ramazan ayı sohbetleri dinle / Ramazan Çıtlak ile Ramazan Sohbetleri

Ramazan Ayı Sohbetleri Dinle

ramazan ayı sohbetleri dinle

Ramazan Çıtlak ile Ramazan Sohbetleri

M. FATİH ÇITLAK - GAZETE HABERTÜRK

Allah Teâlâ’ya sonsuz hamd ü senâ ederiz. Efendimiz’e (sas) adetsiz ve hesapsız salât ü selâmlarımızı arz ederiz.

Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti, selâmı, saadeti, bereketi üzerinize olsun ey Allah Teâlâ’nın güzel mü’min kulları! Hamd, salât ü selâm derken insan bambaşka bir ruh halinde yaşıyor bu güzellikleri. Çünkü Ramazan geldi; rahmetiyle, bereketiyle, bütün güzelliğiyle ve haşmetiyle.

Anadolu’da birçok yerde yağmur yağdığında “Rahmet yağdı!” veya “Rahmet indi!” derler. Hatta bu tâbiri büyük şehirlerde yaşayan insanlarımızın da kullandığına sıklıkla şahit oluruz. Evet, yağmur rahmettir. Hesapsız, bizim plan ve programımızın dışında, göklerin yere inişi, yeryüzünün de gökyüzünden nasiplenmesidir. Bol bol ikram edildiği için rahmet deriz, rahmeti hatırlarız. Ramazan’ın ilk 10 günü de rahmettir. Bol bol sağanak yağdırır yüce Mevlâ bereket, feyiz ve hidâyetini.

İlk 10 gün hesapsız, sınırsız, hudutsuz ikramların indiği günlerdir. İkinci 10 gün mağfiret günleri olarak bizi karşılar. Aslında ilk 10 günü nasıl karşılıyorsak ikinci 10 güne öyle çıkar, öyle nasipleniriz. Rahmette bizim bir eforumuz yoktur. Nasıl yağmur indiğinde kurdu, kuşu, yılanı, çıyanı hepsi nasiplenirse, aynen ilk 10 günün rahmet oluşu da böyledir. Herkesi içine alır, daha doğrusu herkesi kuşatacak şekilde bol bol ikram edilir ama ikinci 10 gün bizim kurt mu kuzu mu, çiçek mi diken mi, zehir mi şifa mı olduğumuzu, özetle rahmetten ne kadar istifade ettiğimizi ortaya koyan günlerdir.

Son 10 gün cibilliyetimizin, ahlâkımızın, rahmetle inen, mağfiretle büyüyen ekin ve mahsullerimizin hasat mevsimidir. Oradan biçtiğimiz, topladığımız mahsulle ya cennetin meyvelerini devşiririz ya da bayram sabahı “İşte malın, cibilliyetin, mizacın ve yaptıkların budur” denircesine gayet acı, cehennemi dikenleri topladığımız gün olur.

Evet kıymetli dostlar! 7’den 70’e hepimiz Ramazan’ın 10 günleri hakkında onlarca söz bilir, duyar, kafayı kaldırıp fikirler yürütebiliriz. Hiç aklımızdan çıkarmamamız gereken hakikat budur ki; Ramazan bize muhabbetle sarılır, selâm verir, kim ne olursak olalım bizi bir kere güzelce karşılar.

Bu karşılamayı ganimet bilmeli, Ramazan’a sohbetle, ibadetle, şuurla karşılık vermeli. Son 10 günde de bu karşılığın bereketini görmeli insan. Ramazan dönüştürür, değiştirir ve her türlü değişim bu ayda yaşanabilir. Ramazan’ın güzelliğini fark edip yaşamak insanı bambaşka güzelliklerle buluşturduğu gibi Kuran-ı Kerim’in indirilmesi için seçilen bu ayın kadrini, kıymetini, bereketini bilmeyen adama da Ramazan’ın bayram sabahına erişmeden evvel iki çift söz söylenebilir: “İlacı kullanıp bırakmaktansa hiç kullanmamak daha iyi” diye söyleyen doktorlar var.

Her işin yarım kalması, her nimetin kadrinin kıymetinin bilinmemesi aslında aynı neticeyi verir. Şimdi soruyorum güzel dostlar! Bir ağacın dalı, budağı, yaprağı ve meyvesi olur. Yenecek kısmı meyve, yanacak toprak olacak kısmı da dalları, budakları, yapraklarıdır. Bu güzel Ramazan’da yanacak tarafıyla uğraşacağımıza güzel güzel meyvelerinden yiyebileceğimiz kısmıyla bayram sabahına kavuşmaya ne dersiniz?

‘KILDIĞIN NAMAZI DA KAZA EDECEK MİSİN?’

Bir kişi iftar dâvetinde bulunulduğu eve gitmiş. Vakit girip ezan okununca herkesle iftarını açıp sofraya oturmadan evvel namaz için müsaade istemiş. Ev sahipleri ve diğer misafirler sofrada yemeklerini yerken o kişi yavaş yavaş farz namazını kılmış, ardından da nâfile ibâdette bulunmuş.

Tam sofra kaldırılacakken oturup bir-iki lokma yiyip “Ben az yerim, bu kadarı kâfi” demiş. Sofradakiler o kişi için “Ne kadar zâhid ve takvalı, ibâdet etmeyi dünya nimetlerine tercih ediyor” demişler. Meclis dağılıp herkes evine çekildiği zaman o kişi de hızla evinin yolunu tutmuş ve eve girer girmez hanımına “Bana acilen sofra kur!

İnsanlar ‘Az yer, bol ibâdet eder’ desin diye bir lokma bir şey yedim, çok açım!” demiş. Bu sözü duyan çocuğu da babasına şöyle sormuş: “Peki babacığım, yiyemediğin yemeğin kazasını yapıyorsun da gösteriş için kıldığın namazı, ettiğin ibâdetleri de kaza edecek misin?”

RAMAZANDA ORUÇ TUTMAK ÂDET DEĞILDIR, FARZ OLAN IBÂDETTIR!

“Rmazan geldi, oruç tutacağız, şöyle iftar edip şöyle şenlikler yapacağız” gibi sanki içinde yaşadığımız toplumun öylesine bir ay oruç tuttuğu, oruç denince de âdet hâlinde yaşanılan bir ritüel aklımıza gelmemeli. “Şimdi bu ayda oruç tutmazsak ayıp olur, herkes tutuyor” diyerek Allah Teâlâ’nın farz olan bu ibâdeti toplumsal bir hareket gibi de görülmemeli.

Allah Teâlâ’ya inanan, O’nun (cc) meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ölümden sonra hayatın varlığına ve yaşanan her şeyin ilâhî programda kayıtlı olduğuna inanır. Bunlar öyle bir bölünmez bütünlükle birbirine bağlıdır ki bir meleği inkâr etmek, Allah’ın (cc) göndermiş olduğu bir peygambere saygısızlık etmek veya Kuran’ı Kerim’den bir ayetin hükmünü kabul etmemek kişiyi Allah’ı inkâr edenlerle aynı çizgiye düşürür. Oruç, binlerce hikmeti ve güzelliği içinde barındırır. Ama hepsinin ötesinde ve üstünde unutmamamız gereken en önemli unsur orucun iman edenlere farz olmasıdır. Bütün o güzellikler, hikmetler hep bu çerçevenin içerisinde kıymet kazanır.

Orucu Allah’ın (cc) farzı olarak görmekle bizim için bütün o güzellikler var olur. Aksi takdirde Ramazan ayı bizim için güzellikleriyle, merasim ve özellikleriyle hayal olur, heba olur. Muhakkak ki din en saf muhabbetin yaşandığı sahanın adıdır. Ancak, saygı ve hürmet biterse muhabbetle sevgi de bitiverir.

MEVLÂNÂ MÜZESI RAMAZANA HAZIR

Tasavvufta Mevlevi yolunun öncüsü, düşünce adamı Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin türbesinin bulunduğu Mevlânâ Müzesi, bakım ve temizlik çalışmalarıyla ramazan ayına hazırlandı. Konya’nın Karatay İlçesi’ndeki müze, Mevlânâ’nın “Ne olursan ol yine gel” çağrısına uyarak dünyanın dört bir yanından gelecek ziyaretçilerini bekliyor. Mevlânâ Müzesi, geçen yıl Ayasofya ve Topkapı Sarayı’ndan sonra 2 milyon bin kişi ile en çok ziyaret edilen üçüncü müze oldu.

ATEY-İ KERİME

O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, Hakk ile batılı ayıracak olan, hidâyet rehberi ve deliller hâlinde bulunan Kuran onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta yâhut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah (cc) size kolaylık diler, zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı (cc) tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.

Bakara -

Kuran indiği için mi Ramazan bu kadar mübârek yoksa Allah Teâlâ Kuran-ı Kerim’i indireceği için mi bu ayı mübarek kıldı, bunun cevabını tam olarak veremeyiz. Çünkü Allah (cc) ezelî ve ebedî ilminde hikmet ve tecellileriyle bizi âciz bırakır. Ama kesin olan bilgi şudur ki “Oruçsuz ve Kuran’sız geçen bir Ramazan düşünülemez”. Peki ya namaz? Bunu söylemeye hâcet mi var? Namaz, her ayda ve günde en az beş vakit olarak Allah’ın (cc) emri, Cenâb-ı Mevlâ’yla sohbettir. Bu sohbete erişenler oruç ve Kuran’la Ramazan’da maneviyatın zirvesinde güzellikler yaşar.

SORU VE CEVAP

ORUCUN ŞARTLARI NELERDİR?

Oruçla mükellef olmak için İslâm dîninin muhatap kabul ettiği kişi yani akıl bâliğ olmak şartı vardır. Bu şarta sahip olmayan kişi oruç tutmakla mükellef değildir. Mükellef olmasalar da henüz buluğ çağına erişmemiş çocuklar oruç tutabilirler.

Orucun yerine getirilmesinin farz olması için oruç tutmaya engel olacak derecede hastalık olmaması ve seferi olmama şartı da vardır. Hasta olana veya seferi olana bu durumları devam ettiği müddetçe oruç tutmak farz değildir ancak şartlar müsait olduğu takdirde oruçlarını tutabilirler.

Bir orucun edâsının sahih olması için niyet etmek ve kadınlar için muayyen günlerinde olmamak şarttır. Niyet edilmeden tutulan oruç dinen geçerli değildir. Muayyen günleri dolayısıyla oruç tutamayan kadınlar tutamadıkları günleri daha sonra kaza ederler.

HADİS-İ ŞERİFLER

“Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip sevabını da Allah’tan (cc) bekleyerek oruç tutanın günahları affolur.” Hadîs-i şerîf - Buhârî

“Ramazan bereket ayıdır. Allah (cc) bu ayda günahları bağışlar, duâları kabul eder. Melekler bu aya değer verenlerle iftihar eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır.”

Hadîs-i şerîf - Taberânî

MESNEVİ'DEN

Oruca sarıl, sabret, orucu terk etme, her an Hakk’tan rızkını bekle! Cihat ve oruç güçtür, çetindir. Fakat bu güçlük ve çetinlik, Allah’ın (cc) kulu kendinden uzaklaştırmasından daha iyidir.

Özlenen Rehber Dergisi

Ömrümüzde bize, rahmet olarak verilen bir ramazan-ı şerife daha kavuştuk. Bu mübarek ayın kıymetini bilelim! ibadet ve taat içerisinde dolu dolu geçirmeye gayret edelim!
Her ramazan-ı şerif ayına ulaştığımız zaman, onu büyük hissi yoğunlukla karşılarız; fakat ilerleyen zamanlarda bu yoğunluğu muhafaza edemeyip ibadet ve taatlerde bir gevşeklik içerisine düşeriz.
Rabbim, daha önce kıymetini idrak edemediğimiz ramazan aylarının pişmanlığıyla bu ramazan-ı şerifi gereği gibi ihya etmeyi nasip etsin inşallah.
Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’de Bakara suresinde buyuruyor ki:
&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#; &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#; / Ey îman edenler! Oruç sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu gibi sizin üzerinize de farz olmuştur. Umulur ki korunursunuz.&#;
Zikrettiğimiz âyet-i kerimede vücub ifade eden ramazan orucu, fecr-i sadık dediğimiz imsak vaktinden akşam güneş batıncaya yani iftar vaktine kadar yeme, içme, cinsi temas gibi orucu bozan her türlü hâl ve davranıştan Allah rızası için uzak kalmaktır. Ramazan orucunun edası farz olduğu gibi, hastalık veya yolculuk gibi bir mazeretle tutamadığımız oruçların kazası da farzdır.
Ramazan orucunu tutmak ne ile sabit olacaktır? Bundan önceki şâban ayında bir ay boyunca oruç tutmuş olsaydık, ramazan orucu yerine geçer miydi? Elbette geçmez. Ramazan orucunun üzerimize sabit olması ramazan ayına kavuşmakladır.
Ramazana, hilâli görüp başlayacağız. Bitirirken de hilâli görüp bitireceğiz. Ramazan orucunun durumu da budur. Ramazan, kameri bir ay olduğu için yirmi dokuz veya otuz gün sürebilmektedir. Yirmi sekiz veya otuz bir gün olma ihtimali yoktur.
Müslüman ve akıl baliğ olan yani mükellef olan her insana ramazan orucunu tutmak farz-ı ayındır. Rüşt sahibi olmayan erkek ve kız çocuklarına oruç farz değildir. Aynı zamanda mecnunlara da oruç farz değildir. Çünkü İslâm akıllıya hitap eder. İbadette akıl şarttır. Peki, akıl baliğ olmayan çocuklar oruç tutmasın mı? Elbette tutacaklar. Çocuklar küçük yaşlardan itibaren yavaş yavaş oruca alıştırılmalıdır. Böylelikle çocuklarda hem bu ibadetin sevgisi yerleşir, hem de onlar oruç tuttukça orucun sevabından anne ve babasına da sevap yazılır.
Tabiî ki tüm ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadetinde de niyet esastır; fakat niyetin İslâm dinideki asıl karşılığı; &#;kalbin tamamıyla yapılacak olan ibadete yönelmesidir.&#; Kesinlik ifade etmesidir. Mesela namaz ibadeti için, &#;bir insana &#;sen hangi namazı kıldın?’ denildiği zaman, namaz kılan kişi &#;acaba ben hangi namazı kıldım?’ diye düşünse, bu kişinin namazı geçerli olmaz&#; denilmiştir. Çünkü bu kişi kalben kesin bir şekilde yapacağı amele niyetlenmemiş demektir. Diliyle niyet ediyor; ama kalbi yapmış olduğu niyetten uzaktır. Kıldığı bu namaz da, ettiği bu niyet de sahih değildir. Ama diyelim ki kalbiyle hakikaten öğle namazına niyet ediyor da diliyle &#;ikindi namazı’ diyor. Bu durum ibadete bir zarar getirmez. Çünkü niyette asıl olan, &#;kalbin yapacağı amele yönelmesidir.&#; Şu kadarı var ki, niyeti dil ile söylemek de sünnettir. Bu yüzden ibadetlerimizde hem kalbimizden hem de dilimizle niyet etmemiz daha doğrudur.
İmâm-ı Rabbanî Hazretleri sadece dil ile getirilen niyeti sahih saymamaktadır. Niyet deyip geçmemek lazımdır. Nice mü’minler niyet edip amel yapma imkânı bulamadıkları halde, sadece bu güzel niyetleri sebebiyle, birçok insanın yapmış olduğu amelden daha fazla sevap almışlardır. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) Tebük Gazvesi’ne çıkınca şöyle buyurmuştur: &#;Muhakkak Medine’de bıraktığımız bir takım kimseler vardır ki, onlar geçtiğimiz her vadide, kâfirlere indirdiğimiz her darbede, duçar olduğumuz her açlıkta, Medine’de oldukları halde bize ortak olmuşlardır.&#; Sahabe, &#;Bizimle beraber olmadıkları hâlde bu nasıl oluyor ya Rasûlallah!&#; dediler. O zaman şöyle buyurdu: &#;Özür onları hapsetti fakat güzel niyetleriyle bize iştirak ettiler.&#;
İşte namazda olduğu gibi oruç ibadetinde de niyet şarttır. Niyetsiz ibadet olmaz. Oruca geceden, kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. İftardan sonra ertesi günün orucuna hemen niyet etse de olur. Yani o günün kuşluk vaktine kadar oruca niyet etmiş olmak gerekir. Orucu tutmak üzere sahura kalkıp yiyip içmek de niyettir. Ramazan orucunun kazasına niyet ise akşamdan itibaren tan yeri ağarıncaya kadar edilmesi gerekir. Ramazan içindeki niyetle, ramazan sonrası niyet değişmektedir. Zira ramazanın tümü ibadettir
* * *
Cehennem kapılarının kapanıp cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı, şeytanların bağlandığı ve rahmetin sağanak sağanak yağdığı ramazan ayını nasıl ihya etmemiz gerektiğine gelince
Bu hususta, sizlere, Rasûl-i Kibriya (s.a.v.) Efendimizden varid olan bir kaç hadis-i şerif aktarayım. Efendimiz (a.s.) buyurmuşlardır ki:
&#;Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.&#;
&#;Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse geçmiş günahları affedilir.&#;
İbni Abbas (funduszeue.info) şöyle demiştir: &#;Rasûlullah (s.a.v.) insanların en cömerdi idi. O’nun en cömert olduğu anlar da ramazanda Cebrail’in kendisiyle buluştuğu zamanlardı. Cebrail (a.s.), ramazanın her gecesinde Hz. Peygamber ile buluşur, (karşılıklı) Kur’an okurlardı. Bundan dolayı Rasûlullah (s.a.v.) Cebrail ile buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı.
Hz. Âişe annemiz ise Allah Rasûl’ü (s.a.v.) Efendimizin ramazan ayını ihyasına dair şunları söylemektedir: &#;Ramazan ayının son on günü girdiğinde Rasûlullah (s.a.v.) geceleri ihya eder, ev halkını uyandırır, (zikri, Kur’an okumayı, hayır ve hasenat yapmayı artırarak) eşleriyle ilişkiyi keserdi.
Ramazan-ı şerif, kitabımız Kur’ân-ı Kerim’in inzal buyrulduğu bir aydır. Bu nedenle hadis-i şeriflerde bildirildiği üzere geceleri Kur’an okumalı, tevbe ve istiğfarda bulunmalı, &#;la ilahe illallah’ zikrini yapmalıyız.
Şunu da unutmamamız gerekir ki, gündüz oruç tutarken, sadece midemizle oruç tutmakla değil; kendimizi Cenâb-ı Hakk’ın hoşnut olmadığı şeylerden uzak tutmaya çalışarak; ruhumuza, aklımıza, kalbimize ve azalarımıza da oruç tutturmaya çalışmalıyız. Oruç, işte bu şekilde bir bütünlük arz eder. Aksi takdirde orucun bizim yanımızda kalanı açlıktan başka bir şey olmaz. Rabbim bizleri bu hâle bırakmasın ve kendi katında kulları için oruçtan hangi hayrı murad ediyorsa, tutmuş olduğumuz oruçlarımızı da o hayra kavuştursun
Bu ayda ibadet ve taatlerimize çok dikkat edeceğiz inşallah. Dilimizi Allah’ın zikrinden boş bırakmayalım. Soframızda daima iftar ettireceğimiz bir misafirimiz olmasına gayret edelim. Az veya çok gücümüz yettiğince sadaka vermeye çalışalım. Gecelerimizi Kur’an okuyarak, ibadet ederek geçirmeye itina gösterelim.
Ramazan çabuk biter, bu nedenle sıkıntılara aldırmayacağız. Dünyanın sıkıntıları hiç bitmez. Zaten insan, sıkıntıyı gözünde büyüttükçe ve o sıkıntıdan dolayı Allah’a ibadet ve taatini azalttıkça Allah da o kulun sıkıntılarını artırır da artırır; ama kul Allah için o sıkıntının üzerine ibadet ve taati artırarak giderse, Allah da kulunun sıkıntılarını kaldırır, işlerini kolaylaştırır. Biz de bu takva yolunu tutmaya gayret edelim inşallah.
Dünyaya ait duygular, hasletler, meşakkatler, insanın hayatına ve ruhuna hâkim olursa, o insanda maneviyatın güzellikleri boy göstermez. Maneviyatın ruhaniyetinden, havasından istifade edemez. Bu sebeple de insanda sıkıntı meydana gelir ve dolayısıyla yapmış olduğu ibadetlerden de lezzet alamaz. Bu sebeple her bir kardeşimiz, kendini ibadetlerin manevi havası, atmosferi içerisinde tutmaya çalışacak ve nefsinin yılgınlıklarına aldırış etmeyecek. Mübarek Efendim Abdullah Farukî el-Müceddidî Hazretleri’nin günlük evrad ve ezkârını, yine Mübarek Üstad’ımın kendi hayatlarında tatbik ettikleri gibi bizler de vaktinde güzelce yerine getirelim. Böylelikle ruhumuz kuvvet bulur ve nefsimizin ve şeytanın aldatmacalarına da düşmemiş oluruz inşallah.
İnsan Allah’ın emrine dikkat ederse, hassasiyet gösterirse Cenâb-ı Hak da o kulunun işlerine hassasiyet gösterir, işlerini kolaylaştırır. Ama sen vurdumduymaz olursan, Cenâb-ı Hak katında da senin itibarın olmaz! Zahiren, şeklen aç kalıyorsun, yemiyorsun, içmiyorsun ama nefsini terbiye etmiyorsa tuttuğun bu orucun hiçbir manası yoktur. Sen gerçek anlamda oruç tutmuş da sayılmazsın Buradaki asıl mesele insanın nefsini terbiye etmesidir. Birçok hikmeti olmakla beraber orucun mana ve mahiyeti budur.
Rivayet edilir ki Cenâb-ı Hak nefsi yarattığı zaman onu çeşitli azaplara tabi tuttu. Bin yıl ateşte yaktı; ama bir türlü Cenâb-ı Hakk’ın ulûhiyet ve rububiyetini kabul etmeyip enaniyet gösterdi. Bunun gibi daha birçok azaba duçar oldu; ama yine Rabbini tanımadı. Tâ ki aç bırakıldı &#;Sen Rahîm olan Rabbimsin, ben ise âciz bir kulunum&#; itirafında bulundu. Buradan anlamaktayız ki nefis açlık ile terbiye oluyor. Her şeyi bilen Rabbimiz nefsin ne ile terbiye olduğunu bilmez mi? Elbette ki bilir. Ancak zikredilen bu mülakat bizim idrakimiz içindir.
İnsanın nefsi, açlıkla terbiye olduğu zaman, o kişideki dünyaya ait duygular zayıflar; ama bir insan sürekli bir şekilde hem midesini hem de nefsini haramlarla doyurursa işte o insanda da ibadet etme kuvveti gitgide azalır
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de, nefsi azgınlaşıp haramlara meyleden ve bu sebeple sıkıntı çeken insanlara oruç tutmayı emretmiştir.
Mübarek İmâm-ı Rabbanî Hazretlerinin de söylediği gibi, işin başı da sonu da Hz. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimize tabi olmaktır. Cenâb-ı Hakk’ın rızası ve hoşnutluğu da ancak bundadır. Onun ahlâkını ne kadar öğrenir ve o ahlâk üzere yaşayabilirsek, insanın hayatı da o nispetle kıymetli olur. Zaten Mübarek Üstad’ımın bizlere vermek istediği şey de budur. Bizleri, içinde yaşadığımız avamca hayattan çekip, Peygamber Efendimizin ahlâkıyla hem dem olmuş bir hayatın içine yükseltmektir. Ahlâklarımızı Peygamber Efendimizin ahlâklarına tebdil etmektir. Gayret budur. Rabbimizin emirlerini, Rasûl’ünün sünnetlerini bilmezken, bakın sünnetleri bilen, yaşayan, ahlâk edinen insanlar olduk elhamdülillah.
Cenâb-ı Hak bu güzellikleri, nimetleri üzerimizde artırsın eksiltmesin ve daha da ziyadeleştirsin.

Not: Muzaffer YALÇIN Hocaefendinin okumuş olduğunuz bu sohbeti, ramazan-ı şerifte muhtelif zaman ve mekânlarda yapmış olduğu sohbetlerin sesli kayıtlarından derlenmiş olup, aslına sadık kalınarak, kısmen yazı diline uyarlanarak ve kısaltılarak kendi izni ve tashihiyle siz okurlarımızın istifadesine sunulmuştur.

Sultangazi'de Saliha Erdim ile Ramazan sohbetine yoğun ilgi

Sultangazi'de Saliha Erdim ile Ramazan sohbetine yoğun ilgi Sultangazi Belediyesi, Ramazan ayı etkinliklerinde Aile Danışmanı ve Yazar Saliha Erdim konuk oldu.
Sultangazi'de Saliha Erdim ile Ramazan sohbetine yoğun ilgi
İSTANBUL - Sultangazi Belediyesi, Ramazan ayı etkinliklerinde Aile Danışmanı ve Yazar Saliha Erdim konuk oldu. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği programda Erdim, bu ayda kalıcı ahlaki güzellikler oluşturulmasının önemini vurguladı
Sultangazi Belediyesi, Ramazan ayını birbirinden özel etkinliklerle dolu dolu değerlendiriyor. Ramazan söyleşilerine Aile Danışmanı ve Yazar Saliha Erdim konuk oldu. Sanat Sokağı'nda gerçekleştirilen program Sultangazililerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Programa Sultangazi Belediye Başkanı Av. Abdurrahman Dursun'un eşi Tuba Dursun, Belediye Başkan Yardımcısı Nurcan Öztürkmen ve meclis üyeleri de katıldı. Programda konuşan Saliha Erdim, "Ramazan ömrümüze dokunacak ve bizi terk edip gidecek. Haber

funduszeue.info

İslam ve İhsan

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası