Öksürük, saman nezlesi ve soğuk algınlığından bronşit ve zatürreye kadar birçok akut hastalığın önemli bir belirtisi olarak ortaya çıkar. Akut rahatsızlıklarda kısa sürede ortadan kaybolan öksürük, bazı durumlarda kronik hale gelerek üç ila sekiz haftadan fazla sürebilir.
Uzun süren öksürükler tütün kullanımıyla ilişkilendirilebilir. Ancak kalıcı öksürük genellikle solunum sistemini etkileyen hastalıklardan kaynaklanır.
Uzun süreli öksürüğe neden olan en yaygın hastalıklar şunlardır:
İnsan burnu koku almanın ötesinde soğuk havayı ısıtma, kuru havayı nemlendirme ve zararlı partikülleri temizleme görevine sahiptir. Alt solunum yoluna açılan bu organ virüs enfeksiyonu, alerji, sinüzit veya kimyasallardan dolayı tahriş olabilir.
Vücut, burun zarlarında meydana gelen hasarlara mukus üretimini artırarak tepki verir. Normal mukustan farklı olarak sulu ve akıcı olan bu sıvılar boğazın arkasına damladığında nazofarenks (üst yutak) sinirlerini gıdıklayarak öksürüğü tetikler. Geniz akıntısına sahip kişilerde öksürük geceleri artma eğilimindedir.
Astım akciğerlere hava taşıyan tüplerin geçici olarak daralması sonucu meydana gelir. Çoğu durumda nefes alırken dar geçitlerden geçen hava hırıltılı bir ses oluşturur. Aşırı mukus üretimi, nefes darlığı ve öksürük astımın klasik belirtileridir. Buna ek olarak yalnızca öksürük belirtisinin görüldüğü öksürük varyantı astım vakaları da mevcuttur. Geceleri kuru öksürük şeklinde başlayan şikayetler gün boyunca sürekli devam edebilir. Alerjenlere, toza veya soğuk havaya maruz kalmak öksürüğü tetikler.
Mide içeriğinin bağırsaklar yerine yemek borusuna ilerlemesi sonucu ortaya çıkan reflünün ana belirtisi ağızda ekşimsi tat ve geğirmedir. Astımın hırıltı olmadan öksürüğü tetikleyebildiği gibi reflü de mide ekşimesi olmaksızın öksürüğe sebep olabilir. Mide asidi yemek borusunun alt kısmındaki sinirleri tahriş ettiğinde öksürük refleksi tetiklenir. Reflüyü kontrol etmek için üç veya dört hafta boyunca süren kademeli bir tedavi gerektiği için geçmeyen öksürükler devam edebilir.
Kronik bronşit solunum yolunun daralmasına ve aşırı mukus üretimine sebep olan bir hastalıktır. Genellikle tütün kullanımı ve endüstriyel hava kirleticilerine maruz kalınması sonucu bronş tüplerinin kalıcı olarak iltihaplanmasıyla meydana gelir. Kronik enflamasyon uzun süre geçmeyen öksürük rahatsızlığına sebep olur. Diğer belirtileri arasında koyu renkli mukus üretimi, nefes darlığı ve yorgunluk yer alır.
ACE inhibitörü yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği tedavilerinde kullanılan bir ilaç grubudur. ACE inhibitöerleri pek çok doktor tarafından tedavilerde iyi sonuç vermesi ve yan etkilerinin az olmasından dolayı tercih edilse de inatçı öksürüklere sebep olabilmektedir. Harvard Tıp Fakültesi’nin online yayınlarına göre ACE inhibitörü kullanan kişilerin %20’sinde geçmeyen öksürük şikayetleri görülür. [1] İlk belirtisi genellikle boğazda gıdıklanma hissi olarak ortaya çıkan bu durum ilerleyen zamanlarda geçmeyen kuru öksürüğe dönüşür.
Geçmeyen öksürüğün yaygın olmayan diğer nedenleri şunlardır:
Kronik öksürük aşağıdaki uyarı belirtileriyle birlikte görüldüğünde tıbbi destek gerektirebilir.
Çocuklarda soğuk algınlığı veya solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı akut öksürükler genelde kısa süre içinde geçer. Ancak öksürük kronik hale geldiğinde altında daha ciddi sebepler aranır. Dört haftadan fazla süren öksürükler kronik olarak kabul edilir.
Alerjik rinit ve kronik sinüzit hastalıkları bebeklerde geçmeyen öksürük nedenlerinin başında gelir. Geniz akıntısına neden olan her iki hastalık da çocuklar pozisyonunu değiştirdiğinde öksürüğe neden olur.
Çocuklarda boğmaca hastalığı aylarca sürebilen öksürüklere neden olabilir. Bakteriyel bir enfeksiyondan kaynaklanan bu hastalık ciddi komplikasyonlara sebep olabileceği için tıbbi destek gerektirebilir.
Çocuklarda uzun süren öksürüğün diğer nedenleri arasında kistik fibroz, astım, asit reflü ve solunum yolu tıkanıklığı yer alır.
Evde uygulanabilecek bazı bitkisel kürlerle öksürüğün etkilerini hafifletmek mümkündür. Öksürüğün yatıştırılmasına yardımcı olan bitkisel yöntemler şunlardır:
NOT: Kullanılan ilaçlarla etkileşime girebileceği ve alerjilere sebep olabileceği için bitkisel çözümleri uygulamadan önce doktor görüşü alınmalıdır.
Öksürük, solunum yollarındaki tahriş edicileri temizlemeye yardımcı olan koruyucu bir reflekstir. Gece öksürük krizleri solunum yollarındaki sinirlerin alerjen, enfeksiyon ve diğer tahriş ediciler tarafından uyarılmasıyla meydana gelebilir.
Gece öksürüğü çeşitli hastalıklara bağlı olarak gelişen yaygın bir belirtidir. Gece öksürük krizinin nedenleri şunlar olabilir:
Maryland Üniversitesi Hemşirelik Okulu’nda klinik eğitmen olarak görev yapan Elizabeth K. Johnson’a [1] göre, çocuklarda gece öksürüğünü alerji, kronik soğuk algınlığı ve geniz akıntısı tetiklemektedir.
Çocuklarda öksürük krizi astımdan da kaynaklanabilmektedir. Johnson, mide reflüsü olan çocukların yatar pozisyondayken öksürme eğiliminin arttığını belirtmektedir. Öksürük krizinin bir başka nedeni krup hastalığıdır. Bir üst solunum yolu enfeksiyonu olan krup sendromu çocuklarda geceleri havlama sesine benzer bir öksürük belirtisiyle ortaya çıkar.
Yetişkinlerde ve çocuklarda gece öksürük krizine yardımcı olan birçok doğal yöntem ve metot vardır. Öksürük krizi nasıl geçer sorusunun cevaplarından bazıları şunlardır:
Öksürük boğaz hastalıklarının sebep olduğu bir belirti olduğu için kulak burun boğaz alanında uzman doktorlara gidilmelidir. Uzun süren öksürük krizine nefes darlığı, ateş, göğüs ağrısı, ağızdan kan gelmesi ve beklenmedik kilo kaybı gibi belirtiler eşlik ediyorsa mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Hastalığın altında yatan sebebe bağlı olarak uzman hekimler tarafından farklı tedavi yöntemleri uygulanır. Geniz akıntılarının sebep olduğu gece öksürüklerinin tedavisinde antibiyotik kullanmak gerekebilir.
Astım öksürük krizi nasıl geçer diye merak edenler için doktorlar genellikle soluk yoluyla alınan reçeteli inhaler ilaçlar verir. Dekonjestan ve boğaz pastili gibi reçetesiz çözümler de doktorlar tarafından önerilebilir.
Ancak bu çözüm yolları mutlaka hekim kontrolünde olmalıdır ve hekimler tarafından tavsiye edilmeyen ilaç ve diğer etken maddeler kullanılmamalıdır.
KAYNAKLAR:
Geniz akıntısı hissedilir bir belirti haline geldiğinde, bu daha çok boğaz bölgesinde balgam hissi ile sık sık boğaz temizleme isteğine neden olur. Balgam çıkarma ve tükürme hastayı toplumda güç durumlara düşürür. Geniz akıntısının neden olduğu öksürük ve boğazda gıcık hissi oldukça rahatsız edicidir. Yoğun akıntı boğaza indiğinde, nefes borusuna kaçmaması için refleks ya da istemli olarak öksürük olur. Öksürük balgamlı olabileceği gibi kuru da olabilir. Bu tip öksürükler nedeniyle bazı hastalarda öğürmeler, mide bulantısı ve kusma gibi ek yakınmalar dahi görüyoruz. Geniz akıntısı belirtileri bazen burun tıkanıklığı, yüz bölgesinde dolgunluk, baş ağrısı ve hapşırma ile de beraber olabilir. Bu gibi durumlarda sinüzit hastalığı veya alerjik nezle ile ilişkili olduğuna sıkça rastlıyoruz. Geniz akıntısı hastalarının diğer yakınmaları arasında tekrarlayan boğaz sorunları, faranjit, kulak iltihaplanmaları, bronşit ve astım gibi hastalıklar da olabilir. Zira geniz akıntısı, bu hastalıkları tetikleyen veya tedavisini güçleştiren etkenler arasındadır.
Geniz akıntısının yaşla da ilgisi vardır (old man's drip). Burun içi mukoza örtüsünün yaşlanmayla değişmesi, geniz akıntısını arttırabilir. Hafif ısı değişimlerine yaşlı burunlar daha hassastır. Ayrıca akıntılar herhangi bir yiyecek veya özellikle baharatlı yendiğinde de tetiklenebilir.
Burada üzerinde durmak istediğim bir konu daha var. Bazı hastalarda geniz akıntısı olmadığı halde "akıntı varmış hissi" olabiliyor. Tekrarlayan endoskopik muayeneler ve takiplerle bu hastaları, gerçekten geniz akıntısı olan hastalardan ayırdedebiliyoruz. Akıntı olmadığı halde hissinin bulunması, çeşitli boğaz-geniz kitleleriyle, yaşlılıkla, inflamatuvar hastalıklarla veya psikolojik rahatsızlıklarla ilişkili olabiliyor. Bu hastalarda ileri araştırma ve tetkikler yapmak ve ilgili branşlara yönlendirmek gerekebiliyor.
Reflü hastalığı da hatalı bir şekilde geniz akıntısı gibi hissedilebilir. Mide asidinin boğaz ve gırtlak bölgesinde yaptığı tahriş nedeniyle, hastalar boğazlarındaki bu hissi geniz akıntısıymış gibi algılayabilir. Burun ve genizde, rutin yaptığımız endoskopik muayene sırasında, gerçek bir geniz akıntısı varsa bunu zaten görebiliyoruz. Gırtlak bölgesinin endoskopisinde de asit kaçağının (reflü) etkileri (interarytenoid pakidermi) saptanabilir. Hastaların bazılarına, yemek borusu-mide endoskopisi yapıldığı halde reflü hastalığı (laringofaringeal reflü) olmadığı söylenmiş olabiliyor. Oysa pHmetri kateteri takılmamış ve diğer araştırmaları tamamlanmamış hastalarda, reflü tanısı konulamamış olabilir. Reflü hastalarında ilgili branşlar tarafından araştırmaların tamamlanması ve hastalık saptanırsa en az 3-4 ay tedavi görmeleri gerekmektedir.
Geniz akıntısını endoskopik değerlendirme sırasında görerek saptadığımız hastaların çoğunda çözüm sağlanabilir. Bu akıntının çözümü için önce geniz akıntısının nedenini belirlemek gerekir. Hasta ile uzun uzun konuşarak, yakınmasının süresi ve ilişkili tüm durumlar etraflıca öğrenilmelidir. Geniz akıntısının birden fazla nedeni olabildiğinden, her ayrıntı bilinmelidir. Muayene sırasında geniz akıntısının kaynağı önce burunda aranır. İnce endoskoplarla yaptığımız burun içi muayenesinde (nazal endoskopi) elde ettiğimiz bulgular çok önemlidir. Burun boşluğu, sinüs kanallarının açıldığı bölgeler ile geniz bölgesinin tamamını bu optik-kameralı muayenede inceleyebiliyoruz. Bu şekilde geniz bölgesindeki akıntıyı, kaynaklandığı sinüs bölgesini, mukoza örtüsünün sağlığını, alerji olup olmadığını ve buna yol açan burun kaynaklı pek çok hastalığı doğrudan görüp, teşhis edebiliyoruz. Yani kısacası eğer geniz akıntısının nedeni/nedenleri doğru belirlenirse, elbette geniz akıntısını önlemek ve tedavi etmek olanaklı oluyor.
Geniz akıntısı muayeneler sırasında görülmeyen, sadece akıntı hissi olan hastaların tedavisinde benim faydam olmayabiliyor. Gerçek bir geniz akıntısı söz konusu olmadığı için, bu hasta grubunu olası durumlara göre başka branşların araştırma ve tedavilerine yönlendirmek gerekli olabiliyor.
Geniz akıntısı olan hastalarda önce mutlaka bazı ilaç ve spreylerle tedavi uygularız. Burun işleyişinin desteklenmesi ve düzeltilmesi sayesinde çoğu vakada geniz akıntısında azalma görülür. Bunun için burnun çeşitli tuzlu su karışımları ile yıkanması da oldukça faydalıdır. Tüm bu uygulamaların doktor önerisi ile yapılması ve bulgulardaki değişimlerin endoskopik muayeneler ile takip edilmesi çok önemlidir. Yani tedavi verildiğinde, sonuç alınana kadar hastanın düzenli olarak kontrollerine gelmesi gerekir. Düzelme olması halinde tedavi sonlandırılabilir; düzelme olmaması halinde tedaviye eklemeler yapılır veya bir sonraki adıma geçilebilir. Bol su içilmesi, sigaranın azaltılması/bırakılması çok etkilidir; geniz akıntısının yoğunluğunun azalmasını sağlar. Sinüzit hastalığı ve alerjik nezle varsa, bunların da belirlenmesi ve tedavi edilmeleri gereklidir.
Geniz akıntısına yol açan neden sinüzit veya burun eti büyümesiyse ve bu durumlar uzun süreli ilaç tedavileri ile düzelmiyorsa, bu hastalıkların ameliyatla tedavisi sayesinde geniz akıntısını çözüme ulaştırabiliyoruz. Sinüzit hastalığının ameliyatla tedavisinde, endoskopik görüntü altında hassas araçlarla yaptığımız milimetrik çalışmalarla, sinüs kanallarının salgı akış yollarını düzenleyebiliyoruz. Bu ameliyata endoskopik sinüs cerrahisi diyoruz. Yapısı bozulmuş ve aşırı büyümüş burun etlerinin küçültülmesi de solunum yollarının açılmasında ve burun işleyişinde düzelme ile beraber, geniz akıntısının tedavisinde önemli rol oynayabiliyor. Ancak bunların hiçbiri, hastaların tabiriyle, "geniz akıntısı ameliyatı" değildir. Yapılan her tedavi ve uygulama geniz akıntısının sebebine yöneliktir. Zira geniz akıntısı bir hastalık değil, bir belirtidir.
Geniz akıntısının tedavi süresi farklı farklı. geniz akıntısının nedeni örneğin bir nezle veya grip ise, genellikle 5 ila 10 gün sürelik bir tedavi ile düzelir. Akut iltihaplı sinüzitlerde 10 ila 14 gün tedavi uygulanır; bazen basamak tedavisi ile süre uzatılabilir. Kronik sinüzitlerde bazen aylar süren tedavi gerekli olabilir. Kronik hadiselerde genellikle burun işleyişi bozulmuş olduğu için, bu tip mukoza sorunu olan hastalarda en az 3-4 hafta yıkama ve kortizonlu spreylerle tedavi vermeyi ve endoskopik takipler yapmayı tercih ederiz. Bu tedavi ve takipler ile geniz akıntısı tamamen ortadan kalkabilir. Tedaviden kısmi olarak fayda görenlere bir süre daha tedavi verir ve düzelene kadar takip ederiz. İlaçlarla tedaviden hiç fayda görmeyenlerde sinüs boşluklarının ve kanallarının durumunu görmek için sinüs tomografisi gibi görüntüleme yöntemlerine başvururuz. Sinüslerde anatomik veya işlevsel sorunlar varsa, operasyon ve benzeri ileri tedavileri planlayabiliriz. İlaçlarla tedaviden fayda görmeyen hastalarda yapılacak bir sinüzit ameliyatının ortalama süresi 1 saattir. Ancak operasyon sonrası pansumanlar 1-3 hafta, takipler ise 2-6 ay kadar sürebilir. Özel bir sinüzit tipi olan polipli sinüzit hastalarını, operasyon sonrasında bir kaç sene, yılda 1-2 defa görmemiz gerekir.
Akut sinüzitlerde sinüs boşlukları iltihapla doludur ve sinüs kanallarından burun boşluğuna iltihap akışı olur. Burun boşluğundan da genize ve boğaza sarı-yeşil renkli balgam gelişi olur. Üst solunum yolu infeksiyonlarında hissedilen burun-geniz akıntısı bu şekildedir. Bu durum sıklıkla bir nezle-gribi takiben ve kırgınlık ile ateş gibi hastalık belirtileri ile birliktedir. Bu hastalar, geniz akıntılarının günler veya haftalardır olduğunu söylerler.
Kronik sinüzitli hastalar ise geniz akıntılarının aylardır veya yıllardır olduğunu ifade ederler. Buradaki akıntılar genellikle iltihaplı değildir. Sinüs ve mukoza işleyişindeki bozukluk nedeniyle yoğun jel veya uhu gibi yapışkan; grimsi, bazen beyaz ve şiddeti dönemsel olarak değişen bir geniz akıntısı olur. Örneğin yazın kronik sinüzit hastaları kuru-sıcak hava ve tuzlu deniz suyu ile oldukça rahatlarlar. Kış mevsimi ve hastalıklarla beraber yakınmalar şiddetlenir.
Geniz akıntısına yol açan sinüslerle ilgili bir diğer durumda sinüzit hastalığı yoktur, fakat bir salgı kısırdöngüsü vardır. Olağan koşullarda sinüsün doğal deliğinden akıp gitmesi gereken mukus salgısı, diğer bir delikten sinüse geri döner durur. Aksesuar ostium salgı kısırdöngülerinde, ilaç ve sprey tedavileri sırasında iyiye giden, fakat tedavi kesildiğinde tekrar başlayan inatçı bir geniz akıntısı olur. Bu tip aksesuar delikler normalde de olabilir, yani yapısal olarak bulunabilir ya da eski tip sinüzit ameliyatları sırasında açılmış olabilir. Bu delikler ince kesitli sinüs tomografisinde bazen görülebilir. Ama mukus salgısının sinüsün doğal kanalından çıkarak, aksesuar delikten sinüsün içerisine döndüğünü endoskopik muayenede görmemiz, kesin teşhis için en önemlisidir. Bunun için orta sinüs pasajına (orta meatus) girerek değerlendirmemize olanak sağlayan ince pediatrik optiklerin varlığı (2,7mm çaplı) ile bu endoskopik muayeneyi yapabilmek ve bulguları yorumlayabilmek için de deneyim çok önemlidir.
Geniz akıntısı önlemenin yollarından biri bol bol su içmektir, günde en az 2-2,5 litre su içilmelidir. Sigara içilmemesi ve tozlu-dumanlı, hava kirliliği olan ortamlardan uzak durulması gerekir. Hastaların burunlarına tuzlu su spreyleri veya solüsyonları kullanmaları faydalıdır. Burada burun yıkamanın önemini bir kez daha vurgulamak gerekir. Alerjik nezlesi olanların alerjenlerle teması azaltmak için önlemler alması gerekir. Dönemsel olarak doktor kontrolünde alerji tedavileri kullanılabilir. Diğer yandan burun mukozasında ve işleyişinde bozulmaya neden olan esas hastalıklar belirlenmişse, bu durumda artık önlem almak değil, bunların tedavisine başlamak gerekir.
Dr. Öğr. Üyesi Öz, öksürüğün aslında akciğerlerin bir savunma mekanizması olduğunu belirterek “Kendisi bir hastalık değil, bir hastalık veya durumun habercisidir. O yüzden öksürük kesici ilaçları kullanarak öksürüğü kesmek değil, sebebini anlayıp ona yönelik tedavi vermek uygun olandır. Öksürük akciğer ve akciğer dışı nedenlerle oluşabilir. En sık sebeplerin başında basit viral üst solunum yolu enfeksiyonları (nezle) gelir. Bu durumda muayenede akciğer sesleri normaldir. Ateş genellikle yok veya hafiftir.
Öksürüğe şeffaf burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve hapşırık eşlik eder. Öksürüğe sebep virüsün oluşturduğu rahatsızlık (irritasyon) ve/veya oluşan burun akıntılarının genizden aşağı inerek öksürüğü uyarmasıdır. Burnu açık tutmaya çalışmak, odayı nemlendirmek, 6 yaşından büyük çocuklarda geniz akıntısı azaltan ilaçları kullanmak, 1 yaş üstü bebeklerde bitkisel çay ve destekleri kullanmak öksürüğün rahatlamasına yardımcı olabilir” diye konuştu.
Sinüzit, bademcik iltihabı hatta orta kulak enfeksiyonu sırasında da öksürük oluşabildiğine değinen Dr. Öğr. Üyesi Öz, şöyle devam etti:
“Bu hastalıklar akciğer dışı öksürük nedenleri arasındadır. Akciğer sesleri bu hastalıklarda genellikle normaldir. Sinüzitte öksürük genellikle sabah ilk kalkmada ve akşam yatağa girildiği zamanda olur. Geriye olan sinüs akıntılarının yer değiştirmesi özellikle bu zamanlarda öksürük oluşturur. Öksürük şiddetli olduğunda bebek ve çocuklarda kusmada eşlik edebilir.
Akciğerle ilgili sebeplerden bronşiolit özellikle süt çocuklarında öksürüğün başlıca sebepleri arasındadır. Bu hastalıkta genellikle virüslere bağlı olarak bronşiol denen minik ve en uçtaki hava yollarında daralma ve bunun sonucunda nefes verirken duyulan ıslık sesine benzer ses işitilir. Bu ses hafif olduğunda dışarıdan anlaşılmaz. Doktor muayenesi sırasında duyulur. Daralma fazla olduğunda ise dışarıdan duyulacak şekildedir. Hastalığın şiddetine bağlı olarak hafif öksürükten, nefes darlığı oluşturacak yoğun, uykudan uyandıran öksürüğe kadar geniş bir yelpazede öksürük işitilebilir. Larenjit (krup) de çocukluk çağında öksürük nedenleri arasındadır. Bu hastalıkta ses telleri virüslerle tutulur ve tipik ‘köpek havlaması’ diye tabir ettiğimiz öksürük sesi duyulur. Bazen hafif bazen de nefes darlığı oluşturacak şekilde yoğun öksürük ve buna bağlı kusma oluşturabilir.”
Dr. Öğr. Üyesi Yeliz Öz, koronavirüsün de öksürük yapabildiğini belirterek, “Öksürük tipi, sıklığı ve şekli kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bronşit ve zatürre de özellikle balgamlı öksürük yapan sebeplerdendir. Bu hastalıklarda genellikle yüksek ateş de eşlik eder. Enfeksiyonun şiddetine göre nefes güçlüğü, hızı nefes alma ve terleme de bulunabilir. Gündüz ve gece öksürük farkı genellikle yoktur.
Boğmacada tipik öksürüğünü duyduğumuzda akla gelen hastalıklar arasındadır. Boğmaca bebeklerde 2. aydan itibaren aşılanmaya başlanılan bir bakteriyel hastalıktır. 2-4-6-18. aylarda ve okul öncesi 4’üncü yaşta yapılan karma aşıların içinde boğmaca aşısı bulunur. Özellikle aşı dozlarının henüz tamamlanmadığı küçük bebek ve çocuklarda boğmacada öksürük yapan sebeplerin arasında saptanabilir. Öncesinde yaptığı hafif nezle bulgularının akabinde başlayan nöbet şeklinde öksürük krizleri art arda dakikalar boyunca sürebilir, bebek/çocuk bu sırada yoğun öksürükten nefes alamadığından morarabilir, öksürük bitişinin akabinde derin nefes almaya çalışırken horoz sesine benzer bir ses duyulabilir” ifadelerini kullandı.
Öksürük yapan enfeksiyon dışı nedenlerin başında ise alerjinin geldiğine dikkati çeken Dr. Öğr. Üyesi Öz, “Çağımızda fazla ve gereksiz antibiyotik kullanımı, kimyasal hijyen malzemelerinin fazla kullanımı, aşırı temizlik ve titizlik nedeniyle çocuğun hiç mikroba maruz kalmaması ve hava kirliliği gibi nedenlerle alerjik hastalıklar artmıştır.
Sevindirici olan bunların büyük bölümünün ergenliğe kadarki dönem içinde geçiyor veya hafifliyor oluşudur. Öksürüğün 2 haftadan uzun sürmesi, geçip bir süre sonra yeniden tekrarlaması, ailede alerji öyküsü bulunması gibi durumlar bize alerjik öksürüğü düşündürür. Bu tip öksürükler özellikle mevsim geçişlerinde, alerjen olunan madde ile temas sonrasında (ev tozu, polen, parfüm, kedi köpek tüyü, yün vb.) ortaya çıkar. Genellikle kuru karakterde, bazen şeffaf yapışkan nitelikte balgam eşlik eden, geceleri çoğalan, gündüz ise hareket edip terledikçe artan öksürük şeklinde kendini gösterir. Uygun tedavilerle kontrol altına alınır” değerlendirmesinde bulundu.
Dr. Öğr. Üyesi Yeliz Öz, şöyle devam etti:
"Akciğer dışı öksürük sebeplerinin arasında yine sık gördüğümüz başka bir durum da gastroözefageal reflü (mide reflüsü) hastalığıdır. Yenidoğan döneminden ergenliğe kadar tüm yaş gruplarında görülebilen bu durum bazen gözden kaçabilir. Öksürük burada da alerjide olduğu gibi uzun sürelidir. Özellikle beslenme sonrasında oluşan öksürük, ağza besinlerin geri gelmesi, bazen kusma, ağızda özellikle sabahları kötü koku, bazen ise bunlar olmayıp sadece uzamış ses kısıklığı şikayeti ile reflü tanısı alan hastalar bulunur.
Yenidoğan ve bebeklik döneminde yemek borusu ve mide arasındaki bölümün fizyolojik yetersizliği; içilen sütün geğirme, alt değiştirme için yere düz yatırma veya tutuş esnasında göbeğe yapılan baskı ile kolayca ağza geri gelmesine yol açar. Bu durum öksürüğü de tetikler. Bebek/çocuk bazen kusar, bazen de kusmaz ama yüzünü ekşitir ve yutkunma hareketi yapar. Bu fizyolojik reflü durumu genellikle 9-12 ay arası kendiliğinden düzelir. Çok az durumda ilaçla tedavisi yapılır.
Yatış pozisyonunu reflü yatakları ile düzeltmek, az ve sık beslemek ilaçsız yapılabilecek tedbirlerdir. Reflü yatağında amaç özellikle beslenme sonrası bebeğin 45 derece kadar açı ile yüzüstü yatmasını sağlayarak reflüyü azaltmaktır. Bu yatış pozisyonu gece önerilmez. Gündüz saatlerinde ebeveyn kontrolünde iken önerilir. Daha büyük çocuklarda ise kızartmalar ve yağlı yiyeceklerle salça, domates veya ketçaplı yiyecekler, baharatlar, gazlı içecekler, çikolata gibi kakaolu besinler, kahve ve çocukların indirekt olarak maruz kaldığı sigara dumanı reflüyü tetikler. Bu durumda ise bu besinlerden uzaklaşmak ve gerektiğinde mideyi rahatlatan ilaçlar önerilir."
Akciğere yabancı cisim kaçmasının da öksürük nedeni olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Öz, “Bu durumda küçük parçalı oyuncak, düğme pil veya kuru yemiş gibi sert ve küçük cisimlerin ağza alınması sonrası ani gelişen öksürük, tıkanma, morarma şikayeti oluşur. Böyle bir durumda -emin olunmasa dahi- acil olarak hastaneye başvurmak gerekir. Burada şunu hatırlatmak iyi olacaktır. 3 yaş altı çocuklara kuruyemişler bütün halinde verilmemeli ve küçük parçaları olan oyuncaklarla oynamaması sağlanmalıdır. 1 aydan küçük bebeklerde, 39 ve üstünde ateş ile birlikte olması, solunum hızında artış, hızlı nefes alma ya da zorluk, hırıltılı nefes alma, dudaklarda morarma, halsizlik, emme ve beslenme problemi oluşturan öksürükler de vakit kaybetmeden hastaneye başvurulmalı. Ayrıca 2 haftadan uzun süren öksürükler, gece uykudan uyandıran öksürükler ve kanlı balgamlı öksürükler de hastaneye başvurulması gereken durumları oluşturur” dedi.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası