fehmi altınbilek öldü / Önceden bilen hesap eski polisin çıktı - Güncel - ODATV

Fehmi Altınbilek Öldü

fehmi altınbilek öldü

Fehmi Altınbilek'i vurduğu iddia edilen saldırganlar yakalandı

Emekli Albay Altınbilek ve eşine yönelik silahlı saldırıyı gerçekleştiren zanlı yakalandı.

Bu görüntüler ise saldıra anına ilişkin güvenlik kameralarına yansıyan görüntüler.

Türkiye tarihinin en karanlık günlerindeki operasyonlara imza atmıştı

Terörle Mücadele Kanunu kapsamında ismini Çetin Oğuz olarak değiştirip uzun yıllar gözlerden uzak bir hayat sürdü. Ancak emekli Albay Fehmi Altınbilek deşifre olmuştu.

Çetin Oğuz adı altında yeni bir yaşam kuran emekli Albay Altınbilek, son genel seçimin yapıldığı 7 Haziran günü, Balmumcu'da eşiyle birlikteyken silahlı saldırıya uğrayarak yaralanmıştı.

İstanbul polisi, ilk aşamada Altınbilek'in kimlik bilgilerinin örgüte nasıl sızdığı üzerinde durdu. Altınbilek'in kimlik bilgilerinin yer aldığı Mernis programının sorgulanmış olabileceğini değerlendiren polis, ilk ipucuna da bu çalışmayla ulaştı. İnceleme sonunda, Kartal'da bir noterde Mernis'ten altınbilek'in kayıtlarına girildiği tespit edildi. Bunun üzerine noterde çalışanlar mercek altına alındı.

Zanlıyı saldırının 1 numaralı şüphelisi yapan ise 'sırt çantası' oldu.  Altınbilek'in adresine noterde işe başlayıp Mernis üzerinden ulaşan şüpheli, saldırıdaki sırt çantasını kullanmaya devam ediyordu.

İlk etapta zanlıyı gözaltına almak için acele etmeyen polis, zanlının her adımı izlendi, fotoğrafladı.

Saldırı günü motorsiklet üzerinde susturucu silahla Mobese kayıtlarına yakalandığında da aynı sırt çantasını kullanan zanlı, aynı çantayla işyeri dahil pekçok yere gidince, polis operasyon için düğmeye bastı. Mobese kameralarından zanlının aynı çanta ile birçok görüntüsüne de ulaşıldı.

Zanlı,  Kartal'da gözaltına alındı. Evinde, saldırıda kullanılan elbiseler ile örgütsel dokümanlar bulundu. Zanlının bağlantılarını araştıran polis, ikinci operasyon için düğmeye bastı.

Operasyonda sırasında bir okulun kantininde yeni eylemlerde kullanılacağı düşünülen 3 kilo gram tnt ile 2 kilo dinamit bulundu. Hücre evinde ele geçirilen belgeler arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e ait olduğu değerlendirilen TC kimlik numarası ve üzerinde "11 haneli A.G." yazan bir not da bulundu.

Zanlı tutulanarak cezaevine gönderildi.

İstanbul Emniyeti'nden açıklama geldi

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, Beşiktaş'taki silahlı saldırının ardından eylemi sol bir terör örgütü adına gerçekleştirdiği öne sürülen 3 kişiyi yakaladığı bildirildi.

Şüphelilerin ev ve iş yerlerinde aramalar yapıldığı aktarılan açıklamada, aramalarda ruhsatsız 3 tabanca, 1 susturucu, değişik çap ve markada çok sayıda fişek, elektrikli infilak kapsülü, 1 polis kimliği, 1 polis
yeleği, 1 çelik yelek, 4 el telsizi, 1 sahte kimlik, 3 kilo gram TNT tipi patlayıcı madde, 2 kilogram dinamit, 1 kilogram potasyum nitrat patlayıcı madde, gram potasyum siyanür patlayıcı madde, santimetre saniyeli fitil, sahte kimlik yapımında kullanılan çok sayıda kaşe ve mühür, çok sayıda bomba düzeneği, bomba yapımında kullanılan malzeme, iletişim ve bilişim malzemeleri ele geçirildiği belirtildi.

Jandarma önünde silahlı saldırı!

3 saldırı daha aydınlatıldı

Açıklamada, operasyon neticesinde 12 Şubat 'da İstanbul'da bir doktora silahlı saldırı, 28 Eylül 'da Bursa'da emekli Albay Aytekin İçmez'in şehit edilmesi, 10 Şubat 'te İstanbul'da Kızılay İstanbul Şube Başkanı'na silahlı saldırıda bulunulması eylemlerinin de aydınlatıldığına işaret edildi.

Aramalarda ele geçirilen dokümanların ön incelemelerinde, şüpheli şahısların birçok kişiye yönelik eylem amaçlı istihbari bilgiler topladıklarının tespit edildiği kaydedilen açıklamada, yakalanan şüphelilerden birinin bugün adliyeye sevk edildiği ve tutuklandığı, 2 şüpheli hakkındaki işlemlerin devam ettiği bilgisi verildi.

Albay Çetin Oğuz'a silahlı saldırıyı üstlendiler

Saldırının görüntüleri

Bu arada, saldırı sırasında güvenlik kamerası tarafından çekilen ve şüphelilerin yakalandığı operasyonun görüntüleri, basın mensuplarına dağıtıldı.

Albay Çetin Oğuz (67) ve eşi Asuman Oğuz (66), 7 Haziran'da İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı nizamiyesinden yürüyerek çıktıkları sırada motosikletli iki kişinin silahlı saldırısı sonucu yaralanmış, şüphelilere ait olduğu belirlenen motosiklet, Beşiktaş Abbasağa Parkı yakınındaki çıkmaz sokakta bulunmuştu.

Vurulan Albay, Büyük Operasyonları Yöneten Fehim Altınbilek Çıktı

Tarihe "Kızıldere katliamı" olarak giren ve Mahir Çayan ile 9 arkadaşının ölümüyle sonuçlanan askeri operasyon ile TİKKO lideri İbrahim Kaypakkaya'nın yaralı olarak yakalandığı operasyonu yöneten emekli Albay Fehmi Altınbilek ve eşi, İstanbul'da silahlı saldırıya uğradı. Adı Susurluk ve Abdi İpekçi cinayetinde de geçen Altınbilek'in sahte kimlik kullandığı ortaya çıktı.

ASKERİ BİRLİĞİN YANINDA VURULDU

Saldırı, bugün, Beşiktaş, Şakir Kesebir Caddesi'nde gerçekleşti. Cadde üzerindeki İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı Nizamiyesi'nden yürüyerek çıkan Fehmi Altınbilek (67) ve eşi Asuman Oğuz (66), motosikletli iki kişinin silahlı saldırısına uğradı. Saldırıda yaralanan Altınbilek ve eşi, Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi'ne kaldırıldı. Karnından yaralanan emekli Albay Fehmi Altınbilek'in sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Eylemin ardından yaralıların adları, üzerlerinden çıkan kimlik bilgilerine dayalı olarak, "Çetin Oğuz" ve "Asuman Oğuz" olarak duyuruldu.

ARAŞTIRIP BULDUK

Ancak, esrarengiz olayın perde arkasını araştıran SÖZCÜ'den Şenol Gezer, yaralı ismin, &#;lı yıllarda çok sayıda önemli operasyonlara katılan Fehmi Altınbilek olduğunu belirledi. Ankara'da suikaste kurban giden Albay Cem Ersever ile emekli Albay Veli Küçük'ün yakın çalışma arkadaşı olan Altınbilek'in, aralarında DHKP-C, PKK ve MLKP'nin de bulunduğu birçok sol örgütün ölüm listesinde olduğu ve bu sebeple "sahte kimlik" kullandığı bildirildi.

Ekipler, olayın yaşandığı caddeyi trafiği kapatarak bölgede inceleme yaptı. İstanbul Emniyeti'ne bağlı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve Asayiş Şube ekipleri, motosikletle olay yerinden kaçan 2 şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.

ALTINBİLEK KİMDİR?

Emekli Albay Altınbilek'in adı ilk kez 13 Nisan &#;te duyuldu. Anılan tarihte öldürülen asteğmen Doktor Necdet Güçlü cinayetinde kullanılan iki silahtan birinin sahibi o dönemde yeni göreve başlayan Fehmi Altınbilek'e ait olduğu belirlendi. Altınbilek, daha sonra yine siyasi tarihe "Kızıldere katliamı" olarak kazınan olayın baş aktörü oldu. 27 Mart &#;de gerçekleştirilen ve Mahir Çayan ile 9 arkadaşının ölümüyle sonuçlanan askeri operasyonun komutanı olan Fehmi Altınbilek, 24 Ocak &#;de Tunceli'nin Çemişgezek ilçesi Vartinik köyü Mirik mezrasında İbrahim Kaypakkaya'nın yaralı olarak yakalandığı operasyonu da yönetti. Operasyondaki "başarısı" nedeniyle Altınbilek'e takdirname verildi. Ardından yine terfi ettirilerek yüzbaşı yapıldı. Sonra İstanbul'a tayin edildi. Emekli Albayın adı, Susurluk çetesiyle birlikte anıldı. Kıdemli Albay olarak en son görev yaptığı yerler Çanakkale ve Yalova oldu. Ardından emekli oldu. Emekliliğinde Matild Manukyan'ın yakın korumalığını üstlendi. (Kaynak:Sözcü)

funduszeue.info - Güncel

İbrahim KaypakkayaMahir ÇayanİstanbulBeşiktaşPolitikaGüncelHaberler

Derin suikastın anatomisi

Kızıldere Operasyonu ve İbrahim Kaypakkaya'nın yakalanmasında önemli roller oynayan Albay Fehmi Altınbilek yıllardır farklı bir isimle yaşıyordu. 7 Haziran'da silahlı saldırıya uğradı. peki gerçek kimliği nasıl deşifre oldu?

Türkiye tarihinin en kritik seçimlerinden birinin yapıldığı geçtiğimiz 7 Haziran'dan bir gün sonra, seçim günü oyunu kullanıp evine dönerken Balmumcu'da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralanan emekli Albay Fehmi Altınbilek'in yattığı Gayrettepe'deki hastaneye iki kişi geldi.

Bu iki kişi, Hollywood filmi klişelerinde olduğu gibi 'yarım kalan işin' hastanede bitirilmesinden endişe ettiği için çevrede güvenlik önlemleri alan polislerle emekli albayın yakınlarının hemen dikkatini çekti. Zira kirli sakalları ve 'pejmürde' kılıklarıyla 'olağan şüpheli' oldukları izlenimini uyandırmışlardı.

Polis, albayın yakınlarından birinin uyarısı üzerine her iki adamı hastane koridorunda durdurdu ve oraya neden geldiklerini sordu. Adamlardan biri, bir devlet kuruluşuna çalıştıklarını ve Fehmi Altınbilek'i ziyarete geldiklerini söylediler, ancak kimlik ibraz edemediler. Bunun üzerine sorgulanmak üzere İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldüler. Çetin Oğuz kimliğini kullanan Fehmi Altınbilek'e yönelik çok bilinmeyenli suikast girişiminin (Saldırıda Altınbilek'in, Oğuz soyadını kullanan eşi Asuman Hanım da yaralandı) perde arkası, ilk bu gözaltılar sayesinde aydınlanmaya başladı. Bu arada çok ilginç bir şey daha oldu ve bu iki kişinin gözaltına alınmasından sonra hastanede bomba olduğu ihbarı yapıldı. Yapılan aramalarda bomba bulunamadı ama ihbar bile terör örgütünün 'yarım kalan işi' bitirmek istediğinin işareti.
Altınbilek'e suikast girişimiyle ilgili onca haber yazılıp çizildiği (Yıllardır terör örgütlerinin hedefi olduğu için Çetin Oğuz kimliğini kullandığı, ancak gerçek adının Fehmi Altınbilek olduğu da buna dâhil) halde 8 Haziran'daki bu gözaltı basına hiç yansımadı. Bir başka deyişle ilk kez bu köşede okuyorsunuz.

GERÇEK İSMİNİ PARALEL DEŞİFRE ETTİ

Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de gizli ve açık kaynaklardan edindiğimiz bilgilere dayanarak Altınbilek'e suikast girişiminin şifrelerini çözmeye çalışacağız.

Ocak'ından 'li yılların başına, sonra silahlı saldırının gerçekleştiği 7 Haziran gününe uzanan bol 'flash back' ve 'flash forward'lı bir hikâye bu. 25 Ocak 'le başlayalım:
Bu tarihte, dezenformasyon üreten bir psikolojik harekât gazetesinin yazı işleri gibi çalışan Fuat Avni hesabında kullanılan üsluba benzer bir üslupla yazan İsimsiz nickli Twitter trolü; gerçek adı sınırlı sayıdaki insan tarafından bilinen Fehmi Altınbilek'le ilgili tuhaf tweetler attı. Hürriyet'ten Toygun Atilla'nın 16 Haziran'da yayınlanan haberindeki bilgilere göre İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevliyken yasadışı telefon dinlemesi yaptıkları iddiasıyla meslekten ihraç edilen polislerin kullandığı bu hesaptan yazılanları -dilbilgisi yanlışlarını bile düzeltmeden- aynen alıntılayalım:

"Öyle bir gün gelecek ki, derin devletin AKP'yi Fehmi Altınbilek sayesinde nasıl ele geçirdiğine tüm Türkiye şahit olacaktır. Buradan tüm siyasetçilere, bürokrat ve işadamlarına sesleniyorum: Fehmi Altınbilek ve ekibinden uzak durun. Fehmi Altınbilek; senin kadınları nasıl kullandığını, bu kadınlar üzerinden neler yaptığını çok iyi biliyoruz. Merak etme sıranı bekle. Uçkuruna sahip olamayan bürokrat ve siyasiler, işadamları, bu tuzaklara düşmeyin. Uzak durun, acınacak hale düşüyorsunuz."

Önce sorular… İhraç edilmiş polislerin kullandığı söylenen bu hesap, suikast girişiminden yaklaşık ay evvel Fehmi Altınbilek'i neden -üstelik- gerçek ismiyle deşifre etti? Öyle ya, Paralel Devlet Yapılanması'na (PDY) yakın trol hesapların, Altınbilek'in adını boşuna dolaşıma soktukları düşünülemez.
Altınbilek'in gerçek kimliğini biliyor olmaları şaşırtıcı değil. Zira Ergenekon operasyonlarının tam gaz sürdüğü yıllarında Altınbilek'in telefonunu dinlemişler. Dinlemenin yapıldığı dönemde İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olan kişi, PDY'ye yönelik operasyonlar kapsamında Temmuzu'nda tutuklanan Ali Fuat Yılmazer.

O dönemde PDY, geçmişte kritik operasyonlara katılmış eski asker ve istihbaratçıları 'makul şüpheli' olarak görüyor ve dinliyordu. Aldığım bilgilere göre usulsüz dinleme faaliyeti, emekli albayın Ergenekon Terör Örgütü'ne (ETÖ) üye olduğu gerekçesiyle yapılmış. Yıllarca ETÖ, ETÖ diyerek kamuoyunun zihnine dezenformasyon zerk edenlerin şimdi FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) olarak anılması kaderin garip bir cilvesi. Ama bu başka bahis, geçelim.

MKP MUHBİRLERİNİN TUHAF ÖYKÜSÜ

Altınbilek, yakın çevresinden edindiğim bilgiye göre AK Partili biri değil. Ülkücü ve MHP'ye yakın. Hatta saldırı günü Jandarma Bölge Komutanlığı lojmanlarındaki evine dönmeden önce kullandığı reyin rengi de belli. Peki bu Twitter hesabı, neden Altınbilek'i AK Parti'yle ilişkili gibi göstermek istedi ve dahası derin devletin (Kendilerinden âlâ derin devlet mi var!) AKP'yi Altınbilek sayesinde ele geçirdiği manipülasyonunu yaymaya çalıştı. Atılan tweetlerde 'şantajcı' biri gibi gösterilmek istenen Altınbilek'in kişiliğine yapılan saldırı da dezenformasyonun bonusu olmuş!

İmdi… Bu tweetlerin atılmasından ay sonra Altınbilek silahlı saldırıya uğruyor. Saldırının faili ve mensubu olduğu örgüt kısa sürede ortaya çıkarılıyor. Örgüt Maoist Komünist Partisi'nin silahlı kolu Halk Kurtuluş Ordusu'nun (HKO) bir hücresi. Saldırganların bindiği motosiklet (Biri motosikleti kullanıyor, diğeri tetikçi) çalıntı.

Tetikçi Esat N. Y., Kartal'da bir noterde çalışıyor. Esat N. Y. ismine ulaşılmasında 8 Haziran'da hastanede yakalanan iki adamın (Ya başarısız suikast girişimini sonlandırmak ya da istihbarat toplamak üzere geldikleri düşünülüyor) sorgusunda elde edilen bilgilerin etkisi var mıdır bilinmez. Ama iddiaya göre bu kişiler, eylemi üstlenen MKP örgütüne muhbirlik yapıyorlardı. Dolayısıyla eylem planından haberdarlardı ve Esat N. Y. ismine ulaşılmasında rol oynamış olabilirler.

Öte yandan İstanbul Terörle Mücadele polisinin, tetikçinin ismine, Altınbilek'in kimlik bilgilerini sorgulamak için Mernis sistemine giren kişilerin izlerini takip ederek ulaştığı yönünde bir bilgi de var. Buna göre polis, önce Altınbilek'in gerçek kimlik bilgilerinin örgüte nasıl sızdığını anlamaya çalıştı. İnceleme sonucunda Altınbilek'in kimlik bilgileriyle ilgili kayıtlara Kartal'da bir noterde Mernis'ten girildiği belirlendi. Bu sorgulamayı yapan kişinin Esat N. Y. olduğu da…

Bu arada Altınbilek'e yönelik suikast girişiminin, örneğine pek rastlanmayacak şekilde, İstanbul Valiliği'nce oluşturulan bir kriz masasının koordinasyonunda araştırıldığını da yeri gelmişken not düşelim.

ALBAYIN ÇIKIŞ ÂNINI NASIL ÖĞRENDİLER?

Saldırı sırasında sırtında bulunan çantayı, sonra da kullanmaya devam eden tetikçi, polisin takibi sonucu yakalandı. Tetikçinin aynı çantayı kullandığı, MOBESE kameralarının görüntülerinin incelenmesiyle tespit edildi. Bir kamera kaydında saldırganların, suikast girişiminden sonra Jandarma Bölge Komutanlığı'nın yan giriş kapısının bulunduğu caddeden çıkıp -olay yerinden hızlıca kaçmak için ters yöne girerek- 50 metre ileride SABAH Gazetesi'nin bulunduğu Barbaros Bulvarı'na döndüğü görülüyor. Sonraki görüntüleri görmedim ama oradan da motosikletin bulunduğu yere, Beşiktaş'taki Abbasağa Parkı'na giderek suikast aracını bırakıp kayıplara karışmış olmalılar. Saldırıdan önce teröristlerin fiziki takibi nasıl yaptığı da bir soru işareti. Saldırının gerçekleştiği cadde, Marmara Bölge Jandarma Komutanlığı'na -protokol dışında- girişlerin yapıldığı ana kapının bulunduğu cadde. Dolayısıyla orada hele de motosikletle Altınbilek'in çıkışını beklemek pek mümkün değil. Ya çıkış ânını gözlemleyen başka bir araç (otomobil) vardı ya da emekli albayın evinden çıktığı bilgisi bir başka yöntemle saldırganlara iletildi.

Bu arada eylem için 7 Haziran tarihi, seçim günü olmasının ötesinde 17 MKP'li militanın Erzincan ve Tunceli kırsalında öldürüldüğü 'teki operasyonun yıldönümüne yakın bir tarih olduğu için seçilmiş olmalı.
Saldırıdan sonra gözaltına alınan Esat N. Y.'nin evinde örgütsel dokümanlar bulundu. Soruşturma derinleştikçe yeni operasyonlar yapıldı. İlk baskından elde edilen bilgilerden yola çıkılarak ikinci bir operasyon düzenlendi. Ve bu operasyonda bir okulun kantininde yeni eylemlerde kullanılacağı düşünülen 3 kilo gram TNT ile 2 kilo dinamit ele geçirildi. Ayrıca aramalarda ruhsatsız 3 tabanca, 1 susturucu, değişik çap ve markada çok sayıda fişek, elektrikli infilak kapsülü, 1 polis kimliği, 1 polis yeleği, 1 çelik yelek, 4 el telsizi, 1 sahte kimlik, 1 kilogram potasyum nitrat patlayıcı madde, gram potasyum siyanür patlayıcı, santimetre saniyeli fitil, sahte kimlik yapımında kullanılan çok sayıda kaşe ve mühür, çok sayıda bomba düzeneği, bomba yapımında kullanılan malzemeler bulundu.

BİR ÖRGÜT İÇİN FAZLA İSTİHBARAT

Polis ayrıca Esat N. Y.'nin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Gezi olayları sırasında Kabataş'ta saldırıya uğradığı iddiası ile savcılığa suç duyurusunda bulunan Zehra Develioğlu'nun adres bilgilerine ulaştığını ve bilgisayar çıktısı aldığını da belirledi. Bir sol örgütün (Dev-Sol zamanından beri devlet görevlilerine yönelik suikastlarıyla bilinen DHKP-C bile değil, MKP) hücre evinde bulunması gerekenden fazla istihbarat… Değil mi? Ama sol örgütlerin, dünyanın hemen hiçbir ülkesinde görülmedik biçimde Türkiye'de nokta suikastlar için istihbarat alabildiği vakidir. Türkiye'de sol örgütlerin yabancı servisler ve içerideki derin yapılar tarafından kullanıldığı bilinir. Dev Sol ve onun mirasçısı DHKP-C'nin ne kadar kullanışlı bir örgüt olduğunu bu köşede yazmıştık.

Şimdi biraz 'flash back' yapalım ve 'li yıllarda devletin silahlı yasadışı örgütlere yönelik kritik iki operasyonunu hatırlayalım. Zira bu hatırlama, Altınbilek'in daha yakından tanınması için gerekli. Altınbilek'in geçmişinde Kızıldere operasyonu başta olmak üzere önemli iki operasyon var. 30 Mart 'de "Oy dere, Kızıldere" diye başlayan türküye konu olan operasyonda THKP-C'li (Türkiye Halk Kurtuluş Partisi - Cephesi) Mahir Çayan ve 9 silahlı militan Tokat Niksar'a bağlı bir köy olan Kızıldere'de öldürüldü. Bu operasyonun askeri kanadında rol almış isimlerden biri de Fehmi Altınbilek'ti. Altınbilek, Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) ve onun askeri kolu Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu'nun (TİKKO) kurucusu İbrahim Kaypakkaya'nın 24 Ocak 'te Tunceli Çemişgezek kırsalında yaralandığı (Beş gün sonra da yakalandı) operasyonda da rol almış bir asker.

Altınbilek'i vuran hücrenin, 12 Şubat 'da İstanbul'da bir doktora silahlı saldırıda bulunulması, 28 Eylül 'da Bursa'da emekli Albay Aytekin İçmez'in öldürülmesi ve 10 Şubat 'te İstanbul'da Kızılay İstanbul Şube Başkanı'na silahlı saldırıda bulunulması eylemlerini de gerçekleştirdiği belirlendi. Saldırıya yapan örgüt, Cumhurbaşkanı Danışmanı ve eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın kardeşi İlhami Yıldırım'a 10 Şubat 'te düzenlenmiş silahlı saldırıyı da üstlenmişti, onu da hatırlatalım.
Bu arada yine bir sol örgüt eylemi olduğu değerlendirilen, ancak failleri bulunamayan Kandıra F Tipi Cezaevi Müdürü İsmet Aktürk'ün 16 Haziran'da öldürülmesi de Altınbilek'e saldırı olayıyla paralellikler arz ediyor. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Küçük, cenazesi memleketi Adana Tufanbeyli'ye gönderilen Aktürk'e yönelik eylemin bir terör saldırısı olduğunu açıkladı. Aktürk, 14 Aralık 'te bu köşede 'Bir firarın gizemli hikâyesi' başlığıyla işlediğimiz firar olayının (Mikail Zor'un 'deki firarı) gerçekleştiği Kandıra F Tipi Cezaevi'nin müdürlüğüne bir yıl önce atanmış bir isim.

CEMAATİN 'NEO-ERGENEKON' SÖYLEMİ

Toygun Atilla'nın haberine göre Fehmi Altınbilek'i vuran tetikçinin profili de kafa karıştırıcı. Kullandığı Facebook sayfasında MKP örgütüne üye olduğu izlenimini uyarından paylaşımlar yok. Tetikçinin Facebook sayfalarına bakıldığında beğeni kısmında Zaman Gazetesi ve STV'nin bulunması da dikkat çekici.
Zaman ve STV demişken, aynı grubun bir yayın organında geçtiğimiz aylarda yayınlanan ilginç bir makaleye de dikkat çekelim. 6 Nisan 'te Aksiyon Dergisi'nde 'Ergenekon'da yeni Milat' başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda, bir televizyon dizisine ve bir gazeteye isim veren 'Milat', yeni bir örgütsel yapılanmanın adı olarak anılıyor.

Yazının spotunda şu ifadeler var: "Yeni Türkiye kendine kulvar açarken Yeni Ergenekon da mevzi genişletiyor. Eski ittifaklar yeni patronlarıyla bir araya gelip farklı sistem oluşturdu. Hedef 'vatanseverlik' adına tek başına hâkimiyet. Kod adı: Milat."

"Güvenlik zafiyeti giderek artarken, İç Güvenlik Paketi eşliğinde yeni bir seçime girmeye hazırlanan Türkiye artık sisler arasına dalan bir Titanic gibi. Her an her şey olabilir. Yeni Türkiye'de yeni şeylerin olduğu kesin. Kimilerine göre Ergenekon denilen zihniyet bitmedi, sadece şekil değiştirerek devam ediyor. Ve Ergenekon giderek beslenip büyüyor.

Peki, Yeni Türkiye'nin Yeni Ergenekon'u ne zaman oluştu? Bunu anlamak için Ergenekon Davası'nda ortaya çıkan belgeler ışığında Ergenekon'un ruhunu analiz etmekte fayda var. Belgelere göre, o yapı ve zihniyet devam ediyor. Ama başka bir renk ve isimle İddiaya göre Yeni Ergenekon'un adı Milat. 'te kurulmaya başladığı ileri sürülen Milat'ın hâkim konuma geldiği belirtiliyor. Birçok kaza ve olayla birlikte savcının öldürülmesi de Milat denilen yapının bir eylemi olarak değerlendiriliyor."
Cemaat medyası, Ergenekon sürecinde bolca yaptığı gibi son dönemlerdeki eylemlerin ve bundan sonraki olası eylemlerin failini şimdiden belirlemiş: Milat. Şu kısım daha da ilginç: "Terör örgütleriyle irtibat halinde olan yapı, geliştirdiği ideoloji ışığında yeni düşmanlar belirledi ve giderek güçlendi. Yeni Ergenekon önüne kim çıkarsa, oluşturduğu düzen sayesinde pasifize etmeyi de başarıyor.

Yeni yapı, sivil ve askeri bürokrasi ile politikacılardan, sivil toplum kuruluşlarından, iş dünyasından taraftarlar topladı. Bununla kalmadı, terör örgütlerini de yönetmeye başladı. Ki her örgütle bağlantı kurdu ve her örgütün içine önemli devlet adamlarını bile koymaktan çekinmedi. Bunlardan en önemlisi ve belirgin olanı ise Dev-Sol fraksiyonundan gelen ve bugün DHKP-C olarak eylemler yapan örgüt oldu.

Ergenekon'un psikolojik altyapısı da önemli. Bunu daha iyi anlamak için yine Ergenekon Davası'nda ortaya çıkan belgelere bakmak yeterli. Ki bu Yeni Ergenekon için de geçerli. Her döneme uygun faaliyetler içinde bulunuyor. İktidarın haline, siyasetin gidişatına, ekonominin genel durumuna ve toplumun hassasiyetlerine göre argümanlar geliştiriyor. Siyasi partiler, ordu ve diğer kolluk kuvvetlerinin durumuna göre strateji belirliyor. Ancak çoğu zaman argümanları ortaya atan da ona karşı toplumsal refleksi harekete geçiren de yine bu örgüt oluyor. Siyasal yapıya ayar verme ihtiyacı hissedildiğinde kanlı eylemler düzenleyebiliyor, suikastlar gerçekleştirebiliyor, toplumsal olaylar tertipleyebiliyor. Sonra da ortaya çıkan toplumsal atmosferi fikirsel olarak etki altına alıyor."

Cemaatin, 'den bu yana propagandasını yaptığı türden bir Ergenekon Örgütü'nün var olduğuna hiçbir zaman inanmadım. Emin Arslan, Sabri Uzun ve Hanefi Avcı gibi devleti iyi tanıyan, güvendiğim polis şefleri, cemaatin propagandasının aksine 'eylemleriyle kendisini gösteren bir Ergenekon Örgütü'nün olmadığını söylüyorlardı. Yirmi yıldır istihbarat üzerine yazıp çizen bir gazeteci olarak, özellikle Susurluk sürecinde devlet içinde 'mikro derin devletçikler' oluştuğunu, bunların birbiriyle çatıştığını gözlemledim ve yazdım. Ancak siyasilerden bürokratlara, akademisyenlerden gazetecilere, sağ örgütlerden sol örgütlere legal ve illegal alanlarda her şeyi ve herkesi tek merkezden yöneten ahtapotumsu bir Ergenekon Örgütü hiçbir zaman var olmadı. Bu gerçek, tarihsel süreç içinde de anlaşılmıştır. Eğer cemaat halen "Ergenekon var" diyorsa -bir anlığına bunu doğru kabul edersek- cemaatin onca yıl boyunca Ergenekon'a karşı yaptığı operasyonlar fiyaskoyla sonuçlanmış demektir. Ya da onların bizi inandırmaya çalıştığı türden bir yapılanma hiçbir zaman var olmamıştır. İlk seçenekten başarısız oldukları, ikinci seçenekten ise algı operasyonlarıyla toplumu yönlendirmeye/yönetmeye çalıştıkları sonucu çıkar. Buradan da her halükârda devletin bürokratik kadrolarının cemaate emanet edilememesi gerektiği fikrini çıkarmak mümkün.

Paralel Yapı'nın, bu yazıda anlattığımız derin suikast öyküsünde birkaç tweetle ateşleyici rol oynadığı göz önüne alınırsa bu tür suikastların, suikast girişimlerinin mümkünse gerçekleşmeden önlenmesi, gerçekleşse bile karartılmaması, aydınlatılması için cemaatin devlet kadrolarından uzak tutulması elzemdir. Bütün bu anlattıklarımızın ana fikri budur.

(İleri Haber) 7 Haziran günü, orduevi önünde vurulan ve Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya'nın katılı olarak tanınan emekli Albay Fehmi Altınbilek'le ilgili “Halkın Günlüğü” sitesinde bir açıklama yayınlandı. Açıklamada eylemin nasıl gerçekleştirildiğine dair ayrıntılar yer aldı ve eylem Maoist Komünist Parti / Partizan Halk Güçleri (MKP/PHG) tarafından üstlenildi. MKP/PHG imzalı açıklama özetle şöyle:

İKİ YILDIR PEŞİNDEYİZ: 2 yıla yakın bir süredir alt birimlerimize ilgili unsura ilişkin yanıltıcı istihbari bilgi gelmekteydi. "x semtinde Rizeli biri ile müdürü, x semtinde bir temizlik firmasının sahibi" vb. vb. bir anda çeşitli kanallardan gelişen bu veri akışını düşmanın muhtemel bir yem atma hamlesi olarak gören örgütümüz konu üzerinde ciddiyetle durmuş birimlerimize ulaşma peşinde olan istihbarat elemanı unsurlardan biri olan S.D. gözaltına alınmıştır. Yapılan sorgulamada ilgili unsur MİT personeli olmadığı sadece istihbari çalışmalarda kullanıldığı ve bunun karşılığında da para aldığı bilgisini vermiş kendisine zarar vermememiz karşılığında Altınbilek'in tüm bilgilerini bize getireceği pazarlığına girişmiştir. Hayatını kurtarmak için yalan söyleme olasılığına karşın gerekli önlemler alındıktan sonra bu unsura 2 gün süre verilerek denetimli bir şekilde serbest bırakılmıştır. Bu süre sonunda kontra şefinin yeni kimlik bilgileri, Bursa, Erzincan ve Çanakkale'deki akrabalarının adresleri, Ortaköy'deki otel, Caddebostan ve Ataşehir'deki gayrimenkul detayları, oğlunun restoranının adresi, gelinin çalıştığı plaza, torununun gittiği okul, ABD'de ki kızı vb vb pek çok bilgi dosya halinde sunuldu. Yapılan sağlamada bilgilerin doğru olduğu görüldü ve bir harekat planı çıkarıldı.

ALTINBİLEK KONTRGERİLLA ŞEFİ: Fehmi Altınbilek derin devlet diye tabir edilen kontrgerilla örgütlenmesinin en tepesindeki şeflerdendir. Kara Harp okulunu bitirdikten sonra Özel Harp Dairesinde faaliyete başlamış. ABD'de CİA tarafından kontrgerilla eğitimi almıştır. ABD yoğun geçiş gidişleri göz önüne alındığında muhtemelen CİA ile ilişkileri hali hazırda da devam etmekteydi. Yetmişli yıllarda yükselen halk muhalefetinin öncü gücü THKP-C, THKO, ve partimiz MKP önceli TKP (ML)'nin önder kadro ve savaşçılarının imha edilmesini örgütlemiş ve fiilen görev almıştır. Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Ali Haydar Yıldız başta olmak üzere pek çok devrimcinin katilidir. 90'lı yıllarda Veli Küçük ve Cem Ersever ile birlikte JİTEM'i kurmuş, binlerce devrimci ve yurtseverinin katledilmesini örgütlemiştir. Bu halk düşmanı katilin suçlarını yazmaya sayfalar yetmez. Bizim faşist devlet güçlerine bu eylem özgülünde ki mesajımız sadece şudur; AVA GİDEN AVLANIR.

PARLEMENTO DAİR TÜM ARAÇLAR: Bizler diyalektik materyalizmi hayatı yorumlama ve değiştirmede yöntem edinmiş komünistleriz. Diyalektik bize 'HER ŞEY DEĞİŞİR' der. Bu geçmişin inkarı değil onun üzerinde, ondan güç alarak daha yukarı sıçrama pratiğidir. Bu iddia bizi eskiye, çürüyene alternatif kılar. Kendi içinde demokrasiyi inşa edemeyenlerin, farklı fikirleri tartışma zeminini yaratamayanların demokratik bir devrim yapma iddiası hayaldir. Kongre, konferans, demokratik merkeziyetçilik, demokratik danışma mekanizmalarını rafa kaldırmış bir solun kendini yeniden üretmesi, hatalarından ders çıkarması mümkün değildir. Biz Maoistler her zeminde ısrarla "Yüz Çiçek Açsın, Yüz Fikir Karşılaşsın" diyeceğiz. Sistemi sistemin araçları ile değiştiremeyeceğimizi bilecek kadar uzun süredir siyaset sahnesindeyiz. Egemenler cephesinde ki yönetememe krizini derinleştirme noktasında parlamento da dahil tüm araçları kullanmada ilkesel bir aykırılık görmüyoruz. Bizler hiçbir mücadele aracını tümden ve kesinkes reddetmeyiz. Bu yelpaze intihar saldırılarından parlamento seçimlerine kadar uzanır. Kaypakkaya yoldaş bize "en gerici sendikalarda bile örgütlenmeliyiz" derken bir yönüyle buna dikkat çekiyordu. Burada önemli olan yoldaş Lenin'in de dediği gibi "Dün erkendi, yarın geç, bugün tam zamanı" noktasını yakalayabilmektir. Komünistler reformlar için verilen mücadeleye değil, bunu mücadelenin ana hattı haline getiren reformizme karşıdır. Emekçi sınıfların burjuvaziye attırdığı her geri adım onun soluk borularından birinin tıkanması demektir. Güne dair her meseleyi "devrimle çözeceğiz" yaklaşımı özünde siyasetsizlik ve iktidar perspektifi taşımamaktır. Sözüm ona keskin solcu, ultra ihtilalci bir avuç lafazana diyeceğimiz tek şey laf yaptığınız kadar işte yapın. Elinizi kolunuzu bağlamıyoruz ya?

DEVRİMCİ KİŞİLİĞİ YARATMAK: Neo- Osmanlıcı diktatörlüğün Ortadoğu ve Türkiye - Kuzey Kürdistan'a ilişkin planları Gezi Ayaklanması ile çatırdamaya başlamış, Kobané direnişi ile iflas etmiştir. Önümüzde ki dönem sosyalizm ve devrim arayışına girme dinamiklerini fazlasıyla taşır. Türkiye - Kuzey Kürdistan komünistleri olarak yeni dönemin şartlarına uygun devrimci kişiliği yaratmak zorundayız. 


nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası