1 sınıf öğretmenleri ilk gün neler yapmalı / 1. Sınıfta İlk Gün Sayfa-3

1 Sınıf Öğretmenleri Ilk Gün Neler Yapmalı

1 sınıf öğretmenleri ilk gün neler yapmalı

1.Sınıf Velisi Olmak - Okulun İlk Günü

1.Sınıf, çocuklar için olduğu kadar anne ve babalar için de yeni bir deneyimin, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Hem öğrenci hem de ebeveyn açısından zorludur, sabır ve emek ister.

Bu dönemde çocuk, öğrenci olmayı öğrenir. Birçok şeyle ilk kez karşılaşır, yabancıdır gördüklerine.

Çocuğu okula yeni başlayan veli, heyecanlı olduğu gibi bir o kadar da kaygılı ve tedirgindir. Çocuğunun okuyup okuyamayacağı, neler yaşayacakları konusunda endişeleri vardır çoğu velinin. Ve çocuğu öğrenmede biraz zorluk yaşıyorsa bu endişeleri daha da artacaktır.

Ama bu normal bir süreçtir. Çünkü her öğrenci aynı hızda öğrenmez ve kimse de bunu ondan beklemez zaten. Biyolojik ve psikolojik açıdan herhangi bir problemi olmayan her bir öğrenci süreç içinde okuma ve yazmayı öğrenecektir. Bazı çocuklar 1-2 gösterimde anlarken bazıları 10 gösterimde, bazıları belki de aylar sonra öğrenecektir. Kimi daha hızlı öğrenirken kimi de daha yavaş öğrenebilir. Bu dönemde sabrederek çocuğunuzun öz güvenini kaybetmesine neden olabilecek davranışlarda bulunmamamız gerekmektedir.

Sene sonu geldiğinde bir sınıftaki öğrencilerin bazıları okumaya geçemeyebilir. Bunlarda da ya dil problemi vardır, ya evde anne baba okuma yazma bilmiyordur ya da çocukta zihinsel bir problem vardır. Bunlardan ilk ikisi ileriki yıllarda okuma yazmaya geçebilir ama genellikle ilk yıl başarılı olamazlar çünkü daha fazla ilgi ve çalışma gerekir. İlgi ve çalışma olmadıkça öğrenciler okuma ve yazma öğreniminde gecikebilirler. Eğer çocuğunuzda algılamaya yönelik zihinsel bir problem fark edilirse de profesyonel bir yardım alınmalıdır.

İlk gün çok heyecanlı ve önemlidir. En az öğrenciler ve ebeveynler kadar öğretmenler de heyecanlıdır. Aynı zamanda da zordur. Sadece öğrenciler için değil, öğretmenler için de zordur. Bazı çocuklar aileden ayrılırken zorluk çekmezken bazılarının ailesinden ayrılması haftalar, aylar sürebilir.  En zorlayıcı süreç de budur.  Bir de ebeveynler çok kaygılıysa, zor olan süreç daha da zorlaşır. Böyle bir sıkıntı yaşarsanız mutlaka öğretmeninizle iletişim halinde olarak, aşamalı bir şekilde sürece çözüm bulmalısınız.  Bu sizin ilk sınavınızdır ve ilerisi için oldukça önemlidir. Çocuklarınızı istekli ve mutlu bir şekilde öğretmenine emanet edebildiyseniz, ilk zorlu aşamayı geçtiniz demektir.

Çocuğun okul hayatı böylelikle başlar. İlk ders zili çalar ve öğretmen sınıfa girer.

İlk olarak öğrencilerimizi, tanımaya çalışırız. Bazı öğrenciler konuşmak istemez, 1-2 cümle de olsa konuşturmaya çalışırız onları da. Sonra başlarız derslerimize.

Önce kalem tutmayı öğretiriz. Bazı öğrencilere kalemi düzgün tutturmak bile günler alabilir. Çocuğun gelişimiyle ilgilidir bunlar. Bazı çocukların el kasları henüz pek güçsüzdür, zorlanırlar. ( Bunun için yapılması gerekenleri sonraki yazımızda detaylı bir şekilde anlatacağız.) Kalemi tutmayı öğrenince karalama yaptırmaya başlarız. Elleri kaleme deftere iyice alışsın diye. Düzensiz çizgi çalışmalarıyla devam eder, sonra yavaş yavaş harflere benzer şekiller çizmeye, düzenli çizgi çalışmalarına başlarız. Ve sonra başlar okuma-yazma serüvenimiz.

Verilen her ses önce hissettirilir, sesin söylenişi verilir. Bu çok önemlidir. Çünkü eskisi gibi öğretilmez sesler.  Sonra yazılışı gösterilir. Çocuk sesi hem yazabiliyor, hem de sesi okuyabiliyorsa tanımıştır sesi. Çocuklar sesleri birleştirmeyi kavradıklarında her şey çok kolay olur. Fakat ilk seslerde epey zorlanır çoğu öğrenci.

Velilerimiz burada çok kaygılanıyorlar. "Benim çocuğum sesleri okuyor, yazıyor ama birleştiremiyor. Ne yapmalıyım? " diye telaşa kapılıyorlar. Velideki bu kaygılar "Kızım, oğlum kaç defa söyledim. Hala niye okuyamıyorsun?” ,“Ayşe Hanım'ın kızı okumaya geçti, sen hala okuyamıyorsun.”  gibi söylemlerle çocuğa yansır ve her geçen gün uzayıp gider bu söylemler.

Çocuk da okuyup yazmak ister tabi ki ama elinde değildir ki. Bu durumda onu azarlamak hiçbir işe yaramaz. Aksine çocuğu okumaktan soğutur bu sözler. Peki ne yapacak anne ve babalar.

Sabırlı olup tekrar tekrar okutmaya devam edecekler. Belki hemen başaramayacak, haftalar sürecek. Ve öğretmen diğer sesleri öğretmeye devam edecek. Siz daha da telaşlanacaksınız muhtemelen. Ama merak etmeyin, çocuklar bir yandan yeni sesi öğrenirken, diğer yandan da eski öğrendiklerini yapılan çalışmalarla sürekli tekrar edecekler. Hem eski hem de yeni öğrenilenler tekrar edildikçe de sesler pekişecektir. Çünkü zamanla çocuklar bu birleştirme işinin mantığını kavrayacaklar. Sonrası ise çok daha kolay olacaktır.

Sesleri birleştirmeyi öğrenen çocuk, okumayı başarır. Yazması için de bol bol bakmadan yazma, dikte çalışması yapmak gerekir. Burada velilerin yaptığı en büyük yanlış, dikte olarak verilen cümle ve metin ödevlerinin bakarak yazdırılmasıdır. Öğrencinin evde yazıp okulda yazamama sebebi, velinin uyguladığı bu yanlış tutumudur.

Sesleri birleştirerek okuyan ve bakmadan yazabilen öğrenci artık okuma yazmayı başarmış demektir. Bundan sonra bol bol okuma yazma çalışması yaparak okumanın hızlandırılmasına çalışılmalıdır.

Okumaya geçen çocuklar, uzun yazılar okumaktan sıkılırlar. Okudukları parçaların kısa olması önemlidir. Bunun için en uygun okuma materyalleri hem kısa hem de eğlenceli olan tekerlemeler, şiirler ve bilmecelerdir. Çocuklar bunları eğlenerek okur ve çok çabuk ezberlerler. Bu da okumalarını hızlandırmada önemlidir. Bu dönemde okunacak hikâyeler de bol resimli, az yazılı ve büyük puntolu olmalıdır. Dil ve anlatımı da çocukların seviyesine uygun basit, anlaşılabilir olmalıdır. Okunan hikâyeler mutlaka anlattırılarak çocuğun anlatım yeteneği de geliştirilmelidir.

Üzerinden uzun yıllar geçse de okulun ilk günü öğrenci ve velisi için unutulmayacak bir anı olacaktır. İlk öğretmeni, ilk anne-bana yazması, ilk karne günü derken bu günler ve anılar da her geçen gün artacaktır. Bu özel günleri, güzel anılara dönüştürmek, gülümseyerek hatırlayabilmek sizlerin elinde.

 

Siz ve çocuğunuz için güzel anılar biriktirmeniz dileğiyle…

 

Konu: 1.Sınıf Okutacak Tüm Öğretmenlerin Dikkatine! İlk Gün Neler Yapılmalı ?

1-) Sınıfa ilk giriş nasıl olmalı?
Uyum süreci başlangıcı olan 10 eylül pazartesi günü 1.sınıfı okutacak olan Değerli Meslektaşlarım,
sınıfa girmeden önce sınıfınızda sizi meraklı gözlerle bekleyen öğrenciler olduğunu unutmayın. Sizi hiç tanımayan öğrencilerinize vereceğiniz ilk izlenim çok önemli olacaktır. Sınıfa girerken açacağınız o kapı bile çok önemli. Kapıyı sert açmanız onların belkide hiç unutamayacağı bir anı olarak akıllarında kalabilir.
Yıllardır hep söylüyorum o gün uykusuz olabilirsiniz, yorgun olabilirsiniz, aç olabilirsiniz, mutsuz ya da üzgün olabilirsiniz fakat karşınızdakilerin çocuk olduğunu ve sizin bakışınızdan bile etkileneceğini unutmayın. Sınıfa eğlenceli bir giriş yapabilirsiniz. Bir müzik eşliğinde elinizde mikrofon. Düşünsenize Öğrencilerin gözlerindeki o pırıltı birden ışıldayacak. şaşıranlar olacak, gülenler olacak hatta size eşlik edenler bile olacak. Sakın bunu gürültü olarak değerlendirmeyin. Aksine sizinle olan her şey o minicik çocuklar için çok büyük anlam içereceğini unutmayın.

2-) İlk derste neler yapılmalı?
İlk girişimizi yaptık ve biraz eğlendik. Öğrenciler sizi daha çok merak edecekler. O yüzden kendinizi onların anlayacağı bir dilden konuşarak anlatın. Kısaca çocuk olun. Benim Adım Ufuk. Soyadım Koca. Bu yıl sizlerle birlikte böyle eğlenceli mi eğlenceli, sevimli mi sevimli çok güzel zamanlar geçireceğiz. Yeri gelecek ben size eşlik edeceğim, yeri gelecek siz bana eşlik edeceksiniz. Gibi konuşmalar yaptıktan sonra sınıfınızı tanıtın. Öğretmen masasından başlayın, öğretmen masası ne işe yarar, Tahtanızı anlatın, Panolarınızı anlatın ne işe yaradığını çünkü öğrencileriniz sınıf ortamına ilk kez giriyor ve neyin ne olduğunu kestiremiyor. Tabi çağımız çocukları cin gibi derler, Fakat bunların tanıtımı onların hoşuna gidecek. Bunları tanıtırken sakın sert bakışlarla dik duruşlarla yapmayın. Esprilerle, öğrencileri de konuşmalarınıza katarak anlatın. Buradaki amacımız hem öğrencilerin sınıfın güvenli bir ortam olduğunu anlaması hemde sizinle ve arkadaşları ile konuşarak kaynaşması.

3-) İkinci derste neler yapılmalı ?
Öğrencileriniz artık size olan bakışı tamamen değişmiş aklında sevimli eğlenceli bir öğretmen profili gelmiştir. Okula her gün isteyerek gidecek çünkü siz onu orada bekliyor olacaksınız. Geldik ikinci derse. Sınıfa girdiniz mutluluk saçan en samimi haliniz ile. Şimdi hazırsanız öğrencileriniz tam kalbinden yakalayacağınız o ana. OYUN oynama zamanı. Çoğu öğrencinin aklında okul denince akla çalışmak ödev ders gibi şeyler gelir. Ama hiç bir öğrenci okul dediğinde akla sevimli öğretmeni, yada güvenle ve eğlenerek oyun oynayabileceği yer olarak aklına gelmiyor. İşte biz bu ön yargıyı kıracağız. Öğrencilerinize bahçede güvenilir bir ortam kurduktan sonra oyun kurallarını anlatın. Elinizdeki topu birbirinize havadan yavaşça atacaksınız. Topu kim tutarsa Adım .... peki ya senin adın ne? diye sorup topu başka arkadaşına atacak. Topu tutan adını söyleyecek ve soruyu sorup topu sorunun cevabını almak istediği arkadaşına atacak. Buradaki amacımız ise Öğrencilere kural düzenini benimsetmek ve birbirleri ile tanışıp kaynaşmalarını sağlamak. Tabi eğlenmelerini de söylemezsek olmaz. Oyununuza Benim Adım .... En sevdiğim renk .... peki senin adı ne? ve en sevdiğin renk ne? gibi sorular ekleyerek devam edebilirsiniz.

4-) Üçüncü derste neler yapılmalı ?
Bahçede eğlenceli bir oyun oynadık. Fakat top bence kesinlikle yere düşmüştür. Düşen topları biz tekrar elimize alıp oynamaya devam etmişizdir. İşte bu derste de öğrencilerimize bunu anlatacağız. Temizlik. Geçen ders oynadığınız oyunu beğenip beğenmediklerini sorun. Uhuvv. parmak kaldırmadan cevaplar gelmeye başlayacak artık. Çünkü artık öğrencileriniz cevap vermekten korkmuyor aksine bunu severek yapıyorlar. Bu muhteşem bir şey. Tabi birbirlerini duyabiliyorlarsa. Sınıfta birden çok cevap aynı anda geldiğinde parmak kaldırma kuralını öğretebilirsiniz. Öğrencilere bunu da öğretirken kuralı siz söylemeyin. Onlara hissettirin. Onlar bulup koysun bu kuralı. Nasıl mı olacak. Onu da söyleyeyim. Herkes susana kadar sessiz kalın. Sakın ama sakın bu sessizliğinizi bozmayın. Siz sessiz kaldığınızda onlar bir şeyin yanlış gittiğini anlayacaklar. Çünkü siz çok neşeli konuşkan bir öğretmensiniz. Niye sessiz olasınız ki? değil mi ? Herkes sessiz olduğunda konuşanlardan birine sorun sınıfta herkes konuşurken beni duyabilir misin? Ya da sınıfta herkes konuşurken ben sizi anlayabilir miyim? dedikten sonra soru sorduğunuz kişi cevaplamaya çalışsın. Muhtemelen cevabı bilecektir. Artık parmak kaldırmak konuşmak için bir söz hakkı istediğinin belirtisi olacaktır ve bu kuralın tüm öğrencilerin birbirini anlamada ve öğretmeni anlamada daha iyi olduğunu anlayacaklar.
Artık sorularımızı sorabiliriz. Bu arada söylemeyi unuttum şimdide parmaklar havada uçuşacak haberiniz olsun. Oynarken kurallara dikkat etmesek neler olabileceğini sorun. Burada kuralların önemini bir kez daha vurgulamış olacağız. Gelen cevapları sınıfa alkışlatın.
İşte muhteşem bir kazanım daha vermiş oldunuz çaktırmadan. Öz güven. Çocuk sorulara yanıt verdiğinde beğenildiğini hissetmeli ki korkmadan düşündüğünü söylemeli. Bilirsiniz zaten çocuklar alkış yapmaya bayılır zaten. Onlar içinde bir oyundur bu. Gelen güzel cevapların üzerinde durun. Tamam gelen güzel cevapların üzerinde yeterince durduğunuza göre şimdi ayağınızı çekin ve asıl konumuz olan temizliğe giriş yapalım. Nasıl mı? Şöyle anlatayım. Öğrencilerinize hemen şunu sorun. Top ile oynadığımız oyunda sizce top temiz miydi? Uçuşan parmakları ben bile buradan görür oldum. Çok değişik cevapların geleceğine hazırlıklı olun. Çünkü temizlik kavramı her çocuk için farklıdır. İlk temizlik kuralı ailede öğrenildiği için her ailenin de temizliği farklıdır. İşte burada ortak kullanım alanlarında temizliğin nasıl olacağını onlara uygun bir dille anlatmalıyız. Artık onuda siz anlatırsınız herhalde

5-) Dördüncü derste neler yapılmalı ?
Çocuklarımız artık sizinle mutlu bir şekilde ders işlemeye hazırlar. Ama biz ne yapmıyoruz ilk günden ders lafını ağzımıza almıyoruz . Mini mini birlerimiz artık okulu tanımaya hazır. Çünkü kural kavramını öğrendi. Lavabolardan başlayabilirsiniz. Yerini öğretip nasıl kullanılması gerektiğini anlatmalısınız. Sınıfınızı tanıtırken ki mantık okulu tanıtmada yapacaksınız. Bunları anlatırken kendi esprilerinizi ve sevimliliğiniz katmayı unutmayın.
Öğretmenler odasını ve müdür odasını tanıtmayı da unutmayın.

6-) Beşinci derste neler yapılmalı ?
Öğrencilerimiz sabahtan beri eğlendiler oynadılar okulu gezdiler yoruldular ve acıktılar. Bu ihtiyaçların hepsini öğle arasında giderdiler. Siz yorgun olabilirsiniz ama onlar akşama kadar durmadan oynayabilirler O yüzden beşinci derste birazda kendimizi düşünerek hem yorgunluğumuzu dindirmek hemde eğitici bir vakit geçirmek adına öğle arası hazırladığınız ya da dünden hazırladığınız bir kutu ile sınıfa girin. Kutunun içinde okulda bulunan eşyaları koyun. Örnek : kitap, defter, silgi tabi hep kırtasiye değil birazda temizlik malzemesi koyalım. Peçete sabun vb. bunu arttırabilirsiniz kutunuzun büyüklüğüne göre. Kutuyu da güzelce süslemeyi unutmayalım dikkat çok önemli çocuklar sever böyle cicili bicili şeyleri. Ve artık öğrencilerinize sorun bu kutunun içinde ne olabilir diye. Bakalım hayal dünyaları nasıl minik öğrencileriniz. Bilen biri çıkarsa işiniz kolay hemen içinden onu çıkarıp ona hediye edebilirsiniz. Tabi onu tanıtmalısınız önce.
Sabunu bildi diyelim. Hemen anlatın sabun nedir ne işe yarar nasıl kullanmalıyız. Tabi ki de siz anlatmayacaksınız. Biz hep öğrencinin bulması taraftarıyız. Sabunu bilen öğrenciye sorun sabun nedir ne işe yarar nasıl kullanırız. Bildiğinde alkışlatmayı unutmayın eksik yerleri ipucu vererek öğrencinin tamamlamasını sağlayın. Eğer hiç bilen çıkmazsa kutunuz hakkında biraz ipuçları verin. Mesela ulaşım araçları olabilir mi sizce içinde diye sorabilirsiniz. Daha sonra daha mantıklı şeylere gelebilir sorularınız. En sonunda kullandığımız eşyalar olabilir mi içinde diyebilirsiniz. Hala bilemezlerse bence kutuyu atın gitsin

7-) Altıncı derste neler yapılmalı ?
İşte en can alıcı derse geldik. Neden mi? Çünkü öğrencilerinizden ayrılacaksınız. Pardon onlar sizden ayrılacak. Gerçi ikisi de aynı oldu diye düşüneceksiniz ama öyle değil. Onlar artık sizden kopamayacaklar. Okula gelmeleri için en büyük sebeplerden biri oldunuz. Onun hayatında neler değiştirebileceğinizi gösterdiniz. Siz farkında değilsiniz belki ama o eve gidince ne övgüler ile sizi anlatacak. Sizin için ne hayaller kuracak. Sizden kopamayacak. Gelelim derste ne yapabiliriz
Bu derste ne kadar öğrencileri mutlu edebilirsek o kadar süper olacak. Çünkü öğrencinin aklında ilk girişiniz ve son çıkışınız akılda kalır. yıllar sonra bile unutulmaz. Ben bile o kadar yazdım ama ilk derste mikrofonla girdiğimi unutmadım Son dersimizde öğrencilere unutulmaz bir anı bırakmaya ne dersiniz. Nasıl mı? Hemen anlatayım. Evde hazırladığınız öğrencileriniz için süslü kalem ve yanında süslü bir şeyler işte orası sizin hayal gücünüze kalmış. Bir şekere mutlu olan çocuklarımız böyle bir hediyeye hele birde öğretmeni veriyorsa nasıl unutur. Çağımız çocukları gerçi şekerle mutlu edemiyoruz ama siz bulunduğunuz okulun çevrenin ortamına göre o hediyeyi bulursunuz. Ama yanında kalem kesinlikle olsun. Çünkü o kalem onun için artık kutsal bir kalem olacak Ama o kalemi ve yanındakileri kuru kuru hediye olarak vermeyin. Hediyenizi anlatın önce sevdirin hediyenizi. Önemini vurgulayın. Bu hediyelerin sizin için ne kadar değerli olduğundan bahsedin. Ondan sonra görün bakalım o kalemi hiç kullanırlar mı?

Evet altı dersi de bitirdik. Çocuklarımız artık evlerine mutlu huzurlu gidebilir. Gitmesine gidebilir ama acaba yarın neler olacak? Bu soru çocuğun aklında hep kalacak. Çünkü o kadar şey yaptık ki...

İşini AŞKLA yapan değerli öğretmenlerim umarım bu yazı sizi sıkmamıştır. Ve umarım hayatınızda önemli bir yere vurgu yapabilmişimdir. Sağlıcakla kalın.

[ Sınıf Öğretmeni Ufuk KOCA ]


Sizinde eklemek istediğiniz ya da çıkarmak istedikleriniz varsa yorumlara belirtirseniz sevinirim. Bilgiler paylaştıkça güzeldir.

NOT : Yazımızın tamamını ya da bir kısmını başka sitelerde site ismi ve yazanın ismi verilmek suretiyle paylaşıma izin veriyoruz. Onun dışında paylaşımlara izin vermiyoruz. Saygılarımla.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası