sonra çift satırlar tarandığından), her saniye 50 kez yarım resim taranmış olur. ABD&#;de ise satır taranarak saniyede 30 resim olusturulur.

Resim Gönderme

Mikrofondan gelen ses sinyalleri bir taşıyıcı dalga üzerinde taşınır (bu, ses sinyallerinin radyo dalgalarıyla taşınmasına benzer). Resim sinyalleri ile eşzamanlama vuruları için ise ikinci bir taşıyıcı dalga kullanılır.

Uzaya yayılan sinyaller, evlerdekı alıcılar tarafından toplanır, yükseltilir ve ayrılır. Ses taşıyıcı dalga işlevini tamamladığında bir kenara ayrılır. Ses sinyalleri ayrı bir yükselteçten geçirilerek hoparlöre gönderilir. Resim sinyalleri ile eşzamanlama vurularını getiren taşıyıcı dalga da bir yana ayrılır.

Televizyon alıcısı kapalıyken ekranı grimsi beyazdır. Bu renk, alıctdaki katot isimli tüpün (lambanın) on yüzündeki camın içini kaplayan fosforışıl maddeden kaynaklanır. Bu kaplamanın herhangi bir noktasına bir elektron demeti çarptıgında, bu noktada ışıklı bir benek oluşur, elektron demetinin şiddeti ne kadar büyükse, bu nokta o kadar çok ışıldar.

Tüp ekranın hemen ardında daralır ve silindir biçiminde bir boyun oluşturur. Boynun iç yanında, ekranın üzerine elektron demeti salan bir elektron tabancasi vardır. Elektron demeti ekranı tarar; bu, kamera tüpünde olduğu gibi, tarama üreteçlerinde üretilen ve tüpun boyun çevresine yerleştirilmiş bobinlerden geçirilen akımlarla saglanir. Eşzamanlama vuruları tarama üreteçlerine beslenir ve boylece üreteçler denetim altında tutularak alıcıdaki tarama ile verici kameradaki tarama arasında eşzamanlama sağlanır. Elektron demeti hareketsiz haldeyken fosforışıl kaplama üzerinde parlak bir benek oluşturur; ama tarama hareketi çok hızlı olduğundan göz aldanır ve bu benekler, topun yüzünde bir uçtan bir uca uzanan, alt alta sıralanmış yatay çizgiler (satırlar) halinde görülür. Resim sinyali elektron tabancasını denetleyerek, demetteki elektron sayısını, dolayısıyla da beneğin parlaklık derecesini belirler.

Örneğin, kameradaki demet sahnedeki beyaz bir noktayı tarıyorsa, üretilen sinyal büyük olur. Bu resim sinyali alıcıya ulaştığında elektron tabancasının -daha fazla elektron salmasina neden olur ve sonuçta ekranın üzerinde beyaz bir benek oluşur. Ama kamerayla taranan siyah bir noktaysa, üretilen resim sinyali atıcının elektron tabancasmdan herhangi bir elektron çıkışı sağlamaz ve ekran üzerinde bu noktada hiçbir ışıkk gözükmez. Böylece ekranda resim, hızla hareket eden ve parlaklığı değişen tek bir benek tarafından oluşturulur; ama benek son derece hızlı hareket ettiğinden, insan gözü bunu bütün bir resim olarak algılar. Hareket etkisi sinema filmlerinde olduğu gibi, birbirinden biraz farklı sabit resimlerin hızla gösterilmesi yoluyla oluşturulur.

Renkli Televizyon Sistemleri

İlk renkli televizvon gösterisini &#;de John Logic Baird gerçekleştirdi, ama ticari amaçlı renkli televizvon sistemlerinin geliştirilmesi için bunun üzerinden 25 yıl geçmesi gerekti. Bunlardan ilki &#;te ABD&#;de geliştirilen ve bugün ABD&#;nin yarı sıra Kanada, Meksika ve Japonya&#;da hala kullanılmakta olan NTSC&#;dir (&#;Ulusal Televizyon Sistemleri Komitesi&#; anlamına gelen ingilizce National Television Svstems Committee sözcüklerinin başharflerinden). PAL sistemi ise (&#;Satır Atlamalı Faz&#; anlamına gelen Phase Alternation Line sözcüklerinin başharflerinden) NTSC&#;nin değisik bir biçimidir ve Almanya Federal Cumhuriyeti&#;nde geliştirilmiştir. Türkiye&#;de ve Fransa dışındaki öbür Avrupa ülkeleri ile Avustralya&#;da bu sistem kullanılmaktadır. Fransa, Rusya, Macaristan ve Cezayir&#;de ise SECAM (&#;Bellekli Elektronik Renk Sistemi&#; anlamına gelen Fransızca Systeme Electronique Couleur Avee Memoire sözcüklerinin başharflerinden) sistemi kullanılmaktadır.

Renkli Televizyon

Beyaz da içinde olmak üzere hemen her renk, uygun miktarlardaki kırmızı, yeşil ve mavi rengin karıştırılması yoluyla elde edilebilir. Renkli televizyon işte bu ilkeye dayanır.

Renkli televizyon kamerasrnda üç kamera tüpu vardır. Bunlardan birinde yalnızca kırmızı rrngi geçiren bir filtre, ikincisinde yalnızca yeşil rengi geçiren bir filtre, üçüncüsünde de yalnızca mavi rengi geçiren bir filtre vardır.

Stüdyo sahnesinin görüntüsu aynalar aracılığıyla her iki tüpün üzerine düsürülür. Tüpler, yukarıda anlatılan siyah-beyaz televizyon kamerası tüpleri gibi çalışır ve her tüp bir resim sinyali ve eşzamanlama vuruşu üretir. Kırmızı filtreli kamera tüpünden gelen sinyal, sahnenin kırmızı bölümlerini: öbür ikisinden gelen sinyaller de yesil ve mavi bölümlerini temsil eder. Modern kameralarda, özellikle de ucuz olanlarında daha az tüp vardır. Sivah-beyaz kameralardakine benzeven ışığa duyarlı kaplama, ayrı renk sinvallerinin üretilebilmesini sağlayan bir renkli filtreler mozaiğivle örtülmüştür.

Eger üç kamera tüpünden alınan sinyaller yükseltilir ve birinin ekranı kırmızı, birininki yeşil, birininki mavi renkte ışıvan fosforışıl maddeyle kaplı üç katot ışınlı tüpe beslenir ve sonuçta elde edilen resimler aynaların yardımıyla üst üste düşürülürse, ekranda yalnızca kırmızılar, yeşiller ve maviler değil, özgün sahnenin bütün renkleri görülür ya da bir başka deyişle ekran tam renkli hale gelir. Renkli televizyon göstericileri böyle çalırşır.

Üç ayrı renk sinyalinin iletimi için kullanılan frekans bandı genişliği, bir siyah-beyaz verici istasyonun frekans bandı genişliğinin yaklaşık üç katıdır ve bu nedenle de üç ayrı renk sinyali gönderilmesi ekonomik değildir. Bu sorun, seçiklik derecesi (ayrıntı miktarr) yüksek siyah-beyaz bir resim gönderilip bunun içinin, çok daha az ayrıntrıya inmek koşuluyla, renkle doldurulması yoluyla çözülür. Bu, insan gözu açısından da kabul edilebilir bir çözümdür. Renge ilişkin bilgi, &#;siyah-beyaz&#; görüntü sinyaline eklenen bir alt taşıyıcı dalgayla taşınır, böylece ek bir bant genişliğine gerek kalmaz. Bu alt taşıyıcı dalga, siyah beyaz bir alıcıda hemen hemen hiç fark edilmediği için sistem bu açıdan da uygundur. Bu yöntemle, her üç renge ilişkin bütün bilgi, bir siyah-beyaz verici istasyonunun kullandğı frekans bandından daha geniş olmayan bir frekans bandına sıkıştırılabilir.

Basit sistem için anlatılan üç ayrı katot ışınlı tüp, alıcıda tek bir tüp halinde birleştirilmiştir. Bu tüpün izleme ucu, üzerinde minik üçgenler biçiminde düzenlenmiş yaklaşık 1,7 milyon fosforışıl nokta bulunan bir ekran oluşturur. Üçgen gruplarından birinin üzerine bir elektron demeti çarptığında, üçgendeki noktalardan biri kırmızı, öbürü yeşil, üçüncüsü de mavi renkte ışır. Tüpün öteki ucuna üç elektron tabancası yerleştirilmiştir. Üzerinde küçük, yuvarlak delikler bulunan ve elek denen bir metal levha, elektron demetinin başka bir renkten fosforışıl nokta üzerine düşmesini önler; yani, örneğin yeşil tabancadan çıkan elektron demeti her üçgende yalnızca yeşiil renkte ışıldayan noktanın üzerine düşer. Eger bir üçgendeki her üç nokta üzerine de aynı anda kendi elektron demetleri düşmüşse, üçü de ışıldar, ama bu noktalar birbirine o kadar yakındır ki, göz bunları tek bir beyaz ışık noktası olarak algılar.

Japonya&#;da geliştirilmiş olan Trinitron tüpünde, sıra halinde üç demet üreten tek bir elektron tabancası bulunur. Bunun perdesi yarıklıdır ve tüpün yüzeyindeki üç renkli fosforışıl katman noktalarından degil, yüzey boyunca yan yana sıralanmış çok sayıda ince şeritten oluşur. Bu düzenleme son derece net resimler verir. Bu tüpler günümüzde hızla eski elekli tüplerin yerini almaktadır. Katot ışınlı tüplerin yerine de, yariletken tekniklerinin uygulandığı düz panel ekranlar geliştirilmiştir. Minyatur televizyon aygıtlarında ise, hesap makinelerinde ve sayısal (dijital) saatlerde kullanılan türden sıvı kristalli göstericilerden yararlanılmaktadır.

Herhangi bir renk üç özelliğe göre tanımlanır. Bunlar, rengin koyuluğunu ya da açıklığını gösteren parlaklık ya da seçiklik; rengin siyah ve beyaz katılmadan önceki halini belirten ton; rengin içinde bulunan katışıksız renk oranını veren doymuşfunduszeue.infozyona gelen sinyalden bu özellikler yeniden oluşturularak, aslına uygun bir resim elde edilebilir.
Kablolu Televizyon

Fazlaca yaklaşılamayan ortarmların gözlenebilmesi için televizyon kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Örnegin bir enerji santralındaki kazanlar ve basınç göstergeleri, bunların görüntüsünü denetim merkezine ileten bir televizyon kamerasi aracılığıyla sürekli izlenebilir. Radyoaktif maddelerin hareketini ve dökumhanelerde büyük parçalarin izlemek ve denetim altında tutmak için de televizyon kullanılabilir. Denenmekte olan roket ve jet motorlarının durumu ya da batmış bir gemiyi kurtarma işlemleri de televizyonla izlenebilir. Tıp öğrencilerine hastanenin bir başka yerinde yapılmakta olan ameliyatin yakın çekimlerini sınıflarindayken izletmek ve bilimsel araştırmalarda pek çok iş için televizyondan yararlanılabilir. Güvenlik merkezindeki aygıtlara baglı kameralar da elektronik &#;bekçi” görevi görebilir.

Kapalı devre&#; televizyon olarak adlandırıIan bu tür televizyon sistemleri kısa mesafeler için yararlıdır. Kamera ile alıcı arasındaki bağlantı kabloyla sağlanır. Bazı büyük mağazalardaki televizyon sistemi bu türdendir.

Kablolu televizyon evde çeşitli programları izlemek için de kullanılabilir. Bir kablo ağı aracılığıyla uydu-yer istasyonlarına baglanılarak bütün dünvadaki televizyon programları izlenebilir; ama seçilen kablo kanalının ücretinin de ödenmesi gerekir.

Televizyon programlarını uzun mesafelere göndermek için, televizyon sinyallerinin belirli aralıklarla yerleştirilmiş aktarıcı (role) istasyonlarında güçlendirilmeleri gerekir. Eger verici istasyona 80 kilometreden daha uzaktaysanız, aldığınız resimler oldukça kötü olabilir. Bunun nedeni, televizyon sinyallerinin bir doğru boyunca yol alması ve Dünya&#;nın yuvarlak olması nedeniyle de giderek yeryüzünden uzaklaşıp uzay boşluğunda kaybolmalarıdır.

Dünya Çapındakı Televizyon Ağları

İzlevicilerin uzak ülkelerdeki olayları anında izleyebilmeleri için, uzaya Wçok sayıda güçlü haberleşme (iletişim) uydusu gönderilmektedir. ABD ile Avrupa arasında gerçekleştirilen denizaşırı, düzenli yayınlar vardır; bütün Avrupa&#;yı kapsavan mikrodalga radyo ve kablo ağı Eurovision adıyla anılır. Televizyon yayınlarının bir uydu aracılığıyla doğrudan evlere iletilebilmesini sağlayan DBS (&#;Uvduyla Doğrudan Yayın&#; anlamına gelen İngilizce Direct Broadcasting by Satellite sözcüklerinin başharflerinden) sisteminden çeşitli ülkelerde yararlanılabilmektedir.

TV Oyunları ve Bilgi

Videonun bulunmasi televizyon için yeni kullanım alanları yaratmıştır. Videobant kaydının kullanılması, resimlerin ve seslerin saklanarak istenilen sıklıkta yeniden üretilebilmesine olanak verir. Futbol maçlarının verildiği canlı yayınlarda, heyecanlı anların &#;anında yeniden gösterilmesi&#; de bu yöntemle olanaklı olmaktadır. Dahası, bir kanal izlenirken bir başka kanaldan yayımlanmakta olan program videovla kaydedilebilmektedir.

Televizyonlarda elektronik oyunlar oynanabildiği gibi, bir bilgisayar veri tabanıyla sağlanan bilgileri gözden geçirmek için gene televizyondan yararlanilabilir. Bilgisayar veri tabanının sagladıgı bilgiler ya da daha genel bir anlatımla bir teletekstin (telemetin) *elektronik sayfaları&#; televizyon sinyalleriyle gönderilir ve resim için kullanılmayan yedek hatlarda kodlanmış olarak görünür. Gerekli kod çözücüleriyle donatılmış alıcılarda, izleyici uzaktan kumanda aygıtındaki bir düğmeye basarak bilgi isteyebilir ve bu bilgiyi televizyon ekranından izlevebilir. İlk teletekst sistemleri İngiltere&#;de &#;da geliştirilen Ceefax sistemi ile &#;de geliştirilen Oracle sistemidir. Daha sonraları ABD&#;de Infotext, Kanada&#;da Telidon ve başka birçok ülkede farklı sistemler geliştirilmiştir. Türkiye Radvo Televizvon Kurumu da &#;da teletekst hizmeti sunmava başlamıştır.

Viewdata ya da videotex çok daha gelişmiş, bir sistemdir ve daha geniş bir veri tabanını kapsar. Televizvon veri va da bilgi bankasına telefonla bağlanır ve sayfalar telefon hatlarıyla gönderilir. Bu iki yönlu olarak işleyen bir sistemdir: Kullanıcılar istedikleri bilgiyi alabildikleri gibi, başka kullanıcılar için mesajlar da bırakabilirler. Ayrıca yer ayırtma ve mal siparişi gibi hizmetler için de bu sistemden vararlanabilirler.

Televizyon evlerde izlenen bir eğlence aracı olarak başlamış, ama gün geçtikçe gelişen ve çogalan kullanım alanlarıyla bugün artık hemen hemen herkes için yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. John Logie Baird&#;in &#;da ilk titrek göruntuleri &#;küçük ekranda&#; göstermesinden bu yana televizyon teknolojisinde gerçekten çok önemli gelişmeler olmuştur.

yüzyılın vazgeçilmez aletlerinden biri olan televizyonun tarihi, 75 yıl önce, İskoç mucit John Logie Baird ’in keşfiyle başladı. Baird, yüzyılda insanları saatlerce karşısında oturtabilen televizyonun babasıydı. Keşif merakı çocuk yaşlarda başlayan Baird, 12 yaşında, evine bir elektik sistemi döşemiş ardından yoldayken arkadaşlarıyla konuşmasını mümkün kılacak ilk telefon santralini geliştirdi. İskoçyaya’da Kraliyet Teknik Koleji’nde elektrik dersleri alan Baird, Glascow üniversitesinde elektrik mühendisliği okudu. Birinci Dünya Savaşı sırasında eğitimine ara veren mucit, silahlı kuvvetlerde çalışmak istedi ama kabul edilmedi. Başvurusu reddedilen Baird, Clyde Valley Elektrik Enerjisi Şirketi’nde çalışmaya başladı ancak sağlık

problemleri işi bırakmasına sebep oldu. Clyde Valley ’den sonra aralarında Trinidad ’da bir reçel fabrikasında işçiliğin de bulunduğu çeşitli işlerde çalışan Baird, nihayet ’de memleketi Sussex ’e geri dönen ve burada tamirciliğe başladı. Nakkaş mucit Sussex’ deki mütevazı hayatı, Baird ’i 50 yıldır düşlediği televizyon icadı üzerinde yoğunlaşma fırsatı verdi.

Parası olmadığı için ilk televizyonunu bir lavabo ve bir çay tenekesiyle yapan Baird, bir sonraki denemesinde projeksiyon lambasını bisküvi kutusuyla kaplayıp basit bir düzenek geliştirdi ve düzeneğe kullanılmış lenslerle devrelerden tarama diskler ekledi. Baird ’in icat ettiği bu düzenek, tahta çubuklar arasına nakış iğneleri ve balmumuyla tutturulan bir cihaz olarak TV’nin dedesi kabul edildi. Çalışmalarını bundan sonra da sürdüren mucit, ’de hayal ettiği gibi, “Stok ey Bill” adını verdiği ilk ilkel televizyonda görüntü transmisyonunu da gerçekleştirmeyi başardı. Logie Baird icadının parlak bulundu ama pek ciddiye alınmadı. İlk yayın BBC’den Baird ’in ilk ilkel TV’yi icat ettiği dönemde, BBC gibi yayıncılar radyoya odaklanmıştı. BBC’inin TV yayıncılığına geçişi, ’da sınırlı bir kitleye ulaşan ilk deneme yayınıyla başladı. Günde iki yayın kuşağında hizmet vermeye başlayan BBC televizyonu, ilk kuşakta haber, ikinci kuşakta ise müzik yayını veriyordu. Baird televizyondan sonra infrared ışınlar üzerinde de çalışmalar yaptı. (d Ağustos ; ö Haziran )

Televizyon Nedir?

Vericiden iletilen dalgaların görüntü ve ses olarak görünmesini ve duyulmasını sağlayan aygıta televizyon denir.
Elektromanyetik dalgalar yoluyla halkın doğrudan doğruya alması maksadıyla yapılan hareketli veya sabit resimlerin, sesli veya sessiz kalıcı olmayan görüntülerinin renkli ya da siyah beyaz yayını.
Televizyon alıcısı. Resim tüpü, şase, kabin, tuner gibi temel bileşenlerden oluşur.
Kelime kökenine göre Yunanca Tele: Uzak, Latince Visio’dan gelen Vision: Görüş. Birleşimiyle “Television: Uzagörüm, Uzaktan görüntü” anlamına gelmektedir. Televizyonun bulunmasından sonra bu teknolojiyi ithal eden Türkiye, alete Türkçe bir isim bulmak yerine birçok dünya ülkesi gibi aynen kullanmıştır. Almanca’da Fernsehen olarak söylenir.
Sayısal yayınların başlamasına kadar televizyon izleyicisi sadece alıcı durumunda idi. Sayısal yayınlar sayesinde kullanıcının etkileşime geçmesi süreci başladı. İzleyicilerin sürekli alıcı olması, televizyonun kolay ulaşılabilir bir ‘kaynak’ olması, kullanılan etkili görsel ve işitsel öğelerle etkisinin yüksek olması, birçok aydının televizyona soğuk bakmasına neden oldu. Günümüzde televizyon yayıncılığının ilk amacı, reklam ve ticaret üzerine kuruludur.
Duran ya da hareketli cisimlerin ,sesli olarak uzak yerlerden görülmesi ve duyulmasını sağlayan aletlere televizyon denir.

NASIL ÇALIŞIR

Televizyonun temel prensibi ışık enerjisinin elektrik enerjisine çevrildikten sonra yayınlanması ve alınan elektromanyetik sinyallerin tekrar ışık enerjisine çevrilmesidir.Işık enerjisi elektrik enerjisine çevrilmesi fikri senesinde Selenyum üzerine ışık düşürüldüğünde elektrik direncinin değiştiğinin keşfedilmesi ile başlamıştır.

Bu prensibe göre selenyum üzerine parlak ışık düşerse; sinyal kuvvetli , soluk ışık düşerse sinyal zayıf olacaktır. Genliği değişen bu sinyal radyo dalgaları gibi yayınlanıp alıcıda ters işlem yapılınca ekranda görüntü teşekkül funduszeue.info bu bakımdan “uzaktan görme” manasına gelir. TV bir noktadaki ışık şiddeti radyo dalgalarına dönüştürme,sonra bu dalgalardan,eş şiddette bir ışıklı nokta elde etme esasına dayanıfunduszeue.infoilecek görüntü, yüz binlerce kareye bölündükten sonra,her bir kare,homojen şeklinde aydınlanmış noktalar gibi kabul edilip,bu noktalardaki ışık şiddeti TV verici sisteminde radyo dalgalarına, dalgalarda TV alıcılarına da yeniden ışığa dönüştürü.

Görüntüdeki kareler çok hızlı tarandığı için, alıcı ekranlarında tek ,tek ışıklı noktalar değil, değişik aydınlıkta karelerin meydana getirdiği resimler gözlenir.

Renkli televizyon,bütün renkleri yeşil, mavi ve kırmızının değişik oranlarda karıştırılması ile elde edilebileceği gerçeğine dayanıfunduszeue.infoilecek görüntü, yeşile, maviye ve kırmızıya duyarlı olan üç ayrı kamera tarafından aynı anda taranıfunduszeue.info edilen üç ayrı elektromanyetik dalga, alıcı sistemin ekranında, biri yeşil biri mavi ve biri kırmızı olan üç görüntüyü üst, üste düşürür ve bu renklerin karışmasından, tabii renklenmeler yeniden elde edilir.

Televizyon yayınlarında ses ve görüntülerin nakli için, frekansı 5×10 : 9×10 Hertz (50 – mega say kıl) aralığına düşen elektromanyetik dalgalar kullanılıfunduszeue.info televizyon istasyonu,6 mega saykıllık bir frekans aralığında hem ses, hem görüntü gerçekleştirilebilir. Bu 6 mega hertz’lik frekans aralıklarına “kanal” denir. Genel olarak ses yayınlarını taşıyan dalgaların frekanslarını, görüntü taşıyan dalgalarınkinden daha yüksektir.

Bir televizyon yayın sisteminde, beş önemli unsur bulunur

  • funduszeue.infoınlayacak sahneyi görüntüleyen kamera.
  • 2. Görüntüdeki ışık sinyalleri dönüştüren bir transduser.
  • 3. Bu elektrik sinyallerinden radyo dalgaları üreterek anten atmosfere yayınlayan verici (transmitter)
  • 4. Atmosfer yayınlanan görüntü taşıyınca tromanyetik dalgaları alıp yükselttikten sonra elektik sinyallerine dönüştürerek (alıcı anten, amlifikatör ve birinci dedektif)
  • funduszeue.infoik sinyalleri ışığa dönüştürerek, ekran üzerinde görünür resim veren transduser .

GÜNÜMÜZDEKİ MODELLER VE YENİ GELİŞMELER
Tasarrufa Duyarlı Plasma:
Hem bilgisayar ekranı hem de TV olarak kullanılabilen Panasonic Plasma Display THPWD 3U, köşeden köşeye cm’lik bir ekran büyüklüğüne sahip. Enerji tasarrufu yapan ve gürültü kirliliğine karşı duyarlı olarak üretilen Plasma THPWD3U’un içerisinde gürültüden kaçınmak için fan kullanılmamış ve watt elektrik tüketiyor.

Geride bıraktığımız yıla ait kablolu yayın izni ücretini ödemeyen yaklaşık 50 TV kuruluşu yayınlarının durdurulması tehlikesiyle kaşı karşıya geldi.(Zaman Gazetesi 3 Ocak )

İnternet ve televizyon ilk defa Web TV ile bir araya getiren Steve Perlman ,teknoloji dünyasından heyecan oluşturacak bir cihaz gelişfunduszeue.info net’teki habere göre . evdeki herhangi bir odadan tek bir kutu ile bir müzik, televizyon , video ve DVD gibi diğer eğlence sistemlerini çalıştırmalarını sağlayan cihaz tanıtımı büyük ilgi gördü. Moxi Media Center adı verilen cihaz, VCR ya da kablolu kutuya benzeyen bir set üstü funduszeue.infozyona bağlana bilen bu kutu ,kablo ya da uydu sinyallerini çözebiliyor. Ürünü ortaya çıkaran Perlman’a göre Moxi , ayrı , ayrı DVD player , CD player, video recorder ve dijital müzik sistemi (ve bunların kumandaları)ihtiyacını ortadan kaldırıyor ayrıca 80 GB sabit diski bulunan yeni cihaz , yüzlerce CD’yi de funduszeue.info ,Fire Wire bağlantı portu ve bir tür açık kodlu Linux işletim sistemi bulunan cihaz interaktif Tv ,e-posta ,anında mesajlaşmayıda destekliyor.

Perlman,uydu TV sağlayıcısı EchoStar ile ortalık anlaşmada imzalamış bu anlaşma sayesinde Moxi set üstü kutuların ABD’de yılında piyasada olması funduszeue.info set üstü kutuların birbiri ardından çıktığına dikkat çeken endüstri uzmanları ilk defa önemli bir içerik sağlayıcının böyle bir girişime destek verdiğini vurguluyor.

“DİJİTAL DEVRELER, DAHA KULLANIŞLI”
Erciyes Üniversitesi’ndeki “Dijital TV Yayınları” konulu konferansında konuşan, Prof. Dr. Avni Morgül, dijital yayınların analog yayınlardan daha ucuz olduğunu söfunduszeue.infoıca dijital devrelerin bilgisayar ve televizyon tek bir cihazda birleştirilmesine de sağladığı dile getirilir.

TELEVİZYON İZLEMENİN KURALLARI
Televizyon izlerken daha çabuk ve kolay öğreniriz.

Gezip görmediğimiz yerleri televizyon sayesinde öğreniriz.

Yarışma programları izleyerek biz de bilgilerimizi yoklayabiliriz

Televizyon, yararlı bir kitle iletişim aracıdır.

Televizyon insanlara hizmet funduszeue.infoı tutsak etmemelidir.

Bir çocuk, televizyonu uzun süre izlerse zamanla gözleri bozulabilir. Çünkü; televizyon çalışırken zararlı ışınlar göndermektedir.

Uzun süre televizyon izleyen ve program seçmeyen çocuklar için televizyon izlemek zararlıdır.

Televizyon izlemeden önce hangi programlar bize göre ise onları anne ve babamıza danışarak seçmeliyiz.

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ
İlk sesli filmler yılında çevrildi.

İlk televizyon yayınları yılında ABD’de yapıldı.

İlk üç yaşta televizyon karşısına bırakılan çocuklara “otistik” özelliklerinin geliştiğini biliyor musunuz?

Televizyonun ömrümüze maliyetini hesapladınız mı?

Günde kaça saatiniz televizyon başında geçiyor?

Ortalama belki de iyimser bir hesapla 3 saat funduszeue.info başta hiç ürkütücü funduszeue.info günler damlaya damlaya hafta olur, ay olur,yıl olur , sonunda bir ömür olur biter.Eğer televizyonun günde 3saatten bir yılda yiyip bitirdiği zamanı hesaplarsak, saat funduszeue.info gecesiyle gündüzüyle 45 gün demektir, televizyonun başında geçen 45 gün ve 45 gece eder.

Şimdi ikinci soru:Televizyon canavarının pençesinde can veren bu saat bize neler kazandırabilir?

Bu rakam bir öğrencinin bütün bir öğretin yılı boyunca ders gördüğü saatlerden daha da büyük bir yeküfunduszeue.info ki, en azından kayıp bir öğretim yılı var, orta yerde .

saat içerisinde bir yabancı dili iyi seviyede öğrenmek mümkündüfunduszeue.info demektir ki, televizyon her yıl bize bir yabancı dil kaybettiriyor.

Kitap okumayı tercih ederseniz, ağır bir okunuşla 25 bin sayfalık kitabı bu müddet içinde bitirmemiz mümkündür.

Televizyonu Kim İcat Etti, Buldu? Televizyon İlk Nerede ve Ne Zaman İcat Edildi?

Televizyonun faydaları saymakla bitmez. Film, dizi, müzik, haber gibi pek çok şeyi televizyondan almak mümkün. Fakat birçok insan da televizyonun ev içerisindeki sosyalliği bitirdiği konusunda hemfikir. Bu şekilde düşünen insanlar televizyonu insanlar arasındaki sohbeti bitirdiği konusunda suçlamakta. Bu şekilde düşünen insanların bir haklılık payının olduğu kesin. Fakat ya televizyon diye bir şey hiç olmasaydı?

Televizyonu Kim İcat Etti?

İskoçya doğumlu olan iş adamı John Logie Baird televizyonu bularak ismini bilim tarihine altın harflerle yazdırmıştır. Kendisi ilk renkli televizyonu da kapsayacak biçimde televizyonun mucididir. John Logie Baird, çocuk yaşından itibaren bilime ve üretmeye merakı ile herkesin dikkatini çekiyor, başarılı okul hayatı dolayısıyla da her daim takdir görüyordu.

İlk Televizyonu Kim Buldu?

Televizyon yaklaşık sene önce 'li yıllarda bulunmuştur. Daha önce de pek çok mucit televizyona benzeyen prototipli cihazlar tasarlamıştır. Fakat bu üretmiş oldukları tasarımlar başarısızlıkla sonuçlandığı için mucit John Logie Baird tarafından modern zamanlardaki halini alan ilk prototip meydana getirilmiştir. Bu nedenle televizyonu bulan kişi olarak John Logie Baird kabul edilir.

İlk Televizyon Nerede ve Kaç Yılında İcat Edildi?

İlk televizyon prototipini John Logie Baird İngiltere ülkesinde üretmiştir. Televizyon üretilirken üretim amacı, hareketli ve görüntülü bir yapıyı tek renkli bir şekilde oynatmaktı. Televizyonun mucidi İskoç John Logie Baird de elektromanyetik ışıklarla birlikte, renksiz olarak televizyon üretimini gerçekleştirdi. Daha sonra bu devrim yaratacak icat, çok kısa bir süre içerisinde bütün Dünya'ya yayılmıştır.

Televizyonun Mucidi

Televizyonun mucidi olan John Logie Baird İskoçya'da hayata gelmiştir. Kendisi 57 sene gibi az bir ömür yaşamasına rağmen sanayi devriminden sonra ortaya çıkan ve en çok yankı getiren icatlardan biri olan televizyonu bulmuştur. John, zor şartlar altında bilim üreten ve hedefleriyle ilgilenen bir kişiydi.

Öyle ki John Logie Baird, maddi yetersizliklerden dolayı ilk televizyonunu bir lavabo ve bir çay tenekesi kullanarak yapmıştır. Sonraki denemelerinde de bisküvi kutusu dahil birçok ucuz malzemeyi icatlarında kullanmıştır.

Televizyon: Kim, Ne Zaman İcat Etti?

subjug/iStock

Bu sesli yayına Bilim Genç Spotify, Google Podcasts, Apple Podcasts ve YouTube kanalları üzerinden de ulaşabilirsiniz.

 

Her ne kadar günümüzde özellikle gençler başta olmak üzere birçok insan haber almak, film izlemek, müzik dinlemek için mobil cihazlardaki internet tabanlı uygulamaları tercih etse de televizyon hâlâ evlerin baş köşesindeki yerini koruyor. Üstelik internet tabanlı uygulamalar yeni nesil akıllı televizyonlarla entegre şekilde çalışabiliyor. Peki “eğlence kutusu” olarak nitelendirilen televizyon nasıl icat edildi? Gelin, birlikte göz atalım.

Televizyon Nedir?

Televizyon kelimesi Eski Yunancada “uzak” anlamına gelen telos ve Latincede “görmek” anlamında kullanılan visio kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Televizyonu kısaca bir vericiden yayılan elektromanyetik dalgaların görüntü ve ses olarak görünmesini ve duyulmasını sağlayan cihaz olarak tanımlayabiliriz. Geçmişte dünyanın dört bir köşesinden çok sayıda kişi hareketli görüntüleri uzak yerlere taşımak için çabaladı. Ancak televizyonun icadında John Logie Baird, Vladimir Zworkin ve Philo T. Farnsworth isimleri öne çıkıyor.

Heritage Image Partnership Ltd/Alamy

Fotoğrafta John Logie Baird’in icat ettiği televizyonu izleyen insanlar görülüyor.

Televizyonu Kim İcat Etti?

İskoç mühendis John Logie Baird, yılında çok sayıda çark ve parçadan oluşan ilk mekanik televizyonu icat etti. Baird, tasarımında, yılında Alman mühendis Paul Nipkow tarafından geliştirilen ve görüntüleri elektrik sinyalleri olarak iletmek üzere tarayan delikli bir disk kullandı. Televizyona ulaşan sinyaller cihazda bulunan ampulün parlaklığını çok hızlı bir biçimde değiştiriyordu. Bu düzenekte hareketli delikler ve değişen parlaklık bir araya geldiğinde küçük hareketli görüntüler ortaya çıkıyordu. Görüntüyü büyütmek için merceklerden yararlanılıyordu. Fakat Baird’in tasarımı her ne kadar heyecan verici olsa da titrek ve bulanık bir görüntü sağlıyordu. Bu nedenle Baird “Televisor” adını verdiği cihazdan yalnızca adet satabildi.

Science History Images/Alamy

Fotoğrafta Philo T. Farnsworth icat ettiği televizyonla birlikte görülüyor.

Birkaç yıl sonra Rus asıllı ABD’li mucit Vladimir Zworykin görüntüleri ekranda göstermeye yarayan katot ışınlı tüpü geliştirdi. Philo T. Farnsworth ise kendi görüntü tarayıcısını üreterek Zwortkin ile birlikte televizyonun mekanik bir sistemden elektronik bir sistem hâline gelmesine gelmesinde önemli rol oynadı.

Başlangıçta televizyonlar yalnızca siyah-beyaz görüntü verse de ekranın fosfor tabakasıyla kaplanmasıyla birlikte görüntüler renkli hâle geldi. Tüplü televizyonlar olarak da bilinen katot ışınlı televizyonlarda katottan çıkan elektron demetleri elektromıknatıslar tarafından fosforla kaplı ekrana yönlendirilir. Fosfor tabakasına çarpan elektronların ışık yaymasıyla birlikte ekranda görüntü oluşur. Televizyona çok yakından bakarsanız anlamsız görüntüler görürsünüz. Birkaç adım uzaklaştığınızda ise görüntüler netleşmeye başlar. Bunun sebebi ekranın piksel adı verilen küçük karelerden meydana gelmesidir. Bu pikseller kırmızı, yeşil, mavi renkler ve bu renklerden elde edilen ara renklerle aydınlatılır. Piksellerin aydınlatılmasıyla oluşturulan resimler peş peşe oynatıldığında hareketli bir görüntü meydana gelir. 

by sonmez/iStock

Günümüzdeki televizyonlarda katot ışınlı tüp yerine yeni nesil elektronik sistemler kullanılıyor. Televizyonlar gün geçtikçe daha parlak ve daha net görüntüler sağlarken çok daha ince olacak şekilde üretiliyor. Akıllı televizyonlarda artık internete girilebiliyor, üç boyutlu filmler izlenebiliyor ve mobil cihazlarla bağlantı kurulabiliyor. Gelecekte televizyonların çok daha etkileşimli hâle gelmesi bekleniyor.

İlk Televizyon Yayını

Öncesinde farklı ülkelerde deneme amaçlı yayınlar yapılsa da ilk düzenli ve yüksek çözünürlüklü televizyon yayını Britanya Yayın Şirketi (BBC) tarafından yılında başlatıldı. Birinci Dünya Savaşı nedeniyle televizyon istasyonları bir süreliğine kapansa da radar gibi savaş sırasında geliştirilen yeni teknikler televizyonu çok daha güçlü bir araç hâline getirdi.

Türkiye’deki İlk Televizyon Yayını

Türkiye’deki ilk televizyon yayını ise İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından yılında gerçekleştirildi. Başlangıçta üniversite bünyesindeki yüksek frekans tekniği bilim dalı öğrencilerine uygulamalı eğitim vermek üzere kurulan laboratuvarda gerçekleştirilen kapalı devre yayınlar zaman içinde üniversite dışına da verilmeye başlandı. İlk canlı yayın ise yine İTÜ TV tarafından İstanbul’da 12 Kasım yılında Türkiye-Sovyetler Birliği futbol maçı ile gerçekleştirildi.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) Yasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra İTÜ TV, yılında, yayın hayatına son verdi ve bir yıl sonra vericilerini TRT'ye devretti.

TommL/iStock

Kaynaklar:

  • Stoyles, P., Pentland, P., A’dan Z’ye İcatlar ve Mucitleri, Çev.: T. Parlak, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları,
  • Turner, T., Mills, A., Gifford, C., Tarih Yazan İcat Dünyamızı Şekillendiren Parlak Buluşlar, Çev.: F. C. Dansuk, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları,
  • Ferris, J. ve ark., Dünyayı Değiştiren Fikirler, Çev.: Z. Arık Tozar, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları,
  • Ellyard, D., Kim Neyi Ne Zaman İcat Etti, Çev.: U. Mutlu, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları,
  • funduszeue.info
  • funduszeue.info
  • funduszeue.info

 


paylaş

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Hayatımızı kolaylaştıran, insanlık için çalışan, bizlere örnek olması gereken insanları tanıyalım.

TELEVİZYON - John Logie Baird

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Helensburgh, İskoçya  - İngiltere

Televizyon, yılında John Logie Baird tarafından İngiltere´nin Hastings kasabasında icat edilmiştir. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird tarafından yılında yayınlanmıştır. Baird icat ettiği televizyona "Stokey Bill" adını vermiştir.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


TELEFON - Alexander Graham Bell

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

 Edinburgh, İskoçya -  Baddeck, Kanada

Telefon, yılında Alexander Graham Bell tarafından icat edildi. Telefonda hemen hemen her gün kim bilir kaç kez kullandığımız ALO sözcüğü, gerçekte Bell´in sevgilinin adının "kısaltılmış" biçimidir. Alexander Graham Bell´in sevgilisinin "tam adı" "Alessandra Lolita Oswaldo" dur. Bell´in buluşundan önce, bir mesajı en hızlı iletmenin yolu, Mors alfabesiyle telgraf hatlarından ulaştırmaktı. İlk telefon şirketi olan "BELL" yılında kuruldu.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİTEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


RADYO - Guglielmo Marconi

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Bologna, İtalya - Roma, İtalya

Radyo, yılında Guglielmo Marconi tarafından icat edildi. İlk keşif şu şekilde gerçekleşti: Marconi bir gemide geliştirdiği radyo ile kıyıda bulunan hizmetçisine kablosuz telgraf aracılığıyla 3 tane S harfi yolladı. Marconi´nin asistanı da sinyali aldığı zaman ateş edecekti. Marconi 3 S´i yollama komutunu verdiğinde yeryüzünde ilk defa radyo dalgaları yayıldı, 3 S uzayda dolaştı, dolaştı ve alıcıya ulaştı. Alıcıya ulaştığını gören hizmetçi Mignani tetiği çekti. Deney başarılıydı. Böylelikle ilk radyo da pratik olarak çalışmış oldu.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİTEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


PİL - Alessandro Volta

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Como, İtalya - Como, İtalya

Volta, tuzlu su çözeltisinin iki ayrı uç kısmına çinko ve bakır metal parçalarını yerleştirmiş ve elektrik akımını elde etmiştir. yılında gerçekleşen bu keşif Volta Pili olarak bilinir.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


AMPUL - Thomas Edison

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Ohio, ABD - New Jersey, ABD

Edison, yılında kömürleşmiş bambu lifinden 40 saate kadar dayanan ampulünü yaptı. Edison´un ampullerindeki sorun filaman telinin ömrünün kısa olmasıydı. Kullandığı karbon lifleri C ´de ışık saçıyordu. Bu karbon lifleri kısa sürede buharlaşarak inceliyor ve kopuyordu. Çözüm düşük sıcaklıktı, fakat buda az ve loş ışık demekti. Diğer mucitlerde çalışmalarını sürdürdüler. Fakat hiçbir mucit bugün kullandığımız ampulu icat edemedi. Nihayet yıllarında General Electric Firması ve William Coolidge bugünkü modern ampullerde kullanılan tungsten filamanlı ampulü geliştirdiler. İşte o gün bu gündür bu ampulleri kullanıyoruz.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


CEP TELEFONU - Martin Cooper

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Chicago, ABD - 

Cep telefonunun mucidi Amerikalı Martin Cooper´dır. Motorola şirketinde mühendis olarak çalışırken yılında ilk cep telefonunu geliştiren Martin Cooper, "İlk cep telefonları bir kilo´dan ağırdı, bataryası 20 dakikadan fazla dayanmıyordu ancak bu, telefonların uzun süre elde tutulmaması açısından iyiydi" demiştir.


KLİMA - Willis Haviland Carrier

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

New York, ABD -  New York, ABD

17 Temmuz ´ de dünyanın ilk klimasının tasarımlarını tamamladı. Klima, matbaanın ısı ve nem oranını hassasiyetle denetleyen 30 tonluk bir makinaydı. Dünyanın ilk modern kliması Willis Haviland Carrier tarafından geliştirilmiş olup bu konudaki ilk patent belgesi de aynı kişi tarafından 2 Ocak tarihinde alınmıştır.


FOTOKOPİ MAKİNESİ - Chester Carlson

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Washington, ABD - New York, ABD

İlk fotokopi makinesini (elektrostatik fotokopi makinesi) yılında Chester Carlson tarafından icat edilmiştir. Bu buluşa daha sonra eski Yunan'da kuru ve yazma anlamlarına gelen kelimelerin birleşiminden Xerografi adı verildi. Fotokopi makineleri sayesinde gerekli dokümanları çoğaltmak kolaylaşmış oluyordu. Bu da büyük bir işgücü kazanımı anlamına gelmekteydi.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


DİZÜSTÜ BİLGİSAYAR (LAPTOP) - Adam Osborne

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Bangkok, Tayland - Kodaikanal, Hindistan

İlk dizüstü bilgisayar olan OSBORNE 1, Adam Osborne tarafından Nisan yılında geliştirildi. 10,7 kiloluk bilgisayarın ekranı sadece 12,7 cm (5 inç) genişliğindeydi. 64 Kb'lık hafızası, 4 Mhz işlemcisi olan dizüstü bilgisayarın fiyatı dolardı.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


BİLGİSAYAR – Konrad Zuse

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Berlin, Almanya – Hünfeld, Almanya 

Bilgisayarın icadı tek bir kişiye indirgenemedi ama çoğu kişiye göre Konrad Zuse´un icat ettiği makine Z1, bugünkü bilgisayarlara bizi yaklaştıran icattı. Konrad Zuse, yılında ilk programlanabilir mekanik aleti icat etti. Bu makine, hesap makinelerinde kullanılan bazı temel elementlerle yaratıldı. Konrad Zuse daha sonra Z2 ve Z3´ü de geliştirdi.
 yılında yarattığı Z3 ile, dünyada tam otomatik, yazılımla yönlendirilen, programlanabilen, sayısal ve aritmetik hesaplamayla çalışan ilk bilgisayarı icat etmiştir. Gerçek anlamda bilgisayarlar Berlin'de Zuse tarafından geliştirilmiştir. Onun yaptığı bilgisayar, elektron lambalarından oluşuyordu ve aynı yıllarda Business Machine Corporation adlı firmanın yaptığı otomatik bilgisayardan çok daha hızlıydı.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


FARE - Douglas Engelbart

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Oregon, ABD – California, ABD

Douglas Engelbart´ın amacı, bilgisayarın sadece deneyimli bilim adamları tarafından kullanılan ulaşılmaz oyuncak değil, herkesin kolayca kullanabileceği bir yardımcı haline gelmesine ön ayak olmakmış. Profesör Engelbart, ilk mouse örneğini ′te hazırlamış. İki tekerlekli bu tahta alet, ′te "görüntüleme sistemleri için X-Y yer gösterici sistem" adıyla patent almış.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


Q KLAVYE (Daktilo) – Cristopher Latham Sholes

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Pennsylvania, ABD – ABD

Gerçek anlamda ilk daktiloyu ve günümüzde halen kullanılan Q klavyeyi icat eden mucittir. 'de icat ettiği yazı makinesinin mekanik harf kollarından herhangi ikisi aynı anda kağıda doğru havalandığında sıkışmaya neden olduklarını fark eder. Bu sorunun çözümü için kullanıcının yazım hızını yavaşlatmak üzere harflerin yerlerini alabildiğine karıştırarak en çok kullanılan harfleri elin en zon ulaşabileceği yerlere yerleştirmeyi uygun görür ve Q Klavye adını verdiğimiz harf dizilimi ortaya çıkar.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİTEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİTEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


F KLAVYE – İhsan Sıtkı YENER

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Afyon, Türkiye –   İstanbul, Türkiye

İhsan Sıtkı Yener, yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni 20 Ekim yılında kabul ettirdi ve yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


OTOMOBİL – Karl Friedrich Benz

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Karslruhe, Almanya – Ladenburg, Almanya

Benzinle çalışan otomobilin mucidi olarak bilinir. Benz ´te dünyanın satmak amacıyla üretilen ve benzin motoruyla çalışan ilk otomobili olan Motorwagen´i üretti. Üç tekerlekli, önden döndürülen bu arabada motor arka tarafta, yolcuların tam altındaydı. Diğer icatları arasında, karbüratör, gaz/fren sistemi, bir pilden elektrostatik kıvılcımlanmayla ateşleme sistemi, buji, debriyaj, vites değiştirme sistemi ve radyatör vardır.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


HELİKOPTER – İgor Sikorsky

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Kiev, Ukrayna – Connecticut, ABD

Doktor olan ama çalışmayan annesi tarafından eğitim almıştır. Bundan dolayı da okula gitmemiştir. Annesi özellikle kendisine Lonarda da Vinci gibi olması için sanat konusunda eğitim veriyordu. Oğlunun da ileride önemli bir adam olmasını istiyordu. Annesinin bu çalışmaları sonuç vermiş olacak ki Igor Sikorsky daha yaşındayken defterine uçan nesneler çizip, bunları boyuyordu. ´da icat ettiği ve günümüzde halen kullanılmakta olan Sikorsky tipi helikopterlerin mucidi olmasının yanı sıra dünyadaki ilk helikopterin de mucididir. İcat etmiş olduğu helikopterler neredeyse tüm dünya tarafından kullanılmaktadır.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


X IŞINLARI (RÖNTGEN) – Wilhelm Conrad Röntgen

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Remscheid, Almanya – Münih, Almanya

X ışınları ya da Röntgen ışınları, ile  keV enerji aralığında veya buna karşılık, dalga boyu 10 ile 0,01 nm aralığında olan elektromanyetik dalgalar veya foton demetidir. ´te Wilhelm Röntgen tarafından bulunduğundan sıkça Röntgen ışınlarından söz edilir. Röntgen ışınları ışığa benzeyen fakat gözle görülmeyen, oldukça delici özellikli bir salınımdır. Röntgen ışınlarına X ışını da denir. X ışını tabirini ilk olarak bu ışınları keşfeden fakat özelliklerini tam bulamayan Wilhelm Conrad Röntgen, "bilinmeyen" anlamında kullanmıştır.

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ


CD – Norio Ohga

TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ

Shizuoka, Japonya – Tokyo, Japonya

Compact Disc yılında Sony ve Philips tarafından ayrı ayrı geliştiriliyordu. Bu iki firma 'da ortak çalışma kararı aldı. Sony'nin niyeti daha prototip bir ürün çıkarmak, Philips'inki ise daha uzun kayıt süresi elde etmekti. O dönem Sony Başkan Yardımcısı olan Norio Ohga, bu disk'İn 16 bit ve hz formatında olmasını önerdi ve bunda ısrar etti. Çünkü en sevdiği eser olan Beethoven'ın funduszeue.infoi'sinin tek bir CD'ye sığmasını istiyordu. İlk CD yılında Sony firmasında çalışan Norio Ohga tarafından icat edildi.

Kaynak: funduszeue.info

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası