mürselat duası / Osman Şahin Mürselât suresi Şarkısı Ücretsiz Mp3 Dinle

Mürselat Duası

mürselat duası

Mürselât Sûresi(77) 29. Ayet




Hakkında

Mürselât sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 50 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “gönderilenler” mânasına gelen اَلْمُرْسَلَاتُ (mürselât) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 77, iniş sırasına göre ise 33. sûredir.


Nuzül

         Mushaftaki sıralamada yetmiş yedinci, iniş sırasına göre otuz üçüncü sûredir. Hümeze sûresinden sonra, Kaf sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 48. âyetinin Medine’de indiğine dair rivayet de vardır (Şevkânî, V, 411; İbn Âşûr, XXIX, 418).


Konusu

Allah Teâlâ’nın varlığı, birliği ve kudretine işaret eden delillere dikkat çekilir. Bu yüce kudret sahibinin kıyameti koparmaya, ölüleri diriltmeye ve onları hesaba çekmeye de kadir olduğu beyân edilir. Bir taraftan gönülleri Allah’a saygıyla dopdolu takvâ sahiplerine verilecek nimetler hatırlatılırken, diğer taraftan dini ve âhireti yalanlayanların acı sonlarına tekrar tekrar vurgu yapılır.



اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى مَا كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَۚ ﴿٢٩﴾

اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى ظِلٍّ ذ۪ي ثَلٰثِ شُعَبٍۙ ﴿٣٠﴾

لَا ظَل۪يلٍ وَلَا يُغْن۪ي مِنَ اللَّهَبِۜ ﴿٣١﴾

اِنَّهَا تَرْم۪ي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ ﴿٣٢﴾

كَاَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌۜ ﴿٣٣﴾

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ ﴿٣٤﴾

29: O gün inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin!”

30: “Üç sütun hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin!”

31: Bir gölge ki ne serinlik verir, ne de alevden korur.

32: O ateş, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır;

33: Sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar.

34: Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!

TEFSİR:

Bu âyetlerde, Allah’ın kudretini ve hüküm gününü yalanlayanların o gün çarptırılacakları azabın korkunçluğu tasvir edilir. Onlara, azarlayıcı ve aşağılayıcı bir hitapla, “Haydi, defolun!” denilerek yalanladıkları o azabın içine girmeleri emredilir. Böylece yeryüzü onlardan boşaltılır ve inkâr ede geldikleri o azaba sevk edilirler. “Üç sütun halinde yükselen duman”, cehennem yakıtlarının çıkardığı üçe ayrılmış yoğun dumandır. Fakat bu gölgeler, öyle serinlik veren bir gölge değildir. Çatal çatal dikilen cehennem alevlerinin gölgesidir. Bunlar, altına sığınanları alevlerden de korumaz. Çünkü çatallıdır; çatallarının arasından alevler hücum eder. Onun için bu gölgeler bir şeye yaramaz, sığınmaya gelmez. O cehennemin alev saçan ateşi, öyle büyük ve dehşetlidir ki, saraylar gibi yahut büyük odun kütükleri gibi kıvılcımlar atar. Bu benzetme, saçılan kıvılcımların büyüklüğünü gösterir. Sanki o kıvılcımlar, sarı sarı erkek deve sürüleri gibidir. Bu benzetme de renk, çokluk ve hareket itibariyledir. Üstelik erkek deve daha büyük ve daha kuvvetlidir. İşte sadece kıvılcımları böyle olan cehennem ateşinin ve alevlerinin ne kadar salgın ve dehşetli olduğunu tasavvur etmek gerekir.

Mahşer gününden bir başka dehşet tablosu:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


#MealAyet
Arapçaاِنْطَلِقُٓوا اِلٰى مَا كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَۚ
Türkçe Okunuşu *İntalikû ilâ mâ kuntum bihi tukeżżibûn(e)
1.Ömer Çelik Meali O gün inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin!”
2.Diyanet Vakfı Meali(İnkârcılara o gün şöyle denilir:) yalan sayageldiğiniz azaba doğru gidin!
3.Diyanet İşleri (Eski) Mealiİnkarcılara o gün şöyle denir: "yalanlayıp durduğunuz şeye gidin;"
4.Diyanet İşleri (Yeni) MealiOnlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.”
5.Elmalılı Hamdi Yazır Meali(Kıyameti yalanlayanlara şöyle denir): "Haydin gidin o yalanladığınız şeye doğru."
6.Elmalılı Meali (Orjinal) MealiHaydi boşanın o yalan dediğinize
7.Hasan Basri Çantay Meali(O kâfirlere şöyle denilecek:) «(Haydi) o yalan diyegeldiğiniz şey'e (azaba) gidin».
8.Hayrat Neşriyat Meali(Ki o gün kâfirlere şöyle denilir:) “Kendisini, yalanlamakta olduğunuz (azâb)a gidin!”
9.Ali Fikri Yavuz Meali(Kıyameti inkâr edenlere o gün şöyle denir): Haydi (dünyada) yalan saydığınız azaba gidin.
10.Ömer Nasuhi Bilmen MealiKendisini yalanladığınız şeye gidiniz.
11.Ümit Şimşek MealiHaydi, yalanlayıp durduğunuz şeye gidin.
12.Yusuf Ali (English) Meali(It will be said:) "Depart ye to that which ye used to reject as false!
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
Mürselât Sûresi 29. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.

Mürselât Sûresi Ayetler:

  1     2     3     4     5     6     7     8     9     10    11    12    13    14    15    16    17    18    19    20    21    22    23    24    25    26    27    28    29    30    31    32    33    34    35    36    37    38    39    40    41    42    43    44    45    46    47    48    49    50 


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/develer-ile-ilgili-ayetler-191793-m.jpg
Develer ile İlgili Ayetler

Deve, sözlükte “geviş getiren memelilerden, sırtı bir veya iki hörgüçlü, eti yenip sütü içilen, bacakları ve boynu çok uzun yük ve binek hayvanı” şekl ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/kafirun-suresinin-fazileti-191781-m.jpg
Kafirun Suresinin Fazileti

Kâfirûn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 6 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “kâfirler” mânasına gelen اَلْكَافِرُونَ (kâfirûn) kelimesinden alı ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/demir-ile-ilgili-ayetler-191777-m.jpg
Demir ile İlgili Ayetler

Demir kelimesi sözlükte, “dövülüp şekillendirilmesi, çekilip uzatılması, inceltilmesi kolay ve döküme elverişli olduğu için kullanılış yeri çok geniş ...


Copyright © 2019 Kuran ve Meali. Hiçbir ticari kaygısı yoktur.

kuranvemali.com altında yayınlanan içeriklerin tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi içeriklerin tamamı izinsiz kullanılamaz.

Mürselât Suresi Oku - Mürselat Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2020 15:15

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Mekke döneminde inmiştir. 50 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “elMürselât”kelimesinden almıştır. Mürselât, gönderilenler demektir. Sûredebaşlıca, kıyametin, hesap ve azabın gerçekleşeceği, Allah’ın kudreti vegünahkârların akıbeti konu edilmektedir. Mürselat Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

Haberin Devamı

Sûrede ağırlıklı olarak Allah’ın varlığı, birliği, kudreti, melekler, kıyamet, öldükten sonra dirilme, âhiret hayatı ve orada müminler için hazırlanmış olan nimetler, suçlulara verilecek cezalar ve gayb âlemi gibi itikadî konular canlı ve eğitici bir üslûp içinde ele alınmaktadır.

MÜRSELAD SURESİ DİYANET MEALİ VE ANLAMI

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. ﴾1-7﴿ Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman, ﴾8﴿ Gök yarıldığı zaman, ﴾9﴿ Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman, ﴾10﴿ Peygamberler için (ümmetlerine şahitlik etmek üzere) vakit belirlendiği zaman (kıyamet gerçekleşir). ﴾11﴿ (Bu) hangi güne ertelenmiştir? ﴾12﴿ Hüküm ve ayırım gününe. ﴾13﴿ Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin. ﴾14﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾15﴿ Biz öncekileri helak etmedik mi? ﴾16﴿ Sonra arkadan gelenleri de onların peşine takacağız. ﴾17﴿ Biz suçlulara işte böyle yaparız. ﴾18﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾19﴿﴾20﴿ Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk. ﴾21-22﴿ Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz! ﴾23﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾24﴿ Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı? ﴾25-26﴿ Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi? ﴾27﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾28﴿ Onlara şöyle denecek: "Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin." ﴾29﴿ "Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur." ﴾30-31﴿ Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar. ﴾32﴿ Bunlar sanki birer kızıl devedir. ﴾33﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾34﴿ Bu, konuşamayacakları gündür. ﴾35﴿ Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler. ﴾36﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾37﴿ Bu, hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya toplamışızdır. ﴾38﴿ Eğer bir tuzağınız varsa haydi bana tuzak kurun! ﴾39﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾40﴿ Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar. ﴾41﴿ Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler. ﴾42﴿ "Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için." ﴾43﴿ Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız. ﴾44﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾45﴿ Ey inkar edenler! (Dünyada) yiyin ve birazcık yararlanın! Şüphesiz sizler suçlularsınız. ﴾46﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾47﴿ Onlara, "Rükû edin (namaz kılın)" dendiği zaman rükû etmezler. ﴾48﴿ O gün vay yalanlayanların haline! ﴾49﴿ Onlar artık ondan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar? ﴾50﴿

Haberin Devamı

MÜRSELAD SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim

Haberin Devamı
1.Velmurselati 'urfen.
2.Fel'asıfati 'asfen.
3.Vennaşirati neşren.
4.Felfarikati ferkan.
5.Felmulkıyati zikren.
6.'Uzren ev nuzren.
7.İnnema tu'adune levakı'un.
8.Feizennucumu tumiset.
9.Ve izessemau furicet.
10.Ve izelcibalu nusifet.
11.Ve izerrusulu ukkıtet.
12.Lieyyi yevmin uccilet.
13.Liyevmilfasli.
14.Ve ma edrake ma yevmulfasli.
15.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
16.Elem nuhlikil'evveliyne.
17.Summe nutbi'uhumul'ahıriyne.
18.Kezalike nef'alu bilmucrimiyne.
19.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
20.Elem nahlukkum min main mehiynin.
21.Fece'alnahu fiy kararin mekiynin.
22.İla kaderin ma'lumin.
23.Fekaderna feni'melkadirune.
24.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
25.Elem nec'alil'arda kifaten.
26.Ahyaen ve emvaten.
27.Ve ce'alna fiyha revasiye şamihatin ve eskaynakum maen furaten.
28.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
29.İntaliku ila ma kuntum bihi tukezzebune.
30.İntaliku ila zıllin ziy selasi şu'abin.
31.La zaliylin ve la yuğniy minellehebi.
32.İnneha termiy bişererin kelkasri.
33.Keennehu cimaletun sufrun.
34.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
35.Haza yevmu la yentıkune.
36.Ve la yu'zenu lehum feya'tezirune.
37.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
38.Haza yevmulfasli cema'nakum vel'evveliyne.
39.Fein kane lekum keydun fekiyduni.
40.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
41.İnnelmuttekıyne fiy zılalin ve 'uyunin.
42.Ve fevakihe mimma yeştehune.
43.Kulu veşrebu heniy'en bima kuntum ta'melune.
44.İnna kezalike necziylmuhsiniyne.
45.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
46.Kulu ve temette'u kaliylen innekum mucrimune.
47.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
48.Ve iza kıyle lehumurke'u la yerke'une.
49.Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
50.Febieyyi hadiysin ba'dehu yu'minune.

MÜRSELAD SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Mürselât Suresi Oku - Mürselat Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

Mürselât Suresi Oku - Mürselat Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

MÜRSELAD SURESİ TESFİRİ

İlk üç âyette üzerlerine yemin edilerek muhatapların dikkatleri çekilen şeyler bazı tefsircilere göre rüzgâr, fırtına, bulut gibi tabiat olaylarıdır (bk. Zâriyât 51/1-4). Diğer tefsircilere göre ise daha sonraki üç âyette olduğu gibi bunlarla da Cebrâil, melekler, vahiy ve kitap kastedilmiştir.
 Melekler, vahyi getirirken rüzgârlar gibi esmişler, yeryüzünde Allah’ın dinini yaymışlar, getirdikleri vahiy sayesinde inkârcılık ve cehalet yüzünden ölü hale gelen ruhlar dirilmiş, hak ile bâtıl birbirinden ayrılmış, insanların tövbe edip arınmaları sağlanmıştır (Zemahşerî, IV, 202; bilgi için bk. Râzî, XXX, 264-268; İbn Âşûr, XXIX, 419-423; Ateş, X, 264-266).

Haberin Devamı

Kıyametin kopması sırasında meydana gelecek kozmik çöküşü (meselâ bk. İbrâhim 14/18; Tâhâ 20/105; Müzzemmil 73/14) özetleyen açıklamaların ardından 11-13. âyetler, Allah Teâlâ’nın peygamberlerle ümmetleri arasında dünyada yaşanmış olan olumlu veya olumsuz ilişki hakkındaki nihaî sorgu, yargı ve kararını vereceği zamanı ifade eder ki bu zaman da kıyamet ve âhiret günüdür. Nitekim başka bir âyette de Allah’ın o gün peygamberleri toplayıp onların tebliğ ve davetlerine insanların nasıl cevap verdiklerinin sorulacağı haber verilmiştir (Mâide 5/109). İşte “ayırım günü”nden maksat bu sorgu ve yargı günü yani peygamberlerle onları yalancılıkla itham edenlerin arasında hükmün verileceği ve hak ile bâtılın ayırt edileceği kıyametin kopmasıyla başlayacak olan âhiret günüdür. 14. âyetteki soru cümlesi, o günün, Allah bildirmedikçe hiç kimsenin mahiyetini bilemeyeceği, tasavvur edemeyeceği olağanüstülüklere sahne olacağını ima eder. 15. âyet ise kıyamet ve âhireti yalan sayanların başlarına gelecek olan felâketin büyüklüğüne dikkat çekiyor. Bu ifade kalıbı sûrede on defa geçmekte olup her defasında izlediği âyetlerle ilgili özel bir anlam içerir. İnkârcılar, yalan saydıkları her ilâhî bildirim sebebiyle ayrı ayrı cezalandırılacakları için bunlar hakkında aynı ifade kalıbı tekrar edilmiştir.

Haberin Devamı

Buradaki soru, âyetlerin ilk muhatabı olan Mekke müşriklerinin, Allah’a isyanları yüzünden helâk edilen Âd, Semûd vb. kavimlerin kötü âkıbetlerinden az çok haberdar olduklarını gösterir. Buna rağmen kendileri de peygamberi yalancılıkla itham edip ona isyanda ısrar ederlerse öncekiler gibi cezalandırılacakları hatırlatılmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber’e isyanda direnen müşrikler Bedir Savaşı’yla başlayan kesin bir yok oluş sürecinden geçirilerek cezalandırılmışlardır (bk. Râzî, XXX, 272); âhiretteki cezaları da ayrıca verilecektir. 18. âyette “suçlular” diye çevirdiğimiz mücrimîn kelimesi Kur’an’da genellikle müşrikleri ifade eden bir terim olarak kullanılmıştır. Âyetin bağlamından kelimenin burada da aynı anlamda kullanıldığı anlaşılmakta; bu âyette hangi dönemde olursa olsun bütün “mücrimler”in, müşriklerin, inkârcı ve isyankârların aynı şekilde cezalandırılmalarının, yüce Allah’ın bir yasası olduğu hatırlatılmaktadır.

Haberin Devamı

“Önemsenmeyen bir su”dan maksat sperm (bk. Kıyâmet 75/37), onun yerleştirildiği “sağlam yer” ana rahmi, “belli bir süre” ise hamilelik dönemidir. Âyetlerde insanın hangi maddeden ve nasıl yaratıldığı açıklanarak Allah’ın neleri yapmaya, yaratmaya kadir olduğuna dair en dikkate değer örneklerden biri ortaya konmuş; böylece yeniden dirilmeyi inkâr edenlere bu inkârlarının temelsiz olduğu gösterilmiştir. 23. âyette insanın yaratılışındaki akıllara durgunluk veren inceliklere, mükemmel düzen ve uyuma, ölçüye ve sonuçta onu yaratan ilâhî ilim ve kudretin genişliğine dikkat çekilmiştir. Böylece insan iki yönden uyarılmaktadır: a) Allah insanı basit, zayıf, genellikle bir sudan yani meniden yaratmış, ana rahminde onu çeşitli aşamalardan geçirerek, maddî ve mânevî kabiliyetlerle donatarak yeryüzünün en mükemmel varlığı haline getirmiştir. Ama insanoğlu nankörlük ederek kendisine paha biçilmez nimetleri lutfeden Allah’a isyan etmektedir. İşte bundan dolayı “O gün inkârcıların vay haline!” buyurularak insanlar uyarılmıştır. b) Âyetlere göre öldükten sonra dirilme olayı mutlaka gerçekleşecektir. Zira basit bir sudan böyle mükemmel insanı yaratıp meydana getiren yaratıcı kudret onu öldükten sonra diriltmeye de kadirdir.
Arzın, jeolojik yapısı ve bilhassa su kaynakları sayesinde canlılar için uygun ortam ve şartlarda yaratılmış olduğuna dikkat çekilmekte, böylece dolaylı olarak bunun, aklını işletip ibret nazarıyla görenler için, yeniden dirilme olayından daha şaşırtıcı ve daha büyük bir olay olduğu ima edilmektedir (Şevkânî, V, 414).
O gün hesaplar görülüp herkesin gideceği yer belli olduktan sonra görevliler inkârcılara, dünyada yalan saymış oldukları cehenneme doğru yürümeleri için âyetlerde geçtiği gibi hitap edeceklerdir. Müfessirler “üç bölüklü gölge”den maksadın cehennem yakıtlarının çıkardığı, üçe ayrılmış yoğun duman olduğunu söylemişlerdir (Taberî, XXIX, 146). Âyetlerde cehennemin fırlattığı kıvılcımların benzetildiği “kasr” kelimesinin farklı anlamları bulunmakla birlikte (bk. Râzî, XXX, 277; Şevkânî, V, 415-416) bunlar içinde cehennem tasvirine en uygun olanı “hurma kütüğü” olduğu için meâlde bu anlam tercih edilmiştir. Kıraat farkları dikkate alınarak 32 ve 33. âyetlere şöyle de mâna verilmiştir: “Cehennem, kütükler gibi kocaman kıvılcımlar fırlatır. Her bir kıvılcım birer sarı (kızgın) deve gibidir” (Şevkânî, V, 416).

Bu âyetlerde kıyamet ve mahşer gününde suçluların konuşmalarına ve mazeret göstermelerine izin verilmeyeceği bildirilirken başka âyetlerde onların konuşacakları ve tartışacakları belirtilmiştir (meselâ bk. En‘âm 6/23; Zümer 39/31; Fussılet 41/21). Ancak bunu, âyetler arasında çelişki bulunduğu şeklinde yorumlamamak gerekir. Zira bu farklı âyetlerde âhiretin farklı sahneleri tasvir edilmektedir.

“Ayırım günü”nden maksat hakkın bâtıldan, haklının haksızdan, inananın inkâr edenden ayırt edileceği yargı günüdür. Allah o gün gerek Kur’an’ın hitap ettiği topluluğu ve sonraki nesilleri, gerekse Kur’an’ın inmesinden önce gelip geçmiş bütün insanları mahşerde toplayıp aralarında hükmünü verecektir (krş. Vâkıa 56/49-50). Bir yoruma göre “siz ve sizden öncekiler” ifadesiyle bilhassa Hz. Peygamber’in muhatapları olan Arap müşrikleriyle önceki dönemlerin inkârcıları kastedilmiştir. Âyetin özellikle tehdit ve uyarı amacı taşıdığı dikkate alındığında bu yorum daha isabetli görülebilir. Nitekim 39. âyet de bu yorumu desteklemektedir. Burada inkârcılara, “Bir planınız varsa haydi bana karşı uygulayın planınızı!” denilerek hak ettikleri cezadan kurtulma hususunda bir çareleri varsa onu kullanmaları istenir; ancak bu istek, gerçekten onların bir çare bulmaları için değil, içine düşecekleri çaresizliği ortaya koymak içindir.
Râzî, Şevkânî gibi müfessirler, sûrenin bütünündeki konuların uyumunu dikkate alarak bu âyetlerde âhiretteki durumları özetlenen “takvâ sahipleri” ile bilhassa Allah’a ortak koşmaktan sakınan müminlerin kastedildiğini belirtirler. Râzî âyetteki takvâ kelimesinin itaatkâr olan ve olmayan bütün müminleri kapsadığını önemle hatırlatır (XXX, 281-282; Şevkânî, V, 417). Ancak gerek takvâ kavramının Kur’ân-ı Kerîm’deki genel anlamı gerekse burada “takvâ sahipleri”nin niteliğini ve ödüllerini açıklayan 43-44. âyetler, kavramın burada da hem imanı hem itaati kapsadığını göstermektedir.

Takvâ sahiplerini öven ve onlara âhiret mutluluğunu müjdeleyen ifadelerin ardından, putperestlere yöneltilen “... yiyin, biraz daha faydalanın!” şeklindeki tehdit ifadesiyle –takvâ sahiplerinin duyarlı ve sorumlu yaşayışlarının aksine– yiyip içmenin ötesinde bir kaygı taşımadan sorumsuzca geçirilen bir hayatın gerçekte ne büyük bir ziyan olduğu anlatılmaktadır. Dünya nimetleri ne kadar bol olursa olsun insan ömrü kısa, dünya ise fânidir; sonuçta suçluların gideceği yer cehennemdir. Bu nedenle onlar hakkında da, “Hakkı yalanlayanların o gün vay haline!” buyurulmuştur.

Bu âyetle ilgili üç yorum yapılmıştır: 1. Sakifliler hakkında inmiştir. Hz. Peygamber kendilerine namazla ilgili âyetleri tebliğ ettiğinde onlar, “Namazı bizden kaldır; biz eğilemeyiz, bu bizim için bir ardır” demişler. Hz. Peygamber de “Rükûu ve secdesi olmayan dinde hayır yoktur” buyurarak onların yersiz isteklerini reddetmiştir (Şevkânî, V, 417). 2. İman etmeden ölenlere âhirette, “Allah’ın huzurunda eğilin” denilecek, fakat kendilerinde eğilme gücü bulamayacaklar. 3. Âyetteki “eğilme” (rükû) kelimesiyle genel olarak Allah’a itaat ve saygı kastedilmiştir.

“Bu” zamiriyle Kur’ân-ı Kerîm kastedilmiştir. İman edilecek en doğru söz Kur’ân-ı Kerîm’dir. Kuşkusuz bütün sözler içerisinde en doğrusu, en aydınlatıcısı, en inanılır ve güvenilir olanı, ayrıca inanıp izleyenlere en yararlı ve kurtarıcı olanı Allah’ın sözüdür. Çünkü En‘am sûresinin 115. âyetinde “Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır” buyurulmuştur. Sûrenin genelinde inkârcıların yanlış inanç ve tutumları ve bu yüzden uğrayacakları uhrevî cezalar hakkında bilgi verildikten sonra kurtuluş yolunun Kur’ân-ı Kerîm’e inanıp onu izlemek olduğunu bildiren âyetle sûre son bulmaktadır. Her yönüyle mûcize olan Kur’an’a iman etmeyen inkârcıların, artık iman edecekleri herhangi bir sözün veya bir kitabın bulunmadığına işaret edilmektedir.

Mürselat Suresi

Surede özellikle "Veylun yevme izin lilmukezzibîn" ayeti 10 kez geçmektedir ve tefsire göre kıyameti, ahireti yalan sayanların başlarına gelecek olan felaketin büyüklüğüne dikkat çekilmektedir. Anlamı ise "O gün vay yalanlayanların haline!" demektir.

Mürselat Suresi Okunuşu

Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Vel murselâti ‘urfâ(n)
2- Fel âsifâti ‘asfâ(n)
3- Vennâşirâti neşrâ(n)
4- Felfârikâti ferkâ(n)
5- Felmulkiyâti zikrâ(n)
6- Uzran ev nuzra(n)
7- İnnemâ tû’adûne levâki’(un)
8- Fe-izâ-nnucûmu tumiset
9- Ve-izâ-ssemâu furicet
10- Ve izâ-lcibâlu nusifet
11- Ve izâ-rrusulu ukkitet
12- Li-eyyi yevmin uccilet
13- Liyevmi-l fasl(i)
14- Vemâ edrâke mâ yevmu-l fasl(i)
15- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
16- Elem nuhliki-l-evvelîn(e)
17- Summe nutbi’uhumu-l-âhirîn(e)
18- Keżâlike nef’alu bilmucrimîn(e)
19- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
20- Elem nahlukkum min mâ-in mehîn(in)
21- Fece’alnâhu fî karârin mekîn(in)
22- İlâ kaderin ma’lûm(in)
23- Fekadernâ feni’me-lkâdirûn(e)
24- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
25- Elem nec’ali-l arda kifâtâ(n)

26- Ahyâen ve emvâtâ(n)
27- Ve ce’alnâ fîhâ ravâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ(n)
28- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
29- İntalikû ilâ mâ kuntum bihi tukezzibûn(e)
30- İntalikû ilâ zillin zî śelâśi şu’ab(in)
31- Lâ zalîlin velâ yugnî mine-lleheb(i)
32- İnnehâ termî bişerarin kelkasr(i)
33- Ke ennehu cimâletun sufr(un)
34- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
35- Hâzâ yevmu lâ yentikûn(e)
36- Velâ yu'zenu lehum feya’tezirûn(e)
37- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
38- Hâzâ yevmu-l fasli(s) cema’nâkum vel-evvelîn(e)
39- Fe-in kâne lekum keydun fekîdûn(i)
40- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
41- İnnel muttekîne fî zilâlin ve uyûn(in)
42- Ve fevâkihe mimmâ yeştehûn(e)
43- Kulû veşrabû henî-en bimâ kuntum ta’melûn(e)
44- İnnâ kezâlike neczî-lmuhsinîn(e)
45- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
46- Kulû ve temette’û kalîlen innekum mucrimûn(e)
47- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
48- Ve izâ kîle lehumurke’û lâ yerke’ûn(e)
49- Veylun yevme-izin lilmukezzibîn(e)
50- Febi eyyi hadîśin ba’dehu yu'minûn(e)


Mürselat Suresi Anlamı

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7- Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
8- Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman,
9- Gök yarıldığı zaman,
10- Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,
11- Peygamberler için (ümmetlerine şahitlik etmek üzere) vakit belirlendiği zaman (kıyamet gerçekleşir)
12- (Bu) hangi güne ertelenmiştir?
13- Hüküm ve ayırım gününe.
14- Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin.
15- O gün vay yalanlayanların haline!
16- Biz öncekileri helak etmedik mi?
17- Sonra arkadan gelenleri de onların peşine takacağız.
18- Biz suçlulara işte böyle yaparız.
19- O gün vay yalanlayanların haline!
20- Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı?
21, 22- Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk.
23- Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz!
24- O gün vay yalanlayanların haline!

25, 26- Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı?
27- Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi?
28- O gün vay yalanlayanların haline!
29- Onlara şöyle denecek: "Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin."
30, 31- "Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur."
32- Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
33- Bunlar sanki birer kızıl devedir.
34- O gün vay yalanlayanların haline!
35- Bu, konuşamayacakları gündür.
36- Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler.
37- O gün vay yalanlayanların haline!
38- Bu, hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya toplamışızdır.
39- Eğer bir tuzağınız varsa haydi bana tuzak kurun!
40- O gün vay yalanlayanların haline!
41- Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar.
42- Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler.
43- "Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için."
44- Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.
45- O gün vay yalanlayanların haline!
46- Ey inkar edenler! (Dünyada) yiyin ve birazcık yararlanın! Şüphesiz sizler suçlularsınız.
47- O gün vay yalanlayanların haline!
48- Onlara, "Rükû edin (namaz kılın)" dendiği zaman rükû etmezler.
49- O gün vay yalanlayanların haline!
50- Onlar artık ondan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar?

Konusu

Mürselat Suresinde genel olarak Allah’ın varlığı, birliği, kudreti, melekler, kıyamet, öldükten sonra dirilme ve ahirette müminler için hazırlanmış olan nimetler, suçlulara verilecek cezalar anlatılmaktadır. Sure ahiret hayatını etkili ifadeler ile anlatıp tasvir etmektedir.

“Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac Suresi, 77. ayet)

rabbi yessir

Mürselat Suresi Arapça ve Türkçe Oku

İnsan Suresi, Mürselat Suresi – 579. Sayfa – 29. Cüzün 4. Hizbi

İnsan,Mürselat Suresi - 579.Sayfa - 29. Cüzün 4. Hizbi

Mürselat Suresi – 580. Sayfa – 29. Cüzün 4. Hizbi

Mürselat Suresi - 580.Sayfa - 29. Cüzün 4. Hizbi

Mürselat Suresi Arapça ve Türkçe Oku

Bismillahirrahmanirrahim

1.Vel murselâti urfâ(urfen).

2.Fel âsıfâti asfâ(asfen).

4.Fel fârikâti ferkâ(ferkan).

5.Fel mulkıyâti zikrâ(zikran).

6.Uzran ev nuzrâ( nuzran).

7.İnnemâ tûadûne le vâkıun.

8.Fe izân nucûmu tumiset.

10.Ve izâl cibâlu nusifet.

11.Ve izâr rusulu ukkıtet.

12.Li eyyi yevmin uccilet.

14.Ve mâ edrâke mâ yevmul fasli.

15.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

16.E lem nuhlikil evvelîn(evvelîne).

17.Summe nutbiuhumul âhırîn(âhırîne).

18.Kezâlike nef’alu bil mucrimîn(mucrimîne).

19.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

20.E lem nahlukkum min mâin mehîn(mehînin).

21.Fe cealnâhu fî karârin mekîn(mekînin).

22.İlâ kaderin ma’lûm(ma’lûmin).

23.Fe kadernâ fe ni’mel kâdirûn(kâdirûne).

24.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

25.E lem nec’alil arda kifâtâ(kifâten).

26.Ahyâen ve emvâtâ(emvâten).

27.Ve cealnâ fîhâ ravâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ(furâten).

28.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

29.İntalikû ilâ mâ kuntum bihî tukezzibûn(tukezzibûne).

30.İntalikû ilâ zıllin zî selâsi şuâb(şuâbin).

31.Lâ zalîlin ve lâ yugnî minel leheb(lehebi).

32.İnnehâ termî bi şerarin kel kasr(kasri).

33.Ke ennehu cimâletun sufrun.

34.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

35.Hâzâ yevmu lâ yentıkûn(yentıkûne).

36.Ve lâ yu’zenu lehum fe ya’tezirûn(ya’tezirûne).

37.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

38.Hâzâ yevmul fasli, cema’nâkum vel evvelîn(evvelîne).

39.Fe in kâne lekum keydun fe kîdûni.

40.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

41.İnnel muttakîne fî zılâlin ve uyûn(uyûnin).

42.Ve fevâkihe mimmâ yeştehûn(yeştehûne).

43.Kulû veşrabû henîen bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).

44.İnnâ kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne).

45.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

46.Kulû ve temetteû kalîlen innekum mucrimûn(mucrimûne).

47.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

48.Ve izâ kîle lehumurkeû lâ yerkeûn(yerkeûne).

49.Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).

50.Fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne).

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır