bayram geldi neyime kan damlar yüreğime / İBRAHİM TATLISES - BAYRAM GELDİ NEYİME - Dailymotion Video

Bayram Geldi Neyime Kan Damlar Yüreğime

bayram geldi neyime kan damlar yüreğime

Bayram gelmiş neyime

Kan damlar yüreğime anam anam garibem diye devam ede gelir türkünün devamı?

Bugünkü yazımda böyle bir giriş yaparak yazmak geldi içimden. Hele ki kurban bayramı, dini bayramlarımızdan birisi olan Kurban Bayramı her türlü uyarılara rağmen inşallah bu bayram kanlı geçmez. Daha çokta uzun yola çıkacaklar bayram münasebetiyle yapmak istedikleri ziyaretlerini üzüntüyle sonlandırmamak için kesinlikle dikkatli olmaları gerekir. Kendi aracıyla yola çıkacak olan kardeşlerimiz için önce araçlarının bakımlarını yaptırmaları önemli noktalardan ilki. İkincisi uykusuz olmamaları tabi ki. Uzun yol yolculuğu tecrübesi olmayanlar daha da dikkat!

Şimdiden kurban kesmeye imkanı olan kardeşlerimizin kesecekleri kurbanlarını Allah’ım kabul etsin inşallah. Dedikten sonra buraya noktayı koyarak birazcık dün benimde rol almış olduğum filmden bahsedeyim istiyorum.

Hatıran Yeter

Hatıran Yeter adlı Sinema filmi Bursa, Trilye, Kumyaka ve Mudanya civarı mesken tutulmuş olaraktan çalışmalar devam etmekte. Bütün sinema filmleri ve dizilerde olduğu gibi bu setimiz de bayağı kalabalık, ekip eşliğinde çalışmalar devam etmekte. Benim vazifem dün itibarıyla bitti. Rolüm bir minibüs durak kahyası. Fazla uzun olmamasına rağmen o setin havasını solumak, arada birkaç kişinin tanıyıp da beyaz çorap abi veya (amca)diyerek resim çektirmek için izin istemeleri bu işin daha farklı bir zevkli yanı. Bugüne kadar hiç kimseyi kırmadım. Resim çektirdim ve de poz bile verdim. Her şey hayranlarım yani sevenlerim için.

Sette her şey farklı. Sabahın köründe kalkıp servise yetişmek. Sete vardığında kahvaltı sırasına girip poğaça veya simitlere ulaşmak. Bitmedi! İçecek, çay veya meyve suyundan kapmak. Daha sonra çekilecek sahne için seçilen oyuncuların kostüm seçimi. Sete geçiş. Üç- iki- birrr diye gelecek komutu beklemek. Son olarak kestik. Çok güzel oldu diye gelecek sesten sonra da ikinci sahneye geçiş. Tabi ki bu kaç saat sonra. Olsun ama her türlüsü güzel.

Bugüne kadar hiç yorgunluk yaşamadan yaptığım işlerden birisidir. Radyo yayıncılığı hariç oradaki yaşadığım stres her şeye değer ama tabi ki yine yaptığın işi severek yapmak. Çektiğimiz film en çok beni etkileyen minibüsler oldu. Gençliğim İstanbul’da geçmiştir. O zamanlar gençliğimde arkadaşlık yapmış olduğum dostlarımdan birisi olan Ramazan Sümbül Kardeşim (şu an Almanya’da yaşamakta) Bakırköy/Taksim hattında filmde olan Magirus marka minibüslerde birlikte takılıyorduk. Ne günlerdi o günler. Kıvırcık Suat vardı. Tuzlu Bekir vardı. Mutiva Yavuz, Şeker İbo daha birçok dostum var o zamanlardan. Hangilerini yazayım? Çünkü gençliğim İstanbul Aynalıkavak’ta geçti. Kasımpaşa ve Beyoğlu’nda devam etti. Daha sonraki yazımda yine hatırladığım bazı konuları sizlerle paylaşmaktan da mutlu olduğumdan herkese sevgiler, görüşmek üzere.

Yazılarımı beğenen veya beğenmeyenlere de kucak dolusu hoşça kalın efendim

Bayram gelmiş neyime kan damlar yüreğime!

Yayınlanma: 23 Mayıs

Bugün arife, yarın Ramazan Bayramı'nın ilk günü&#;

Bayramlar neşe, sevinç ve mutluluk demektir ama&#;

Sevinebiliyor muyuz?

Bayram geldi diye yüreklerimiz neşeyle doluyor mu? Mutlu olabiliyor muyuz?

Bunların hiçbiri olmuyor&#; Neden?

Bir yanda ekonomik sıkıntılar&#; Diğer yandan korona cehennemi var!

Gerçi virüs yaz sıcakları nedeniyle hızını kaybetti ama bitmedi. Bitmeye de niyeti yok gibi görünüyor.

Çare ne?

Her tedbiri alıp virüsle yaşamaya alışmak gerekiyor.

Tek umut AŞI&#; Türkiye dahil birçok ülkede aşı çalışmaları yapılıyor. Ne zaman gerçekleşeceğini bilemem ama insanlığı kurtaracak aşının mutlaka bulunacağına inanıyorum&#;

Cellat virüs, aşı bulununcaya kadar tehdidine devam edecek!

★★★

“Acı acıyı, su sancıyı bastırır” denir ya&#; Koronavirüs de toplumumuzda neredeyse tüm acıları bastırdı, dertlerimizin üzerinden silindir gibi geçip hepsini gündemden çıkarttı.

&#; Milletçe şikâyetçi olduğumuz 5 milyona yakın sığınmacı ne oldu?

&#; Libya'da çarpışan askerlerimiz ne halde? Soran var mı?

&#; Artık İdlib'i, Fırat'ın doğusunu, S füzelerini konuşan da yok&#;

Peki ne konuşuluyor?

Bayramda 81 ilimizde de sokağa çıkma yasağı olduğu&#; 65 yaş üstü yurttaşların çektiği sıkıntılar&#; Şartlı olarak getirilen seyahat serbestisi&#; Her gün koronavirüsten ölen ve kurtulan hasta sayısı&#;  Artan işsizlik&#; Öğrencilerin dramı&#; 12 Haziran'da seyircisiz başlayacak futbol maçları, vs&#;

★★★

Çok sayıda okurumdan şu şikâyet geldi:

“65 yaş üstü vatandaşlar için iki aydan fazla bir süredir devam eden sokağa çıkma yasağı sadece koruma amaçlıdır. Onlar virüs taşıyıcısı değildir.

Fakat ne çare ki, bu durum topluma gereği gibi anlatılmadığı için biz yaşlılara mikrop gibi, vebalı gibi bakıyorlar! Sanki virüs salgınının sebebi biziz!

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca iyi çalışıyor. Takdir ediyoruz. Fakat yaşlıların virüs bulaştıran tehlikeli kişiler olmadığını halkımıza net olarak anlatmalı, bizleri kuşkulu insanlar olmaktan kurtarmalı&#;

Yaşlılarına haksızlık ve adaletsizlik yapan ülkelerin huzurdan yana nasipleri olmaz!”

İnfaz yasası ile cezaevinden çıkanlar Ramazan Bayramı'nı yakınlarının yanında geçirecek.

Eli bıçaklılar, hırsızlar, soyguncular, devlet malını yağmalayanlar hapisten çıktı ama&#;

Gazeteciler içeride&#;

Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik, Aydın Keser, mübarek Ramazan Bayramı'nı çile çektikleri hücrelerde ailelerinden uzak geçirecekler.

Barış Pehlivan'ın hücresinden gönderdiği şu mesaj, insanı acı acı düşündürüyor ve derin bir hüzne sürüklüyor.

Barış Pehlivan kısa mesajında şöyle diyor:

“Aklımda adalet yerine kayırma olsaydı çıkacaktım. Elimde kalem yerine bıçak olsaydı çıkacaktım. Masamda kâğıt yerine para olsaydı çıkacaktım. Benim içim, yüreğim huzurlu. Onların ise adaletten, kalemden, kâğıttan nasıl korktuklarının tescilidir bu yaptıkları&#; Karakterleri yazgıları olacak!”

TEBESSÜM

Düşen adam ve siyasetçi!

Adam yolda giderken düşmüş. Arkadan gelen yardıma koşup onu kaldırmış. Düşen adam teşekkür etmiş.

“Sizin bu iyiliğinize, bu yardımınıza nasıl karşılık verebilirim?”

Meğer yardıma koşan adam politikacıymış:

“İlk seçimlerde oyunuzu bizim partiye vererek&#;” demiş.

Düşen adam birden bozulmuş:

“Beyefendi yanılıyorsunuz&#; Ben düşünce kıçımı yere vurdum, başımı değil!”

GÜNÜN SÖZÜ

İktidar sahiplerinin en büyük korkusu yanındaki zerzevatın (!) ihanetidir.

HARUN TOKAK

Gurbette bir bayram gecesi…

Odamda bir başıma oturuyorum.

Doğu yakasında, güneşin doğuşu öncesi bir aydınlık…

Gökte tek tük yıldızlar…

Kuşlar, bir aydınlık denizinde kavis çizerek, kanat çırparak ülkeme doğru uçuyor. 

Uçun kuşlar, uçun! Bütün baharlar, bütün ufuklar, bütün bayramlar sizin. 

Bir zamanlar bizim de özgürce yeni ufuklara yeni ülkelere uçtuğumuz bayramlarımız vardı.

Ya şimdi öyle mi?

Yanık bir ozanın dediği gibi “Bayram gelmiş neyime / Kan damlar yüreğime&#;”

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Bayramlarda köyümüze giderdik…

Çocuklar, gelinler, kızlar bir araya gelirdik, bayramın geldiğini fark ederdik.

Annelerimizin babalarımızın sevinci görülmeğe değerdi.

Arife günlerinde ikindi namazından sonra bütün köylüler, kadın-erkek köy kabristanında toplanırdı.

Yasin’ler, Tebareke’ler sesli okunurdu. Sadece diriler değil ölüler de dinlerdi. Her bir kabrin başını bekleyen serviler, o ilahi seslerle kendinden geçmiş dervişler gibi arada bir içli içli nefes alıp verirlerdi.

Arife günleri köylüler, köyümüzün kabristanında hala toplanıyorlar mı acaba?

Bayram sabahı köy odalarında sofralar kurulur, eller öpülür, şekerler, şerbetler dağıtılırdı.

O güzel adetler hala devam ediyor mudur?

Yoksa o güzel anılar güzel atlarına binip gittiler mi?

Bayramlar benim için unutulmaya yüz tutmuş rüyalar gibi oldu.

Köy bayramları çocukluğumuzun en tatlı anıları olarak artık hatıralarda kaldı.

Köye dönsek de çocukluğumuza geri dönemeyiz.

O evlerin ışığı söndü.

Nicelerimizin anne babaları biz gurbetlerde iken öldü. Ne son vasiyetlerini alabildik, ne başlarında bulunabildik, ne tabutlarına omuz verebildik, ne de kabirlerine bir avuç toprak atabildik…

Bayram gelmiş neyime kan damlar yüreğime…

Köylerimiz eski köy değil, bayramlarımız eski bayram değil. Kapılar kilitli, ışıklar sönük, yaylalar suskun, kaval sesleri duyulmuyor.

Analarımız, babalarımız “Bayram geldi, oğullarım torunlarım gelip kabrimizde Kuran okuyacaklar” diye bekliyor…

Bayram gelmiş neyime kan damlar yüreğime…

Ve “Ülkeme gün doğa / Bayram o bayram ola” sözlerinin aydınlığında yürüdük biz yolları…

Ve bizim yürüdüğümüz o yollarda bayramlarımız vardı.

Mahalle mahalle, sokak sokak seferber olduğumuz, “Aman bir deri zayi olmasın, bunlar öğrenciye burs olacak, sıcak bir yuva olacak, yurt olacak, okul olacak!” dediğimiz bayramlarımız…

Kurbanlıkların taşındığı kamyon kasalarında, sağanak yağmurun altında üst-başın fışkı koktuğu bayramlar…

Ve bizim, içlerinde öğrencilerin cıvıldaştığı, bayram sabahları bahçesinde, kınalı koçların, koyunların, kuzuların meleştiği müesseselerimiz vardı.

Ve bizim bayramlarımız vardı…

Güneydoğu’ya, Kara Kıta’ya seferler düzenlediğimiz bayramlarımız.

Rüzgârın, güneşin bir yolunu bulup girdiği ama hiçbir bayramın giremediği yoksul evlerin kapılarını çaldığımız bayramlarımız.

Kerpiç bir evin içinden yaşlı ve yorgun bir sesin “Gidin artık, ne istiyorsunuz? Bütün evlatlarımı alıp dağa götürdünüz. Bir canım kaldı, onu da mı alacaksınız?” sözleri karşısında, “Anacığım biz senin canını almaya değil sana kurban olmaya geldik.” dediğimiz bayramlarımız. 

Ellerimizde paketlerle, “Haydi, bu bayram yine gurbetlerdeyiz.” diyerek uçaklarla yeni ufuklara, yeni ülkelere havalandığımız bayramlarımız.

Ve o uçaklar bayram taşırdı Tanrı Dağları’na, Afrika çöllerine…

Dünyaya bayram taşıyan o insanlar, şimdilerde hapishane köşelerinde, tek başına hücrelerde, gaybubetlerde, gurubu olmayan gurbetlerde…

Yaralı yüreğim, gam kervanlarının yol güzergâhında.

Bu benim elimde değil.

Yüreğimin yangınlarını teskin edemiyorum. 

Nice emeklerle, gözyaşları ile, alın teri ile harcı karılan, kapı kapı dolaşılarak, yüzsuyu dökülerek yapılan 2,’den fazla okul, yurt, dershane; bir zamanlar yeni bir neslin cıvıltılarına sahne olan o güzelim binalar, muhterem ve muazzez Hocamızın kaldığı beşinci katlar, bir zamanlar yolunu şaşıran her geminin güvenliği sığınağı olan, o teri rayihasını taşıyan odalarında koridorlarında üful üful cennet esintileri olan o güzelim mekânlar şimdi namahremin eline geçmişken…

Söyleyin Allah aşkına, bayram gelmiş benim neyime!

Yüzbinlerce ders halkası olurdu. Anadolu’da her bir ev bir mektep, bir mabed gibi çalışırdı. Yazları yaylalarda kamplar olur, Kur’an sesleri, tesbihat sesleri kuş cıvıltılarına karışırdı.

Ya şimdi…

“Bayram gelmiş neyime / Kan damlar yüreğime…”

Binbir emekle büyüttüğü, göz nuru döktüğü, bir ömür verdiği, binlerce on binlerce çalışanı olan dev holdinglere bir bir çökülmüşken, sahipleri içeri atılmışken, ya da çareyi yurt dışına çıkmakta bulmuşken, yeni iş kuracağım diye kendi malını sanki bir hırsızmış gibi yurt dışına kaçırmaya çalışırken…

Sırf davaya ihanet etmemek, müfteri olmamak için evini fabrikasını, holdingini kaybeden, dün bütün Türkiye’nin tanıdığı saygın iş adamları Sefiller’deki Jaen Valjean gibi köşe bucak kaçarken…

Söyleyin Allah aşkına, bayram gelmiş neyime!

Demirperde yıkıldıktan sonra on binlerce yiğit insan dünyanın dört bir yanına dağıldı.

Irmaklarda gün döndü, çöllere ışık düştü, çöller İrem bağlarına döndü, sulh adacıkları oluştu, mazlum milletlerin ufkuna bir fecir parıltısı gibi düştüler, onlarla gülüp onlarla ağladılar…

Kimi bu uğurda Âdem Tatlı, Erkân Çağıl gibi canını verdi.

Kimi Süleyman Alptekin gibi iki ayağı ile çıktığı ülkesine tek ayakla döndü.

Ülkesinin yöneticilerini arkalarında görmek isteyen bu havariler arkalarından hançerlendiler, terörist ilan edildiler.

“Bayram gelmiş neyime / Kan damlar yüreğime…”

Nice canlar, nice servirevanlar, gurubu olmayan gurbetlerde Osmanlının beyefendi şehzadesi Ömer Faruk Efendiler gibi “Ah vatanım ah vatanım” diye diye can veriyor. Eşi, kocasının cenazesini bile kendi vatanına götüremiyor, kocasının tabutunu gönderiyor.

“Bayram gelmiş neyime / Kan damlar yüreğime…”

Kimileri, yaşı seksenine dayanmış kanser hastası… Saçı sakalı ağarmış, kimyasal tedavi görüyor… Bağırsakları dışarda torba elinde, hapishaneden kemoterapiye gidiyor, kimyasal tedavi bitince hücresine dönüyor. Kimyasal tedavi gören hastalar uzaklardaki kokudan bile kusası gelir, acısı dayanılmaz olur ama o hücresinde yalnız başına yaralarının sızısına, yüreğinin yarasına değil uğradığı ihanete ağlıyor.

Bir havar türküsü gibi Kazancı Bedih’e hak vermemek mümkün değil,

“Bayram gelmiş benim neyime / Kan damlar yüreğime…”

Bacım hamile, hapse alınıyor, doğum için hastaneye zor yetiştiriliyor, doğum yaptıktan bir müddet sonra eline kelepçe vuruluyor, başına asker dikiliyor, babası kim bilir hangi hapishanede…

Savaşın bile bir kanunu vardır, tarihte nice zalimler vardır. O zalimlerin, o çete reislerinin bir raconu vardır. Kadına dokunmazlar, çocuğa dokunmazlar…

Tekerlekli sandalye ile dolaşabilenleri gözaltına almak, dünya hukuk tarihinde, bize zulmedenlere nasip oldu.

Hayatında karınca ezmemiş kimselere, kadın-erkek demeden ters kelepçe taktılar.

Melek gibi insanları incittiler…

Onlar orada hapiste iken; çocukları, “Baba, sen neden ordasın, neden eve gelmiyorsun?” derken; bir peçeteye babasının resmini çizen “Babacığım seni çok özledim!” diyen yavrunun elindeki babasının resmi olan peçeteyi insafa gelen bir gardiyanın babaya ulaştırdığı bir bayramda…

Söyleyin Allah aşkına, bayram gelmiş neyime!

Biliyoruz Allah’ım!

Tıpkı Yusuf (as) kıssasında olduğu gibi, Sen’in bunda bir muradın var.

Kabul edilmek için önce kabullenmek gerekir.

Hacer kadar yalnız değiliz. Kimsesiz, ıssız bir çölde tek başımıza değiliz.

Kim bilir, hapisteki kardeşlerimiz birer Yusuf, birer Hacer olarak çıkacaklar. Ak alınları ile kara zindanları aydınlatacaklar. Her biri bir derviş, bir veli olarak çıkacaklar. Kapılar bir gün özgürlüğe açılacak ama o gün sadece kapılar değil kalpler de Allah’a açılmış olarak çıkacaklar. O gün hizmetin bayramı olacak.

***

Odamda bir başıma oturuyorum.

Doğu yakasında, güneşin doğuşu öncesi bir aydınlık uç veriyor.

Gökte tek tük yıldızlar var.

Kuşlar, bir aydınlık denizinde kavis çizerek, kanat çırparak ülkeme doğru uçuyorlar. 

Uçun kuşlar uçun! Bütün baharlar, bütün ufuklar, bütün bayramlar sizin. 

Bir zamanlar bizim de özgürce yeni ufuklara yeni ülkelere uçtuğumuz bayramlarımız vardı.

“Bayram gelmiş neyime / Kan damlar yüreğime

Gönlü şad olan gülsün / Gülmek benim neyime…”

Bayram gelmiş neyimize desek de bu bir inkisardır.

Sen bayramımızı, bayram eyle Allah’ım!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

AYDIN SARI

Bugün Kurban Bayramı’nın arifesi; yarın bayram. Her bayram büyük küçük eski bayramları arar olduk. Öyle ki her yıl bir önceki bayramı bile arayacak duruma geldi. Bizler mi değişiyoruz, yoksa bayramlar mı eski bayramlar değil.
Şimdi kaç evde kurbanlıklar alınmış, süslenmiş bayram gününü beklemektedir. Eskiden her evin avlusunda bir kurbanlık olur, onların tüylerine boyalarla süslemeler yapılır bayrama hazırlanırlardı. Şimdilerde çok kaçlı yaşam biçimine geçti geçeli bir çok kurban kesen bayram sabahı namaz sonrası hayvan pazarına gidip kurbanlığını alıyor ve orada kestirip geliyor. Çoluk çocuk kurbanı kesildikten sonra et olarak görüyor. O nedenle olsa gerek ki, bir çok yeni neslin evinde kurbanlık kesilip derin dondurucuya konuyor, bir iki konu komşuya verildikten sonra.
Ekonomik krizler de kurban bayramının tadını kaçırıyor. Bugün bir koç almak öyle asgari ücretle çalışan bir ailenin altından kalkabileceği rakamlarda değil. İki maaşla ev kirası, elektrik, su ve doğal gaz derken zar zor yaşamlarını sürdüren asgari ücretliler bir de kurbanlık almaya kalktıklarında bütçeleri iyiden iyiye deliniyor.
Bu bayramda da eski bayramları arar olmuşuz. Gelecek bayramda hak ne gösterir bakacağız. Ben bayram gelmişken iki türkünün sözleri ile sizlere veda etmek isterim. Şimdiden iyi bayramlar.

“Bayram gelmiş neyime
Anam anam garibem
Kan damlar yüreğime
Anam anam garibem

Yaralarım sızlıyor
Anam anam garibem
Doktor benim neyime
Anam anam garibem

Geceler yarim oldu
Anam anam garibem
Ağlamak karım oldu
Anam anam garibem

Her dertten yıkılmazdım
Anam anam garibem
Sebebim zalim oldu
Anam anam garibem”

BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER

“Bugün Bayram Günü Derler Alem Eğlenir 
Sen Bizim Yaylaya Gel Başın İçin 
Dertliler Oturmuş Derdin Söyleşir 
Etme İntizarı Gül Başın İçin 

Hayran Oldum Bakakaldım Yüzüne
Sürme Değil Rastık Çekmiş Gözüne
Hıçkırarak Başım Koysam Dizine 
Saçım Okşa Gönlüm Al Başın İçin”

 

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası