redif birlikleri nedir / Redif Teşkilatı - Türkçe Bilgi

Redif Birlikleri Nedir

redif birlikleri nedir

Osmanlı Dönemi

 

Tarihsel süreç içinde Türklerin kurduğu devletler incelendiğinde, en erken dönemlerden itibaren devlet olmanın bir göstergesi olarak emniyet ve asayiş işlerini yürüten kurum ve yöneticilerin varlığına rastlanmaktadır. Tarihte Türklerin kurduğu ilk devlet olan Büyük Hun İmparatorluğu (MÖ ) aynı zamanda Türk kolluk tarihinin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Yalnız o dönemde kurulmuş devletlerin bürokratik kurumsallaşması basit yapılardan oluştuğundan dolayı bazı hizmetler tek elde veya kurumda toplanmıştı. Hunlar Dönemi’nde Chanyü/Şanyü olarak adlandırılan imparator, emniyet ve asayiş hizmetleriyle bizzat ilgilenen merciydi. İmparatorluğun esas unsurunu oluşturan herkesin aynı zamanda savaşçı olduğu göçebe topluluklarda, yerleşik hayatın gerektirdiği emniyet ve asayiş işlerinde ayrı bir bürokratik yapıya ihtiyaç duyulmuyordu. Toplumun düzeni yazılı olmayan kurallar bütünlüğü olan “töre” ile sağlanıyordu.

 

Emniyet ve asayiş işleriyle ilgili kurumun ve farklı unvan taşıyan görevlilerin ortaya çıkışı, VI. yüzyılda Göktürk Devleti’nin kuruluşu ve bu devletin yerleşik topluluklar üzerinde hâkimiyetiyle başladı. Uygurlar ise yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğuydu. Her iki devlet döneminde emniyet ve asayiş işlerini yürüttüğü kabul edilen yeni kurum ve unvanlar ortaya çıktı. Hükümdar, bu dönemde kağan, hakan unvanıyla anılmaktaydı. Ayrıca han, yabgu gibi idari unvan taşıyanlar kendi yönetim alanlarının emniyet ve asayişinden de sorumluydular. Türklerin birbirine yakın dönemlerde veya birbirinin devamı şeklinde kurduğu devletlerde idari unvan olarak birçok kavram ortaya çıkmıştır. Örneğin; tarkan, ilteber, erkin, işbara, tudun,  buyruk bu kavramlardan bazılarıdır. Bu unvanları taşıyanlar aynı zamanda emniyet ve asayiş işleriyle de ilgiliydiler.

 

Göktürkler Dönemi’nde devlet merkezinde Börü adı verilen, yönetici tabakayı koruyan bir muhafız teşkilatının bulunması, kurumsallaşma anlamında dikkat çeken bir örnektir. Bunlar soylulardan oluşan askerî bir güçtü. Bu dönemde, diğer devletlerin birçoğunda olduğu gibi emniyet ve asayiş işleri orduyla ilişkili güçlerden oluşmaktaydı. Hatta bu dönemin idari kurumları için asker-sivil ayrımı yapmak mümkün görünmemektedir.

Kolluk görevlerinde kurumsallaşma ve bürokratik iş bölümlerindeki farklılaşma İlk Müslüman Türk Devletleri’nde belirginleşmiştir. Kolluk makamı ve unvanı olarak subaşı-subaşılık kavramının kullanılışına bu dönemde rastlanmaktadır. İlk kullanımı daha çok komutan anlamındadır. Karahanlılar Dönemi’nde “yatgak ve turgak” adı verilen muhafızların görevi sarayı korumaktı. Turgaklar gündüz yatgaklar ise gece nöbet tutuyorlardı. Yatgak geceleyin düşman gözcülerini ve ileri kollarını yakalamak için çıkarılan askerî bölüğe de deniliyordu. Karahanlılar Dönemi’nde kullanılan unvanlardan biri de “candar”dır. Candar, Farsça silah tutan anlamına gelmektedir. Candarlar, gulamlar arasından seçilen askerler olup hakanın ve sarayın güvenliğinden sorumluydular. Bazı tarihçiler, Fransızcada aynı anlama gelen “jandarma” kelimesinin candardan geldiğini iddia etmişlerdir.

IX. yüzyılın sonları ve özellikle X. yüzyılda belirginleşen kolluk tarihiyle ilişkili şahne (şıhne) unvanı ortaya çıkmıştır. İlk kullanıldığı dönemde bir şehrin veya bölgenin muhafaza ve asayişinden sorumlu komutanı ifade etmekteydi. Şahne, tıpkı subaşı gibi daha sonraki yüzyıllarda hiyerarşik statü olarak daha alt seviyelerdeki bir unvana dönüşmüştür. Emeviler ve Abbasiler Dönemi’nde ortaya çıkan şurta; Selçuklu, Eyyubi gibi devletlerde de emniyet ve asayiş işlerinden sorumlu yöneticiler için kullanılmıştır. Selçuklularda şahne, subaşı ve şurta unvanları ile bunlara bağlı teşkilat bulunmaktaydı.

Osmanlı Devleti’nde; kazalarda "subaşılar" sancaklarda "sancak beyleri", eyaletlerde ise "beylerbeyi" askerî ve mülki birer otorite olarak emrindeki askerlerle emniyet ve asayiş hizmetlerini yürütmüşlerdir. Ayrıca merkez İstanbul'un genel güvenliğinden doğrudan sadrazam sorumluydu. Sadrazamın kontrolünde Yeniçeri birlikleri farklı isimler altında şehrin güvenliğini sağlamaya çalışmışlardır. Klasik dönem devlet teşkilatı tamamen askerî mahiyette inşa edilmişti. Mülki, adli, mali ve askerî gibi sınıfların birbirinden belirgin biçimde ayrılmamıştı. Asayiş ve inzibattan sorumlu olanlar ise bazı devlet dairelerindeki görevliler ve bu işten sorumlu askerlerden oluşuyordu. Eyaletlerde kolluk işlerini yürüten birimler genel anlamda ordu mensubu olarak görev yapan serhad kulu, yerli kulu,  tımarlı sipahi ve gönüllü adı verilen unsurlardı.

Başkent İstanbul'da ise emniyet ve asayiş hizmetleri taşradan farklı bir sorumluluk paylaşımıyla yürütülmüştür. Yeniçeriler, yeniçeri ağası, cebecibaşı, cebeciler, kaptan paşa, topçubaşı ve topçular, bostancıbaşı ve bostancılar, devletin emniyet ve asayişinin sağlanmasında görev almışlardır. 'da Yeniçeri teşkilatının kaldırılmasından sonra emniyet ve asayiş hizmetleri; Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye ordusuna bağlı olarak "Asakir-i Muntazama-i Mansuri","Asakir-i Muntazama-i Hassa" ve tarihinde Anadolu ve Rumeli'nin bazı eyaletlerinde "Redif Taburları" adı altında kurulan askerî teşkilatlar tarafından yürütülmüştür.

Üzerinde tarih bulunmayan ve arşiv kayıtlarında Tanzimat’ın ilanı öncesini gösteren Asâkir-i Mansûre Feriklerinden Namık Paşa’nın Meclis-i Vâlâ’ya sunduğu bir rapor, Osmanlı Devleti içerisinde Jandarma tarzı bir kolluk kuvvetinin Tanzimat Fermanı öncesinde gündeme gelmiş olduğunu göstermektedir. Namık Paşa, Avrupa Devletleri’nin birçoğunda Jandarma adlı bir askerî teşkilat kurulduğunu ve her ülkenin kendi Jandarmasının farklı yönetmeliklere tabi olduğuna dikkat çekmiştir. Rapor, benzer bir teşkilatın Osmanlı Devleti’nde de kurulması yönünde yorum ve teklifler içermekteydi. Namık Paşa,  Osmanlı Devleti’nde Jandarma teşkilatı kurulmasının gerekçesini, faydalarını, hangi bölgelerde ne şekilde kurulması gerektiğini ayrıntılı bir şekilde açıklamış raporun sonunda ise bu teşkilatın adıyla ilgili birkaç teklif sunmuştur. Onun kanaati Jandarma teşkilatı kurulması kabul edilse bile bunun Jandarma adıyla olmayacağı yönündeydi.  Raporu takip eden arşiv belgelerine göre bir Jandarma teşkilatı kurulmasıyla ilgili çalışmalara başlanmış; fakat çok kısa bir zaman içinde imkânlar elvermediği için durdurulması yönünde emir yayınlanmıştır. Buna rağmen Osmanlı arşivlerinde öncesinde rastlanmayan Zabtiye kavramı ve teşkilatlanmasına dönük belgelerin bu tarihten itibaren gittikçe arttığı anlaşılmaktadır. Modern Türk Jandarmasının kuruluşu Zabtiye adıyla gerçekleşmiştir. Merkezîleşme ve standardizasyon çabalarının bir sonucu olarak 16 Şubat tarihinde "Zaptiye Müşirliği" kurulmuş, eyalet ve sancaklardaki Zaptiye hizmetleri doğrudan doğruya bu makama bağlanmıştır. Bu devreye "Tevhidi Zabıta" (zabıtanın birleştirilmesi) devresi de denilmektedir. Böylece asıl görevi iç güvenlik ve düzeni sağlamak olan, tek merkezden sevk ve idare edilen yeni bir askerî niteliklere haiz kolluk sınıfı doğmuştur.

Zabtiye adı bir süre sonra Asakir-i Zabtiye’ye dönüşmüştür. Teşkilatın kurumsallaşması ve gelişimi yönündeki çalışmalarda 14 Haziran tarihinde yayımlanan "Asakir-i Zaptiye Nizamnamesi” bir dönüm noktası olmuştur.  Bu nizamname ile zabıta görev ve hizmetleri, yetki ve sorumlulukları daha belirgin bir çerçeve içine alınmıştır. Nizamname uyarınca vilayet merkezlerinde bir Zaptiye Alayı kurulması yönünde adım atılmıştır. Piyade ve süvari sınıfları bulunan Asakir-i Zabtiye teşkilatı, alay kuruluşlarının yanı sıra daha küçük merkezlerde tabur, bölük ve takım şeklinde teşkilatlanmıştır. 14 Haziran’ın Türk Jandarma teşkilatının kuruluş günü olarak kabul edilmesi Asakir-i Zabtiye Nizamnamesi’nin bu ayın on dördünde yayınlanmasıyla ilgilidir. yılı, Jandarma arşivinde bu yönde bazı kayıtlara rastlanıldığına dair rivayet üzerineydi. Ancak bu konuda yayınlanan bir akademik makale tarihi konusunda tereddüdü ve rivayeti ortadan kaldırmıştır. 14 Haziran günü ise sembolik bir tarih olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Asakir-i Zabtiye teşkilatının düzenlenmesi ve Jandarma adıyla kurumsallaşma sürecinin devam etmesi bakımından yılında yapılan değişiklik yeni bir dönüm noktasıdır. Osmanlı-Rus Harbi’nden hemen sonra İngiltere ve Fransa'dan subaylar getirtilerek Jandarmanın modernleşmesi konusunda yeni düzenlemeler yapılmıştır. Asakir-i Zabtiye, 20 Kasım ’da Jandarma Dairesi adıyla yeni bir sürece girmiştir. Yeni daire, seraskerlik makamına bağlanmıştır. yüzyılın son çeyreğinde birçok isyanla ve asayişsizlik problemiyle karşı karşıya kalan Osmanlı Devleti için belirli standartlara ulaşmış jandarma tarzı kolluk gücü ihtiyacı gittikçe artmaktaydı. Bu ihtiyaç yüzyıl başlarında daha da artacaktı. Balkan coğrafyasında meydana gelen isyan girişimleri ve bunun neticesinde başta Makedonya olmak üzere diğer bazı bölgelerin ayrılıkçı girişimleri, Osmanlı Devleti'ni bu bölgede reform yapmaya itmiştir. Özellikle bu coğrafyadaki Jandarma teşkilatının düzenlenmesi ve güçlendirilmesiyle isyan girişimlerinin önüne de geçilebileceği düşünülmüştür. Nitekim yılında Rumeli Tensîkatı (Yenileşme Dönemi) adı altında Balkan coğrafyasında Jandarma birlikleri eğitim, teçhizat ve üniforma gibi düzenlemeleri de kapsayacak şekilde yeni bir sürece girmiştir. Tensikat, Rumeli ile sınırlı kalmamış; diğer bölgeleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu dönemin Jandarma teşkilatı açısından dikkat çeken önemli gelişmelerinden biri, Jandarma Nizamname-i Hümayun’un yayımlanmasıdır. Diğeri ise her rütbedeki jandarmanın modern eğitim kurumlarında yetişmesini sağlayacak okulların açılmaya başlamasıdır. İlk Jandarma okulları yılında Selanik'te Jandarma Zabitan ve Posta Kumandanları Mektebi ve Efrad-ı Cedide Mektebi olarak faaliyete geçmiştir. Bu okullar daha sonra başka merkezlere yayılmıştır.

Jandarma tarihi açısından önemli dönüm noktaların biri II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinden hemen sonra gerçekleşmiştir. Rumeli’de gösterdiği başarılı faaliyetleri de dikkate alınan teşkilat, yılında yeniden bir düzenlemeyle Harbiye Nezaretine bağlanmış ve "Umum Jandarma Kumandanlığı" adını almıştır. Jandarma birlikleri, tarihleri arasındaki Birinci Dünya Savaşı ile tarihleri arasındaki Millî Mücadele Dönemi’nde, hem asayiş ve emniyet görevlerini sürdürmüşler hem de birçok cephede, teşkilatın kuruluş amacındaki işlevine uygun, ordunun bir parçası olarak ülke savunmasında aktif rol almışlardır. Jandarma birliklerinin bu savaşlardaki faydası ve kahramanlıkları övgüye mazhar olacak niteliktedir.

yılında Jandarma teşkilatında yeni bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeyle Sabit Jandarma Bölge Müfettişlikleri ve İl Jandarma Alay Komutanlıkları yeniden teşkilatlandırılmış, Birinci Dünya Savaşı yıllarında önemli hizmetleri görülen Seyyar Jandarma Birlikleri güçlendirilmiştir. Ayrıca yine bu dönemde, Efrad-ı Cedide ve Karakol Kumandanları Mektebi bir çatı altında toplanarak Jandarma Alay Mektepleri kurulmuştur.

 

Cumhuriyet Dönemi    

 

29 Ekim ’te Cumhuriyet’in ilanından sonra, devletin birçok kuruluşunda olduğu gibi Jandarma teşkilatında da yeniden düzenleme çalışmalarına bir plan çerçevesinde başlanmıştır. Cumhuriyet'in ilan edilmesinden kısa süre sonra, Cumhuriyet rejimine karşı birtakım ayaklanmalar ortaya çıkmıştır. Genel anlamda yıllarını kapsayan bu evrede Jandarma teşkilatı, Seyyar Jandarma Müfrezeleri adı altında teşkilatlanarak isyan girişimlerinin bastırılmasında aktif rol almıştır. Böylece Cumhuriyet'in yılmaz savunuculuğunu üstlenmiştir.

Jandarma teşkilatının özellikle hukuki statüsünü belirgin hâle getiren kapsamlı düzenleme, 10 Haziran tarihinde, sayılı Kanun’un çıkarılmasıyla yapılmıştır. Bu düzenleme ile Jandarma teşkilatı Cumhuriyet Dönemi’ndeki hukuki statüsünü kazanmıştır. Personel niteliğinin artırılması yönündeki çalışmalar önceki yıllarda okulların açılmasıyla belirgin hâle gelmişti. Bu yöndeki çalışmalar, Cumhuriyet Dönemi’nde de sürdürülmüş; özellikle subay kalitesinin artırılması için yılında subayların  Kara Harp  Okulunda  yetiştirilmesi esası kabul edilmiştir. sayılı Kanun’dan sonra yılında "Jandarma Teşkilat ve Vazife Nizamnamesi" yürürlüğe girmiştir.

’lu yıllarda Jandarma eğitim tarihi açısından diğer bir önemli gelişme yılında Jandarma Subay Sınıf Okulunun kurulmasıdır. Bu okul, yılında Ankara Anıttepe’de kendi binasına taşınmıştır. Anıttepe’de Jandarma Genel Komutanlığına bağlı olarak açılan Jandarma Subay Sınıf Okulu binası, bu dönemde yeni kurulan Polis Enstitüsüyle ortak olarak kullanılmıştır. Jandarma Subay Sınıf Okulunun açılmasıyla beraber subay adaylarının eğitimi için hazırlanan müfredat programı, nitelikli bir jandarma subayının ihtiyaç duyacağı bilgi, beceri ve tutumları kapsayacak şekilde oluşturulmuştu.

Jandarma teşkilatı, Cumhuriyet Dönemi'nde geçirdiği değişim ve dönüşümlerle modern bir kolluk teşkilatı hâline gelmiştir. yılında Sabit Jandarma Birlikleri, Seyyar Jandarma Birlikleri, Jandarma Eğitim Birlikleri ve Okullar olmak üzere dört grup hâlinde yeniden düzenlenmiştir. Bunun dışında teşkilat yapısı içerisinde yılında nüfusu fazla olan illerde, polis  görevli  Jandarma birlikleri kurulmuşsa da bu birlikler yılında kaldırılmıştır.

yılında yürürlüğe giren sayılı Kanun ile bu tarihe kadar Gümrük Tekel Bakanlığına bağlı tümen seviyesinde askerî bir kuruluş olan Gümrük Umum Kumandanlığı tarafından yürütülen sınır, kıyı ve kara sularımızın emniyeti ve korunması ile gümrük bölgelerinde kaçakçılığı men, takip, tahkik görev  ve sorumluluğu; Jandarma Genel Komutanlığına verilmiştir. Bir sonraki yıl ise Jandarma Sınır Birlikleri tugaylar hâline dönüştürülmüş ayrıca Jandarma Eğitim Tugayları kurulmuştur. - yılları arasında birden çok İl Jandarma Komutanlığını bünyesine alan Jandarma Bölge Komutanlıkları kurulmuştur. Bu yıllarda Jandarma Komando birlikleri kurulmaya başlanmıştır. yılında ise Diyarbakır'da Helikopter Bölük Komutanlığı adı altında ilk Jandarma Havacılık Birliği kurulmuştur. Teşkilata bağlı oluşturulan tüm bu birimler Genel Komutanlığın daha işlevli hâle gelmesini sağlamıştır.

 

yılında Nevşehir 2'nci Jandarma Komando Taburu ve Batman Jandarma Komando Taburu ile Jandarma Havacılık Birlikleri Kıbrıs Barış Harekâtı’na katılmış ve Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlık mücadelesinde de ön saflarda yerini almıştır.  Jandarma teşkilatı Kıbrıs Barış Harekâtı’na () personel ile katılım göstermiş olup bu harekât esnasında (13) şehit vermiştir.

yılında sayılı Kanun ile kıyı ve kara sularımızın korunması görevi Sahil Güvenlik Komutanlığına devredilmiştir.

yılında sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu yürürlüğe girmiştir.

Jandarma birlikleri yılından günümüze kadar geçen süre içerisinde, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne kasteden PKK ve diğer terör örgütlerine karşı, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri olmak üzere bütün ülke sathında terörle mücadelenin  en önemli unsuru olmuştur.

19 Temmuz tarihinde Diyarbakır’da Jandarma Asayiş Komutanlığı olarak teşkil edilen, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı yılında Van’a intikal etmiştir.

yılında sayılı Kanun ile kara sınırlarımızın korunması ve güvenliğinin sağlanması görevi Kara Kuvvetleri Komutanlığına verilmiştir. Suriye, Irak ve İran sınırında birlikleri bulunan Jandarma Genel Komutanlığı, 21 Mart tarihinde son olarak Çukurca ve Şenoba Jandarma Sınır Tugay Komutanlıklarını Kara Kuvveleri Komutanlığına teslim ederek sınırların devir işlemini tamamlamıştır.

yılında Ankara Güvercinlik’te bulunan Jandarma okulları Beytepe'deki yerine geçmiştir. Daha önceden alınan bir kararla Jandarma Okullar Komutanlığı bu bölgede faaliyetlerine başlamıştır.

08 Nisan tarihinde Van, Hakkâri, Şırnak ve Siirt illeri dışındaki illerin tamamında, teröristle mücadele harekâtının icra edilme sorumluluğu Jandarma Genel Komutanlığına devredilmiştir.

yılında sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu 4'üncü maddesinde yapılan değişiklik ile Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlanmıştır. yılında Jandarma Okullar Komutanlığı lağvedilerek Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi kurulmuştur. Akademi, İçişleri Bakanlığına bağlı olmakla beraber ihtiyaçları Jandarma Genel Komutanlığı tarafından karşılanmaktadır.

Askerî Statülü Kolluk Teşkilatları kapsamında, Jandarma Genel Komutanlığı;  

Halen (19)’u asli (Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Türkiye, Hollanda, Fas, Romanya, Ürdün, Tunus, Filistin, Ukrayna, Arjantin, Şili, Katar, Brezilya, Cibuti, Kuveyt ve Senegal) ve (1)’i gözlemci (San Marino Cumhuriyeti) olmak üzere toplam (20) üyesi bulunan FIEP (Uluslararası Jandarmalar ve Askerî Statülü Kolluk Kuvvetleri Birliği)’ne yılında üye olmuştur.  

Sadece Avrupa Birliği üyesi ülkelerin katıldığı ve (7) tam üyesi (Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Hollanda, Romanya ve Polonya), (1) ortak üyesi (Litvanya) bulunan Avrupa Jandarma Kuvveti (AJK)’ne 13 Mayıs tarihinde gözlemci üye olarak katılmıştır.  

Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi, 6 Kasım 'da RINEP'e (Uluslararası Kolluk Eğitim Ağı)  oy birliğiyle üye olmuş; ayrıca 3 Aralık 'de RINEP dönem başkanlığını kazanmıştır.  

Jandarma Genel Komutanlığı, gerek yurt içinde gerekse de sınırlarımız ötesinde gerçekleştirilen harekâtlarda verilen tüm görevleri üstün görev anlayışıyla yerine getirmiş; ayrıca yurt içinde meydana gelen doğal afetlerde halkımızın daima yanında olmuş, yaraların sarılmasında büyük başarılar göstermiştir. Jandarma Genel Komutanlığı bütün birimleriyle vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak maksadıyla 24 saat esasına göre hizmetlerini ifa etmektedir.  

Redîf-i Asâkir-i Mansûre (Redif Teşkilatı)

Osmanlı Devletinde ihtiyat askerine verilen ad. Sultan İkinci Mahmud Han, târihinde Yeniçeri Ocağını kaldırarak yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye adıyla yeni bir ordu teşkilâtı kurdu. Daha sonra da, Osmanlı ordusunun muvazzaf birliklerine, ihtiyaç hâlinde kaynak olması için yeni terhis edilmiş askerlerden faydalanma yoluna gidilerek devlete mâlî bakımdan fazla yük yüklemeyecek Redîf Teşkilâtı kuruldu. Redîf-i Asâkir-i Mansûre adı verilen bu ihtiyât kuvvetlerinin tertip tarzı Sultan İkinci Mahmûd Han tarafından Serasker Hüsrev Paşaya havâle edildi. Ancak halkın yeni kurulmuş Asâkir-i Mansûre ve Hassa Teşkilâtına iyice intibak etmesi için Redîf teşkilâtı kurulması biraz geciktirildi. Bu esnâda Redîf teşkilâtı hakkında halka bilgi verilip, redîf (ihtiyat) yazılmaya heveslendirildi.

24 Mayıs târihinde Sultan İkinci Mahmûd Hanın kızı Sâliha Sultanın düğünü vesîlesiyle taşrada bulunan vezirlerle âlim ve eşraftan bâzıları dâvet edilerek, Redîf Teşkilâtı konusunda istişârî mâhiyette görüşmeler yapıldı. Bunu ikinci ve üçüncü toplantılar tâkip etti. Bâb-ı fetvâda Kânunnâme okunup, kabul olundu ve pâdişâhın irâdesi alınarak 8 Temmuz târihinde Redîf Nizamnâmesi yürürlüğe girdi. 28 Temmuz 6 Ağustos târihli hükümlerle de durum Redîf Teşkîlâtı kurulacak yerlerin vâli, mutasarrıf ve diğer ilgililerine bildirildi.

Redîf kuvvetlerinin alay ve merkezleri şu şekilde tanzim ve tespit edilmişti:

1. Hassa ordusu redîf alayları: Merkezleri sıra ile İzmit, Bursa, İzmir, Aydın, Afyonkarahisar ve Isparta'da bulunan altı piyâde alayı; Bursa, Aydın ve Isparta'da üç süvârî alayı ve yine Isparta'da bir topçu alayı.

2. Dersaâdet (İstanbul) ordusu redîf alayları: MerkezleriEdirne, Bolu, Ankara, Çorum, Konya ve Kayseri'de altı piyâde alayı; Bolu, Ankara ve Kayseri'de üç süvârî alayı ile Çorum ve Edirne'de birer topçu alayı.

3. Rumeli redif alayları: Merkezleri Manastır, Selânik, Yanya, Üsküp, Sofya ve Şumnu'da altı piyâde alayı.

4. Anadolu ordusu redif alayları: Merkezleri Sivas, Tokat, Harput (Elazığ), Erzurum, Diyarbakır ve Kars'ta altı piyâde alayından kurulmuştu. Her dört ordudaki redîf piyâde alayları dörder taburluydular.

Dörder bölükten meydana gelen redîf taburlarında başlangıçta nefer bulunması gerekmekte ve her bölüğün ilk üç onbaşısına 28, diğer dokuz onbaşısına ise 27'şer nefer isâbet etmekteydi. Şubat târihinde alınan bir kararla redîf taburlarında bulunması gereken nefer sayısı 'e indirildi. Bu değişiklikle bölüklerde bulunan onbaşılar arasında eşitlik sağlandı. Böylece her onbaşıya 25 nefer verildi.

'da Redîf Teşkilâtında bâzı yenilikler yapıldı. Redîf süvârî alayları teşkil edildi. 'da çıkarılan yeni bir kânuna göre muvazzaflık hizmet süresi dört yıla indirildi ve bir yıl muvazzaf ihtiyattan sonra, altı yıl sürecek bir redîflik hizmet dönemi esas kabul edildi. Rediflik süresi 'de sekiz yıla çıkarıldı. Redîf Teşkilâtına kumanda edecek subaylar, muvazzaf ordu subaylarıyla aynı niteliklere sâhip bulunuyorlardı. Ancak bunlar, rediflerin bulundukları yerleşim bölgelerinde sulh zamânında askerlik şûbelerinde vazîfelendirilmişlerdi. Redîf teşkilâtı 'de kaldırıldı.
Özet:

tarihinde Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından sonra kurulan “Asakir-i Mansure-i Muhammediyye” ile çok geniş sınırları olan Osmanlı İmparatorluğu topraklarını korumak olanaksızdı. Dolaysıyla bu durum Osmanlı yöneticilerini askeri alanda yeni arayışlar içerisine itmiştir. tarihinde “Meclis-i Şura’da alınan karalar neticesinde redif teşkilatının kurulmasına karar verilmiştir. Buna göre; imparatorluğun eyalet ve sancak merkezleri olan kentlerde 'er kişilik birer Tabur kurulması uygun görüldü. Amaç, askerlik çağına gelmiş olanları kendi bölgelerinde az masrafla kısa sürede, aralıklarla eğiterek savaş anında işe yarayacak yeterli asker bulundurmanın yanı sıra iç güvenliği de bunlarla sağlamaktı. Yukarıda kısaca izah edilen Redif teşkilatının kuruluşu ve işleyişi hakkında birçok araştırma olmasına karşın, bu teşkilata ait Anadolu’da inşa edilmiş olan birçok yapı hakkında maalesef derli toplu herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Hatta il ve ilçelere ait monografik çalışmalarda bile bu yapıların sadece isimleri verilmiş olup, yapılar hakkında bilgilere yer verilmemiştir. Bu durum Redif teşkilatına ait binaların plan ve mimari özelliklerinin tam olarak belirlenmesini engellemektedir. Bu çalışmada Yozgat’ın Akdağmaden ilçesinde bulunan Redif Taburunun kullanımı için yapılmış Deboy binası tarihi vesikalar ve benzer örneklerle karşılaştırılarak tanıtılacaktır.

Anahtar Kelimeler:

funduszeue.info

İçindekiler

Redif birlikleri kimdir?

Redif-i Asakir-i Mansure (Redif Teşkilatı) Osmanlı Devletinde ihtiyat askerine verilen ad. Sultan İkinci Mahmud Han, tarihinde Yeniçeri Ocağını kaldırarak yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediyye adıyla yeni bir ordu teşkilatı kurdu.

Kafiye yoksa redif olur mu?

* Redifler daima mısranın en sonunda bulunur, yani kafiyeden sonra gelir. * Redifin olduğu her yerde mutlaka kafiye de vardır.

Osmanlı redif ne demek?

Redif (redīf), Son dönem Osmanlı ordusunda altı yıllık nizamiye hizmetini tamamladıktan sonra, daha 14 yıl süre ile yedek asker durumunda olanlara verilen ad olarak tanımlanır.

Redif Tümeni ne demek?

Osmanlı Devleti&#;nde &#;te uygulamaya konulan ihtiyat askerlik hizmeti. Dört yıl muvazzaflık ve iki yıl ihtiyatlık olmak üzere toplam altı yıllık nizamiye askerliği döne¬mini tamamlayan yükümlülerin, on dört yıl devam eden, ancak gerekmedikçe edimsel olmayan askerlik hizmetine verilen ad.

Redif Dairesi nedir?

Redif Dairesi, İzmit Mutasarrıfı Hasan Pasa tarafından yılında yaptırılmıştır. İkinci Ampir üslubunda, yarı kagir kışla tipi bir yapıdır. İzmit&#;in son dönem Osmanlı&#;da redif subayları için yapılmış askeri yapılarından olan Redif Dairesinin tavan kalem işi benzemeleri önemlidir.

Redif kafiye nedir örnek?

Mısra sonlarında yazılışları, okunuşları, anlamları ve görevleri aynı olan eklerin, kelime ve kelime gruplarının tekrar edilmesine “redif” denir. Bizim elde bahar olur, yaz olur. Göller dolu ördek olur, kaz olur. Sevgi arasında yüz bin naz olur.

Redif ve kafiye ne demek?

Kafiye ya da uyak, şiirde mısra sonlarında bulunan sözcüklerin son heceleri arasındaki ses benzerliğidir. Şiirde uyak, dize sonlarında bulunan farklı görevlerdeki ekler veya anlamları ayrı sözcükler arasında görülür. Dize sonlarında yinelenen aynı görevdeki ekler ya da sözcükler uyak değildir. Bunlara redif denir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası