plastik aşklar oyunu ekşi / Ankara Tiyatro biletleri | biletinial

Plastik Aşklar Oyunu Ekşi

plastik aşklar oyunu ekşi

husky

  • geçen gün iş yerinde bulduğumuz köpek cinsi. iş yeri derken plaza değil, hayvan gibi bir çiftlik ayıptır söylemesi.

    arada sırada köpekler gelir gider ama hep kırma sokak köpekleri olurdu. böyle bir köpek ilk kez çıktı karşımıza. dişi ve safkan gibi duruyor. henüz yavru. muhtemelen ya kaçtı ya da sokağa attılar hayvanı. e bizde vicdansız değiliz tabi. gelen her köpeğe baktığımız gibi bu arkadaşa da bakmaya başladık.

    burada hep koşmayı çok sevdiklerinden bahsedilmiş ama biz bir kere bile koştuğunu görmedik. hep bir yatma ve yürüme olayı var arkadaşın. arada servise ve arabaya da biniyor arkadaş. böyle de bir sefa pezevengi. bunu dışında çok insancıl. kim çağırsa yanına gidip sevdiriyor kerata.

    iyi kötü bakıyoruz hayvana ama tek korkumuz diğer köpekler saldırıp boğmaya kalkarsa ne olacak? metrekarelik kulübeli kafese koyalım dedik kaşla göz arasında kaçtı. bir yere kapatsak olmaz. şimdilik dışarıda geziyor ama ne olacak bilmiyoruz.

    edit: husky, nam-ı diğer boncuk hala bizimle. 2 kez yavruladı ve gayet mutlu. yalnız cin gibi. av köpeklerinden bile akıllı çıktı bizim kız. bir de tam bir rus. bağrı yanık kangalları fino etti kendisine. uzun yıllar daha bizimle olur umarım.

  • kinama duygulari gelismis hayvanlar.

  • soğuk memleket hayvanı. buralara getirip de bunaltmayın oncağızları.

  • o gözlerin fena nazarı vardır. ama asla küfür yok

  • asil duruslarina ragmen en az benim boxerlar kadar pic huyu olan guzel yaratiklar. soguk iklimde yasamiyorsaniz alip da eziyet etmeyin hayvana. gidin barinaktan alin, kirma alin, ne alirsaniz alin ama bunlara eziyet etmeyin nolur. ya da gidin boxer alin hayatinizi sikin, iki tane alin ama bir tane asla yetmez (bkz: boxer patates cipsi gibidir, bir taneyle asla yetinemezsiniz.).

  • iki oğlumuzdan yaşça küçük, boyutça büyüğü, yaşında, "aşk"ın 4 ayaklı olanı. (bir de chihuahua'mız var 7 yaşında o da ayrı bir tez konusudur tarla faresi kılıklı)

    geçen kış sahiplendik kendisini. garibim daha 6 aylıkken ilk sahipleri tarafından dişi kardeşiyle birlikte sokağa atılmış oğluşumuz. bunları bulan teyze de pek doğru düzgün ilgilenmemiş, hayvan safkan olduğu için damızlık diye köpek çiftliğine vermiş. (6 aylık hayvanı çiftleşsin diye üretim çiftliğine vermek neyin kafasıdır) orda da bizim beyefendi çiftleşmiyor diye sol arka bacağını kırıp çiftlikten atmışlar hayvanı. ulan beyinsiz, ulan şerefsiz, aldığın hayvana bi bak bakalım kısırlaştırılmış mı diye. tipine bakıp safkan olup olmadığını anlıyorsun da başka tarafına bakmak aklına gelmedi mi, aklıma geldikçe sinirleniyorum. bacağını kırıp tekrar sokağa atmak nedir bu garibanı ya. sonra da aldıkları teyzemizi arayıp "sizin köpek çiftlikten kaçtı" diye haber vermişler kadın tekrar gidip almış, ayağını kırık görünce adamlara bağırmış çağırmış filan tabi yine onun başına kalmış. tedavisini yaptırmış.

    bize geldiğinde fiziksel olarak her yeri sağlamdı. ancak kuzum hiç kimseye yanaşmıyor hepimizden şüphe ediyordu. e tabi ben de lanet olası insanlardan yukarıda anlattığım gibi muamele görsem ben de güvenmem. eğitime yolladık 1 aylığına, temel şeyleri öğrenip geldi, "otur-yat-pati ver- bekle" bunların hepsi tamamdı da bi yanımızda yürümeyi öğrenememişti. daha doğrusu eğitimdeyken öğrenmiş gibiydi, ortamı değişince şımarmaya başladı, hatta babannem onu gezdirirken aniden koşturunca babannemi düşürüp kolunu kırınca tekrar gönderdik eğitime. şimdi o koşturmaları bıraktı tabi.

    bunun yanında bitmeyen bir ishal durumu vardı. o da en son veterinerimiz mr'ını çekince gördük ki bağırsağında yumruk büyüklüğünde saç kılına benzer bir kitle çıktı. sokakta yaşayan hayvanlarda olurmuş bu, her şeyi yedikleri için. karnının ağrısı dinsin diye ne plastikler kemirdi, ne oyuncaklar parçaladı, kaç gecelerce ağladı durdu en son çözdük problemini. bir büyük ameliyat geçirdi yaz başında, mecburen traş da oldu başı hariç vücudunun kalan kısımları traşlandı. 1 hafta kafasında o kocaman huniyle yattı, her yeri yara bere içinde kaldı ama bu sırada bizden hep sevgi gördü, hiç görmediği bişeydi daha önce, saf sevgi, yine bize temkinli yaklaşıyordu ama hep onun yanında olalım istiyordu.

    şimdi ise tamamen iyileşti, güçlendi, kürkü bile geldiği ilk haline göre daha parlak daha canlı. ve en önemlisi o ürkek hayvan gitti, tanıdığı insanlara güvenen, sevgi dolu bir şebek geldi. tasmasız gezdirdiğimizde bile uzaklaşıp bizi göremeyince ya bekliyor ya da dönüp yanımıza geliyor. bizi "ailesi" bellemesi biraz zaman aldı o kadar yaşadığı şeyden sonra, ama artık ailemizin en önemli parçası

    feci derecede zeki, kafasına eserse bizi dinliyor, dinlemiyorsa da mutlaka bir hinlik düşündüğü için. üstündeki biraz büyük geldiği için yeni bir göğüs tasması aldık yazın beyefendiye, takalım diye tuttuk kendisini, ben eski tasmasını çıkarmaya çalışırken bir anda kafasını tasmadan çıkardı, kolları kaldı bir tek içinde "aaaa ben bu kolları çekip burdan çıkarım ya la" bakışı atıp kendini tamamen kurtardı tasmadan ve doğru evin içine koştu, mutfağın kapısını kapatmak suretiyle türlü ödüllerle kandırarak takabildik yeni tasmasını taktık ama onun ömrü de 3 gün sürdü ne yazık ki

    2 haftadır görmüyordum, dün tekrar buluştuk, ama ne buluşma.. karlarda zıp zıp zıpladı mutluluğundan, maviş gözlerinin içi gülüyordu mutluluğundan, bir de çok konuşur husky'ler, anladığım kadarıyla o da beni çok özlemiş, bana hesap sordu "nerdesin sen 2 haftadır" diye, ha bir de ezan sesine uluyor bu arkadaş, hocaya eşlik ediyor 5 vakit deli. dün ben yanındayım diye hiç umrunda olmadı, 3 saat karların içinde koşturduk oyun oynadık yorulduk. biraz oturayım dinleneyim dedim orda da beni rahat bırakmadı, kucağıma gelecekmiş kendileri, oğlum 25 kiloluk hayvansın ben nasıl seni kucağıma alayım, "madem kucağına almıyorsun ben de yalarım o zaman" dedi, böyle olduğu zaman patisini omzuma koyar başlar suratımı yalamaya ilk başlarda hep korkuyordum, dişi filan gelecek yüzümü çizecek diye, yok arkadaş, adam ayarını öyle güzel biliyor ki, şaka yollu ısırıyor elimizi bazen, bazen fazla kaçırıyor dişini hissediyoruz elimizde kolumuzda, bu yüzden ona kızınca bize bir bakışı var "aman, sanki ben onun ayarını bilmiyorum, hem ısırmak istesem senin kolun molun kalmaz ortada püff" diyor resmen ısıracak, bize bir zarar verecek diye o bizden daha çok korkuyor

    çok uzattım, eğer bir tanesine sahip olmak istiyorsanız iyi düşünün, günde 3 kere geziye çıkarmak değil olay, olay onunla oynamak, onunla birlikte enerji harcamak, youtube'daki husky'ler gibi değil hepsi, bakıyorum adamın köpeği gayet sakin sakin oturuyor yanında, bizimki kuduruk, ama biz onu öyle seviyoruz. ne kadar eğitime giderse gitsin, kendi mantığı olduğundan kafasına göre takılan, "bunu yapıcam da nolacak şimdi" diye düşünüp söyleneni yapmamayı seçebilen, gayet zeki ama başına buyruk davranan, kediler hariç her türlü canlıya sevgi besleyen pofuduk bir canlı kendisi. ve benim hayatıma giren en güzel şey. en iyi arkadaşım, oğluşum, canım ciğerim. varsın her seferinde 3 tane kendisinden çıkaracak kıl tüy temizleyelim üstümüzden, varsın her oyun oynadığımızda pestilimizi çıkarsın. ama iyi ki var. ne zaman canım sıkkın olsa bunu sezen ve beni neşelendirmek için yapmadığı şaklabanlık kalmayan (buna durduk yerde yerlerde yuvarlanmak dahil) güzel oğluşum benim. ve o çok şanslı bi köpek, sokaklardan buraya, çok sevildiği bir aileye geldi. ne yazık ki her köpek onun kadar şanslı değil. lütfen bakabilecekseniz alın bu canları. ve lütfen lütfen pet shoplardan para bayılıp almayın.

    mavi gözlü, koca burunlu, sevgi dolu aşkım benim. kar gördüğünde dünyanın en mutlu hayvanı olan kendinden geçen husky gibi husky. (bazen kendini terrier zannediyor ama olsundu, kalıbı büyük olsa da içinde bir kaniş yatıyor onun, bizimkine has bi şey heralde, hiç kalıbının köpeği değil, ta ki kedi görene kadar)

  • dün kaybettiğim 5 yaşındaki oğlumuzun cinsi. bahçeli ve görece soğuk bi memlekette yaşadığımdan gayet iyi gidiyorduk. bu arkadaş evden gün yok olmayı adet edindiği ve biz de bu durumu garipsemeyi bıraktığımız için enfeksiyon kapmış ciğerleri. henüz 5yaşındaydı. o kadar üzgünüm o kadar kızgınım ki kendime babama sokaktaki aşısız kimsesiz hayvanları görüyorum ve nasıl olur diyorum. benim oğlum nasıl ölür? siz siz olun bakacaksanız yıllık aşılarını atlamayın başı boş bırakmayın ilgilenmeyecekseniz asla almayın. çünkü gerçekten acısı zor. çok zor

    edit : ayrıca hayvanları sokağa atanların ben ta!!!

  • şehirde bakması zor olan bir ırk, diğer köpeklerden ayrılan pek çok yanı vardır ve onunla yeterli zaman geçirmeden yavrulukta bunu anlamanız oldukça zordur.

    öncelikle haskiler kızak köpeğidir, bu ırkın ataları yüzlerce yıldır sıfırın altında derecelerde kızak çekiyor, bu sebeple bir haski sahiplendiğinizde ona normal bir köpekten iki kat enerji harcamanız gerektiğinin farkında olmanız gerekiyor.

    yani sadece günde yarım saat kaka ve çişe çıkartırsanız evinizin içinde ki tüm yumuşak şeylerin, koltukların, yastıkların, bilimum her şeyin parçalanmasına hazır olun, enerjisini atamayan haskilerin en sık yaptığı şeylerden biri budur.

    kürkleri mevzim geçişlerinde çok tüy döker, ben kendi haskimin tüylerinden yastık yapılacak kadar kürk fırçaladığımı bilirim, bunun sebebi yaz aylarında ve kış aylarında sıcaklığını regule edebilmek için iki kat kürke sahip olmasıdır. yani haskilerin yaz mevsiminde zorlanacağını söylemek bir şehir efsanesidir, her mevzim için dayanıklı hayvanlardır onlar.

    bol bol koşturmanız lazım, bol bol oynamanız lazım.

    fakat en önemli ayrım bu hayvanların normal köpeklerden daha farklı bir eğitim alması gerekliliğidir, haskiler sürü hayvanı oldukları için normal köpekler gibi eğitilemezler, haski için siz de sürünün bir üyesisinizdir fakat alfa değilseniz, kendinizi alfa olarak kabul ettiremezseniz her fırsatta tepenize çıkacak, hayatınızın kontrolünü eline alacak bir köpek ile yaşamayı göze almanız gerekiyor.

    peki kendinizi nasıl alfa olarak pozisyonlandırırsınız?

    önce yemeği siz yiyeceksiniz, siz karnınızı doyurduktan sonra onun karnı doyacak.

    eğitim sürecinde kesinlikle yatağınıza almak yok, en rahat yerde her zaman alfa yatar.

    kapılardan önce siz geçeceksiniz, en önde hep siz yürüyeceksiniz, alfa olarak sizi takip etmeli.

    kendinizi alfa olarak konumlandırdıktan sonra bile haski çeşitli dominasyon oyunlarıyla bu titri sizden almaya çalışacaktır, çekçek oyunu, göz teması oyunu vs gibi durumlarda fırsatları kaçırmayıp sizin zayıf anınızı bekleyecektir, sakın acımayın, ilk 2 sene gardınızı indirmemeniz gerekiyor, alfa olarak kalmak için biraz sabır göstermelisiniz.

    haskileri geçtim hiç bir hayvan şiddet ile disipline edilemez, sakin ve kendi enerjinizi ona tanıtan bir yöntemle hayvana komut öğretmelisiniz, bu konuda en iyi strateji cesar milan'ın "calm assertive method" denilen öğretisini uygulamak.

    unutmayın, köpekler tekrar ile öğrenirler, yaptıkları davranışın sonuçlarının negatif olduğunu kimi köpek tekrar sonra öğrenirken kimisi tek tekrar sonrasında öğrenebilmektedir.

    evet haski bakımı zor, çoğu zaman keşke bir pug veya ufak bir sokak köpeği sahiplenseydim falan diyeceksiniz, diğer insanların köpeklerine bakıp iç geçireceksiniz fakat eğitimini sabırlı bir şekilde tamamlarsanız, dünyanın en güçlü ve en güzel ırklarından birini can yoldaşı olarak ediniyorsunuz.

    not: şehirde dairede husky-hound bakıyorum, eğitirken sinirden ağladığım zamanlar oldu, internet kablomu kemirip gecenin köründe internetimi kestiği oldu, fakat iyi ki sabır göstermişim diyorum, dünyanın en tatlı, en özgür, en güzel köpeğine sahibim.

  • asalet timsali, 4 senedir kendisine dostluk etme şerefine nail olduğum über canlı.

    not: sevginin en saf halini daha çocuk sahibi olmamama rağmen bana öğrettiğin için teşekkürler.

  • (bkz: funduszeue.info?v=gzmyqakptpm)

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

kabak tadı vermek

  • (bkz: püf noktası)

  • (bkz: #)

  • yeter artık canıma tak etti funduszeue.info dendiğinde sinirleri bir nebze azaltan söfunduszeue.infoınız işe yaramıyor sıkmayın kendinizi,vurun kahpeye.o da mı işe yaramıyo,barakın kendi çapında kabak tadı vermeye devam etsin.

  • (bkz: ad nauseum)

  • yukarıda tanımlarını okuduğunuz bu deyimin dilimize geçiş hikayesi de şöyledir efendim. şimdi efendim pireler deve iken, beşikler tıngır mıngır sallanır iken, plastik ve cam fabrikları yok iken; doğal olarak ta sürahi, maşraba gibi bilimum plastik ve camdan yapılan eşyaların yerlerini o zamanlar kabaklar alırmış. çünkü kabak yapı itibari ile ince bir kabuğa sahiptir ve kolay kolay kırılmaz. şimdi kabağımızın bu özelliği haiz olması durumunun öncesinde bazı aşamalardan geçmesi gerekirmiş, ki bu günde gerektir; eğer su kabağından tas veya maşrapa vayahut sürahi gibi bir levazımat yapılmak istense bütün işlemler bittikten sonra da kabağın içinin kuruması için üstten kesilmiş kısıma bir tıpa tıkılarak amaca uygun kullanılır imiş

    ayrıca (bkz: amaç dışı kullanım)

    sözü kısa keselim şimdi o dönemlerde kabak uc kısımdan kesilip içi çıkarılır sonra da kurumaya bırakılırmış güneşli bir yerde. bu aşamaları yapıpta sabredemeyen yani kabağın içinin iyice kurumasını bekleyemeyen ahalinin kabakları tam olarak kurumadığından içine konulan suya, yahut her ne konuluyorsa kabağın içine işte ona kendi tadını verirmiş mundar edermiş.. işte o gün bu gün bu deyim, içine ettin bu kadar ısrarla mundar ettin lan, heva u heves denilen birşey kalmadı artık, sıktın, bunlarttın bizi daralttın,merkebin ferci dahiline su kaçırdın, gibi muhtelif söz karşılıklarının sebebi olan, tadı kaçıran zevat için söylenir durur

  • nedendir bilinmez ben bu deyimi her duyduğumda gözümde balkabağı canlanır idi ama deyimde sözü geçen kabak tipi için;

    funduszeue.info&#x;dbrm-dzml-ogp8xw3qlev9kg

    ki kendisi su kabağı olarak geçiyor.

    bu arada bir kabak tatlısı olsa da yesek

  • olur öyle şeyler

  • bu deyim ilk olarak , yaz sıcağında canı karpuz çekip kabak yiyen kabakzede gezgiiin paşa tarafından söylenmiştir.
    kabakzede gezgiiin paşa'nın bu deyimi söylemesine sebep olan olay silsilesi ise esasen şöyledir:
    malum yaz gelince, talep fazlası ve arz kıtlığı neticesinde artan karpuz fiyatları açıkgöz yahudi tüccar gezgiiin'in gözünde karaborsa lambalarını yakmıştır. lakin tarım ürünlerinin kısa dönem arz esnekliğinin sıfıra çok yakın olmasından mütevellit, yahudi tüccar gezgiiin duruma başka bir çözüm arar ve ziraatçi gezgiiin efe ile fikir teatisinde bulunmak üzere karaborsal durumu paylaşır. kulağı iyi duymayan ama işine geldiği için para sözünü anında duyan efe, zor hemen halledilir imkansız biraz zaman alır nefasetinde bir "sözlü tokat"ı muhatapının yüzüne** aşk eder, netice itibarıyla "kısa" süreli düşünmeye koyulur ve karpuza göre yetiştirmesi daha kolay kabağı aşılama fikri adiyesini bulur. sonuç olarak ziraatçi gezgiiin efe kabağı aşılayarak karpuza çeviren ilk kişi olur ve (genetiği değiştirilmiş organizma kavramını dünya bilimine ilk kez kazandıran türk olarak tarih sayfalarında arayabilirsiniz)* kabağın, ilk defa zirratçi gezgiiin efe tarafından aşılanması neticesinde dışı karpuz içi kabak "gdo"lar piyasaya sunulur. lakin daha sonraları sıcak paranın tadını alan ikilinin sermayenin paylaşımı konularında iyice açgözlüleşmeleri neticesinde araları açılır ve ticaretten anlamayan ziraatçi gezgiiin efe, arz talep dengesini hiçe sayarak piyasayı kabak aşılı karpuz ile doldurur. neticesinde kabak aşısız karpuz karaborsaya düşer. piyasadaki tüm içi dışı bir karpuzları önceden toplamış olan (hatta asıl planının bu olduğu bile iddia edilebilecek olan) hallederiz kuzum sözüyle kendisini çoban diğerlerini koyun gören yahudi tüccar gezgiiin her zaman ki gibi piyasayı elinde tutan taraf olur
    neyse konu fazlaca dallanıp budaklandı, daha fazla detaya inememek adına sözün çıkış noktasına bağlayalım bu based on a frictional storyi.
    yaz sıcağında canı buz gibi bir karpuz çeken içimizden biri olan kabakzede gezgiiin paşa'nın (yapılan bu kelekin doğal sonucu olarak) çarşıdan aldığı her dışı karpuzun, içinin kabak çıkması sonucunda söylediği aaa bu da kabak tadı verdi sözünün zamanla dillerden kulaklara, kulaklardan dillere, kabaktan karpuza, nesilden nesile geçerek deyimleşmesi ile ortaya çıkmış olan söz öbeğidir.

    bilimsel - tarihsel not: genetik kelimesi kök olarak gezgiiin'den türetilmiştir, baş harflerinin aynı olması ise zaten malum olan ilanın en büyük ispatıdır. * (bkz: bu da mı tesadüf)
    (bkz: zedezadegiller)
    (bkz: zede ile zade kelimesi arasındaki fark)
    (bkz: bilimi yalanlarına alet etmek)
    (bkz: kısa dönem tarım ürünleri arz esnekliği)
    (bkz: kabak aşısı)
    (bkz: gdo) (bkz: israil oyunu)

  • bazen böyledir

  • kabağa hakarettir. sen kabukları kalın ve fırında pişmiş kabak tatlısı yedin mi hiç?

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

Ayvalık’ta “Plastik Aşklar” rüzgarı esti

Oyuna ait sahneler
- Oya Başar ve Begüm Birgören’in oyun öncesindeki basın mensuplarına yaptığı açıklamalar

( BALIKESİR ) -- Oya Başar ile Begüm Birgören Covit19 pandemisi nedeniyle 5 ay sonra yeniden sahnede BALIKESİR

- Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde; usta oyuncu Oya Başar’la, başarılı oyuncu Begüm Birgören’in başrollerini paylaştığı, senaryosunu Ali Cüneyd Kılcıoğlu, yönetmenliğini Orçun Ucal'ın oynadığı “Plastik Aşklar” oyunu seyirciyle buluştu. Ayvalık Belediyesi’nin katkılarıyla açıkhava tiyatrosunda sergilenen oyuna ilgi yoğun oldu. Koronavirüs pandemisi nedeniyle 5 aylık bir aradan sonra ilk kez Ayvalık’ta sergilenen oyunda; eğitimli, kültürlü, hayatla eğlenebilen, elit ama bir o kadar da alaturka Alev’le (Oya Başar), çekingen, kendini savunmaktan korkan, geleneklerden habersiz, saf Sezen’in (Begüm Birgören) yüzleşmelerini, gelgitlerini, hayatla, kendileriyle ve ortak aşklarıyla olan hesaplaşmaları başarılı bir performansla sergilendi. Komedi türündeki oyun sonunda usta oyuncu Oya Başar ile yetenekli genç oyuncu Begüm Birgören izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı. Oyun öncesinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Oya Başar ile Begüm Birgören, 5 aylık bir aradan sonra yeniden seyirciyle buluşmaktan duydukları memnuniyeti ifade etti.
Oya Başar; önümüzdeki süreçte Plastik Aşklar oyununu sahnelemeyi sürdüreceklerini kaydederken, Begüm Birgören de önümüzdeki aylarda yeni bir dizi ile ekranlara gelmeye hazırlandığının müjdesini verdi. (SS-

funduszeue.info

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası