Heyecanı Nasıl Yenilir

’in soğuk ve karlı yüzüne tanık olduğumuz bir haftanın son gününden hepinize merhaba Sevgili Novarge Ailesi. Bugün sizlerle eğitim ve iş temposunun arasında başarının belirleyici bir gücü olan “heyecan” kavramından bahsedeceğiz.

Hayatının her alanında heyecan yüzünden işlerini sekteye uğratmak zorunda kalmış ya da istediği verimi alamamış bireyler mutlaka vardır. Heyecan kavramının başarı için olumlu yönleri olduğu kadar, başarının etkisini azaltacak birçok olumsuz yönü de mevcuttur. “Heyecandan bayıldı.” ya da “Heyecanına yenik düştü.” gibi kavramları mutlaka duymuşsunuzdur. Heyecan; genellikle iş mülakatlarında, sınavlarda ve önemi buluşmalara kendini sıklıkla gösterir.

Heyecanın temeli bir işin altından kalkılamayacağı düşüncesi ya da aşırı mutluluk duygusu olabilir. Mutluluğa dayalı heyecan genellikle kontrol edilebilir fakat korkutucu nitelikteki işler heyecan duygusunun kontrol sürecine etkide bulunabilir. Heyecanın boyutunu kontrol edemediğimiz süreçte işler beklemediğimiz gibi sonuçlanabilir. Özellikle önemli iş mülakatları ya da sınavların öncesinde yaşanan heyecan düzeyi; bilgilerin unutulmasına, ifade etme yöntemlerinin eksikliğine ve fiziksel olarak vücudun gösterdiği bazı tepkimelere neden olabilir. Heyecanın birçok farklı nedeni olabilir.

Heyecanın Nedenleri Nelerdir?

• Genetik yatkınlıklar
• Hata yapmaktan korkmak
• Bireysel özgüvensizlik
• İşe ve çalışmaya duyulan güvensizlik
• Çocukluk travmaları
• Onaylanmama korkusu
• Reddedilmekten korkmak

Günümüzde her bireyde aynı etkiyi göstermese de heyecana bağlı problem yaşayan bireyler için hayatı olumsuz yönde etkileyen bir faktördür. Yaşamınızı daha iyi hale getirmek ve başarının önündeki engelleri kaldırabilmek için heyecanı önleme yöntemlerini araştırdık. Gelin, birlikte değerlendirelim.

Heyecanı Önleme Yöntemleri Nelerdir?

Nefes Egzersizlerini Deneyin

Önemli bir görüşmede ya da sınavda yaşadığınız heyecan belirtilerini en aza indirmek için nefes egzersizlerini deneyimleyebilirsiniz. Düzenli nefes egzersizlerini alışkanlık haline getirmek, heyecan düzeyinizi ve belirtilerini en aza indirgeyecektir.

Örneğin, 10’a kadar yavaş yavaş burnunuzdan nefes alıp, ağzınızdan verebilirsiniz. Heyecan düzeyiniz en aza ulaşana kadar sayıyı arttırabilirsiniz. Bir süre sonra vücudunuz rahatlayacaktır.

Başarıya Olan İnancınızı Kaybetmeyin

Başarıya olan inancın azalarak başarısızlık düşüncesinin oluşması heyecan düzeyinin kontrolsüz olarak artışına neden olacaktır. Başarıya giden her yolda olduğu gibi, heyecan düzeyinizi dengelerken de kendinize güvenmelisiniz.

Örneğin, heyecana neden olacağını düşündüğünüz durumların öncesinde kendinize başarılı olduğunuzu hatırlatabilirsiniz. Özgüven oluşumu, başarıya olan inancınızı olumlu yönde etkileyecektir.

Önem Verdiğiniz İsimlerle Konuşun

Hayatınızda önem verdiğiniz insanlarla iletişim halinde olmak rahatlamanızı ve heyecan düzeyinizin azalmasını sağlayacaktır. Özellikle önemsediğiniz insanlarla konuşarak duygularınızı ifade edebilir ve heyecanınızı kontrol edebilirsiniz.

Örneğin, sınavlar ve görüşmeler öncesinde yakınlarınızı telefonla arayarak konuşabilirsiniz. Duygularınızı kolayca ifade edebilmek heyecanınızı dindirecektir.

Hata Yapmaktan Korkmayın

Kusursuz olma isteği ve hatalara yer vermemek heyecan düzeyinizi arttırarak kaygıya neden olacaktır. Yaşamda tüm olumsuzlukların var olduğunu ve tüm bireylerin başına gelebileceğini unutmadan hareket etmelisiniz. Olumsuzlukların yaşamın sonu olmadığını ve hayatın tüm şartlarda devam ettiğini unutmamalısınız.

Örneğin, herkes hata yapabilir ve hatalar insanlar için vardır. Kusursuz olma isteğinizi zihninizden uzaklaştırarak heyecanınızı en aza indirebilirsiniz.

İşinize ve Düşüncelerinize Güvenin

Heyecanı engelleyen nitelikler arasında bireysel güvenin yanında yaptığınız işe ve düşüncelerinize güvenmek de oldukça önemlidir. Yaptığınız işin, edindiğiniz bilginin ve fikirlerinizin değerli olduğunu düşünüp işinizin daima arkasında durmalısınız. İşinize yönelik güveniniz, bireysel güveninizi de tetikleyerek heyecanınızı engelleyecektir.

Örneğin, Yaptığınız işin en iyi hale gelmesine çabalayarak, işinize karşı daha fazla güven besleyebilirsiniz. Güven seviyeniz arttıkça, heyecan seviyeniz o kadar düşecektir.

Novarge’de bugün; özgüvensizlik ve çeşitli travmaların neden olduğu heyecan faktörünü önleme yöntemlerinden bahsettik. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere hepinize sağlıklı, başarılı ve mutlu bir hafta sonu diliyorum Sevgili Novarge Ailesi.

Unutmayın, her şey geleceğiniz için.

ELİF AKSÜT

Bir şeyler hakkında heyecanlanmakta yanlış bir şey yoktur, ancak aşırıya kaçmanın bazı dezavantajları olabilir.

Hiç aşırı heyecanlı bir ruhla tanıştınız mı? Eğer varsa, o zaman bu insan kategorisinin hayat dolu ve büyük iyimser olduğunu bilmelisiniz. En küçük şeyde bile neşe bulurlar. Temel olarak, tutumları her zaman gümüş astarı görmektir - ki bu hiç de fena değil.

Ancak bazen aşırı heyecan geri tepebilir. Bunun nedeni, düşünme biçimlerini etkilemesi ve ayrıca onları önyargılı kararlar vermeye teşvik edebilmesidir. Unutulmamalıdır ki, aşırı heyecan, ani duygu patlaması nedeniyle zaman zaman onları paniğe sevk edebilir.

Ama insanlar neden ilk etapta aşırı heyecanlanıyor?

Hormonlar, hormonlar ve hormonlar bunun için suçlanmalıdır. Ünlü psikiyatrist Dr Rahul Khemani'ye göre, her türlü heyecan tamamen bir uyarılma durumuyla ilgilidir. Uyarılma durumunda, kalp atış hızı artar, sempatik sinir sistemi artan aktiviteyi gözlemler ve beyin artan hormon üretiminde sinyal vermeye başlar. Bundan sorumlu olan hormon dopamindir. Beynin ödül sisteminde büyük rol oynadığı için ' mutluluk hormonu ' olarak da bilinir .

“ Bir kişi heyecanlandığında, duyguları daha güçlü hale gelir ve karar verme yeteneklerini etkileyebilir. Ayrıca dürtüsel davranışlara da yol açabilir” diyor.

Ama bu aşırı heyecanı azaltmanın bir yolu var mı? Çok şükür var.

Heyecanı Önleme Yöntemleri Nelerdir?

funduszeue.infoındalık Önemlidir

Aşırı heyecanınızın farkına varmanızı sağlayacak işaretleri arayın. Daha konuşkan, agresif, talepkar olabilirsiniz ve genellikle kendinizi topraklanmış hissetmiyorsunuz. Ayrıca çevrenizle ilgili olarak bir çeşit oryantasyon bozukluğu yaşayabilirsiniz.

2.Aşırı heyecan sizi endişelendiriyorsa dışarı çıkın

Evet bu doğru. Hormonlarda ani bir yükselme sizi oldukça endişelendirebilir. Nefes darlığı çekiyorsanız, bulunduğunuz yerden çıkın, temiz havayı içinize çekin ve kendinizi güneş ışığına maruz bırakın. Bu sakinleşmene yardımcı olacak

funduszeue.infosyon ve nefes egzersizleri yapın

Meditasyon sakinleşmenize yardımcı olacaktır, çünkü bazen çok fazla heyecan rahatsız edici olabilir. Ve tartıştığımız gibi, aşırı heyecan kalp atış hızınızı artırabilir, bu nedenle nefes egzersizleri işe yarayacaktır.

funduszeue.inforınızı Şımartın

Dr Khemani, “Biraz müzik dinleyin, farklı renklere bakın, bir şeyler yiyin veya su için ve etrafta dolaşın” diyor.

funduszeue.infoarınızı dengeleme alıştırması yapın

Zihin, inişler ve çıkışlar arasında bocalamamak için eğitilmelidir. Duygularınıza karşı tarafsız bir yaklaşım kullanmak, onları yargılamadan bir yabancı olarak gözlemlemek bu süreçte yardımcı olabilir.

Bu nedenle, bir seyahat için veya belki de en iyi arkadaşınızla tanışmak için aşırı heyecanlıysanız, bu duygunun refahınızı etkilemediğinden emin olun. Dinlen, hayatta heyecanlı olmaktan zarar gelmez.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç,&#;Üniversite veya liselere giriş sınavları yaklaşıyor. Belki bunu bile söylemek öğrencilerde sınava ilişkin kaygıya yol açabilir. Bu nedenle terapiye başvuran birçok öğrenciye &#;sınava ne kadar zaman kaldı?&#; diye sorsam hemen elleri kalpleri üzerine giderek, yüzleri asılarak &#;çok az&#; cümlesini duyuyorum.&#;diye ifade etti.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç,&#;Yüzyılımızın yaşam şartları düşünüldüğünde; iyi bir lisede okumak iyi bir üniversite kazanmayı, iyi bir üniversite kazanmak ise iyi bir meslek yaşamını ifade etmektedir. En azından çoğunluk bu şekilde düşünüyor. Başarılı bir hayat isteyen bireyler için tüm bu koşulların karşılanma zorunluluğunun olması yapamama korkusunu doğurabiliyor. Çünkü yapamazsa istediği hayatı elde edemez(!). İstediğimiz hayatın illaki bu başarılardan geçip geçmediği tartışmasını şimdilik bir kenara bırakıp yapamama korkusunu konuşalım.&#;dedi.

Naciye Tokaç,&#;Öğrencilerin içinde bulundukları tüm ortamlar onu ders başarısı ile kıyaslama eğilimindedir. Okulda öğretmenler başarılı olmaları yönünde daima yönlendirir, hatta bazı öğretmenler derslerinde başarılı olanları daha fazla önemserken; dershane tamamen sınava ilişkin gidilen bir yerdir ve alınan sınav puanları neredeyse isminizden önde gelir. Aile ortamında anne-babalar daima ders çalışması yönünde uyarırlar ve bazıları için çalışsalar da yeterli gelmez. Eve gelen misafir derslerinizi sorar, komşunun çocuğunun notları evinizde sizin notlarınızdan daha iyi bilinir. Nereye giderseniz gidin herzaman &#;dersler nasıl?&#; sorusunu duyarsınız.&#;diye belirtti.

Naciye Tokaç,&#;Böyle bir ortamda bulunan birey bu sınavları muhakkak kazanması gerektiği yönünde kendisine baskı uygulamaya başlar. İşte bu noktada başarma isteğinin motive edici unsurları ortadan kalkarak başarıyı ketleyici duruma gelir. Öğrenci ya bu sınavları kazanacak ya da hayatta başarısız olacaktır handikapıyla karşılaşır. Üzerinde bu baskıyı hisseden öğrencinin bilgi işleme süreci olumsuz ve işine yaramayan; hatta öğrencinin varolan performansını düşürebilen düşüncelerle işlemeye başlar. Bunlardan bazıları &#;çok çalışıyorum ama yeterli değil başaramayacağım, asla başarılı olamayacağım, her şey aklımdan uçup gidicek, kazanamazsam ailemin yüzüne nasıl bakacağım, kesinlikle kazanmam lazım” gibi düşüncelerdir.
Sınav kaygısı olarak tanımlayabileceğimiz bu durum; kişinin sınava hazırlık aşaması ve sınav anındaki performansını oldukça olumsuz etkilenmektedir. Öğrenci sınavdan önce ve sınav esnasında aşırı gerginlik ve stres hisseder. Sınav kaygısı kişiyi çalışma motivasyonu, anlama-kavrama becerisi, dikkat-konsantrasyonu gibi birçok alanda etkilemektedir.&#;diye söyledi ve sözlerine şunları ekledi:&#;Sınav kaygısı çalışmalarında etkili bir yöntem olan Bilişsel Davranışçı Terapi Modeline göre; kişinin ruhsal durumunu ve davranışını etkileyen şey içinde bulunulan durumun kendisi değil, o olaya ilişkin olarak kişinin kendi zihninde verdiği anlamlar ve yorumlardır. Bu anlamlar ve yorumlar yukarıda örneklerinden verdiğimiz gibi olumsuz içerikte ve işe yaramayan tarzda ise kişinin düşünce, duygu ve davranışının da olumsuz olmasını sağlar.&#;dedi.

Naciye Tokaç,&#;Peki ne yapmalı? Öncelikle öğrencinin kendisi ve yaşamla ilgili bilgi ve beklentilerinin gerçeğe uygunluğu değerlendirilebilir. Nasıl bir yaşam istiyorum? İstediğim yaşam ile imkanlarım ne kadar uyuşuyor? Sınırlarım/sınırlılıklarım ne? Kendimi gerçekten tanıyor muyum? Gibi sorulara cevap vermesi kendisine yönelik farkındalığını sağlayacaktıfunduszeue.info olarak sınavlara ilişkin aklından neler geçtiği ve duyguları konusunda düşünerek eğer varsa olumsuz düşüncelerinin fark edilmesi gerekir. Böylece olumsuz düşüncelerini fark ederek onların yerine daha gerçekçi, olumlu ve işine yarayan düşüncelerle yer değiştirebilir. Örneğin; &#;sınavı kazanmam için çok çalışmam, her şeyi öğrenmem lazım&#; yerine &#;eğer yeterince çalışırsam sınav için gerekli birçok şeyi öğrenebilirim ve sınavı kazanabilirim&#; düşüncesi gelişirse bu öğrenci için daha motive edici olacaktıfunduszeue.info çalışma yöntemlerinizin doğru olup olmadığının fark edilmesi de kaygının düzeyini etkileyecektir. Doğruyu yanlış yöntemle öğrenemezsiniz. Sizin karakterinize, becerilerinize, öğrenme stilinize en uygun öğrenme yöntemiyle çalışmanız öz güveninizi artıracaktır.&#;diye ifade etti.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç,&#;Sınav öncesi ve sınav esnasında ortaya çıkabilen fiziksel belirtilerin farkına varmak, bunları kontrol etmeyi öğrenmek de önemlidir. Çünkü kaygı anında otonom sinir sistemi etkin olur ve vücutta savaş veya kaç tepkileri görülür. Bunlar; çarpıntı, terleme, titreme, ağızda kuruluk, nefes darlığı, sıcak/soğuk basması vb. belirtilerdir. Öğrencinin sınav öncesinde ve sınav esnasında oluşan bu gibi belirtileri kontrol etmeyi/gevşemeyi öğrenmesi işine yarayacaktıfunduszeue.info önemli nir nokta da ailedir. Anne- baba ve yakın çevredekilerin söz ve tutumlarının da öğrencinin düşüncelerini, performansını etkilediğinden bahsetmiştik. Baskıcı, otoriter, çocuğa söz hakkı tanımayan, mükemmeliyetçi ve onu küçük gören ebeveynlerin çocuklarının özgüvenlerinin daha düşük olduğunu ve sınav kaygılarının yüksek olduğunu gözlemlemekteyiz. Ebeveyn ve yakın çevrenin de destekleyici yaklaşımı öğrencinin kaygısının azalmasına destek olacaktıfunduszeue.infoşarılı bir hayat yaşama isteğimizin olması çok normaldir ancak bunun kendimizi mutlu edebilecek şekilde yaşanması daha önemlidir. Belki çocuklarınıza, öğrencilerinize, tanıdıklarınıza mutlu olmalarını sağlayacak öneriler/örnekler sunmak onların kendilerine güvenmesine ve kişisel gelişimlerine katkı sağlayacaktır.&#;diye belirtti.

aktuelpsikoloji