şeyh bedrettin filmi / Hakikat Şeyh Bedreddin () filmi - seafoodplus.info

Şeyh Bedrettin Filmi

şeyh bedrettin filmi

&#;Hakikat: Şeyh Bedreddin&#; filmi ve masumiyetin dokunulmazlığı

Bar&#;&#; Y&#;ld&#;r&#;m

&#;eyh Bedreddin olay&#;, Türkiye Devrimci Hareketi’nin adeta kurucu mitosudur. Bilge bir kuramc&#; önder: Bedreddin. Örgütçü ve yi&#;it bir önder: Börklüce Mustafa. Süfli yanlar&#; a&#;&#;r basan ama bile&#;ine sa&#;lam bir önder: Torlak Kemal. Üç üyesi de kahramanca ölümleriyle gelece&#;i kuran bir “merkez komite.” Parti, cephe ve ordu. Marx, Lenin ve Stalin. Mahir, Deniz ve &#;bo

Bu üçlü analojiler silsilesinin sözcü&#;ü sözcü&#;üne al&#;nmamas&#; gerekti&#;i aç&#;kt&#;r umar&#;m. Eninde sonunda bir mitolojiden bahsediyorum; tahayyülde kurulan, belki aç&#;k aç&#;k söylenmeyen, söylense bile yaz&#;lmayan ça&#;r&#;&#;&#;mlardan.

Hakan Alak’&#;n yak&#;nlarda gösterime giren "Hakikat: &#;eyh Bedreddin" filmini üslup, içerik ve biçimsel stratejiler aç&#;s&#;ndan tart&#;&#;madan önce söz konusu tarihsel olaya ve onun devrimci kültürdeki yans&#;malar&#;na bakman&#;n filmin ötesine geçip sosyalist harekete dair anlay&#;&#;&#;m&#;za bir &#;eyler kataca&#;&#;n&#; umuyorum.

TAR&#;H&#;N KURUCU MOMENTLER&#;NDEN B&#;R&#;: BEDREDD&#;N OLAYI

Hikmet K&#;v&#;lc&#;ml&#;’ya göre Bedreddin, "Türkiye devrim tarihinin de&#;il, bütün insanl&#;k için sosyal devrim tarihinin en ilgi çekici büyük kahraman&#;d&#;r. … Tarihsel devrim yerine sosyal devrimi geçiren en &#;uurlu ve en orijinal büyük devrimcidir." Ümit Hassan, Bedreddin hareketinin ezilmesinin Osmanl&#;’n&#;n devletle&#;me sürecinde belirleyici bir kilometre ta&#;&#; oldu&#;unu saptar (s. ).

"Tarih, s&#;n&#;f mücadelelerinin tarihidir" demek, egemenlerin bu tarihi kendi kum havuzlar&#;nda canlar&#;n&#;n istedi&#;i gibi yapmad&#;klar&#;n&#; da söylemek demektir. Egemen s&#;n&#;f devletlerinin tarihinde ezilen s&#;n&#;flar&#;n mücadeleleri önemli bir rol oynar. Bedreddin örne&#;inde bu rol, Osmanl&#;’n&#;n imparatorlu&#;a dönü&#;mesinin katalizörü olmak, onun devlet yap&#;s&#;n&#; belirlemekti.

Bedreddin olay&#;n&#; Türkiye Devrimci Hareketi’nin kurucu mitosuna çevirme onuru Nâz&#;m Hikmet’e ait. Ataol Behramo&#;lu’nun "divan &#;iiri, halk &#;iiri ve modern &#;iir ö&#;elerini kayna&#;t&#;rarak ulusal &#;iirimizin ba&#;yap&#;tlar&#;ndan birini yaratmay&#; ba&#;arm&#;&#;t&#;r" (c.2, s. ) diye tarif etti&#;i 'Simavne Kad&#;s&#; O&#;lu &#;eyh Bedreddin Destan&#;', hem bu topraklara dayanan sanatsal bir sentez üretmesiyle hem de evrensel sanat gücüyle Türkçe ça&#;da&#; &#;iirin kurucu metinlerinden biri. ’te Bursa Cezaevi’nin kütüphanesinde Mehemmed &#;erefeddin Efendi'nin tarihli teolojik risalesi Simavne Kad&#;s&#; o&#;lu Bedreddin’e rastlayan &#;air, metnin arkas&#;nda Anadolu topraklar&#;nda kaydedilmi&#; ilk s&#;n&#;f mücadelesinin palimpsestini gördü. Elindeki silik çizgilerin üzerinden geçerek karakterleri ve olay dizisiyle dört ba&#;&#; mamur bir öykü yarat&#;rken elbette tarihsel bilgi k&#;r&#;nt&#;lar&#;n&#;n aras&#;n&#; sanatç&#; ve Marksist kafas&#;n&#;n müdahaleleriyle doldurmak zorundayd&#;. &#;syan&#;n ’üncü y&#;l&#; olan ’da &#;zmir’de gerçekle&#;en Börklüce Mustafa Sempozyumu’nda Karaburun Bilim Kongresi’nde bu alanda yap&#;lan en güncel ara&#;t&#;rmalar&#; izlerken Nâz&#;m’&#;n bo&#;luklar&#; doldurma i&#;ini ne denli bir feraset ve titizlikle yapt&#;&#;&#;n&#; gördük. Ç&#;kar&#;mlar&#;n&#;n bir k&#;sm&#; belki (henüz) kan&#;tlanmam&#;&#;t&#; ama tarihe sad&#;k ve tutarl&#;yd&#;lar.

Bu noktaya dek üç kurucu rolden bahsetmi&#; olduk: Nâz&#;m Hikmet destan&#;n&#;n ça&#;da&#; Türkçe &#;iirin olu&#;umundaki rolü, Bedreddin-Börklüce isyan&#;n&#;n Osmanl&#;’n&#;n devletle&#;mesindeki rolü ve Bedreddin-Börklüce-Torlak figürlerinin Türkiye Devrimci Hareketi’nin de&#;erlerinin olu&#;mas&#;ndaki rolü.

"Hakikat" filmi, Nâz&#;m’&#;n Bedreddin destan&#;n&#; ve özellikle de destan&#;n sonundaki “Ahmedin Hikâyesi” adl&#; ek bölümü (“zeyl”) temel al&#;yor ve hikâyesini bu de&#;erleri ak&#;lda tutarak anlat&#;yor.

BU B&#;R BEDREDD&#;N F&#;LM&#;

Dramatik sanatlar alan&#;nda e&#;itim almaya ba&#;lad&#;&#;&#;m günden bu yana say&#;s&#;n&#; hat&#;rlamad&#;&#;&#;m kadar "Bedreddin filmi" projesi duydum (ben de 5 y&#;l önce bir Börklüce oyunu tasla&#;&#; yazm&#;&#;t&#;m). Bu proje bollu&#;unun en korkutucu yan&#;, bunlardan birinin ba&#;ar&#;s&#;z bir filme dönü&#;me olas&#;l&#;&#;&#;yd&#;. Çünkü büyük tarihsel olaylar, ba&#;ar&#;s&#;z sanat olaylar&#;na dönü&#;tüklerinde, konunun bir daha i&#;lenmesi için pek heves b&#;rakm&#;yor ortada; mesele, en az&#;ndan çok uzun bir süre, sanat&#;n gündeminden ç&#;k&#;yor ve i&#;lenmeden kal&#;yor (tipik örnek, Reis Çelik’in Deniz Gezmi&#;’leri anlatmaya çal&#;&#;an "Ho&#;çakal Yar&#;n" filmi.)

Hakan Alak’&#;n "Hakikat"i hakk&#;nda ilk söylenmesi gereken &#;ey &#;u galiba: Bu bir Bedreddin filmi ve bu ad&#; hak ediyor. Hikâyesi Ali &#;ahin’e ait olan, senaryosu Ali &#;ahin ve Hakan Alak taraf&#;ndan yaz&#;lan, görüntü yönetmenli&#;ini Serdar Ünlütürk’ün üstlendi&#;i, müzi&#;ini Levent Güne&#;’in, ses tasar&#;m&#;n&#; Ça&#;lar Ye&#;ilay’&#;n yapt&#;&#;&#; (filmdeki i&#;levleri aç&#;s&#;ndan bunlar&#;n özellikle belirtilmesi gerek) filmde, Bülent Emrah Parlak (Börklüce), Suavi (Bedreddin), Sayg&#;n Soysal (Torlak), Orhan Alkaya (Bak&#;r) gibi isimler rol alm&#;&#;.

Filmin üslubunda belki de en önemli ö&#;e, paralel kurgular. Öykü, biri yüzy&#;lda biri ise yüzy&#;l ba&#;lar&#;nda geçen iki paralel anlat&#;n&#;n iç içe geçirilmesi ile olu&#;turulmu&#;: Börklüce ayaklanmas&#; ile Nâz&#;m’&#;n destan&#;n&#;n sonunda anlat&#;lan Ahmet ve dedesinin Bedreddinî bir köye mecburi konuk olmas&#;. Ama paralellikler burada bitmiyor. yüzy&#;l k&#;sm&#;nda Börklüce’nin Karaburun’da, Bedreddin’in &#;znik’teki hikâyeleri de ayr&#; paralellikler yarat&#;yor. Bayezid Pa&#;a’n&#;n ve Ali Ferit’in ili&#;kileri, daha küçük yan olaylar olarak paralelliklere ekleniyor. Ve neredeyse her sahnede gerilim, paralel çekimlerle ayakta tutuluyor; Ayzen&#;tayn’&#;n sinema sanat&#;n&#;n kurucu metinlerinden olan 'Film Biçimi'nde tarif etti&#;i matemati&#;i uygulamal&#; örneklerle görüyoruz sanki. Bu paralel çekimlerin ba&#;rolünde do&#;a var: Bir harman sahnesi, bir gece &#;enli&#;i veya bir bekleyi&#; ân&#; gökte uçan ku&#;larla, ormanda dola&#;an atlarla bölünerek ilerliyor. Söz çokça kesiliyor ama öykü yine de kendini anlat&#;yor.

Tarihsel olaylar&#; merkezine alan dramatik yap&#;tlar&#;n konuyu bilenler için s&#;k&#;c&#; olmak, konuyu bilmeyenler içinse anla&#;&#;lmaz olmak gibi ikili bir riski var. Yapt&#;&#;&#;m sohbetlerden, seyircide baz&#; noktalar&#; tam anlayamama sorununun ara s&#;ra ortaya ç&#;kt&#;&#;&#;n&#; gözlemledim ama Bedreddin olay&#;yla buldu&#;u her &#;eyi okumu&#; biri olarak "Hakikat"in bu tuzaklardan ilkine dü&#;medi&#;ini gönül rahatl&#;&#;&#;yla söyleyebilirim. Olaylar&#;n s&#;ras&#;n&#; ne kadar iyi bilirseniz bilin, film, ilgiyi her an perdede tutmay&#; ba&#;ar&#;yor.

Filmi izlerken bir yandan da bunu nas&#;l yapt&#;&#;&#;n&#; dü&#;ündüm. "Toplam üç muharebe var, film ilkiyle ba&#;lad&#;, &#;imdi ikincisi gerçekle&#;iyor, s&#;rada üçüncüsü var, Bedreddin &#;znik'ten kaçmak üzere, &#;imdi yakalanacak" vs. gibi olaylar dizisinin ana hatt&#;n&#; olu&#;turan bütün dü&#;ümleri bildi&#;im halde filmi bunca ilgiyle izlememi sa&#;layan &#;ey ne? Galiba birini söyledim: Paralel kurgular&#;n ana hikâyede, yan öykülerde ve tek tek sahnelerde hem anlat&#; düzeyinde hem görüntü düzeyinde ba&#;ar&#;yla kullan&#;lmas&#;; s&#;k s&#;k ama s&#;k&#;c&#; olmadan de&#;i&#;en mekân, zaman ve görüntüler. Bir di&#;er ba&#;ar&#; ise tek tek sahnelerde gerilim ve çat&#;&#;man&#;n daima belli bir düzeyde tutulmas&#;; sadece yeterince büyük olan ana çat&#;&#;maya -Bedreddinîler ve Osmanl&#; aras&#;ndaki sava&#;a- güvenmeyip yan olaylarda ve karakterler aras&#;nda üretken çat&#;&#;malar yarat&#;lmas&#;. Fakat bunlara ses ve müzi&#;in gerilim ö&#;esi olarak kullan&#;lmas&#;n&#; eklemesek olmaz. Levent Güne&#;’in perküsyon a&#;&#;rl&#;kl&#; müzi&#;iyle Ça&#;da&#; Ye&#;ilay’&#;n foleyleri ve ses tasar&#;m&#; (at ki&#;nemeleri, uzak ç&#;&#;l&#;klar, h&#;&#;&#;rt&#;lar, sinek v&#;z&#;lt&#;lar vs.) gözünüzü kapatarak dinleseniz bile gerilimi duyuracak bir ses mimarisi kuruyor.

Filmin zay&#;f yan&#;ysa tam da bu gücünde kar&#;&#;m&#;za ç&#;k&#;yor: Gerilim ekonomisinin verimli yönetilmemesi. Daha ilk dakikalardan ba&#;layarak basit bir gündelik olay sahnesinden gö&#;üs gö&#;üse muharebelere kadar her yerde ses ve müzikle kurulan “d&#;&#;sal gerilim” o kadar yüksek ki bir yerden sonra art&#;k daha fazla gerilemez oluyoruz. Sürekli uyumsuz akorlarla ilerleyen bir blues &#;ark&#;s&#; gibi, bir yerden sonra gerilimi hissetmiyoruz; en az&#;ndan, filmin doruk noktalar&#;n&#;n gerektirdi&#;i kadar hissetmiyoruz. Neredeyse her an endi&#;eli veya öfkeli ses ve mimiklerle oynayan karakterler de gerilim ekonomisine olumsuz etki yap&#;yor.

"Hakikat" gibi tarihsel olaylar&#; konu alan eserler, “tarihin sanatla&#;t&#;r&#;lmas&#;” diyebilece&#;imiz o çetrefil ve her dem güncel konuya dair verimli dü&#;ünme olanaklar&#; sunuyor. Bu noktada tarihin kendisine ve sol çevrelerdeki yorumuna dair bir ba&#;l&#;k açmak isterim. Yaz&#;n&#;n ba&#;&#;nda mim koydu&#;umuz hususa, Bedreddin hareketinin nas&#;l kurucu bir mitosa dönü&#;tü&#;üne biraz daha bakal&#;m.

DEVR&#;MC&#;LER VE BEDREDD&#;N

Nâz&#;m’&#;n destan&#; ve sonras&#;nda yükselen devrimci dalgan&#;n bile&#;enlerince giderek daha fazla benimsendi. Radi Fi&#;’in 'Ben de Halimce Bedreddinem' ve Erol Toy’un 'Azap Ortaklar&#;' romanlar&#; 80 sonras&#; devrimci gelenekte o denli önemli ba&#;vuru kaynaklar&#; haline gelmi&#;ti ki bu kurmaca metinler neredeyse gerçe&#;in yerine geçti, Bedreddin ve Börklüce’nin ki&#;iliklerini anlamak aç&#;s&#;ndan tarihsel belge say&#;lmaya ba&#;lad&#;. Devrimci literatürde (ve sosyal medyada) &#;eyh Bedreddin sözü diye geçenlerin ço&#;u, bu iki romandan ve Nâz&#;m’&#;n destan&#;ndan al&#;nan kurmaca diyaloglar. Bu üç yazar zaten konuyu kendi devrimci gündemlerinin parças&#; olarak i&#;lediklerinden, onlar&#;n (özellikle de Azap Ortaklar&#;’n&#;n) bu tarihsel figürlere giydirdikleri k&#;yafet, ço&#;u zaman ça&#;da&#; bir Marksist-Leninist militan&#;n k&#;yafetiydi.

Oysa elde çok az birincil kaynak var: Bizansl&#; tarihçi Dukas’&#;n isyandan epey sonra gitti&#;i bölgede toplad&#;&#;&#; verileri aktard&#;&#;&#; 'Dukas Tarihi ve Baba &#;shak torunu Â&#;&#;k Pa&#;azâde Tarihi'nde geçen birkaç sayfaya ek olarak Bedreddin torunu Haf&#;z Halil’in yazd&#;&#;&#;, Türkçeye görece geç çevrilen 'Menak&#;bnâme'. Buna &#;drisi Bitlisi, &#;bni Arab&#;ah ve Ne&#;ri’nin bu üç kayna&#;&#; temel alan ikincil metinlerini eklesek bile elimizde pek bir &#;ey yok. &#;eyh Bedreddin’in 'Vâridat'&#; mutat bir tasavvuf risalesidir, epey serbest bir yorumlamayla, insanlar&#;n e&#;itli&#;ine ve halklar&#;n karde&#;li&#;ine dair sonuçlar ç&#;kar&#;labilecek yerler bile birkaç paragraf&#; geçmez; geri kalan ve külliyat&#;n&#;n as&#;l gövdesini olu&#;turan eserleri ise f&#;k&#;h ve &#;eriat incelemeleridir.

Tarihsel belgelerde Torlak Kemal hakk&#;nda hemen hiçbir &#;ey olmad&#;&#;&#; gibi Bedreddin’in Karaburun isyan&#;ndaki rolüne dair bir netlik de yok. Bedreddin ve Börklüce aras&#;nda bir dostluk ili&#;kisi oldu&#;u kesin gibi ama tarihçilerin ço&#;u, Karaburun isyan&#;n&#; Börklüce’nin münhas&#;ran önderlik etti&#;i bir vergi isyan&#; olarak görme e&#;iliminde.

Yine de Bedreddin-Börklüce-Torlak “teslisi” bütün gücüyle devrimci mitolojinin ortas&#;nda duruyor. Bunda Nâz&#;m’&#;n &#;iir gücünün etkisi oldu&#;u kesin fakat bu isyana dair çok az &#;ey bildi&#;imiz de kesin ve bu üç figürün Rumeli, Karaburun ve Manisa’da önderlik ettikleri “zuhur ve huruç” hareketlerinin ortak bir s&#;n&#;fsal zemine dayanmalar&#; çok yüksek ihtimal. &#;lber Ortayl&#; ekolünün Bedreddin hareketini gerici olarak yaftalayan ilkel mekanik materyalizmi (mealen, “Bedreddin daha geri bir toplumu temsil ediyordu, Osmanl&#;’n&#;n imparatorluk haline gelmesi ise üretici güçleri daha ileri ta&#;&#;yan bir hamleydi”) bir kenara b&#;rak&#;lacak olursa, Nâz&#;m’dan K&#;v&#;lc&#;ml&#;’ya, oradan da bugüne dek devrimci yazarlar&#;n hemen hepsinin Bedreddin ve Börklüce’ye bu topraklar&#;n, deyim yerindeyse, ilk Spartaküs’leri olarak bakmalar&#; bütünüyle anla&#;&#;l&#;r. Spartaküs’ün sava&#;t&#;&#;&#; topraklarla Bedreddin’in huruç etti&#;i topraklar&#;n ayn&#; yer (Trakya) olmas&#; ise bu analojiyi en fazla daha da güçlendirir.

SANATIN TAR&#;HLE &#;MT&#;HANI

Tarihi konu alan yap&#;tlar, tarihsel ki&#;ilikleri gerçe&#;e uygun (en az&#;ndan yak&#;n) yans&#;tmakla inand&#;r&#;c&#; ve güçlü karakterler kurmak aras&#;ndaki açmaza eninde sonunda girerler. Bu sorunu Shakespeare gibi tarihsel gerçekleri pek kâle almadan çözmek mümkündür ama aç&#;k veya örtük, tarihe sadakat iddias&#; olan metinlerde bu yap&#;lamaz. Bu durumda en iyi çözüm, tarihsel ki&#;ilikleri ve olaylar&#; arka plana alarak öyküyü kurgusal karakterler etraf&#;nda kurmakt&#;r; öyle ya, her Nazi filminde Hitler ve Goebbels ana karakter olmak zorunda de&#;il, ço&#;u durumda onlar&#; görmemiz bile gerekmez, müsebbipleri olduklar&#; sosyotarihsel fon üzerine say&#;s&#;z hikâye kurabiliriz.

"Hakikat", kurmaca Ali Ferit karakteriyle bu yolu tutar gibi görünüyor ama hem Bedreddin-Börklüce-Torlak karakterlerini arka plana çekemedi&#;inden hem de Ali Ferit karakterinin dönü&#;üm momentlerini yeterince ince i&#;çilikle kuramad&#;&#;&#;ndan epizodik bir niteli&#;e bürünüyor: Herkesi biraz biraz tan&#;yoruz, herkesle az az özde&#;le&#;iyoruz. Hakk&#;nda bunca az &#;ey bildi&#;imiz Börklüce’yi tarihe kallavi müdahalelerde bulunmadan bir karaktere çevirmek mümkün de&#;il; elimizde bir halk önderi var, ona atayaca&#;&#;m&#;z her zay&#;fl&#;k tarihi farkl&#; bir yöne sokacak. Oysa zay&#;fl&#;k yoksa karakter de olmuyor ve oyunculuk, “ki&#;ile&#;tirme” denen ve edebi sanatlar&#;n muhtemelen en ustal&#;k gerektiren sorununu çözmeye yetmiyor. Bedreddin’in dü&#;ünsel dönü&#;ümüne dair görece çok &#;ey biliyoruz; &#;ekspiryen serbestiyi de kullanarak bu malzemeden Orhan Asena’n&#;n denedi&#;i gibi bir trajik karakter yaratmak mümkün ama filmin (ve asl&#;nda bu olay&#; ele alan hemen her çal&#;&#;man&#;n) ba&#;kahraman&#; Bedreddin de&#;il Börklüce, zaten filmde de Bedreddin, kendini pek anlatamadan Serez’de idama gidiyor. &#;çki &#;i&#;esine biraz gere&#;inden fazla uzansa da e&#;lenceli nitelikleriyle Torlak iyi bir yan karakter olmay&#; ba&#;arm&#;&#;. Karakter potansiyeline en çok sahip olan Ali Ferit’se bu kuvveyi fiile ancak k&#;smen dönü&#;türüyor. Sultan ordusunun inanm&#;&#; ve mert bir askerinin esir dü&#;mesi ve sonras&#;nda kademe kademe dönü&#;mesine dair iyi kurgu noktalar&#; saptanm&#;&#; ama tarihsel figürlerin simgesel ve film-zamansal a&#;&#;rl&#;&#;&#; kar&#;&#;s&#;nda bu kurgusal olanaklar geli&#;meye yeterince f&#;rsat bulamam&#;&#;.

Tarih anlat&#;lar&#;n&#;n bir di&#;er sorunu da diyalog. Arkaik olmadan tarihsel duran sözler nas&#;l yaz&#;l&#;r? Kadim vintage sorunsal&#;d&#;r bu: Nesne eski görünmeli ama eski olmamal&#;d&#;r. Shakespeare’in bu soruna yine bir çözümü var: Herkes olay&#;n geçti&#;i de&#;il eserin yaz&#;ld&#;&#;&#; tarihteki dille konu&#;ur, hatta o dönemin elbiselerini giyinir. Game of Thrones gibi yar&#;-fantastik anlat&#;larda da bu yol tutulabilir; arada s&#;rada ça&#;da&#; sözcüklerle kurulmu&#; süslü s&#;fat tamlamalar&#;yla çe&#;ni yapmak yeter, eninde sonunda bir hayal ülkesinde geçmektedir her &#;ey. Nâz&#;m Hikmet, tarihsel kaynaklardaki baz&#; Osmanl&#;ca ifadeleri &#;iirinin dokusuna katarak (“Mübala&#;a cenk olundu”) ve baz&#; diyaloglarda halk &#;iiri formlar&#;n&#; kullanarak (“Var gil atl&#; yi&#;it, var git i&#;ine”) bir çözüm bulur. 'Azap Ortaklar&#;' ve 'Devlet Ana' (Kemal Tahir) gibi eserler, kendilerine özgü bir dil geli&#;tirerek kitap boyunca ona yaslan&#;r; grameri ça&#;da&#;, sözcükleri kadim dil da&#;arc&#;&#;&#;n&#;n bugün de ya&#;ayan k&#;sm&#;ndan al&#;nm&#;&#;, sözcükleri ve cümle yap&#;s&#; biraz e&#;ilip bükülmü&#; stilize bir dildir bu. "Hakikat" filmi de biraz bu son yolu tutuyor ama hem dili “eskitme” taktiklerinin hem de genel olarak diyalog ak&#;&#;&#;n&#;n biraz daha ince i&#;çili&#;e ihtiyac&#; var gibi duruyor. Örne&#;in izleyicinin o me&#;hur “&#;ri&#; Dede Sultan” slogan&#;ndaki iri&#;’in “eri&#;mek” fiiliyle ba&#;&#;n&#; kurabildi&#;ine emin de&#;ilim. Çok yerde de&#;ilse bile baz&#; yerlerde hamasi tarih dizilerinin çürük tad&#; dama&#;&#; rahats&#;z ediyor.

Bu aksamalar&#; en çok tamir eden &#;ey, görüntü ve ses mimarisinin ile oyunculuklar&#;n gücü. Oyunculuk da hiç aksam&#;yor de&#;il; zaman zaman fazla teatral, fazla y&#;pranm&#;&#;, bazen neredeyse özenti aktörlük taktikleri görüyoruz. Fakat genel olarak hem oyuncular hem de reji taraf&#;nda iyi i&#;lenmi&#; bir süreçle kar&#;&#; kar&#;&#;yay&#;z. Tek tek anlarda belki ama toplam atmosferin kar&#;&#;s&#;nda, “gördü&#;üne inanmama” halini çok ya&#;am&#;yoruz.

Tarihsel ve dramatik özgül a&#;&#;rl&#;klar&#; yüksek çok say&#;da karakterin eyledi&#;i öykülerde en zor i&#; final yapmak. Nâz&#;m Hikmet’in dikti&#;i &#;iirsel an&#;t&#;n Bedreddin’in idam&#;n&#; anlatan son bölümü ça&#;da&#; Türkiye &#;iirinin kurucu metinlerinden biridir, demi&#;tik. Zülfü Livaneli’nin '&#;eyh Bedreddin Destan&#;'ndan bu yana “sat&#;r&#; çald&#; cellat” diye ba&#;layan ve Börklüce çarm&#;ha geriliyken müritlerinin “&#;ri&#; Dede Sultan iri&#;” diyerek katledilmelerini anlatan bölüm de sol kolektif haf&#;zan&#;n önemli bir parças&#;. Hem bunlar&#;n gücünü yans&#;tabilecek bir final yaratmak kolay de&#;il. Dahas&#;, bu kadar önemli karakterin sonlar&#;na dair seyirciye bir ipucu vermek, neredeyse zorunlu olarak “çoklu final sendromu” dedi&#;imiz &#;eyi do&#;uruyor. Bu durum, yukar&#;da bahsetti&#;imiz “yüksek gerilim sendromu” ile el ele vererek birçok seyircinin gözünde ya&#; tomurcuklar&#; yaratm&#;&#; olsa gerek.

H&#;Ç K&#;MSEN&#;N DOKUNAMAYACA&#;I SUÇSUZLUK

Sinemada filmlerin ba&#;ar&#;s&#;n&#;n, finalde seyirciyi a&#;latmakla ölçüldü&#;ü bir dönem var. Biraz naif, hatta komik ama dü&#;ünmek gerek: &#;nsanlar neden a&#;lar?

Dramatik sanatlar&#;n, karakterini seyirciye sevdirme (ve gerekirse onun için a&#;latma) taktiklerine bakt&#;&#;&#;m&#;z zaman kapitalizme neredeyse örgütlü bir meydan okuman&#;n izlerini bulabiliriz. En t&#;rt Hollywood filminde bile karakteri ilginç ve sevilmeye lay&#;k k&#;lan özellikler dayan&#;&#;ma, yard&#;mla&#;ma, ba&#;ka insanlar&#; sevme gibi &#;eyler. Anti-kahramanlar bile d&#;&#;ar&#;dan ne kadar nemrut görünürlerse görünsünler objektif olarak bu kolektivist özellikleri ta&#;&#;d&#;klar&#; için veya bu özelliklere yakla&#;t&#;klar&#; ölçüde sevgi puan&#; toplarlar. Bu çok genel ahlaki niteliklerin kapitalizmle mutlaka çeli&#;ki içinde olmak zorunda olmad&#;&#;&#; söylenebilir elbette. Ben, son tahlilde böyle bir çeli&#;ki oldu&#;unu iddia edece&#;im. Ba&#;ka insanlar&#; seven bir birey, kapitalizm ko&#;ullar&#;nda ya&#;am&#;n&#; sürdürebilir tabii ama bu karakter özelli&#;ini korudu&#;u sürece düzenle örtük veya aç&#;k çat&#;&#;malara girmek zorundad&#;r. Tarihin her döneminde bu çat&#;&#;may&#; en aç&#;k ve bilinçli biçimiyle devrimciler ya&#;ar.

"Hakikat" filmi, örne&#;in 'Azap Ortaklar&#;'n&#;n yapt&#;&#;&#; gibi, tarihsel ki&#;ilikleri ça&#;da&#;&#;m&#;z sosyalist militanlara dönü&#;türmüyor ama Mahir’le Ula&#;’&#;n mahkemedeki kucakla&#;ma sahnesini görmü&#; herhangi bir insan&#;n da Börklüce ile Torlak’&#;n vedala&#;ma sahnesiyle ba&#;&#;n&#; kurmamas&#; mümkün de&#;il (bu paralelli&#;e dikkatimi ilk çeken, Gamze Mimaro&#;lu oldu). Peki, her dinden efendi halka kar&#;&#; ittifak içindeyken “inanc&#; ne olursa olsun herkes birdir” diyenlerin “gâvurla i&#; tutmak” ile suçlanmas&#;; ba&#;lar&#;nda a&#;a, bey, pa&#;a olmaks&#;z&#;n kendi emeklerinin ürünüyle ya&#;amak isteyenlerin her tür zulme reva görülmesi tan&#;d&#;k de&#;il mi?

Kendileri için hiçbir &#;ey istemeden ba&#;ka insanlar u&#;runa her tür bedeli göze alanlar&#;n tarihin her döneminde geni&#; kitlelerce duyguda&#;l&#;kla kar&#;&#;lanmas&#;n&#;n özlü bir tahlili, Cemal Süreya’n&#;n Yar&#;mada &#;iirinde var: “Biz k&#;r&#;ld&#;k daha da k&#;r&#;l&#;r&#;z, kimse dokunamaz bizim suçsuzlu&#;umuza.”

"Hakikat", i&#;te budur: Sömüren s&#;n&#;f iktidarlar&#; ne denli güçlü olursa olsun, tarihi ne denli karartmaya çal&#;&#;&#;rlarsa çal&#;&#;s&#;nlar, ellerinde hangi zor ve ideoloji ayg&#;tlar&#;n&#; tutarlarsa tutsunlar, kendi katillerinden ve h&#;rs&#;zlar&#;ndan istedikleri kadar kahraman yaratmaya çal&#;&#;s&#;nlar insanl&#;&#;&#;n kahir ekseriyeti Bedreddin, Börklüce ve Torlak gibilerini sevmeye devam edecek. &#;nsan&#;n insan&#; kar&#;&#;l&#;ks&#;z sevmesinin ve bu u&#;urda bedel ödemesinin masumiyetine zarar vermek mümkün de&#;il. Gönüllerde ve toplumlarda depremler yaratan bir masumiyettir bu.

\n

T24 Kültür Sanat

\n

Anadolu'daki direnişleri konu alan senaryosunu yönetmen Hakan Alak ve Ali Şahin'in yazdığı  'Hakikat Şeyh Bedrettin'  filminin basın gösterimi yapıldı. Film 8 Ekim'de izleyicisiyle buluşacak.

\n

Sanatçı Suavi'nin Şeyh Bedreddin'i, oyuncu Bülent Emrah Parlak'ın Börklüce Mustafa'yı, Saygın Soysal'ın ise Torlak Kemal'i canlandırdığı \"Hakikat Şeyh Bedreddin\" filminin  bugün saat 'da Kanyon AVM'de ilk gösterimi gerçekleşti. Tarihçilerden ve kanaat önderlerinden oluşan danışma kurulunun yardımıyla hazırlanan filmin senaryosu yılında tamamlandı. Şeyh Bedreddin’in hayatını konu alan \"Hakikat Şeyh Bedreddin\" film 7 Ekim’de Avrupa’da 8 Ekim’de Türkiye’de vizyona girecek.

\n

Şahin ve Alak’ın senaryosunu birlikte yazdığı filmin görüntü yönetmenliğini Serdar Ünlütürk yaptı. Filmin yapımcılığını Özer Barış Çalık, Ali Şahin, Mükkerrem Selçuk, Meryem Doğan üstlendi. Filmin müziklerini ise Levent Güneş hazırladı.

\n

\n

Filmde rol alan oyuncular şöyle:

\n

Ali Barkın, Elif Nur Kerkük, Kerem Fırtına, Orhan Alkaya, Ezgi Esma Kürklü, Bülent Keser, Teoman Gelmez, Sinan Tuzcu, Sabriye Günüç, Serkan Genç, Mehmet Ünal, Emre Canpolat, Ömer Duran, Ersin Umut Güler, Gülsün Odabaş, Ömer Faruk Çalışkan

\n

Film, “Birlikte iş yapma” güdüsüyle bir araya gelmiş kişilerden oluşan ve bir nevi kooperatif olan İmece Yapım imzasını taşıyor.

\n

4 şehirde çekildi

\n

Filmin yönetmeni Aral, bugün gerçekleşen ilk gösterimin ardından T24'e filmle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:

\n

“Filmin çekimleri İzmir, Edirne, İstanbul, İzmit olarak dört şehirde yapıldı. Çekimler toplam bir yıl sürdü. Pandemi dolayısıyla ara verip tekrar devam etmek durumunda kaldık. Toplam altı haftayı buldu çekimler ama bir yıla yayılan bir altı haftadan bahsediyoruz. Geçen yıl Eylül ayında başladı. Bu yıl Ekim’de vizyona giriyor. Avrupa’da 7 Ekim’de, Türkiye’de 8 Ekim’de vizyona girecek. 5 Ekim’de İstanbul’da filmin galası olacak. Bunun yanında Avrupa galaları da olacak.”

\n

“Filmin yapım sürecinin kolektif olması ilkti”

\n

Filmin destekçisi olduğunu sözlerine ekleyen Aral, şöyle devam etti:

\n

\" kurum var. Çok destekçisi olan bir film. Yapım biçimi de öyle çok katılımcısı olan bir film oldu. Filmin senaryosu yazılırken tarihçilerden oluşan danışma kurulundan çok fazla destek alındı. Filmin yapım kısmında destekçisi çok fazlaydı. Bu filmi diğerlerinden ayıran şey daha çok insanların yapımına ortak olduğu, destek olduğu… Bağış gibi gibi değil, yapımın bir parçasına dönüştüğü bir yapım biçimi oldu. Biraz imece oradan. Yapım şirketinin adı da bu biçimden dolayı oradan geliyor. Yapımı da öyle organize ettiler. Bu ilk kez yapılan bir şeydi.  Bir bağış üzerinden değil de bir katılım sağlanması, yapım sürecinin kolektif olması ilkti. Bizim içinde denemediğimiz bir şeydi ve oldu.”

\n

“Egemenlerin değil de halkın hikâyesi”

\n

Film fikrinin Ali Şahin’e ait olduğunu kaydeden Alak, ilk önce yaklaşık elli sayfalık bir senaryosu olan filme üç yıl önce senaryo yazmak üzere dahil olduğunu söyledi. Alak, daha sonra bir şekilde filmin yönetmeni de olduğunu belirterek film hakkında “Film bizim gibilerin hikayesi. Egemenlerin değil de halkın hikayesi. Geçmişte bir Pir Sultan filmi var 70’lerde ama tarihi film deyince bizim hikayelerimiz akla gelmiyor. Egemenlerin hikayeleri, hamasi hikayeler akla geliyor. Bu filmde birazda anlatılmamış bizim hikayemizi, halkın hikayesini anlattık.” ifadesini kullandı. 

\n

“Akademik ihtiyaca göre yapılan film iyi film olmaz”

\n

Filmin senaryosunun yazım aşamasında tarih danışmanlarından yararlanıldığını belirten Alak, “Ama belli bir noktadan sonra sinemanın ihtiyaçlarını gözetiyorsunuz. Akademik bir ihtiyaca göre bir film yaparsanız o iyi bir film olmaz. Filmin hikayesini dilden dile anlatılan bir söylencenin üzerine, halkın dilinde bu böyle anlatıldının üzerine kurduk. Bu demek değildir ki kırdık döktük. Öyle değil ama ihtiyaçlarımızı filmin ihtiyaçlarına göre belirledik. Tarihsel olarak olaylar kendi yıllarında, dönemlerinde ve kişilerinde geçiyor” dedi.

\n

Filmin konusu ise şöyle:

\n

\"… Timur, Osmanlı Devleti’ni Ankara Savaşı’nda yendikten sonra başlayan ve 13 yıl süren karışıklık dönemi bitmiş, Çelebi Mehmed kardeşlerini yenip tahta geçmişti. 

\n

Taht savaşları bitse de ama köylülerin yoksulluğu artıyor, ağır vergiler altında eziliyordu. Dönemin saygın alimi Şeyh Bedreddin İznik’te sürgündü ama yardımcıları Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal onun sözleriyle Anadolu’daki her dinden ve milliyetten yoksulu tek bir bayrak altında topluyordu, Hakikat! Yarin yanağından gayrı, her şeyde hep beraber diyebilmek için toplanan, adil bir dünya için toplanan köylüler Osmanlı ordusunu iki kez yener. Son bir büyük savaş için Kara Bayezid Paşa komutasında toplanan Osmanlı Ordusu, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’in üzerine yürür.\"

\n

Hakikat Şeyh Bedreddin

 Hakikat Şeyh Bedreddin

FRAGMANI İZLE

Üyeler
3,2 21 Puanlama ve 2 Eleştiri
Puanım :

İzlemek İstiyorum

Eleştiri yaz!

Facebook'ta PaylaşTwitter'da paylaş

Özet

Hakikat, Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama döneminde önemli bir yere sahip olan düşünce insanı Şeyh Bedreddin’in hayatına odaklanıyor. yılında Çelebi Mehmet'in tahta geçtiği dönemde Şeyh Bedrettin İznik'te sürgündedir. Anadolu'da kargaşanın hüküm sürdüğü sırada Bedreddin müridi Börklüce Mustafa, kendisine Karaburun'da yeni bir hayat kurar. . Manisa Valisi’nin komutasında yaya azap askeri olan Ali Ferid ise Börklüce'yi öldürmeye çalışmaktadır ve bunu gerçekleştirmeye çalışırken esir düşer. Zeynep, ağabeyini öldürdüğü için Ali Ferid'in sağ olarak tutulmasına karşı çıkar. Ait olmadığı bir yerde yaşamak zorunda kalan Ali Ferid, burayla arasında kopmaz bir bağ oluşturur. Ali Ferid, Karaburun’a yönelen Osmanlı ordusunun karşısına çıkılcak olan savaşta Ali Ferid, hakikat için savaşanlar arasında yer alır.

Beyazperde Eleştirisi

Bir yerde zulüm ve haksızlık varsa hak ve adalet arayışı başlar. Hakikat Şeyh Bedreddin filmi de ’lerde başlayan bu hak arama mücadelesinin bir şekilde günümüze uzanan sürecini anlatıyor. ’lerin ortası ve ’lü yılların başında yaşamış Şeyh Bedreddin’in öğretisine ne taraftan bakıldığı çok önemli. Bazıları Osmanlı’ya isyan eden bir asi olarak görür, bazıları da zulme karşı halkın yanında yer alan, halkı örgütleyen bir düşünce adamı olarak. Bu filmin düşüncesi onun yanında yer almakla başlıyor. Şeyh Bedreddin o karmaşık ortam içerisinde kendisine yol arkadaşları da ediniyor. Onun sağ kolu Börklüce Mustafa daha savaşçı bir kişilik. Hristiyan ve Yahudilerin de aynı tanrıya inandığını söyleyen (o dönemde büyük söylem) ve Bedreddin’in denetiminde saraya kafa tutan Börklüce Osmanlı tarafından İsa gibi çarmıha seafoodplus.info Kemal ise gerçek adı Samuel olarak bilinen ve Osmanlı yöneti

Eleştirinin tamamı

Fragmanlar

Hakikat Fragman

Öneriler

Son Haberler

Oyuncular

Tüm oyuncular ve teknik ekip

muhteşem bir film çıkar çıkmaz sinemada izlemiştim Bülent Emrah Parlak harika oynamış rolünü. Ayrıca diğer oyunculuklarda oldukça güzel Ezgi Esma Kürklünün oynadığı karakterde çok güzel yazılmış. Ayrıca kullanılan müziklerde oldukça epik ancak keşke "Benimle Göçen gelsin " Tarzı daha çok müzik olsa. Filmin finalinde ise duygulanmıştım

Film neden yok ? Neden izleyemiyoruz !? ¿?????????????????????????????????????????¿!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!¡!!!!!!!!!¡!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!?

2 İzleyici eleştirisi

Fotoğraflar

18 Fotoğraf

Teknik bilgiler

Ülke Türkiye

Dağıtımcı CJ ENM

Yapım yılı

Metrajuzun metrajlı film

İlginç Detaylar-

Bütçe-

Dil Türkçe

Görüntü formatı -

RenkRenkli

Ses formatı-

Yapım formatı-

Viza numarası-

Bu Filmi Beğendiysen, Şunlara da Göz At:

Yorumlar

Tüm Sinema Haberleri

Michael Keaton Başrollü "Batman Beyond" Filmi Mümkün mü?
Karakterlerin Saçma Kararlar Verdiği 10 Klasik Bilim Kurgu Filmi
James Cameron Kaybolan Denizaltı Hakkında Konuştu: Titanic&#;le Benzerliği Gerçeküstü!
"Spider-Man: Across the Spider-Verse" Gişede Önemli Bir Eşiği Geçti
Dwayne Johnson&#;lı Yeni "Hızlı ve Öfkeli" Filminin Adı Belli Oldu
Vizyondaki Filmler: "Büyü de Gel", "Haile: Bir Aile Kabusu", "Tebessüm"
Tüm sinema haberleri

En Popüler Fragmanlar

Büyük Kaçış Fragman

Culpa mía Altyazılı Fragman

Culpa mía Altyazılı Fragman

Hızlı ve Öfkeli 10 Teaser

Hızlı ve Öfkeli 10 Teaser
 Gün Fragman

Spider-Man: Across The Spider-Verse (Part One) Dublajlı İlk Görüntüler

Spider-Man: Across The Spider-Verse (Part One) Dublajlı İlk Görüntüler

Haile: Bir Aile Kâbusu Fragman

Haile: Bir Aile Kâbusu Fragman
Yeni çıkan tüm fragmanlar

Vizyondaki En İyi Filmler

Flash
Transformers: Canavarların Yükselişi
Örümcek-Adam: Örümcek-Evrenine Geçiş
Hızlı ve Öfkeli 10
Elemental: Doğanın Güçleri
Haile: Bir Aile Kâbusu
Vizyondaki En İyi Filmler

Hakikat : Şeyh Bedrettin

Hakikat : Şeyh Bedrettin

NAZIM HİKMET’İN “ŞEYH BEDRETTİN DESTANI”

Şeyh Bedrettin’in günümüzde bu kadar tanınmasının en önemli nedeni Nazım Hikmet’in yazdığı on dört bölümlük gerçek anlamda şiir destanı olan “Şeyh Bedrettin Destanı”dır. Bazı bölümleri düzyazı şiir, bazı bölümleri düzyazı ve şiirin iç içe geçtiği,  bazı bölümler de ise  şiirin doruğuna çıktığı dizeler bizi adeta çarpar. Roman gibi betimleme yapar, hikaye gibi karakter çizer ve şiirle yücelterek kelimenin tam anlamıyla ortaya bir destan koyar. O destanda Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal ile ilgili önemli detaylara ulaşırız.

Tarihsel bir zamanı eşsiz betimlemelerle mekan üzerine oturtarak kişiler üzerinden olayları anlatır. Yani yer, zaman, kişi, olay örgüsüyle; eseri roman, hikaye, şiir gibi okuyabilirsiniz; hatta ansiklopedik bilgi gibi bile okuyabilirsiniz; üstelik estetik anlamda bu kadar dahiyane bilgiye başka bir yerde ulaşamazsınız. Tavsiyem her defasında farklı bir türde okumayı denemenizdir. 

Roman türü ile başlayalım:

“Sedirde al yeşil, dal dal bursa ipeklisi,

duvarda mavi bir bahçe gibi Kütahyalı çiniler,

gümüş ibriklerde şarap,

bakır lengerlerde kızarmış kuzular nar idi.

Öz kardeşi Musa&#;yı ok kirişiyle boğup

yani bir altın leğende kardeş kanıyla abdest alarak

Çelebi Sultan Mehmet tahta çıkmış hünkar idi.”

Hikaye ile devam edelim:

“Arkamızda hünkarın ve hünkar beylerinin timar ve zeametli 

topraklarını bırakıp Börklüce’nin diyarına girdiğimizde bizi

ilk karşılayan üç delikanlı oldu. Üçü de yanımdaki rehberim gibi

yekpare ak libaslıydılar. Birisinin kıvırcık, abanoz gibi siyah

bir sakalı ve aynı renkte ihtiraslı gözleri, kemerli büyük bir burnu

vardı. Vaktiyle Musa&#;nın dinindenmiş. Şimdi Börklüce yiğitlerinden.”

Araya şiirin felsefesini koyalım, eşitlik ve kardeşliğin şiar haline gelmiş dizeleri ile:

“Hep bir ağızdan türkü söyleyip

hep beraber sulardan çekmek ağı,

demiri oya gibi işleyip hep beraber,

hep beraber sürebilmek toprağı,

ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,

yarin yanağından gayri her şeyde

her yerde

hep beraber!

diyebilmek

için

on binler verdi sekiz binini…”

Ve şimdi şiirin doruğuna çıkalım : Son dörtlüklerle:

“Yağmur çiseliyor.

Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.

Ve yağmurda ıslanan

yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin

çırılçıplak etidir.

Yağmur çiseliyor.

Serez çarşısı dilsiz,

Serez çarşısı kör.

Havada konusmanin, görmemenin kahrolası hüznü

Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.”

ŞEYH BEDRETTİN KİMDİR

 ()

Şeyh Bedrettin’in hayatı hakkındaki bilgiler torunu Hafız Halil’in yazdığı Menâkıbnâme kitabına dayanmaktadır. Babası Simavna kadısıdır; aristokrat ve varlıklı bir ailenin oğlu olduğu için  çocukluğundan itibaren iyi eğitim almış; fıkıh, felsefe, mantık astronomi alanında önemli hocalardan  ders görmüş, Mısır’da, Kudüs&#;te kendini geliştirmiş; Teorik olarak  Endülüs&#;ten gelen İbni Arabi’nin fikirlerinden etkilenmiş pratik olarak Hallacı Mansur’u örnek almış;   günümüzdeki anlamıyla entelektüel bir insandır. Onun bu yeteneklerinden yararlanmak isteyen Musa Çelebi Bedrettin&#;i kazasker olarak Edirne’de  görevlendirir. Fetret döneminin zalim kardeş kavgalarının süreci sırasında Mehmet Çelebi kardeşi Musa’yı öldürtünce  Şeyh Bedrettin’i İznik Kalesine göndererek gözaltında tutar. Bu arada yoldaşı olan Börklüce Mustafa’nın isyan başlattığını duyan  Bedrettin Mahmut İznik’ten kaçarak Sinop üzerinden Trakya’ya geçer. 

Börklüce yaklaşık on bin kişilik halk ordusu ile büyük direniş göstermesine rağmen Osmanlı komutanı Beyazıt’ın kuvvetlerine direnemez ve yenilir. Bedrettin’in diğer yoldaşı Torlak Kemal de Manisa&#;da başlattığı isyanda yenilir. Bu yenilgiler üzerine Bedrettin tutuklanarak yargılanır: “Malı haram, canı helal” fetvasıyla idama mahkum edilir, bugün Yunanistan sınırları içinde olan Serez şehrinde ünlü Serez çarşısında idama giderken yorgun ve bitkin durumuyla alay etmek maksadıyla “Ne o Bedrettin sararmışsın” diyen birine o meşhur cevabını verir. “Güneş de batarken sararır” 

İsyan içeriğine birkaç söz söylemek gerekirse; bu bir köylü isyanıdır. Anadolu’dan bir kasırga gibi geçen Timur’un ve  fetret döneminin faturası  köylülere  vergi yükü olarak dönünce   iyice yoksullaşan köylüler bir araya gelerek Bedrettin’in bir nevi komün öğretisini yayan  Börklüce’nin ve Torlak’ın etrafında birleşirler ve isyanı başlatırlar. Örgütlü bir yapı yoktur aslında, bu yönüyle de Spartaküs isyanı ile benzerlik taşımaktadır. 

Şeyh Bedrettin’in en önemli eseri “Varidat”tır. İçe doğuşlar anlamı taşıyan kitabında  Batıni anlayışını ve nesnel idealizmi anlatır&#; 

VE “HAKİKAT ŞEYH BEDRETTİN” FİLMİ

Yönetmenliğini Hakan Alak, senaristliğini Hakan alak ve Ali Şahin’in gerçekleştirdiği filmin çekimleri  Türkiye sinema tarihinde belki de ilk kez olan imece usulüyle yapıldı, adına  bir bakıma kooperatif olan  İmece Yapım denildi. Şeyh Bedrettin’e Suavi, Börklüce Mustafa’ya Bülent Emrah Parlak, Torlak Kemal’e ise Saygın Soysal can verdi. Başta Bülent Emrah Parlak olmak üzere oyuncuların rollerinin üstesinden geldiğini söyleyebiliriz. Filmde çarpıcı sahneler de vardı ki sonradan fragmanını seyrettiğimde beğendiğim  sahnelerin hemen hepsinin fragmanda kullanılmış olduğunu gördüm. Olayın fazla dramatize edilmeden verilmesi de hikayenin ruhuna uygundu.  Buraya kadar her şey tamam; ancak kurmacada aradığımı bulamadım.

Kurgu bir bütünlük taşımıyordu. Modern anlatımda parça parça anlatmak vardır fakat o parçaları seyirci ya da okuyucu kafasında birleştirir. Açıkçası, hikayeyi bildiğim halde  kafamda bütünlük oluşturamadım. Bağlantılarda kopukluk vardı.  Olaylar 9 yaşındaki Ahmet’in gözünden aktarılıyor. Burada Ahmet aslında yaratıcı, naratördür. Bu bağlantı kopukluğu dünya sinemasından sıkça rastladığımız (Ahmet’in) dış ses(i) ile giderilebilirdi. Güzel de olurdu, masal tadı verirdi. Şahmaran masalı işte o zaman anlam bulurdu. 

Filmde Spartaküs’e de gönderme yapılmış ama bir Spartaküs filmi çekilememiş!

İtiraf etmeliyim ki Nazım Hikmet ile tanıdığımız Şeyh Bedrettin bizde büyük heyecan ve merak uyandırmıştı. Hele son dörtlükteki dizeler unutulur değildi, Serez Çarşısının hayali kafamızda yıllarca yer etti. En azından Serez Çarşısında  bu dizeleri çağrıştıran  metafor kullanılamaz mıydı?&#;

Bu filmi çekmek, hele de Nazım Hikmet’in şiirinden sonra cesaret isteyen bir durumdu. İstanbul’da gerçekleşen filmin galasında yönetmen Hakan Alak ile  yaptığım küçük sohbette “Böyle bir hikayeyi çekmeye cesaret ettiğiniz için sizi kutlarım” demiş ve endişelerimi de dile getirmiştim. Emeklerinden ve özverilerinden dolayı filmde emeği geçenleri tekrar kutluyorum ama daha iyisi olabilirdi düşüncemi de gizlemek gerçekçi olmayacaktır. 

(Bu sohbetin küçük bir bölümünün videosunu aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.)

SON SÖZ

“Cellatlarımdan uzun yaşayacağım. Hakikati anlamış insanların kalbinde arayın beni” 

yıl sonra Şeyh Bedrettin’den söz edildiğine göre…

İyi seyirler.

FİLMİNİN YÖNETMENİ HAKAN ALAK&#;LA FİLMİ HAKKINDA KISA RÖPORTAJ

Yönetmen : Hakan Alak

Senaryo : Hakan Alak, Ali Şahin

Görüntü Yönetmeni : Serdar Ünlütürk

Kurgu : Hakan Alak

Müzik : Levent Güneş

Oyuncular : Suavi, Bülent Emrah Parlak, Saygın Soysal, Elif Nur Kerkük, Ali Barkın, Kerem Fırtına, Orhan Alkaya, Bülent Keser, Teoman Gülmez, Sabriye Günüç

Türkiye / Tarihi-Biyografi-Dram /